Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Atatürkçü Düşünce Sistemi - 7 |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Bir toplulukta kıymet ve kuvvet, onu kuran fertlerin kendilerini kıymet ve kuvvet saymalarındadır. Ancak bu gibi fertlerden kurulmuş olan toplumlardır ki, yekpare kıymet ve kuvvet manzarası gösterebilirler. (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1937)
TÜRK MİLLETİNİ İÇİNE DÜŞTÜĞÜ GÜVEN BUNALIMINDAN ÇIKARACAK TEK ÇARE ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNE SAHİP ÇIKMAKTIR (7)
Atatürkçü Düşünce Sistemi" ile ilgili bilgilendirme çalışmalarına devam ediyorum; "Atatürkçülük"; Gazi Mustafa Kemâl Atatürk'ün düşünce ve görüşlerinin zaman içerisinde bir bütün halinde davranışlara ve eylemlere dönüştürülmesidir. Gazi hayatta iken fikir ve düşüncelerinin önemli bir kısmı uygulama alanına konulabilmiştir. Ancak bir çok görüş ve düşüncesi uygulanmamış veya uygulama fırsatı elde edilememiştir.
Atatürk'ün ölümünün üzerinden 66 yıl geçmiştir. Türk toplumu bu geçen süre zarfında sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomi alanında büyük değişimler geçirmiştir. Çağın teknolojik imkanları günümüzde siyasi sınırları aşmıştır. Küresel fikirler ortalığı doldurmuş, kültürler arası mübadele hızlanmış yeni düşünceler yeni fikir akımları ortaya çıkmıştır.
Bu hızla gelişen her alandaki değişiklik Gazi'nin fikir ve düşüncelerine göre nereye konulabilir? Bu görüşler Atatürkçü Düşünce Sistemine uymakta mıdır? Yoksa tamamen başka şeyler midir?
Bu hızlı gelişim süreci içinde Atatürkçü Düşünce Sistemi geride mi kaldı, yoksa bütün muhtemel gelişmeleri kapsıyor ve çağdaş normlara göre değerlendirilip uygulanabiliyor mu?
İşte bütün bunların bilimsel yollarla araştırılıp ortaya çıkartılması gerekmektedir. Atatürkçü Düşünce Sistemi; bir sistem bütünlüğü içinde Türk toplumlarının yaşantısına yön verecek bir çerçeve çizmiş ve bu çerçeve içerisindeki bir çok temel konuya açıklık getirmiştir. Fakat geçen 66 yıl içinde meydana gelen değişikliklerin yeri henüz boş durmaktadır. İşte bu çerçevenin boş kısımlarının doldurularak resmin bütününün ortaya çıkartılması gerekmektedir. Ancak bu boşlukların tamamlanması ile Türk Toplumu çağdaş yaşantısını Atatürkçü Düşünce çerçevesinde uygulama alanına sokabilecektir.
Atatürkçülük; birbiri ile bağlantılı birçok olayın ceryan ettiği küresel dünyaya ayak uydurmamızı sağlayacak Atatürkçü Düşünce'nin koordineli bilimsel çalışmalarla öncelikle ortaya çıkartılmasını, bilahare ortaya çıkan yeni görüşlerin Türk Toplumunun yaşantısında uygulanabilmesini (yani eylem haline dönüşmesini) sağlayacak bilimsel çalışmaları gerektirmektedir.
Bu işlemler uzun vadeli, planlı, programlı, teşkilatlı ve birbiri ile koordineli bir seri ciddi çalışmayı ve devamlılığı gerektirmektedir. Basit değil, komplesk bir çalışmayı zorunlu kılar. Çünkü yapılacak yanlışlar veya eksik bırakılacak noktalar kolaylıkla günümüz dünyasının kitle iletişim gücünden yararlanan dış mihraklı küresel güçlerin ideologları tarafından doldurulacaktır.
Boş bırakılan beyinlere Türklük aleyhtarı fikir ve düşünceler enjekte edilerek insanlarımız dış mihrakların kolaylıkla kullanabileceği canlı robotlar haline getirilebilir. Bu sonuç, son derece tehlikeli bir coğrafyada asırlardır her türlü baskı ve saldırıya karşı direnen milletimizin sonu demektir.
Özetleyecek olursak. "Atatürkçülük"; Atatürkçü Düşünce Sistemi'nin dinamik niteliği, akla, mantığa, çağdaş normlara ve bilimsel çalışmayı zorunlu kılan yöntemi gereğince yeniden ele alınarak yeni fikir ve düşünceler haline dönüştürülmesi, ortaya çıkan yeni fikirlerin yine bilimsel metotlar kullanılarak Türk insanının uygulama alanına sokulması faaliyetlerinin bütününe verilen isimdir.
Kafaların karıştığını görüyorum. Ama ortada pek çok Sahte Atatürkçü'nün bulunduğunu görerek bu karmaşık açıklamayı yapmayı zorunlu buldum.
"Ben Atatürkçüyüm" demekle Atatürkçü olunmaz. "Ben Atatürk'çü çok seviyorum" demekle de Atatürkçü olunmaz. Atatürkçülük yepyeni bir dünya görüşüdür. Yenidir. Modern ve çağdaştır. Bütün insanların özlemini çektiği huzur ve refah dolu bir yaşam şeklini insanlara vaad eder.
Başarılı uygulamalarla kendini önce Türk Toplumuna ve sonra da dünya insanlığına kabul ettirmiş en yeni düşünce sistemidir. Atatürkçülük cahil kalabalıkların değil, eğitimli kitlelerin fikir sistemidir. Emperyalist sömürgeci sistemi reddeden bu sistem, insanların mutluluk ve refahını getirdiğinden emperyalist fikirlere mensup mihrakların birinci derecede hedefi olmuştur. İşte bu güçlerle mücadele edebilmek için Atatürkçülerin her alanda iyi bir eğitim ve öğretimden geçmeleri ve kendilerini şer güçlerin saldırılarına karşı fikren hazırlamaları gerekmektedir. Bu da ancak koordineli bir milli eğitimle topluma kazandırılabilir.
Kavramları özetleyecek olursak; Gazi Mustafa Kemâl Atatürk'ün; Türk insanı, Türk Milleti, milletler ailesi ve evren için (yani dünya insanlığı için) ortaya koyduğu düşünceler, görüşler, ilkeler, prensipler ve belirttiği hedefler "Atatürkçü Düşünce Sistemi" kavramını açıklamaktadır.
"Atatürkçü Düşünce Sistemi"ne dayanan ve bunları bir bütünlük içerisinde gösterilen hedefler doğrultusunda ortaya çıkartan davranışlar, eylemler, faaliyetler ve inkilâplar ise "ATATÜRKÇÜLÜK" kavramını açıklamaktadır.
"Atatürkçü Düşünde Sistemi"ni benimseyen ve bu düşünceyi bir bütün olarak kendisine hayat tarzı seçerek uygulamakta olan kişilere de "ATATÜRKÇÜ" denilmektedir. Şimdi yedi gündür devam eden bu kavram ve tarifler bölümünden de anlaşılacağı gibi "ATATÜRKÇÜLÜK" bilim ve teknolojinin çok yoğun desteğine ihtiyaç gösteren bir akımdır. Sıradan insanların yapabileceği bir faaliyet değildir.
Ayrıca "ATATÜRKÇÜ "olmak ta "ben oldum" denilerek erişilebilecek bir hedef değildir. Bu hedef; inancı, kendine güveni, milletine güveni, devletine güveni ve çok ciddi planlı çalışmayı gerektiren bir hedeftir.
Bu hedefe ulaşanların, yani gerçek Atatürkçü olanların çoğaldığı ülkemizde devlet ebediyen ayakta kalacaktır. İşte o zaman 21 nci asır gerçek bir Türk Asrı olabilecektir. Bugünkü gibi sahte Atatürkçülerin kol gezdiği bir ülke ise daima birilerinin sömürgesi olmaya mahkumdur. Bugünkü görüntümüz ne yazık ki budur.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 4 Ocak 2005 Salı |
|
|