Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Fransa, referandum şartını kabul ederek Türkiye'nin AB üyeliği macerasını sona erdirdi. Teşekkürler Fransa. |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Devletin içine düştüğü yok olma tehlikesinin korkunç derinliğini görmekten aciz olan zavallılar, elbette ciddi ve hakiki çareyi görmemek için gözlerini yumarlar. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1924 |
Avrupa Birliği yolunda taviz üzerine taviz vererek geldiğimiz 17 Aralık 2004 tam teslimiyet durumu Türkiye'yi tam bir çıkmaza sürüklemiş iken Fransızların yaptıkları büyük hata (!) yüzünden milletimizin yüzü artık gülmelidir. Aslında yaptıkları hata değildir. Tamemen kendi doğruları istikametinde alınmış bir karar. Ama sonuçları milletimizin özellikle kapatılan gözünü açaçağı için onlar açısından hata kabul edilebilir. Evet Fransa'nın aldığı son karardan bahsediyorum. Türkiye'nin AB üyeliğinin kabulü ancak Fransa halkının yapacağı refarandumda EVET demesine bağlandı. Bu demektir ki; "Ey Türkiye Cumhuriyeti. Ne yaparsan yap. Ağzınla kuş tut. İstenilen her şeyi dört dörtlük yap. Ben seni yine içime almayacağım. Bunu anla ve başının çaresine bak" Bu kararın Türkçesi budur. Allah bu Fransız milletinden razı olsun. Şehit kanı ile sulanmış ata yadigarı topraklarda darmadağın bir hale getirilip herşeyini kaybetmiş ve tarihten silinmiş bir devlet olmaktan bizi kurtardılar. Bizim kendi çabalarımızla ve yeni alternatifler üreterek bir dünya devleti olmamızın önündeki engelleri kaldırdılar. 17 Aralık sonrası yurda dönen Sayın Başbakan ve ekibini muhteşem törenlerle AVRUPA FATİHİ olarak karşılayan hızlı AB'ci kalemşörler bugünlerde sus pus oldular. Televizyonlarda da yoklar. Ağızlarını bıçak açmıyor. Foyaları çok çabuk düştü. Kanaatimce Fransa'nın aldığı bu tarihi karar AKP yönetiminin aklını başına getirecek ve AB'ne üyelik adına sonu belli olmayan maceraya sürüklenmekten ülkemiz kurtulacaktır. Bu durumda Kıbrıs'taki Türk milli menfaatleri aynen muhafaza edilir. KKTC kendi ayakları üzerinde bağımsız bir devlet olarak egemenliğine devam eder ve sorun olmaktan çıkar. Birileri de çözüm adı altında Kıbrıs Türk Toplumunu Rum ve Yunan egemenliği altına yollamak zorunluluğundan kurtulur. Bildiğimiz gibi geçtiğimiz günlerde Fransa Ulusal Meclisi Başkanı Jean-Louıs Debre TBMM'ni ziyaret etti. Başbaşa görüşmelerin ardından TBMM Başkanı Bülent Arınç ve Jean-Louıs Debre, açıklamalarda bulundu. İlk açıklamayı yapan Arınç; "1999 Helsinki Zirvesi'nde adaylığımızın tescil edilmesinde Fransa'nın verdiği destek önemlidir. Üyelik sürecimizde diğer aday ülkelere uygulananlardan farklı bir muameleye tutulmak istemediğimizi, ayrıcalık da istemediğimizi tekrarladım" dedi. TBMM Başkanı Arınç, Fransa halkına da seslenerek, " Fransa kamuoyunun zihnindeki Türkiye ile şu andaki Türkiye tamamen birbirinden farklıdır. Fransa halkının bizi daha yakından tanımasını doğrudan bilgi almasını istiyoruz. Bir arada yaşayacak iki halkın birbirini yakından tanıması en doğal hakkıdır. Türkiye'nin AB üyeliği tarihin akışını medeniyetlerin ilişkisini ve dünya siyasetinin gidişine etki edecek kadar önemlidir. Bu yüzden her şeyi sağlıklı değerlendirmek duygulara ve tarihten gelen korkulara kapılmamak gerekir"dedi. Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde her şeyin normal olduğunu belirten Debre;, " Tabii Fransız kamuoyunda bazı sorular olacak. Çünkü inşa etmek istediğimiz bir Avrupa var. Bu Avrupa'nın yapısı ve doğası ne olacak diye düşünüyoruz. Avrupa'nın sınırları nereye kadar gidecek. Bizim inşa etmek istediğimiz AB'ye gerçekten katılmak için siyasi iradeye sahip misiniz, onu da bilmek istedik. Size de sorulacak sorularımız vardı. Reformlar başlattınız, bu reformların neresindesiniz onu soracağız. Ceza hukuku reformu, infaz yasası reformu, dernekler hususundaki yasalar, bütün bunları da size sormak istiyorduk. Çok derin olan ve Türk toplumunun yapısını değiştirecek olan bu reformları verilen süre içinde acaba Türk toplumu kabul etmeye hazır mı değil mi? Bunları da soracaktık. Başka sorular da vardı. Kıbrıs sorunu üzerine örneğin. İnsan hakları, Ermeni sorunu gibi" ifadelerini kullandı. Debre, bir gazetecinin, "Türkiye'nin AB müzakeresi gündeme gelince Fransa birdenbire bir karar aldı. Türkiye müzakere sürecini bitirdiği zaman Fransa referandum yapma kararı aldı. Türk halkı buna çok tepki gösteriyor. Türk halkı bundan çok rahatsız. Fransa neden böyle Türkiye'ye çifte standart uyguluyor?" şeklindeki sorusuna; "Avrupa'nın tarihine bakarsak göreceğiz ki; ne zaman AB'nin sınırlarında bir değişiklik söz konusu olmuşsa, yapısında bir değişiklik söz konusu olmuşsa, bu konuda referandum yapılır. İngiltere'nin AB'ye katılması söz konusu olduğu zaman gene referandum oldu. Bu bizim geleneğimiz. Ben böyle bir sürecin olmasından dolayı memnunun ve gerçekten olsun. Bir süreç vardır. Bu süreç sonunda Türkiye'nin katılımı tam manasıyla dile getirildiğinde hiç olmazsa Fransız halkı inanarak müspet oyunu versin. Önemli olan bir de geçirilen aşamalar. Bütün aşamalara sadık kalmak lazım her aşamada ne yapılması gerekiyorsa onlar yapılsın böylelikle. Bu süreç bittiğinde gerçekten biz burada dost olarak bulunalım" karşılığını verdi. Sonuç olarak; Mesele gayet açıktır. Bugün Fransanın aldığı referandum kararını sırasıyla Avusturya ve diğerleri takip edecektir. Bu demektir ki; ne yaparsak yapalım AB yolu Türkiye için çıkmaz sokaktır. Onlar diyorlar ki; "Siz bu yola girin, 15-20 sene sonra ne olacağı belli olmaz. Belki koşullar değişebilir" Adamlar zaten bu dediklerini 17 Aralık kararlarını alırken de vurgulamışlardı. "Türkiyeyi almayacağız. Ama yalnızda bırakmayacağız ... Bu 70 milyonluk muhteşem pazarı sömürmeye devam edeceğiz. Sizi kendimize bağlı kılacak koşulları koyacağız. Bu şekilde hem engeller koyarak devamlı kontrol altında tutacağız ve bölgesel bir güç merkezi olmanızı önleyeceğiz ve hemde Gümrük Birliği antlaşması ile sizi sağmayı sürdüreceğiz." Bunu hem söylediler ve hemde yazılı kararlarına koydular. Ne gariptir ki, bu teslimiyet belgelerini biz bu millete çok büyük muvaffakiyet olarak anlatma başarısını da gösterdik. İşte şimdi Fransanın Referandum kararı ile takke düşmüş, kellik ortaya çıkmıştır. Aklımızı başımıza devşirmeli, milli menfaatlerimizi ve milli hedeflerimizi yeniden masaya yatırmalı, AB dışında önümüzde duran pek çok alternetif stratejiyi yürürlüğe koymalıyız. Bu arada halkımızın yaşantısını Avrupa Birliği halklarının standardına ulaştırma çabalarına devam etmeliyiz.
Son sözüm; TEŞEKKÜRLER FRANSA olacaktır..
Dr. Tahir Tamer Kumkale 15 Şubat 2005 Salı |
|
|