10 EYLÜL 2024 SALI

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Irak'ta mezhep kavgaları başladı
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

Kendi kuvvetimizi göz önüne almaksızın dışardan, şuradan buradan gelecek kuvvetlere dayanarak emel takip edersek ve o kuvvetten ve o imdattan yardım da gelmezse hayal sukutuna uğrarız. Bunun için her şeyden önce, kendi kuvvetimize önem veriyoruz. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1920)

 28 Şubat 2006 Salı 

IRAK’TA MEZHEP KAVGALARI BAŞLADI:
ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Zalmay Halilzad, Iraklı politikacıları uyararak, Washington'un mezhep merkezli bir hükümet kurulmasına izin vermeyeceğini söyledi. Bağdat'ta bir basın toplantısı düzenleyen Zalmay Halilzad, "Dinde aşırı tutuculuk, mezhep ve mezhep kavgasının bir nedenidir. Etnik ve mezhepsel kutuplaşma çerçevesinde gelişmeler etki altında kalıyor" dedi…………

Bu sözleri söylemesinin üzerinden yirmi dört saat geçmeden Irak’ta Sünni ve Şiiler arasında iç savaş başlatıldı. Taraflar giderek artan bir şekilde cepheleşecekler ve saldırılar dozunu arttırarak, önce bütün Irak’a, sonra da Ortadoğu’dan başlayarak bütün İslam alemine yayılacaktır.
Küresel mimarlar oyunu böyle kurgulamışlar.
Düğmeye bastılar. Hareket başladı.
Peki, bu olaylar ile Danimarka’da başlayan Karikatür Krizi’nin bağlantısı var mı?
Olmaması için hiçbir sebep yok. Çünkü ABD planını İslam’ın AB ülkelerine düşman olması üzerine kurgulamıştır. Bu gerçekleşirken bir yandan da Müslümanları kendi içinde birbirine düşürerek 1991 Birinci Irak Harekatından beri kontrol altında tuttuğu enerji kaynakları ve enerji ulaşım yollarındaki hakimiyetini perçinlemeyi düşünüyor.
ABD çok haklı... Çünkü ben büyük devletim diyor. Büyük devlet oyununu ancak böyle oynar.. Hem çalıyor ve hem de oynatıyor. Oyuncular ayrı, ama oynadıkları hava ayni..

ABD KONGRESİNDEKİ YAHUDİLERİN LİDERİ TOM LANTOS HAMAS’IN TÜRKİYE ZİYARETİNİ PROTESTO ETTİ:
ABD Kongresi’ndeki Musevi lobisinin lideri Demokrat Partili Tom Lantos, Hamas lideriyle Ankara’da yapılan toplantıyı protesto için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektup gönderdi. Halid Meşal ile görüşülmesinin, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına, terörle mücadelesine ve ABD ile ilişkilerine ciddi zarar vereceğini bildirdi. Tom Lantos; Türkiye’nin bölücü teröristlere karşı mücadelesini destekleyen az sayıdaki Kongre üyelerinden biri olarak soruyorum; “Yetkilileriniz, Abdullah Öcalan’ın Filistin versiyonu Meşal ile yakınlaşırken, PKK ile mücadelede ahlaki konumunuzu nasıl koruyacaksınız?''dedi …………

Halid Meşal’in ziyaretine devlet olarak sahip çıkılmamasına ve olayın resmi davet ile olmadığını gösterecek pek çok atraksiyona rağmen birilerine yaranmak isteğimizin bu defa da yanlış algılandığını gösteren böyle talihsiz beyanları görerek üzülüyoruz.
Bu vesile ile dostlarımızı ve düşmanlarımızı yakından tanıma fırsatı bulduk. Bu olayda dikkatimizi çeken ve bizi üzen nokta; Türkiye’nin sanki bağımsız bir devlet olmayıp, birilerine mideden bağımlı ve atacağı her adımda birilerinden akıl almaya ihtiyacı olan bir ülke gibi algılanmış olmasıdır.
Kimdir Tom Lantos?
Türkiye’ye akıl verme hakkını ve cüretini kimden almıştır?
Yoksa bilemediğimiz gizli anlaşmalarla Türkiye hakkında konuşmaya yetkili mi kılınmıştır.?
Bu gibi uluorta konuşan kişilere herhangi bir şey yapacak gücümüz var mı?
İşte bu soruların cevapları yeterince belirgin değildir. Ama belirgin olan şudur; Başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere bütün ülkeler kendini bize akıl verme yarışı içinde hissediyor ve aba altından sopa göstererek “Döverim haa” gibi bir tutum içine giriyor. Buna benzer bir tutumun İngiliz Milletler topluluğu içinde yer alan ve İngiliz Genel Valilerle yönetilen ülkelerde dahi olması mümkün değilken, “bizde neden oluyor” sorusunun cevabını milletimiz AKP yönetiminden bekliyor.
Birileri de bıyık altından gülüyor ve hemen cevabı yapıştırıyor” Daha çok beklersiniz..”

KURTLAR VADİSİ-IRAK FİLMİNE ALMAN YASAĞI:
Almanya'nın en büyük sinema salonları zincirine sahip Cinemaxx Kurtlar Vadisi- Irak filmini sekiz kentte gösterimden kaldırdı. Ancak karar Bavyera Eyaleti Başbakanı Stoiber'in "Filmi gösterimden kaldırın" çağrısından sonra gelince sansür tartışması başladı. Cinemaxx sözcüsü Arne Schmidt, "Netzeitung" gazetesine yaptığı açıklamada, yarından itibaren filmin gösterim süresini uzatmama kararı aldıklarını belirterek, "Kendimizi hiçbir kişi tarafından kullandırtmak istemedik" dedi…..

Türkiye’yi batı dünyasında kötüleyen ve bir uyuşturucu kaçakçısının hapishane yaşamını gündeme getiren “ GECEYARISI EKPRESİ ”filmini Almanya’da seyretmiş ve gösterimi rekor kıran filmin biletini uzun bir kuyruktan sonra alabilmiştim.
İnsanlar akın akın geliyordu ve tamamen hayal mahsulü filmi izleyerek Türklere olan tarihi kinlerini bir parça olsun hafifletiyorlardı.. Şimdi insan düşünmeden edemiyor. Kurtlar Vadisi-Irak filmi başta Türkiye olmak üzere ABD’ni kötülüyor. Almanya’ya ne oluyor?
Bu şekilde davranarak bütün Almanya’da 1945 yılından beri İşgal Gücü olarak asker bulunduran ABD’ne şirin gözükmek mi isteniyor.?
Bunun gerçek cevabını yalnız kendileri biliyorlar. Burada bizim bilmemiz gereken “Özgür ve demokratik” göründüğü için örnek aldığımız ve aralarına katılmak için gayret gösterdiğimiz batının gerçek yüzünün böyle münferit, ama milletimizin hassas olduğu bir konuda ortaya çıkmasıdır.
Ne basın özgürlüğüne, ne düşünceye, ne demokrasiye ve ne de sanata saygının zerresinin bulunmadığı ülkeler, meydanı boş bulduklarından kendilerini özgürlük havarisi gibi göstermesini biliyorlar.. Bu oyunlara kanmamamız gerekiyor. Tamamen ticari amaçlı bir filmin gösterilmesine dahi tahammül edemeyen insanlarla biz nasıl bir arada yaşayacağız.?
İşte bu soruyu AB heveslilerine sormak gerekiyor.

2005 YILI TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ YAYINLANDI:
AC Nielsen’ın 42 ülkeden 23 binden fazla kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği "2005 yılı Tüketici Güven Endeksi" araştırmasında, dünya ülkelerinin tasarruf eğilimleri ele alındı. Dünya genelinde tüketicilerin yüzde 40’ının, ellerindeki parayı harcamak yerine tasarruf etmeyi tercih ettiği bildirildi. Türkiye’de ise zaruri ihtiyaçlar karşılandıktan sonra artan para, çoğunlukla kredi kartı ve diğer borç ödemelerine yüzde 44 ayrılıyor……..

Türkiye’nin içinde bulunduğu borç batağı ne kadar başarılı gösterilirse gösterilsin, makro ekonomik rakamlar ne kadar yaldızlanırsa yaldızlansın gerçekler saklanamıyor. Yani “Mızrak çuvala sığmıyor”. İnsanlarımızın yaşam seviyelerini ve içinde düştükleri borç sendromu bütün çıplaklığı ile rakamlara yansıyor.
Bu rakamlara göre nüfusun %44’ü geleceğini ipotek altına almış, günü yaşayamadığı gibi geleceği hakkında da umut beklemiyor. Nüfusunun yarısına yakını gelecekten umudunu kesmiş bir toplumun sosyal beklentilerinin iyi olarak görülmesine imkan var mı?
Çare sorunları örtmek, yani çöpleri halının altına süpürerek göz önünden kaldırmak olmamalıdır. Sorunlara köklü çözümler getirilmesi için kurum ve kuruluşlarımız arasındaki birbirini suçlamalar kaldırılarak tam bir diyalog ve işbirliği halinde çalışma yapılması gerekmektedir.

AKP’DE “ UNAKITAN ABİ”SORUNU:
PASTÖRİZE ve likit yumurtanın KDV'sinin yüzde 18'den yüzde 8'e indirilmesinin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın oğlu Abdullah Unakıtan için yapıldığına yönelik iddiaların ardından, şimdi de oğul Unakıtan'ın devletten teşvik aldığı ortaya çıktı. 1-31 Mayıs 2005 tarihleri arasında verilen yatırım teşviklerinden Kemal Unakıtan'ın oğlu Abdullah Unakıtan da yararlandı. …..

Başbakan Erdoğan’ın parasal konularındaki uygulamaları artık açıkça ortaya çıkan Kemal Unakıtan abisini emirle koruyamayacak gibi görülüyor. Çünkü basında yer alan söylemler doğru ise Kemal Abi’nin işi çok zor.
Bu durum YOLSUZLUK ve YOKSULLUK ile mücadele için geldiğini söyleyen AKP için yenir yutulur gibi değil.
Kamuoyunun gözü önünde olan olayları meclis çoğunluğuna ve parti disiplinini bozmamak için kalkan kollarla temizlemenin zor olduğunu birilerinin Sayın Başbakan’a hatırlatması gerekiyor.
Demek ki burada bir eksiklik var. Sayın Başbakanın etrafında kendisine doğruları gösterecek nitelikte bir danışmanı yok. Böyle bir danışman atamasının vakti geldi de geçiyor bile. AKP yönetiminin, bugün Yüce Divanda yargılanan eski başbakan ve bakanlar ile partinin parasını zimmetine geçirdiği için mahkum edilen bir eski başbakan için yeni kanuni düzenlemeler getirmek için yaptığı çabaları hatırlaması gerekmektedir.



Dr. Tahir Tamer Kumkale
28 Şubat 2006 Salı

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale