07 EYLÜL 2024 CUMARTESİ

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Gaziler Günü ve Semra Hanım'ın Ata'sı
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

Benim için dünyada en büyük mevki ve mükâfat, milletin bir ferdi olarak yaşamaktır. Eğer Cenab-ı Hak beni bunda muvaffak etmiş ise, şükrederim. Bugün olduğu gibi ömrümün nihayetine kadar milletin hizmetinde olmakla iftihar edeceğim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1930)

 23 Eylül 2005 Cuma 

19 Eylül 2005 "GAZİLER GÜNÜ" bütün yurtta şehit ve gazilerimizin vakar ve şerefine yakışır bir tarzda kutlandı. Gazilerimiz ve şehit yakınlarının oluşturduğu sivil toplum kuruluşları imkanları elverdiği ölçüde bu günün anlamına yakışır etkinliklerle aziz şehitlerimizi andılar. Gazilerimize olan bağlılıklarını dillendirdiler.
Bu etkinliklerin pek azı medyaya yansıdı. Ama biz biliyoruz ki yurdumuzun her köşesinde gazilerimiz ve şehitlerimiz törenlerle anıldı. Vatandaşlarımız bizi biz yapan bu kutsal değerlere sahip çıktıklarını bir kere daha vurguladılar..
Bu yıl bu anlamlı güne gölge düşüren bir tek şey vardı. O da alkol komasına girerek otel odasında ölü bulunan medya meşhuru Ata TÜRK'ün ölümü idi. Bir televizyon programında kaynanalar kaynanası seçilen Semra Hanım'ın oğlu olan Ata, annesi ve arkadaşları tarafından şehid ilan edildi ve Gaziler Günü anma törenleri esnasında tabutuna Türk Bayrağı sarıldı.
Genç yaşta beklenilmeyen bir zaman ve şekilde ölen bu gencimizin ailesinin ve yakın dostlarının acılarını paylaşıyorum. Fakat cenazesi esnasında yapılan hareketleri şiddetle kınıyorum. Milli değerlerimize ve bu ülke için canını veren şehit ve gazilerimize hakaret olarak değerlendiriyorum. Medya meşhuru Ata'nın onbinlerce kişinin katıldığı cenaze töreni ise görsel ve yazılı medyanın en önemli haberi olarak gündemimize oturdu. Ayni günün haberlerinin sonunda Van'da şehit olan bir polisimizin cenaze töreni yer aldı. Ama bu haber Ata'nın cenazesi gibi bir saat değil, sadece saniyelerle ifade edilecek kısalıkta geçiştirildi..
Bu olay, Türk insanının düşünce yapısının getirildiği noktayı, toplumumuzun nasıl yozlaştırıldığını ve milli değerlerimizin nasıl ayaklar altına alındığını açıkça ortaya koyduğu için altı çizilerek hatırlanmalıdır. Eğer biz alkolü haddinden fazla içtiği için ölen kişileri dahi şehit mertebesine alıyorsak vah bu milletin ve vah bu memleketin haline..
Şehitlerimiz ve gazilerimiz ülkemizi ayakta tutan yapı taşlarımızdır. Onlar en kıymetli varlıklarımızdır. Onlar için ne yapsak azdır. Çünkü onlar bu ülke için en değerli varlıklarını, yani canlarını ve bedenlerini feda etmişlerdir.
Türk Dil Kurumunun sözlüğünde Gazi kelimesinin karşısında; " Düşmanla savaştan sağ ve zafer kazanmış olarak dönen kimse" ibaresini görürüz. Türk tarihi binlerce yıldır düşmanla savaşarak "şehid" veya "gazi" olarak evlerine dönen yüz binlerce Türk evlâdının şanlı menkıbeleri ile doludur. Topraklarımız onu besleyen şehid ve gazilerin kanları ile vatanlaşıp kutsallaşmıştır. İnsanlarımızdaki "Vatan sevgisi" bununla gelişmiştir.. Üzerinde yaşadığımız Anadolu bin yıllık bir Türk yurdudur ve bu bin yıl içinde uğruna verilen yüzbinlerce canın kanı ile sulanarak vatanlaşmıştır. Ve bu şekilde vatanlaşan toprakların dünyada eşi ve benzeri bulunmamaktadır.
Günümüzde "şehid" ve "gazilik" mertebesine sadece ülkeyi cephede koruyan askerler erişmiyor. Çünkü dış düşmanlarımız artık kendileri sınırdan orduları ile gelmiyorlar. Onlar ülkemizi bölüp parçalamaya çalışan küresel mimarların içerideki işbirlikçileri ile ülkemizin her tarafını savaş alanına çevirerek bizi bize kırdırıyorlar. Bugün güzel vatanımızın insan ayağının ulaştığı her karış toprağı birer savaş alanıdır. Saldırıların hedefi de artık sadece askerler değildir. Terörün Hedefleri; büyük~küçük, erkek~kadın, rütbeli~rütbesiz, makamlı-makamsız, genç~yaşlı demeden bütün Türk Toplumudur. Yani yetmiş iki milyonun tamamı hedef haline gelmiştir..
Türkiye ve Türklük düşmanlarının açtığı bu amansız savaşta, kardeşin kardeşi katlettiği bu acımasız saldırılarda toplumumuzun her kesiminden şehid ve gazilerimiz oldu. Başbakanlar, bakanlar, orgeneralden başlamak üzere her rütbede askerler, emniyet müdürlerimiz ve her rütbeden polislerimiz, valilerimiz, kaymakamlarımız, kadın~erkek demeden katledilen öğretmenlerimiz, profesörlerimiz, aydınlarımız, dış temsilcilerimiz, değerli medya mensuplarımız, adalet mensuplarımız ,doktorlarımız, ebelerimiz, sokaktaki sade vatandaşlarımız, altı aylık bebeklerimiz ve daha niceleri..
Masum vatandaşlarımız taraf olmadıkları bir savaşta canlarını verdiler. Şehid oldular. Kanlarını döktüler, sağ kaldılar ve gazi oldular.
Yıllardır ülkemizi kasıp kavuran anarşi ve terör Türk kanına doymadı ve bu milletin gözünden gözyaşı eksik olmadı. Yurdu bir uçtan bir uca kateden şehid cenazeleri artık günlük rutin görüntüler arasında yerini aldı. Kanıksandı ve haber değerini kaybetti..
Ülkemiz coğrafi konumundan kaynaklanan stratejik önemi dolayısıyla dünya güç odaklarının kesif ve sürekli saldırısından kurtulamıyor. Bu coğrafyada bu saldırılar adeta milletimizin kaderi oluyor. Güçlü Türkiye istenmiyor. Bundan sonrada istenmeyeceği kesin. Düşmanlarımızı bilerek onlara karşı devamlı hazırlıklı olmak durumundayız.
Kadirşinaş ve sağduyulu milletimiz gazilerine olan borcunu ödemek için açtığı kampanyalarla topladığı paraları bağrından çıkardığı en büyük eseri olan TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'ne teslim etti. Hedefleri Gazilerimizin geri kalan yaşamlarını huzur ve güven içinde geçirmeleri için bir REHABİLİTASYON MERKEZİ kurulmasını teşvik etmekti.
Türk Silahlı Kuvvetleri'de kendisine teslim edilen paraları en iyi şekilde değerlendirdi. Halkın desteği ve yardımları ile gerçekleştirdikleri dev eseri, yani TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ REHABİLİTASYON ve BAKIM MERKEZİ'ni 21 NİSAN 2000'de hizmete soktu.
Bildiğimiz gibi bugünkü huzurlu yaşamımızı tamamen bu topraklar için canını veren şehitlerimiz işle kanın döken gazilerimize borçluyuz. Onlar için ne yapsak azdır. Ama bunlar sözde kalmamalıdır. Gerçekten bu mümtaz insanlar için bir şeyler yapılmalıdır.
Buna rağmen şehit yakınları ile gazilerimizin küçük ama çok önemli sorunları var. Lafa gelince onlar bizim gözbebeğimiz diyoruz. Ama icraata gelince bürokrasi altında onları inim inim inletmekten geri kalmıyoruz.
Şehid ve Gazilerimizi temsil eden dernek yöneticileri, karnını doyurabilmek için hamallık yapan, tuvalet temizleyen gazilerimiz olduğunu üzülerek ve utanarak açıklıyor. Maaş göstergelerinin puan artmasını hükümete önermişler. Ama bunların sayıları az. Oyları da az olur diyerek dikkate alınmamışlar bile... Ne çare ki kahramanlık sayı ile ölçülemiyor.

Yetkililer sahip çıkmasa dahi halkımızın gazilerimize ve şehit ailelerine sahip çıktığını biliyoruz. Ve yönetimi gazilere karşı duyarlı olmalarının bekliyoruz.. Ayrıca bir daha Ata TÜRK olayı gibi olayların yaşanmamasını diliyoruz.


Dr. Tahir Tamer Kumkale
23 Eylül 2005 Cuma

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale