Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
"KENDİLERİNE AİT HİÇBİR HAYALİ OLMAYANLAR, SİZİNKİLERİ HİÇ GÖREMEZLER."
ABD Kongresinde her dört yılda bir "1915 yılında Osmanlı Devleti'nin Ermenileri soykırıma tabi tuttuğu" masalı gündeme getirilir. Ermeni lobisinden destek ve yardım alan birkaç kongre üyesi bu ülkede yaşayan Ermeni cemaatinin oylarını alabilmek için onlara hoş görünmek isterler. Bunun için onların ağzı ile konuşarak "OSMANLI'ların Birinci Dünya Harbi yıllarında 1,5 Milyon Ermeniyi topraklarından sürgüne gönderdiklerini ve toplu soykırıma tabi tuttuklarını" iddia ederler. Bu büyük yalanı,büyük devletlere kabul ettirerek Türkiye Cumhuriyetine baskı yapmalarını isterler.
Oysa konu tamamen tarihçilere aittir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında yapıldığı farz ve iddia edilen bir olayın failleri olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Türk Milletini göstermek ve onları cezalandırmak kadar mantıksız,dayanaksız ve tutarsız bir iddia olamaz.
24 milyon Km.karelik Osmanlı topraklarında bugün Ermenistan dahil 40 egemen devletin bayrağı altınca yüzlerce ulus birarada yaşamaktadır. Yobaz kafalı bir avuç bağnaz Ermeni komitacısının komik ve asılsız iddialarından sorumlu olarak Türk Milletinin gösterilmesi kadar şaçma ve tutarsız bir davranış olamaz. Evet.Türkiye Cumhuriyeti Devleti Osmanlı topraklarında kurulmuştur. Atalarımızın Osmanlılar olduğunu inkar da etmiyoruz ve bundan gurur duyuyoruz. Fakat Osmanlı topraklarında yalnız Türkler yaşamamıştır. Osmanlı topraklarında yaşayan Türk nüfusunun yükselme devrinde yüzde yirmi dolayında bulunduğunu tarihçiler kaydeder. Demekki hedef olarak sadece Türklerin seçilmesi temelden yanlıştır. Ama bu yanlış seçilen hedefe yani Türkiye Cumhuriyetine ve Türk Milletine saldırılar aralıksız devam etmektedir.
Şimdi tekrar günümüze dönelim."Anadolu Ermenilerinin 1915-1923 yıllarında sistemli bir soykırıma tabi tutulduğu" iddiasındaki Karar Tasarısı;ABD Temsilciler Meclisinin Uluslararası Operasyonlar ve İnsan Hakları Alt Komitesi'nde oy çokluğu ile kabul edilerek bir üst Kurul niteliğindeki ULUSLARARASI İLİŞKİLER KOMİTESİ'ne gönderildi. 28 EYLÜL'de bu Komisyonda oylama yapılacak. Yapılan değerlendirmelere göre Karar Tasarısı buradada kabul edilerek muhtemelen görüşülmek üzere Temsilciler Meclisi'ne gelecek. Kabul edelimki bu tasarı, Temsilciler Meclisindede Başkan Clinton ve Yönetiminin bütün itirazi çabalarına rağmen aynen kabul edildi.
ABD,TÜRKİYE'ye bunun hesabınımı soracak? Veya sorabilecek? Türkiye'ye bunun hesabını sormanın ne siyasi,ne hukuki,ve nede başka bir şekilde mantıki bir izahı ile yaptırım gücü yoktur.
1983 yılında TRT Televizyonundan yayınlanan; Türkiyedeki Ermeni yurttaşlarımızın günlük yaşantılarını konu alan "ERMENİLER" ve Ermeni çetelerince Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki Türk ve Müslüman ahaliye karşı yapılan vahşi saldırıları(gerçek soykırımı) belgeleriyle anlatan "CANLI TARİH" filimlerinin yapım-yönetim görevini üslendim. Kars'ın ANİ bölgesinden başlayarak VAN ve çevresini karış karış gezdim. Bölgede bu korkunç mezalimi yaşayan yurttaşlarımızla birebir görüşerek konuşmalarını filme aldım. Yabancı dillere çevrilen bu filimler yayını müteakip,o günlerde Türkiye'ye karşı dış güçlerin destek ve yardımları ile savaş açan ASALA terör örgütünü besleyen ülkelerin yöneticilerineve ünlü kütüphanelerine gönderildi.
Ülkemizdeki ERMENİLER 1000 yıla yakın bir süredir Türklerle içiçe yaşayarak kaynaşmışlardır. Ermeni ve Türk Kültürleri adeta yakınlaşmış,birbiri ile bütünleşmiştir. Osmanlı Devleti arşivini inceleyen gerçek tarihçiler Ermeni vatandaşlarımızın ülke yönetiminde en fazla itimada şayan teba olarak en üst mevkilere geldiklerini göreceklerdir. Bizim Ermeni yurttaşlarımızdan herhangi şikayetimiz olmadığı gibi onlarında bizden bir şikayetleri yoktur. Nitekim bugünkü gazetelerde pek çok Ermeni kardeşimizin yapılan haksızlığa karşı adeta haykırdıklarını ve olayları şiddetle kınadıklarını belirten sözleriyle dünya kamuoyuna cevap verdiklerine şahit olduk.
Tarihi tarih bilimcileri yazarlar. Tarihin bilim adamlarınca tarafsız olarak yazılabilmesi için olayları yaşayanların ölmesi lazımdır. Buda asgari yüz yıllık bir süreyi gerekli kılar. Yani 1915 yılının yazılabilmesi için daha 15 yıl vardır. Osmanlı Devletinin son yıllarına ait arşivlerin önemli bir bölümü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin elindedir. Soykırım olduğu iddia edilen yıllardaki belgeler ise daha tasnif halindedir. Bununla beraber Cumhuriyet Hükümeti; 1980'lerde dış temsilciliklerimize karşı başlatılan ASALA terörüne karşı kullanılmak üzere, bu arşivlerin tasnifini süratle tamamlayarak araştırmacıların faydalanması için izin vermiştir.
Tarih derslerimizde bizim nesillerimize ERMENİ SOYKIRIMI ile ilgili olarak bir tek cümle dahi öğretilmemiştir. Tarih kitaplarında böyle bir konumuz yoktur. Oysa kendilerini ERMENİ BİLİM ADAMI olarak tanıtan tarihçiler(!) "Osmanlı'ların Ermenileri Birinci Dünya Harbi esnasında nasıl kestiklerini anlatan" ve sayıları 40.000'e yaklaşan eserler vermişlerdir. Tamamen siyasi mahiyette ve bilimsel hiçbir değeri olmayan bu eserler dünya kütüphanelerini süslerken ve Türkiye dışında bütün milletler okullarında bu yalan ve yanlış bilgileri tarih ilmi adına okurken, Türkiye Cumhuriyeti ilk defa ERMENİ MESELESİ'ni 1980'lerde SAN FRANSİSKO Başkonsolosluğumuzun basılarak Başkonsolosumuzun makamında şehit edilmesi ile duydu.
Ne olduğunu önceleri hiç kimse anlamadı. Çünkü o tarihlerde Türkiye bu konuları anlatan sadece bir tek kitaba sahipti. O'da Esad Uraz Bey tarafından hazırlanan"TARİHTE ERMENİLER"isimli eserdi. Ne olduğunu anlayana kadar basılan elçiliklerimiz ile şehitlerimizin sayısı artmaya başladı. Türk ansiklopedilerinde konu ile ilgili tek bir cümleye rastlanmaz iken, yıllarca kitaplıklarımızı süsleyen BRİTANNİCA gibi ingilizce ansiklopedilerde sayfalar dolusu" Türklerin Ermenileri nasıl kestiğinin" hikayelerini okuduk ve şaşırdık. Fakat çabuk toparlandık. Alınan yerinde tedbirler ile ASALA TERÖRÜ her alanda son buldu.
Her geçen gün güçlenen,bölgesinde ve yakın çevresinde sözü geçen önemli bir potansiyel güç olduğu artık açıkça anlaşılan Türkiye'nin düşmanları giderek çoğalmaktadır. Şimdide her alanda bize muhtaç durumdaki küçük Ermenistan Devleti maşa gibi kullanılarak bir bardak suda fırtına koparmak istenmektedir. Bugün Türkiye sistemli bir saldırı karşısındadır. Fakat bizim bu sistemli saldırıya karşı koyacak gücümüz ve tecrübemiz vardır. Burada dikkatle düşünmeli ve aklıselimimizi kullanmalıyız. Fevri ve mantıksız davranışlara gerek yoktur. Kanaatime göre şimdi Türklük düşmanlarının temel hedefi; Türk milletini kışkırtarak ülkemizde asırlardır kardeş kardeşe yaşadığımız Ermeni yurttaşlarımız ile komşumuz Ermenistanda yaşayan ve bu olaylardan en az bizim kadar rahatsız ve huzursuz olduklarını bildiğimiz Ermeni milletine 6-7 Eylül Olayları misali bir saldırı yapılması için ortam hazırlamaktır.
Komşumuz Ermenistan; bulunduğu coğrafi konuma,ekonomik ve askeri gücüne bakmadan,istiklalinin ilanını müteaakip ilk iş olarak komşusu AZERBAYCAN ile savaşa girmiş, topraklarını işgal etmiş, onbinlerce azeriyi mülteci durumuna düşürmüştür.
