Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
"TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR..."
Ne yaparsak yapalım, yıllardır gösterdiğimiz büyük çabaya, anarşi ve terörle mücadele alanında eriştiğimiz üstün eğitim ve başarı seviyemize rağmen Türkiye'nin gündeminden anarşi ve terörü söküp atmak mümkün olmadı. Ülkemizin istikrarsız bir ortama sürüklenerek devamlı bu halde tutulmasından menfaati olan dış güçler ve onların para ile tuttukları yerli yardakçıları bu konuda yıllardır büyük bir gayretle çalışmakta ve genellikle başarılı da olmaktadırlar.
Diyarbakır Emniyet Müdürü (İSİMSİZ KAHRAMAN ) Sayın Gaffar OKKAN ile beş görev arkadaşının hunharca şehit edilmesi bu konuda ne ilktir ve nede sonuncu olacaktır. Bu ülkeye ve insanına iyi hizmet vererek halk yığınlarının büyük güvenini kazanmış bürokratlarımıza maalesef yeterince sahip çıkamıyoruz.
Oysa bu kişilere yapılan saldırıların hedefi şahışlar değildir. Saldırıların tek tek şahıslar ile hiç bir ilgisi yoktur. Hedef tamamen devletin birlik, beraberlik ve bütünlüğüne yöneliktir. Bu birlik ve beraberliği zayıflatmak ve devleti daima acz içinde göstermektir. "İşte sizin en iyileriniz . Emniyet Müdürümü?, Komutanmı ?, Valimi?, Başbakanmı?; Bunlar daha kendilerini korumaktan acizler sizimi koruyacaklar. Siz bunlaramı güveniyorsunuz.? İşte sizin güvendiklerinizin akibeti budur."Düşüncesi ile halka gözdağı vererek, hem mevcut istikrarsız ortamı dahada istikrarsız hale getirmek ve bu arada kendi yandaşlarına moral vererek güçlerini tazelemektir..
Cumhuriyet tarihimiz nice kanlı suikastlerle doludur. Başbakan Nihat ERİM, Gazeteci Uğur MUMCU, Abdi İPEKÇİ, Ahmet Taner KIŞLALI, Jandarma Asayiş Bölge Komutanları Hulusi SAYIN ve İsmail SELEN Paşalar, Jandarma Bölge Komutanları Temel CİNGÖZ ve Bahtiyar AYDIN Paşalar, Prof. Bahriye ÜÇOK , Sendika lideri Seyfi DEMİRSOY ilk anda akla gelen yüzlerce isimden sadece birkaçı.
Teröre sahip çıkmadıklarını ve kesinlikle desteklemediklerini resmi kanallardan açıklamalarına rağmen bizi içlerine almamakta direnen dost Avrupa ülkeleri, bu terörün planlayıcısı ve en büyük destekleyici olduklarını fiilleri ile daima isbat ediyorlar. Ülkemizde her yaştan ve meslekten 30.000 kişinin kanına giren PKK katillerini yetiştirip, besleyip her alanda destekleyerek onları adetâ milli kahraman ilan edenler onlardır. Yıllarca dışarıda ve içeride yüzlerce masum vatandaşımızın canını alan ERMENİLASALA terör örgütünü yaşatanlar yine onlardır. Nihayet şimdide HİZBULLAH adı ile ortaya çıkan ve masum insanlarımızla birlikte bu yüce dîni bütün kuralları ile katleden eli kanlı Terör örgütüne sahip çıkanlar yine bunlardır.
Peki neden sahip çıkıyorlar. Terör ve tedhiş ile hiç bir sonuca ulaşılamayacağını bunlar bilmiyorlar mı? Tabiiki biliyorlar. Bunu bilerek ve isteyerek planlı olarak yapıyorlar.
Terör tek başına hiç bir sonuç elde edemez. Ama terörden korkanlar ve terörün yarattığı istikrarsızlık ve güvensizlik ortamından çekinenler. Ülkelerinde yatırım yapamazlar. Uzun vadeli ekonomik hesaplar içine giremezler. Can korkusu içinde yaşayan insanlar; işine dört elle sarılamazlar. Bunlar doğal olarak daima ürkektir. Korkaktır ve çekingendir.
Tarlanı ekemezsen, dükkanını güvenli olarak açıp sanatını icra edemezsen, fabrikanda heran bir saldırı-sabotaj ve tahrip kaygısı içinde bulunursan, yani üretim yapamazsan ülke kısa sürede batar.
Tedhiş ve terör DUMANSIZ FABRİKA olan TURİZM Sektörünü birinci derecede etkiler ve hiç bir turist gelmez. Bir dönem turist gelmeyince bütün turistik işletmeler otomatik olarak kapanır. Bu sistemler bir yıl sonra artık işlemez hale gelir. Ayağını bir kere çeken turistleri bir daha getirmek ise artık çok zordur.
Yabancı sermaye tedhiş ve terörü hiç sevmez ve bunun olduğu yere kesinlikle gelmez. Bu sistem sadece silah ve güvenlik malzemesi üreten ve satan ülkelerin hoşuna gider. Çünkü böyle ortamlarda onlar çok iyi iş yaparlar.
Bu bakımdan kimin yaptığı ,yani tetiği kimin çektiği hiç önemli değildir. Bu PKK, HİZBULLAH , DEV-SOL veya herhangi bir kiralık katil dahi olabilir. Bu tip örgütler ve insanlar dünyanın her yerinde her zaman vardır. Önemli olan bunların arkasındaki güç odaklarının ortaya çıkartılması ve bu işten menfaat temin edecek şer odaklarının bulunarak bunlarla mücadele edilmesidir.
Buda çok iyi teşkilatlanmış, disiplin içinde ve birbirleri ile koordineli olarak çalışan yaygın bir İSTİHBARAT AĞI'na ihtiyaç gösterir. Bu sistem kurulmadığı takdirde. Yani öldürenlerin genellikle bulunamadığı ve cezalandırılmadığı hallerde; siz nekadar sıkı korursanız koruyun.Hangi gelişmiş güvenlik sistemini kurarsanız kurun, bu ülkede daha çok Gaffar OKKAN'lar şehid edilecektir.
Diyarbakır Emniyet Müdürü Sayın Gaffar OKKAN 'nın huhharca katledilmesi bütün milleti yasa boğarken, bu mübarek Türk Evlâdı; rütbelerin en büyüğü ve makamların en yücesi olan ŞEHADET mertebesine erişirken arkasında çok önemli mesajlar ve güzellikler bırakarak, yani çok büyük bir hizmet daha ifa ederek aramızdan ayrılmıştır.
İlk defa bir şehir halkı bir Emniyet Müdürü arkasından canı gönülden ve içtenlikle gözyaşı dökmüştür... Bu durum ülkemizde ilk defa olmaktadır. Emniyet Müdürleri yaptıkları görev dolayısıyla geniş halk kitleleri ile doğrudan temas edemezler ve pek fazla tanınmazlar. Hele Diyarbakır gibi adı yıllarca bölücü terör eylemleri ile birlikte anılmış bir ilde; daima Sıkıyönetim ve Olağanüstü Hal ile yönetilmiş, halkın anarşi ve terörden yıllardır evinden sokağa çıkamadığı bir yörenin Emniyet Müdürüne gösterilen bu sevginin anlamı çok derindir.
Bu konu üzerinde toplum psikologlarımız çalışmalı ve nedenlerini tesbit edip süratle Türkiye geneline bu güzellikleri yaymalıdırlar.
Kanaatime göre bu davranış ve tutum ; bizim insanımızın binlerce yıldan günümüze taşıdığı kıymetbilirlik ve kadirşinaslık gibi güzel karakterinin açığa çıkmasıdır. Evet işte biz buyuz. Bu bizim halkımızın yıllardır içeriden ve dışarıdan saldırılarla köreltilmeye çalışılan insanlık duygusunun artık sınır tanımayarak bir büyük insan karşısında şaha kalkmasıdır. Bizim insanımız gerçekten iyi insandır. Kendisine insanca uzatılan elin değerini her zaman bilir ve zamanı geldiğinde karşılığını en güzel şekilde verir.
Burada alınacak önemli bir ders daha vardır ki oda Emniyet Müdürlüğü görevinin ne kadar önemli olduğunun bir kere daha vurgulanmasıdır.
İçişleri Bakanımız Sayın TANTAN'a şimdi çok önemli bir görev düşüyor. Çok iyi bir kamuoyu araştırması ile 81 ildeki Emniyet Müdürlerini bir kere daha gözden geçirerek gerek Emniyet içinden vaya Emniyet camiası dışından derhal 81 tane Gaffar OKKAN bulmalı ve gecikmeden atamalarını yapmalıdır. Yıllardır anarşi ve terör tehdidi altında bunalan, açlığa ve işşizliğe terkedilen halkımızın güveninin yeniden kazanılması için bulunmaz bir fırsat ele geçirilmiştir. Bu fırsat kaçırılmadan değerlendirilmelidir.
Halkımızın artık yolsuzluğa , rüşvete, hırsızlığa, soygunculuğa dayanacak gücü ve de verecek parası kalmamıştır. Halka en yakın olanlar ise halkın bizzat kendisi olan ve halkla içiçe yaşayan polislerimizdir. Bu konu çok hassastır. Çok iyi etüd edilerek gereken atamalar yapılmalıdır. Polis Camiasının moralini yükseltmek ve halk nezdinde güvenirliğini arttırmak için bundan daha iyi bir fırsat olamaz. Bu ülkede binlerce Gaffar OKKAN vardır, israrla ve sabırla kendilerine verilecek görevleri beklemektedir.
Bu ülke insanını iyi tanımayan gafiller birkaç tanınmış ve sivrilmiş ismin katledilmesi ile ülke çapında bir korku ve panik yaratacağını sanıyorlar ve aldanıyorlar. Bizim şehitlerimiz ölmez. Onlar daima bu milletin gönlünde yer alır ve yaşarlar. Boşuna uğraşmasınlar. Bu memlekette daha yüzbinlerce Gaffar OKKAN'lar vardır. Onlar her yerdedir ve daima siz şer odaklarına galip geleceklerdir. Milletçe başımız sağolsun. Allah kederli şehit ailelerine sabırlar versin ve milletimize bir daha böyle acılar göstermesin.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 29 Ocak 2001 Pazartesi |
|
|