Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
|
Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir hal alır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1931) |
25-27 Mayıs 2005 günlerinde İstanbul'da, Boğaziçi Üniversitesi Kültür Merkezi Büyük Toplantı Salonu'nda, Ermeni sorunu üzerine kapsamlı bir konferans düzenleniyor. Osmanlı Devleti'nin ve dolayısıyla Türkiye'nin sözde Ermeni soykırımı yaptığını iddia edenler Boğaziçi Üniversitesi gibi saygın bir öğretim kurumunda biraraya geliyorlar . Hazırlayıcı ve konuşmacıların arasında kamuoyunun yakından tanıdığı ve Diaspora Ermenileri sözcülerinin söyledikleri görüşleri benimseyen Ermeni Tezi savunucularının bulunması dikkatlerden kaçmıyor.. Bilindiği gibi Türkiye uluslararası alanda Ermeni Soykırımı hadisesinin olmadığını mevcut arşiv belgelerini dünyanın hizmetine sunarak büyük bir açıklıkla ortaya koyarken, Türkiye'de belli bir çevre israrla Ermeni Soykırımının yapıldığı ileri sürerek Türkiye'nin soykırımı kabul etmesi istiyor. Bu davranış ile Türkiye'nin soykırımı kabul etmesi için parlamentolarından karar çıkaratan 16 ülkenin yapmak istediğini bu defa biz kendi kendimize yapmış oluyoruz.. Ve bunu bilimsel gerçek adına yaptığımızı ilan ediyoruz.. Ama Atatürk'ün kurduğu Türk Tarih Kurumundaki bilim adamlarının çalışmalarını bilimsel kabul etmiyoruz.. Pes doğrusu..
İŞTE TOPLANTI DAVETİYESİNDEN BİRKAÇ BİLGİ;
- Konferansın Başlığı:"Imparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri : Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları."
- Hazırlık Komitesi: Bilgi, Boğaziçi ve Sabancı Üniversitelerinden; Murat Belge, Halil Berktay, Selim Deringil, Edhem Eldem, Hakan Erdem, Çağlar Keyder, Cemil Koçak ve Akşin
- Danışma Kurulu: Fikret Adanır, Engin Akarlı, Taner Akçam, Ayhan Aktar, Şeyla Benhabib,Üstün Ergüder,Fatma Müge Göçek, Nilüfer Göle,Cemal Kafadar, Metin Kunt,Şerif Mardin, Oktay Özel, Ilhan Tekeli, Mete Tunçay, Stefan Yerasimos,
- Konferans programında on büyük oturumda toplanmış 30'u aşkın bildiri ile, birkaç panel veya yuvarlak masa yer alacak.
- Konferans düzenleyicilerine göre : 1915'in üzerinden doksan yıl geçmiş olduğu bugün, ülkemizin tarihindeki bu trajik olay konusunda, doğrudan doğruya Türkiye'nin kendi bilim ve düşünce insanlarının, resmî tezlerden farklı seslerini topluca yükseltmeleri, katkılarını ortaya koymaları zamanı gelmiş bulunuyor. Büyüyen, dünyaya açılan ve kendi içinde çeşitlenen Türkiye toplumunun, asla küçümsenmeyecek nicelik ve nitelikte bir özgür ve eleştirel düşünce birikimi var. Bu birikim, tarihçi, sosyal bilimci, edebiyatçı, yazar, yayıncı, hukukçu, gazeteci ve bağımsız aydın çevreleri boyunca yayılıp derinleşiyor, şimdiden oldukça geniş bir yelpazeyi temsil ediyor ve artık kendi sesini duyurmak, özgür ve özerk bir düşünce kuşağı olarak rüştünü ispatlamak istiyor.
- Konferans düzenleyicileri, bu yeni oluşumun ortak paydasını, vicdani bir sorumluluğun idraki olarak ifade ediyorlar. Bu, yalnız bilimsel gerçek açısından veya dünya vatandaşlığı nezdinde bir sorumluluk değil, aynı zamanda ülkemize, toplumumuza, demokrasimize karşı da bir sorumluluktur. Farklı, eleştirel ve alternatif seslerin yükselmesi, Türkiye toplumunun aslında ne kadar zengin bir düşünce çoğulluğuna sahip olduğunu göstermek, gene en fazla Türkiye'nin yararına olacaktır.
Kanaatime göre isimlerinin başında akademik ünvanlar taşıyan bir kısım insanlar sözde bilim adına ülkeyi bir çıkmaza sürüklüyorlar. Kendilerine tarihçi diyen birtakım kalabalıklar Ermeni Soykırımı konusunda ortaya konulan arşiv belgelerini "RESMİ TARİH" diye adlandırarak son derece saçma bir kavramla karalamaktadırlar. Bu şekilde güya demokrasi ve bilim adına Türkiye'ye ,Türklük düşmanlarının tezlerini kabul ettirebileceklerini düşünüyorlar. En azından konulara tam vakıf olmayan saf ve bilgisiz halk kesiminin kafalarını bulandırıyorlar Üstelik kendine bilim adamı sıfatı yakıştırmış bu kalabalık BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ gibi bu ülkeye gerçekten çok değerli insanlar hediye etmiş köklü bir eğitim kurumunu da şer düşüncelerine ortak ederek bu üniversitenin adını lekeliyorlar. Daha önce SABANCI ve BİLGİ Üniversitelerinin geçmişlerinde birtakım olumsuz gelişmeler yaşanmıştı. Ve bu iki üniversitenin bazı hocalarının Türkiyenin milli menfaatleri açısından kabul edilemeyecek dış destekli tezleri sahiplenmesi yüzünden Türk kamuoyunda menfi olarak yeterince tanınmışlardı. Şimdi ise Türkiye'nin en eski ve köklü eğitim kurumlarının başında gelen BOĞAZİÇİ Üniversitesi de bu son Ermeni toplantısı ile yıpratılmak üzeredir.. Ben bu ülkede YÖK diye bir kuruluşun ne işe yaradığını iyice merak etmeye başladım. YÖK yetkililerini göreve davet ediyorum.. Lütfen, bu konferansın davetiyesinde yer alan ifadeleri kanununuzun Amaçlar ve İlkeler maddelerine göre gözden geçirin ve bilim adına yapılan bu cinayeti durdurun. Bunları öyle bir durdurun ki bir daha bu ülkenin menfaatlerini birilerine pazarlamaya çalışmasınlar. Sayın Milli Eğitim Bakanımızı, Sayın Kültür Bakanımızı ve Cumhuriyeti korumak görevini üstlenen Sayın Cumhuriyet Savcılarımızı da göreve davet ediyorum. Bu insanlar devletin kurum ve müesseselerini ve imkanlarını kullanarak bilim yapıyoruz adı altında 70 milyonun gururunu inciltecek şekilde davranma cesareti ve gücünü kimden alıyorlar. Bunlara artık birilerinin dur demesi ve bu toprakların ve insanlarımızın satılık olmadığını göstermesi gerekiyor... Ben bir tarihçiyim. Genelkurmay Ask. Tar. ve Str. Etüt Başkanlığı Türk Askeri Tarih Komisyonu Genel Kurul Üyesi olarak konulara az çok vakıfım. Bir bilim adamı olarak 25-27 Mayıs toplantılarını bu ülke insanına yapılmış hakaret olarak kabul ediyorum. Bu davranışın ne yurtdışındaki Ermeni Diasporasına, ne zavallı durumdaki Koçaryan'ın Ermenistan'ına yararı yoktur. Hele asırlardır bir arada yaşadığımız ve artık her alanda kaynaştığımız Türk Ermenilerine ise hiçbir yararı yoktur. Bunun bir tek yararı vardır. Necip milletimiz, dostunu ve düşmanını bu şekilde daha iyi tanımış olacaktır..
Dr. Tahir Tamer Kumkale 25 Mayıs 2005 Çarşamba |
|