Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Danimarka'da başlayan karikatür krizi devam ediyor |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Kendi kuvvetimizi göz önüne almaksızın dışardan, şuradan buradan gelecek kuvvetlere dayanarak emel takip edersek ve o kuvvetten ve o imdattan yardım da gelmezse hal sukutuna uğrarız. Bunun için her şeyden önce, kendi kuvvetimize önem veriyoruz. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1920) |
DANİMARKADA BAŞLAYAN KARİKATÜR KRİZİ DEVAM EDİYOR:
Danimarka Başbakanı Fogh Rasmussen, İslam dünyasını rahatsız eden karikatürlerin yayınlanmasını protesto için başlatılan gösterilerin küresel bir krize dönüştüğünü söyledi. Rasmussen; "Şimdi büyüyen bir krizle karşı karşıyayız" diyerek, herkese sakin olması çağrısında bulundu...
Hıristiyan aleminde Müslümanlığa ve Müslümanlığı temsil eden peygamberine karşı yapılan saldırılar yeni değildir. Tarihin her döneminde süregelmiştir. Biz Müslümanlar kutsal kitabımız Kuranda yer alan bütün peygamberleri ve bunlar vasıtasıyla yayılan dini inanışları tanırız ve saygı gösteririz. Karşımızdakileri de bizim gibi görürüz. Oysa Hıristiyan inanışında Müslümanlık, Hazreti Muhammed ve Kuran yok farz edilmektedir. İşte buna dayanarak gerçekte olmayan bir şeye saygı göstermek ise durumunda olmadıklarını iddia ediyorlar. Demokrasi'nin, başkalarının hakkına saygı gösterme rejimi olduğuna inanan bizler, yayın kanalı ile de olsa inançlarımıza tecavüz etmeyi demokrasi ile izah etmenin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Fakat henüz ortaçağdan kalma Krallık rejimi ile yönetilen Danimarka'nın İslami değerlere karşı densiz davranışlar karşısında demokratik ilkelere göre tedbir alması gerektiğini değerlendirerek yanlış yapıyoruz. Çünkü Avrupalının değer yargıları bizim gibi değildir. Onlar her şeyi kendi milli menfaatleri doğrultusunda görür ve buna göre ikiyüzlü davranmakta ısrar ederler. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Kopenhag Kriterleri gibi temel yasalar mahalli kanunların daima üzerindedir ve ülkeler buna uymayı taahhüt etmişlerdir. Ayrıca Danimarka yerel kanunları bile ırki ve etnik ayrımcılığa cezai müeyyideler içermektedir. Buna rağmen bütün Müslümanların insan haklarını saygısını kökünden değiştirecek önemli bir saldırıyı, demokrasi ve basın özgürlüğü gibi kendilerinin de inanmadıkları gerekçelerle dikkate almamaları bu ülkelerin insan hakları ve demokrasi açısından dibe vurduklarını göstermektedir. Gerçekleri göz ardı ederek hala AB diye direten sayın yetkililerimizin gözlerini bu olayların açacağını umuyorum. Danimarkada başlayan ve diğer Avrupa ülkelerince de destek gören karikatür krizinin bütün İslam aleminin birlik ve beraberliği için önemli bir fırsat olduğunu değerlendiriyorum. Sekreterliğini Türkiyenin yaptığı İslam Konferansı Örgütünün İslam ülkeleri adına olaya sahip çıkıp toplu bir tavır göstermesinin gerekliliğine inanıyorum.
DİYARKAKIR BELEDİYE BAŞKANI OSMAN BAYDEMİRİN ABD ZİYARETİ: Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, ABDyi ziyaret etti. Baydemir; "ABDye Türkiyeyi şikâyet için gelmediğini, her yerde dile getirdiği görüşleri ABDde de ifade ettiğini" söyledi. Gezimle ilgili tartışmaları anlamış değilim. Kürt sorunu silahlı çözümlenmez, diyalog lazım. Kürt yurttaşların nasıl yaşamak istediğine Türkiye kulak vermeli. Türkiye yanıt verebilirse daha kolay çözüm olur. Ben Kürdüm, ama Türkiyeliyim. Türkiyenin bütün yurttaşlarının hassasiyetine önem veririm dedi.
Amerikadaki her hangi bir sivil toplum kuruluşu her hangi bir Türkü ülkesine davet edebilir. Hazırlanan organizasyonlarla çeşitli toplum kuruluşları yanında basına da bilgi vermesini temin edebilir. Bu çok doğal ve her zaman yapılan bir uygulamadır. Sıradan şahıslar için bu normal bir uygulama olarak görülebilir. Fakat Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir sıradan bir kişi değildir. Baydemir; çeşitli söylem ve davranışları ile Türkiyedeki bölücü örgüt elemanlarının tutum ve davranışlarını destekler şekilde hareket etmekte ve bu konuda hakkında soruşturmalar açılmış bulunmaktadır. Dünya basınında ve internet alanında Diyarbakır şehrinin Kuzey Kürdistanın ve kurulacak muhtemel büyük Kürdistan Devletinin başkenti olarak gösterildiği bir süreç yaşanmaktadır. AB ve ABDnin Kuzey Irakta kurulan Kürt Devletine doğrudan destek verdikleri bir ortamda büyük Kürdistanın başkenti olarak nitelendirdikleri bir şehrin Belediye Başkanının ABD tarafından resmen davet edilmesinin Türk Toplumu tarafından hoşgörü ve iyimserlikle karşılanacağını beklemek mümkün değildir. Türkiye bir hukuk devletidir. Bağımsız Cumhuriyet Savcıları vardır. Savcılarımızın bu ziyareti bütün yönleri ile inceleyeceklerine ve ülkemize yapacağı müspet ve menfi etkilerini değerlendireceklerine inancım tamdır.
SÜLEYMAN DEMİREL SİYASİ UYARILARINA DEVAM EDİYOR.
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Türkiyenin iyi yönetilemediğini" belirterek, şikâyet edilen hükümete "alternatif yok" diyerek destek verilmesinin "aklın alacağı iş" olmadığını söyledi. Demirel, "Ben bunu niye söyledim. Eğer böyle bir durum olursa demokrasi intihar etmiştir" dedi... Sayın Süleyman DEMİREL kesintisiz kırk yıldır Türkiye siyasetinin tepe noktalarında görev almıştır. Yaptıkları ve bilhassa yapamadıklarıyla ülkemizin bugünlere gelmesinde ciddi roller üstlenmiştir. Dolayısı ile siyasi yaşantımızda konuşması ve fikirlerinin ilgili ve yetkililerce dikkate alınması gereken tarihi bir kişiliktir. AKPnin alternatifsiz olduğu hususunun çok partili demokratik yaşam içinde yeri olmadığını vurgulaması gerek zamanlama ve gerekçe diğer partilere verdiği önem açısından dikkatle takip edilmesi ve irdelenmesi gereken bir konudur. Eğer Türkiye iyi yönetilemiyorsa, yönetemeyenlerin gidip, iyi yöneteceğini iddia edenlerin iktidara gelmesi demokrasinin temel kuralıdır. Bunu en iyi bilenlerden biri de geçmişteki başarılı örnekleri ile Sayın Süleyman Demireldir.
SANAL MAL VARLIĞI TARTIŞMALARI TÜRKİYEYE YAKIŞMIYOR:
Başbakan Erdoğan, kendisinin ve eşinin mal varlığını açıkladı. Başbakanlık Basın Merkezi'nin sitesinde açıkladıkları mal varlıkları şu şekildedir. -Arnavutköy-Bolluca Köyü 376 metrekare arsa (40 bin YTL), - Güneysu-Dumankaya Köyü 2.000 metrekare arsa (10 bin YTL), -Banka hesaplarında 1 milyon 361 Bin 290 YTL (Şirket hisselerinin satış geliri, emekli ikramiyesi, emekli maaşı ve milletvekili maaşlarının toplamı.), - Nezdinde 120 Bin ABD Doları, Emine Erdoğana ait 2006 model Wolkswagen Passat araba, - Muhtelif takılar (35 Bin 640 YTL)
Maliye Bakanı Unakıtanın başlattığı Mal Varlığı tartışmalarını CHP Lideri Baykal sürdürdü. Konu iki haftayı aşkın bir süre ülke gündemini işgal etti. Türk milleti iyi biliyor ki, son elli yıldır siyaset ortamı millete hizmet vermenin yanında siyasi getirim elde edilerek siyasete katılanların maddi kazanımlarının katlanarak artırıldığı bir sahadır. Bugün ülkemizde siyasete girmek ve siyasette belli yerlere gelebilmek için akıl, fikir, kültür, bilgi, beceri ve vatan sevgisi gibi temel üst yapı değerleri değil, maddi varlıkların büyüklüğünün doğrudan etkili olduğu bilinmektedir. Çok para harcayarak siyasette yükselenler bu yerlerini muhafaza edebilmek için daha çok harcamak gerektiğinin bilinci ile hareket ederek servetlerine servet katarlar. Geçmişimiz siyasi liderlerin zenginlik hikayelerini anlatan gazete başlıkları ile doludur. Halkımız gayet iyi biliyor ki resmen açıklanan rakamlar sanaldır ve sadece resmi makamlar nezdinde geçerlidir. Çünkü Minareyi çalan kılıfını hazırlar şeklinde atasözüne sahip olan milletimiz bugün internet kanalı ile bir düğmeye basmak suretiyle paraların yurtiçi ve yurtdışı gizli hesaplara anında aktarılabildiğini ve bunun miktarını bilmenin asla mümkün olmayacağın idraki içindedir. Dolayısıyla kamuoyu önünde yapılan açıklamaların zaman kaybından ve gündem saptırmaktan başla bir faydası yoktur. Aslında halkımızın liderlerin mal varlığını merak ettiği de yoktur. Çünkü milletimiz fakirleri değil, her zaman zenginlerini sevmiş ve saymıştır..
Dr. Tahir Tamer Kumkale 14 Şubat 2006 Salı |
|
|