13 ŞUBAT 2025 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Atatürkçü Düşünce Sistemi - 5
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

 1 Ocak 2005 Cumartesi 

Türkiye'de fikir adamları diyorlardı ki; Biz adam değiliz ve olamayız. Kendi kendimize adam olmamıza ihtimal yoktur. Bizim canımızı, tarihimizi, varlığımızı bize düşman olan, düşman olduğundan hiç şüphe edilmeyen Avrupalılara, kayıtsız şartsız bırakmak istiyorlardı. 'Onlar bizi idare etsin' diyorlardı. Bilelim ki, milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olurlar.
(Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1922)

TÜRK MİLLETİNİ İÇİNE DÜŞTÜĞÜ GÜVEN BUNALIMINDAN ÇIKARACAK TEK ÇARE ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNE SAHİP ÇIKMAKTIR (5)

"Atatürkçü Düşünce Sistemi" ile ilgili bilgilendirme çalışmalarına devam ediyorum; Türk milletininin sahip olduğu özellikleri çok iyi bilen ve Türk insanının karakterine uygun hareket tarzlarını geliştirerek bu gücü en etkili yer ve zamanda harekete geçiren Gazi Mustafa Kemâl Atatürk, her vesile ile milletine olan güvenini belirtmiş, eserlerini bu büyük güce dayanarak meydana getirdiğini daima vurgulamıştır.
İşte O’nun bir ferdi olmaktan gurur duyduğu Türk milletinin vasıflarını tekrarlayarak gösterdiği Milli Ülküsü’nü şu sözlerinde görmekteyiz.

“MİLLETİMİZİN YÜKSEK KARAKTERİNİ, YORULMAZ ÇALIŞKANLIĞINI, FITRÎ ZEKASINI, İLME BAĞLILIĞINI, GÜZEL SANATLARA SEVGİSİNİ, MİLLİ BİRLİK DUYGUSUNU MÜTEMADİYEN VE HER TÜRLÜ VASITA VE TEDBİRLER İLE BESLEYEREK İNKİŞÂF ETTİRMEK ( GELİŞTİRMEK ) MİLLİ ÜLKÜMÜZDÜR.

TÜRK MİLLETİNE ÇOK YAKIŞAN BU ÜLKÜ, ONU BÜTÜN BEŞERİYETE (İNSANLIĞA) HAKİKİ HUZURUN TEMİNİ YOLUNDA KENDİNE DÜŞEN MEDENİ VAZİFEYİ YAPMAKTA MUVAFFAK KILACAKTIR (29 Ekim 1923)”

Doğrudan doğruya insanlığa hizmet gayesine yönelmiş bu ülkü ile yüce Türk Milleti;
- Milli birlik ve bütünlük içinde varlığını ilelebet devam ettirecek,
- Bu birliğini yurt içinde ve yurt dışında bozmaya yönelik tehditlere karşı koyacak direnme gücünü elde edecek,
- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin devamlılığını ve gelişmesini sonsuza kadar gerçekleştirecektir.

Milli Ülkü’nün Türk milleti tarafından iyi bilinmesi ve benimsenmesi; Türk Toplumunun bu ülkünün gösterdiği yönde yaşam sürdürebilmesi, milli varlığının devamının sağlanması ve gelecek kuşaklara aktarılması için zorunlu bir hareket tarzı olarak değerlendirilmelidir.

Bu zorunluluk ise; her şeyden önce Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu hazırlayan ve gerçekleştiren tarihi olayların, bu cumhuriyetin var olmasında, gelişmesinde ve devamında temel unsur olan Atatürkçü Düşünce Sisteminin bütün toplum bireylerince en doğru ve en sağlıklı bir şekilde bilinmesine bağlıdır…

Bilindiği gibi her inkîlâp bir toplum içerisinde yapılır ve öncelikle o toplumun malı olur, ve ait olduğu toplum için belirli amaçlar ortaya koyar. Bir inkılâbın evrensel değeri veya evrenselleşmesi herşeyden önce yapıldığı toplumun fertlerinin bu ınkilâbın gerçek şuuruna sahip olmasına ve onu benimseyip korumasına bağlıdır.

Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ün “TÜRK INKÎLÂBI”, Türk milletinin bu eşşiz devlet adamına izafeten verdiği yeni ismiyle ATATÜRK INKÎLÂBI ve ATATÜRK İLKELERİ’nin gerçek sahibi bizzat Türk Milletidir. Bu millet ayni zamanda Atatürkçü Düşünce Sistemi’nin de sahibi ve koruyususudur.

Türk Milletinin, Atatürkçü Düşünce Sistemi ile Atatürk İlke ve İnkılâplarına daha sıkı bağlanması ve bilimsel esaslar içerisinde gelecek kuşaklara aktarılması sonucunda bu inkilâbın ve düşüncenin evrensel değeri dahada yaygınlaşacak ve dünya insanlığının ortak malı olacaktır.

Atatürk İnkilâplarının ve Atatürkçü Düşünce Sistemi’nin bilimsel esaslarla incelenmesi, açıklığa kavuşturulması, eğitim ve öğretim alanında proğramlara dahil edilerek uygulanması çabaları daha Gazi’nin sağlığında 1933 yılında başlamıştır. 1942 yılında ise, 4204 Sayılı kanunla ilk “Türk İnkîlâp Tarihi Enstitüsü” kurulmuştur. Ayrıca o tarihte sayıları çok az olan üniversitelerimiz bünyesinde “Atatürk Devrimleri Araştırma Enstitüsü” adı altında araştırma merkezleri oluşturulmuştur.

Ancak bu enstitüler çeşitli nedenlerle görevlerini yerine getirememiştir. Enstitüler arasında bir koordinasyon sağlanamamış, yeterli alt yapı imkanları bulunmayan bu merkezler tabela ve kağıt üzerinde kalmışlardır. Hiç biri bugünlere ulaşan bir arşiv ve dokümantasyon merkezine sahip bulunmadığından yapılan bütün çalışmalar sathi kalmış ve merkezin dışına taşarak halka mal edilememiştir.

1982 Anayasasında yer alan maddeleri ile bu düşünce T.C Devletinin temeline oturtulmuştur. Ayrıca ,yine bu Anayasa ile bu düşüncenin bulunup, geliştirilmesi ve uygulama alanına sokulmasında koordinasyon görevi yapacak Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurulu, Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK), Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü gibi kurumların meydana getirilmesi ile hukuki alt yapı tamamlanmıştır.

Bütün üniversitelerimizde kurulacak Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi Enstitülerinde Master ve Doktora seviyesinde eğitim görecek bilim adamlarının üniversitelerimizde zorunlu olarak kurulacak “Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi Bölümleri” bünyesinde istihdam edilmeleri düşünülmüştür.

Bu şekilde bütün gençlerimize zorunlu olarak verilmesi planlanan Atatürkçülük dersleri ile bütün evlatlarımız, ana sınıfından başlayacak şekilde proğramlanacak bir eğitim ve öğretim çarkının sonunda iyi birer Atatürkçü olarak bütün yurt sathını kaplayacaklardı. Sonunda kutsal vatan topraklarına yönelik ideolojik saldırılar, iyi eğitimli, bilinçli ve şuurlu Atatürkçü gençler sayesinde daha fikir safhasında bertaraf edilecekti.

Doğal olarak bunlar kağıt üzerinde yapılan plânlamalardı ve ulaşılması gereken hedefleri gösteriyordu. Bu hedeflerin ne kadarı gerçekleşti.? Türk Milletinin ne kadarı Atatürkçü Düşünce kavramını tam olarak benimseyip uygulama alanına sokabildi.? Bugün Atatürkçü Düşünce Sisteminin diğer fikir ve düşünceler karşısındaki gücü nedir ? sorularının cevabını bu çalışmanın içersinde vermeye çalışacağım...


Dr. Tahir Tamer Kumkale
1 Ocak 2005 Cumartesi

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale