Bir toplulukta kıymet ve kuvvet, onu kuran fertlerin kendilerini kıymet ve kuvvet saymalarındadır. Ancak bu gibi fertlerden kurulmuş olan toplumlardır ki, yekpare kıymet ve kuvvet manzarası gösterebilirler.
(Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1937)
TÜRK MİLLETİNİ İÇİNE DÜŞTÜĞÜ GÜVEN BUNALIMINDAN ÇIKARACAK TEK ÇARE ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNE SAHİP ÇIKMAKTIR (9)
Atatürkçü Düşünce Sistemi" ile ilgili bilgilendirme çalışmalarına devam ediyorum; Gazi Mustafa Kemâl Atatürk'ü yediden yetmişe herkes tanır. Herkesin Atatürk ile ilgili söyleyeceği bir şeyler mutlaka vardır. Şimdi siz yoldan geçen herhangi birine mikrofonu uzatın, ve şu soruyu sorun ...
Atatürkü tanıyor musunuz. ? Tanıyorsanız O'nu nasıl tanımlayabilirsiniz? Bu soruya herkesin bir cevabı olacaktır. Fakat sual sorduğunuz kişi sizin beklediğiniz cevabı değil, kendi kültürü, eğitim düzeyi ve tecrübesine uygun olarak bir cevap verecektir. Alınacak cevapların yüzde doksanı olumludur. Ve soruya muhatap olanlar ( karşı karşıya kalanlar) hemen "O'nu nasıl yüceltebiliriz" endişesine kapılırlar. Ve genellikle abartılı sözlerle O'nun ne kadar büyük bir insan olduğunu anlatmaya çalışırlar. Doğal olarak bütün cevaplar kendi ilgi sahalarına ve bakış açısına göre olur...
İnsanlarımızın Atalarını anlatmak için sarfettikleri güzel sözlere dünya milletlerinin bu mümtaz insanlık önderi için söylediklerini ilave etmeye kalkarsak bunları ciltlere sığdırmak mümkün olmaz.
Aslında Gazi Mustafa Kemâl Atatürk'ü tanımlamaya sözler de yeterli değildir. Bir başka deyişle O'nu birkaç güzel söz ile tanımlamak kolay değildir. Nitekim Atatürk hakkında yerli ve yabancı basın organlarında çeşitli kişilerin söyledikleri sözler ve yapılan yorumlar konurına göre, tarih sırasıyla veya milletlere göre oldukça sık yer almıştır. Bunlar 20 nci Asrın bu en büyük dehası olan Atatürk'ü en güzel bir şekilde ve tarafsız gözle tanımlamaktadır. Dünyada hakkında bu kadar çok eser verilen ve tanıtılan bir başkası mevcut değildir...
Gazi hakkında ne kadar güzel sözler söylesek, bulabildiğimiz en parlak cümleleri bir araya getirerek O'nu tasvire çalışsak dahi yeterince anlatabildiğimizi söyleyemeyiz. Yani O'nun bu millet için gerçek değerini ifade edemeyiz.
Çünkü, Gazi Mustafa Kemâl Atatürk'ü anlatmak değil, anlamak ve anlayarak yaşamak önemlidir. Anlamak ve anlayarak yaşamak...
Ama Nasıl? İşte sorun bu noktada başlıyor. Nasıl anlayacağız? Ve anladıklarımızı nasıl yaşam tarzı haline getireceğiz ?
Gazi'nin vefatı ile aramızdan ayrıldığı 10 Kasım 1938 tarihi O'nun resmi ölüm tarihidir. Yine ayni tarih ATATÜRKÇÜLÜK FİKİR HAREKETİNİN ve ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ'nin resmi doğum günüdür. Yani biz 10 Kasımlarda Gazi'nin aramızdan fiilen ayrıldığı ölüm gününü hatırlarken, diğer taraftan O'nun hâlâ aramızda yaşamasını sağlayan düşünce sisteminin doğuşunu idrak etmekteyiz.
Bugün milletçe Atatürkçü Düşünce Sistemi'nin doğuşunun 66 ncı yılını geride bıraktık. Ve şimdi 67 yaşına giren "Atatürkçülük ve Atatürkçü Düşünce Sistemi" çocukluk ve gençlik yıllarını çok gerilerde bırakmıştır. Artık olgunluk çağını yaşamaktadır.
Tamamen milli ve bizim olan bu Düşünce Sistemi artık sınırlarımızı aşmış dünya insanlığının malı olmuştur. Yani evrensel bir karaktere bürünmüştür.
Sağlığında Gazi mustafa Kemâl Atatürk bizzat kendisi ülkeyi ve milletini yönlendirir ve yönetirken, fikirleri ile de yetişen yeni kuşaklara ve dolayısyla ülkenin geleceğine ışık tutuyordu. Neyin, nasıl ve nerede yapılması gerektiği hususlarını her zaman kendisine sorarak verdiği direktiflere göre hareket etmek mümkündü.
Oysa ölümünden sonra Atatürk'ün büyüklüğü ve gücü ile kendisine duyulan ihtiyaç bütün yönleri ile daha fazla ortaya çıkmıştır. Kendisinden sonra gelen yöneticiler O'nun yoklardan var ettiği değerleri daha iyi anlamışlardır. Çünkü bu yöneticiler O'nun yaprtıklarına bir şey ilave edemezken, O'nun var ettiklerinin ellerinden birer birer çıktığını görünce paniğe kapılmışlardır. Sonunda O'nun nasıl yaptığını daha iyi anlamak için O'nun düşüncelerine sarılmaktan başka çare olmadığını yaşayarak öğrenmişlerdir.
Gazi Mustafa Kemâl Atatürk yalnız bizim değil, insanlık tarihinin en mümtaz isimlerinden birisidir. Dünya tarihinde insanlığa yön vermiş, ışık tutmuş pek çok büyük insan yer alır.
Bunlar devlet adamıdır. Yazardır. Sanatkardır. İlim adamıdır. Komutandır. Çağ açıp çağ kapatmışlardır. Veya buluşları ile insanlığı çağdaş medeniyet düzeyine taşımışlardır. Hepsinin kendine göre bir yeri ve değeri vardır.
İşte Gazi Mustafa Kemâl Atatürk de bu büyük insanlardan biri ve bana göre en önemlisidir. Belirli birtakım kalıplaşmış düşünce çizgisinin üzerinde, yaşanılan olayların ve hayatın gerçeklerinden hareket eden Atatürk'ün düşüncelerinin önceden belirlenmiş bir çerçeve içerisinde aranması ve bulunması mümkün değildir.
Gazinin fikir ve düşüncelerinin ilham kaynağını öncelikle aşağıda yer verdiğim ifadelerinden anlamaktayız.
"BİZ İLHAMLARIMIZI GÖKTEN VE GÖRÜNMEZ ALEMLERDEN DEĞİL, DOĞRUDAN DOĞRUYA HAYATTAN ALMIŞ BULUNUYORUZ. BİZİM YOLUMUZU ÇİZEN; İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ YURT, BAĞRINDAN ÇIKTIĞIMIZ TÜRK MİLLETİ VE BİR DE MİLLETLER TARİHİNİN BİNBİR FACİA VE IZDIRAP KAYDEDEN YAPRAKLARINDAN ÇIKARDIĞIMIZ NETİCELERDİR." (1)
------------------------------
(1) Reisicumhur Mustafa Kemâl Atatürk'ün Kamutayı Açış Nutukları, 1 Kasım 1937, S.40