Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Osmanlı Cumhuriyeti filmini 70 milyon Türk görmelidir |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerinde milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hakim olacaktır. (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1923)
“OSMANLI CUMHURİYETİ” FİLMİ İLE ATATÜRK VE CUMHURİYET DÜŞMANLARINA UNUTULMAZ BİR DERS VEREN GANİ MÜJDE’YE TEŞEKKÜRLER. - GANİ MÜJDE’LER VAR OLDUKÇA BU MİLLET SONSUZA KADAR YAŞAYACAKTIR.. Atatürk’ü küçümseyenler, bu büyük dünya liderinin yaptıklarını önemsiz göstermeye çalışanlar, cumhuriyetimizin kurucusunu Türk milletine kötü gösterenler, ısmarlama “Mustafa” ve benzeri filmlerle O’nu aşağılamaya çalışanlar asla başarılı olamayacaklardır. Haftalardır konuşulan “Mustafa” filmine yapılan eleştiriler ve gereğinden fazla abartılı olarak yürütülen reklam kampanyasından kafalarımız karmakarış olmuşken, sessiz sedasız gündeme gelen Gani Müjde’nin “Osmanlı Cumhuriyeti” filmi “Mustafa “ile beyinlerde oluşan karmaşayı bir anda sildi attı.
Atatürksüz bir dünyanın nasıl şekilleneceğini ve Türkiye’yi bekleyen korkunç geleceğini komedi formatında başarılı bir sunumla anlatan, sonunda bugün içinde yaşadığımız tam teslimiyet durumunu bütün çıplaklığı ile yansıtan “Osmanlı Cumhuriyeti” ni hazırlayan Gani Müjde ve ekibini kutluyorum. Başarılarının daim olmasını diliyorum. “Keşke daha fazla Gani Müjde’lerimiz olsaydı” diyorum.
Psikolojik savaş kurallarını iyi bilen bir kişi olarak Osmanlı Cumhuriyetinde işlenen temaları ve filmin gösterime sürülüş zamanını bir başarı olarak görüyorum. “Mustafa” filmini seyredenlerin bozulan psikolojilerinin “Osmanlı Cumhuriyeti “ ile önemli ölçüde düzeldiğini değerlendiriyorum.
“Osmanlı Cumhuriyeti” filmini gördükten sonra bu filme yapılan akıl almaz saldırılar ve anlamsız eleştirilerin sebebini anlamam hiç de zor olmadı. Türkiye’nin gerçeklerini tam tersine çevirerek, sahip oldukları üstün medya gücünü de kullanarak kamuoyuna aktarma görevi verilen beyinlerden ve kalemleri satın alınmış sözde aydınlardan zaten başka türlü bir davranış beklenemezdi. Çünkü her milli davranış ve uyanışın karşısında tavır almak onların zorunlu görevleriydi. Nitekim bu görevlerini hakkı ile yerine getirdiklerine basit bir internet araştırması ile şahit oldum.
Daha önce senaryo yazıp, film yöneten bir kişi olarak filmin sonunda beynimi zorladım. Eğer ben Amerikan mandası altındaki bir Türkiye’yi tasvir etse idim daha başka neleri anlatırdım diye düşündüm.. İnanın Gani Müjde’nin usta kaleminden çıkan senaryoya ilave edecek tek bir sahne yaratamadım.
Atatürk ve Atatürkçü Düşünce Sistemi, tek bir kare Atatürk göstermeden ve Atatürk’ün adı anılmadan ancak bu kadar başarı ile anlatılabilirdi. Kültür Bakanlığımızın bu filmin hazırlanmasında emeği geçenleri ödüllendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü aslında devletin yapması gereken anayasal bir görevi Gani Müjde ve arkadaşları abartısız ve gösterişsiz bir şekilde ortaya koymuşlardır.