Türkiye bu ülkenin en önemli ve her alanda muhtaç olduğu komşusu olmasına ve Türkiye ile dostluğun kendilerine daima menfaat sağlayacağını bilmelerine rağmen Ermenistan Devleti; beceriksiz ve basiretsiz yöneticilerin elinde dünya emperyalizminin basit bir maşası olarak kullanılmaktadır. Ermenistan'ın Türkiye ile herhangi bir çatışmaya girmesi değil,onunla her alanda çok yakın işbirliğinde bulunması gerekmektedir. Aksini düşünmek bu ülke için hayalperestlik olur. Bu ülkenin; bugünkü konumu ve potansiyeli ile sonu hüsranla biteceği apaçık görünen maceralara atılmak gibi bir lüksü olamaz.
Yöneticilerimiz başta olmak üzere milletimiz Türkiye Gündemi'nin baş sırasına oturan ERMENİ KARAR TASARISI'ndan dolayı rahatsız ve huzursuz. Bu konuda bilgileride çok az. Ama bu sefer 1980'lerdeki gibi boş ve hazırlıksız değiliz. O günden bu yana Ermeni konusu ülkemizde çok konuşuldu ve tartışıldı. Üniversitelerimiz; hazırladıkları uluslararası Seminer ve Sempozyumlarda konuyu bilimsel olarak masaya yatırdılar. İddiaların tamamen asılsız ve yalan olduğunu belgeleriyle ortaya koydular. Bütün iddiaları teker teker bilimsel verilerle çürüttüler. Dünya kütüphanelerini süsleyen Ermeni kaynaklı bütün yayınların, bilim adamlarınca değil,siyasilerce para karşılığı hazırlatıldığını isbat ettiler.
Hazırlanan pek çok bilimsel kitap ve doküman yabancı dillere çevrilerek Ermeni Terör örgütlerini destekleyen ülkeler başta olmak üzere bütün dünyaya yayıldı. Dünya ülkelerinin meclislerinin ve üniversitelerinin kitaplıklarını karıştıranlar; eskiden sadece Ermeni yazarların kitaplarına ulaşırken,bugün bunların yanında Türk ve yabancı bilim adamlarının birlikte hazırladıkları eserlerede ulaşabilmektedir.
Günümüz insanı aklını ve mantığını kullanırsa; ABD'lerinde olduğu gibi yaşanan olaylar ile bir kaç siyasetçinin yaptığı şov'un ötesinde bir ilerleme elde edilemeyeceğini görebilir. Artık Türkiye gibi potansiyeli olan bir ülkeye kolay kolay yaptırım uygulanamayacağının da bilincinede ulaşılmış olması gerekiyor...
Milenyumun en büyük silahı olan İNTERNET'te Ermenilerle ilgili olan gerçeklerin yer aldığı pek çok site açılmış. Bu güzel ve sevindirici bir gelişme. Ermeni konusunu işleyen sitelerden biri de http://www.ermenisorunu.gen.tr Konu ile ilgilenen insanlarımıza yeterli bilgileri sunacak şekilde dizayn edilmiş olan bu sitenin incelenmesinin yararlı olacağı değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak; Olayı büyütmeye gerek yoktur.ABD'lerinde yaşanan olay siyasi bir şov'dur ve kendi siyasi düzeni içinde sürecini tamamlayıp bitecektir. ABD'leri büyük devlettir.Büyük devlet gibi oyun oynamasını iyi bilir. Bu defada öyle olacaktır. Özür dilenecek ve olay bir dahaki seçimlere kadar kapatılacaktır.
Nitekim ABD;"KONU MİLLETVEKİLLERİMİZİN DEĞİL, TARİHÇİLERİMİZİN GÜNDEMİNDE OLMALIDIR" diyerek olayı gerçek mecrasına döndürmek için ilk adımı atmıştır.
Burada önemli olan komşumuz Ermenistan'ın tutum ve davranışıdır. Ekonomik açıdan son derece kötü durumda olan üç tarafı Türklerle çevrili bu küçük ülke yöneticilerinin akıllarını başlarına toplaması gerekmektedir.Eğer onlar bizi Osmanlı'nın devamı gibi görüp Osmanlı ile olan hesaplarını bizden sormaya kalkarlarsa. O zaman bizimde kendimizi Osmanlı gibi görme hakkımız doğar ki buda;" asırlarca hakimiyetimizde olan ata topraklarını bizimde geri isteme ve alma hakkımız var demektir".
Burada zararlı çıkanın kim olacağını söylemeye gerek yoktur."ARİF OLAN ANLAR"şeklinde güzel bir atasözümüzde vardır.
Ermeni yöneticileri; derhal Türkiye'den özür dileyip,ABD'lerinde yapılanların kendileri ile hiç bir ilgisi olmadığını vurgulayarak Türkiye ve Azerbaycan ile gerçek bir dostluk ve komşuluk istediklerini açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu kapsamda somut adımlar atmaları Ermeni milletinin menfaatleri gereğidir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 23 Eylül 2000 Cumartesi |
|
|