Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Psikolojik Harekat hakkında neler biliyoruz? 21. asrın en yaygın savaş metodu (23) |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Felaket başa gelmeden evvel, onu önleyecek ve ona karşı savunulacak gerekleri düşünmek lazımdır. Geldikten sonra dövünmenin faydası yoktur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (Nutuk-1927) |
Irak'ın işgalini takiben ABD kamuoyunun baskıları sonucunda CIA önemli bir açıklama yapmak zorunda kalmıştır. Buna göre; uluslararası terörü önleme bahanesiyle saldırdığı Afganistan'da, Irak'ta, ve gerekse Büyük Ortadoğu Projesi içinde yer alan ülkelerdeki medyada görev alan önemli bazı gazetecileri ve sivil toplum örgütlerini parayla satın aldığını ve bunları ABD milli menfaatleri doğrultusunda yayın yapmaları için bilgilendirdiğini duyurmuştur. Nitekim, ABD'nin bugün Aralık 2005'te 1000 inci günü dolan Irak işgalinin ilk günlerinden itibaren medyamızı dolduran Amerikanofillerin bolluğunun sebebi de bu açıklama ile iyice anlaşılmıştır. Günümüzde de bu paralı bilgilendirme ve alınan bilgilerin Türk kamuoyuna aktarılma işlemleri aksatılmadan sürdürülmektedir. Fakat Türkiye'deki Psikolojik Harp planlamacıları önemli bir hata yapmışlardır. Değişik yüz ve simaları elde edememişlerdir. Gerçek şu ki, ülkemizde beyinlerini para karşılığı satan insanların sayısı çok azdır. Dolayısıyla ayni şahısların döne döne kendilerinin de inanmadıkları fikirleri televizyon televizyon dolaşarak aktarmaları ile halkımız kendilerini çok iyi tanımıştır. Şimdi bütün çabalarına rağmen kendilerini çok akıllı, necip milletimizi saf ve salak olarak gören bu Embedded Aydınlar ekranda göründüğünde eller hemen uzaktan kumandaya gitmektedir. Ve kanallar hemen değişmektedir. Demek ki Psikolojik Harekat uygulayıcıları bu harekatın iki tarafı keskin bir kılıç olduğunu, yanlış hamlelerde derhal ve misli ile geri döneceği kaidesini göz ardı etmişlerdir. Beyinlerimizi yönlendirecek kişileri satın alma işleminin devam ettiği ile ilgili çok güncel bir gazete haberini aktarmak istiyorum. Bu defa satın alanlar askerler. Pentagon'da CIA'nın yanında devreye girmiş durumda. 12 Aralık 2005 tarihli Milliyet Gazetesinde yer alan New York mahreçli Sema Emiroğlu imzalı haber aynen şöyle; "ABD'nin 'Top Secret' Propaganda Savaşı... Pentagon'un İslam dünyasında çok sayıda medya kuruluşunu gizlice finanse ederek, ABD yanlısı haberler yayımlattığı öne sürüldü... Amerikan ordusunun, hazırladığı haberleri Irak gazetelerine para ödeyerek yayımlattığının ortaya çıkmasının yankıları sürerken, şimdi de Başkan George W. Bush yönetiminin İslam dünyasındaki ABD aleyhtarlığına karşı geniş çaplı, pahalı ve gizli bir propaganda savaşı yürüttüğü bildirildi. New York Times'ın manşetinden yayımladığı habere göre kampanya, 11 Eylül saldırılarının hemen ardından Beyaz Saray tarafından başlatıldı. Savunma Bakanlığı (Pentagon), diğer hükümet kurumları ve sözleşmeli özel şirketlerin enformasyon operasyonları arasında eşgüdüm sağlamak için gizli bir grup kuran Beyaz Saray, Irak ve Afganistan'ı propaganda kampanyasının odak noktası yaptı. ABD'nin gizli propaganda savaşının bazı örnekleri şöyle: - Kuzey Carolina'daki Fort Bragg askeri üssünde 1200 askeri personelin görev yaptığı psikolojik operasyonlar merkezi, "tek taraflı" haberler hazırlıyor. - Pentagon'un sözleşme yaptığı halkla ilişkiler şirketi Lincoln, Arap ve Irak basınında bini aşkın haber ve başyazı yayımlattı. - ABD ordusunun psikolojik operasyonlar birimi, mesajını yaymak için Irak gazetelerine ve televizyonlarına para ödedi. - Afganistan'da 30 radyo istasyonunu finanse eden Amerikan Ulusal Kalkınma Ajansı, bunu dinleyicilerden gizledi." ABD'nin Ortadoğu'da ve özellikle Türkiye üzerinde yürüttüğü propaganda açık değildir. Yani kaynağı ve olayın oluş şekli belli olan ve çoğunlukla hedef kitleyi doğrularla bilgilendirme metodunu kullanan Beyaz Propaganda değildir. Burada çoğunlukla Siyah ve Gri Propaganda metotları kullanılmaktadır. Siyah Propaganda, daima yalan haberleri ve rivayetleri kullanır. Haberin kaynağı bellidir ve fakat bu kaynak doğru kaynak değildir. Karşı taraf hakiki kaynağı bilmediğinden kolaylıkla etki altında kalır ve beynini kolaylıkla kullandırır. Gri Propaganda uygulaması ise en yaygın kullanılan bir metottur. Burada kaynak bildirilmez veya kaynak belirsizdir. Tamamen rivayetler ve şaiyalardan faydalanılır. Hedef kitlenin ruhsal durumu gözönüne alınarak birdenbire ortaya çıkartılır. Kulaktan kulağa süratle yayılması sağlanır. Doğruluğunun tahkik edilmesine fırsat bırakılmadan hedef etki altına alınır. İnsanoğlu SIR bilgileri sever. Ve böyle bilgilere sahip olmak insanlar için daima övünç meselesidir. Fakat hiç bir SIR, sır olarak kalmaz . Çünkü SIR sahibi kişiler, bu sırrı hemen en güvendiği biri ile paylaşmak zorunda olduğunu hissinin etkisi altında bulunurlar. Bu çok doğal kabul edebileceğimiz insani duygularımız ayni zamanda Psikolojik Harekat ajanları için kolaylıkla kullanabilecekleri önemli bir malzemedir. Ve sonunda vakıf olunan SIRLAR iki kişi arasındaki bilgi olmaktan çıkar. Zincirleme reaksiyon şeklinde iki iki çoğalarak birdenbire bütün toplumu etkisi altına alır. Bu son derece masrafsız, ama etkili propaganda metotu çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Çünkü uygulaması çok basittir. Siz istediğiniz yalanı bu işi en çabuk yayabilecek kişilerle paylaşıp meydana salıyorsunuz. Sonra beyinden beyine dolaşarak aynen size dönmesini bekliyorsunuz. Size döndüğü anda bilin ki, ortaya attığınız yalan hedef seçilen toplumu kemirmekte ve kendisinden istenilen etkiyi süratle göstermektedir. Yakın geçmişimizden bir kaç misal hatırlayalım.
27 Mayıs 1960 Askeri yönetimi işbaşına gelmeden önce kamuoyunda infial yaratan ve Adnan Menderes Hükümetini kötülemek için kullanılan en etkili yalan şu idi:
*** "İhtilalden bir ay önce İstanbul Üniversitesindeki olaylara katılan öğrenciler öldürüldükten sonra etleri kıyma makinalarında çekilmiş ve sonra sokak köpeklerine yedirilmişti." Ben o zaman 13 yaşında idim. Ve bugün dahi olayın bütün detaylarını hatırlıyorum. Çünkü bundan etkilenmeyen ve de inanmayan yok gibi idi. Hatta olayların sorgulandığı Yassıada'da bu işi yapan polis şeflerinin cezalandırılması dört gözle beklenmişti.
*** 1991 Birinci Körfez Harekâtı sonrasında Kuzey Irak'a yönlendirilen "Saddam'ın bütün Kürtleri keseceği" şeklindeki ABD Propagandası o kadar etkili olduki, tam altıyüz bin kişi kış-kar demeden birbirini ezercesine topraklarını terkedip Türkiye'ye sığındı. Sonunda bu olayların bir daha tekerrür etmemesi için ön tedbir almak gerekçesi ile Kuzey Irak Çekiç Güç kontroluna alınarak bugünkü Kürt Devletinin temelleri atıldı..
*** İkinci Körfez Harekâtından önce ortaya atılan "Irak'ta kitle imha silahları bulunduğu" yalanı da etkili oldu ve bütün dünya ilk anda ABD'nin yanında yer aldı ve işgali yasal gösterme çabası içine girdi. Yine hatırlayacak olursak, o tarihlerde Saddam'ın Cehennem Topu ithal ettirdiği yalanı çok revaçta idi. Güya Saddam namlusu bilmem kaç metrelik bir top satın almıştı. İşte bu topla Irak önce komşularının ve sonra dünyanın barışını tehdit etmekteydi. Bu maksatla barışsever ABD ordusu gelerek dünyayı Saddam'ın Cehennem Topundan kurtardı.
Ne gariptir ki, Irak'ın işgalinin üzerinden tam bin gün geçmiştir. Sayıları 190.000 olan tam teçhizatlı modern işgal ordusu askerleri, bütün aramalarına rağmen Irak toprakları içinde bir tane dahi Cehennem Topuna ulaşamadılar.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 16 Aralık 2005 Cuma |
|
|