Osmanlı Cumhuriyeti filmini bütün milletimin tekrar tekrar izlemesini isterdim. Ancak medyada gerekli desteği bulamadığı için salonun dolu olmaması düşündürücü idi. Oysa ayni anda yan salonda oynayan ilkokul çocuklarının müsameresini andıran ve masal gibi kurgulanmış hayali olayları tasvir eden AROG filminin oynadığı salon tıklım tıklım dolu idi. Bu dahi ülkemin içine düşürüldüğü psikolojik açmazı ortaya koyması bakımından çok önemli bir göstergedir.
“Osmanlı Cumhuriyeti” filminin tanıtım reklâmlarında yaratılan beklentinin aksine film, çok değişik bir şekilde kurgulanmıştı. Ve bu kesinlikle sadece seyirciyi güldürmeye odaklanmış boş bir komedi filmi değildi. Yapımcılar gişe endişesiyle tanıtım safhasında Ata Demirer kozunu ortaya sürmüş ve tamamıyla komedi unsurunu ön plana çıkarmışlardı. Bu beklentiyle gelen seyirci doğal olarak hayal kırıklığı yaşadı. Oysa yönetmenin isteğinin güldürmekten çok düşündürmek olduğu daha filmin başlarında anlaşılıyordu..
Ata Demirer’in usta oyunu ile ortaya koyduğu esprilerin her biri çok derin toplumsal yaralarımızı ortaya çıkaran birer trajedi idiler. Bunların hepsi ne yazık ki günümüz Türkiyesinde gerçek olmuştu ve insanlarımız Osmanlı Cumhuriyetinde gördüklerine Aralık 2008’de eksiksiz yaşayarak şahit oluyorlardı. Bu bakımdan bu filme sırf gülmek için gidenler gerçek bir hayal kırıklığı ile karşılaştılar. Bu filme toplumsal sorunları başarılı bir şekilde ifade eden hiciv sanatı sıkça kullanılmış ve çok ta başarılı olunmuştur.
Peki, biz bu filme özetle ne gördük? Film Atatürk’ün küçüklüğünde karga kovalarken ağaçtan düşüp ölmesiyle başlıyor. O yaşamasaydı ülkemiz ne hale gelirdi sorusuna bir cevap niteliğinde devam ediyor. 2008 yılında Amerikan mandasında ve ABD işgal Kuvvetleri komutanlığı yönetiminde Sevr Antlaşmasının Türklere bırakılan bölümünde sadece şeklen var olan bir Osmanlı devleti resmediliyor. ABD ve Avrupa’nın etkisinde bir parlamento, isyancıların çaresizliği ve tamamen etkisiz kukla bir Padişah sergileniyor. Bu kukla padişahın yönetimindeki tamamen esir edilmiş Türk halkı anlatılıyor.. Filmin sonunda tekrar başa dönülüyor. Karga kovalarken ağaçtan düşerek ölen Mustafa Kemal ölmediği ve yaşadığı sahnesi ile son buluyor. Atatürk’ün gerçek liderliğini ve Türk milleti için vazgeçilemez oluşu son sahne ile beyinlere kazınıyor.
Gani Müjde sinema yönetmeni değildir. Sinema eleştirmenleri sinema teknikleri ve anlatım metotları bakımından bu filmde pek çok eksikler ve yanlışlar bularak tenkit edebilirler. Bu çok doğaldır. Burada doğal olmayan eleştirilerin bu konuda olmamasıdır. Biz biliyoruz ki yapılan eleştirilerin gerçek sebebi ABD ve AB ile ilgili gerçeğe yakın sahnelerin filmde sıkça yer alması idi. İnanıyorum ki ABD ve AB yöneticileri bu filmde gördüklerine, bizim ABD ve AB yanlısı olmak görevi almış sulandırılmış aydınlarımız kadar üzülmemişlerdir..
Sonuç olarak; bu ülkede Gani Müjde’ler hep var olmuştur. Yarında var olacaklar ve bütün kısıtlamalara rağmen “kralı çıplak diyerek haykırmağa devam edecekledir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 9 Aralık 2008 Salı |
|
|