Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Olaylar Türk Milletine iki ehemmiyetli kuralı yeniden hatırlatıyor: Yurdumuzu ve haklarımızı müdafaa edecek kuvvette olmak... Barışı koruyarak arsıulusal çalışma birliğine önem vermek. (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1935)
Olaylar Türk MilletiTek kutuplu dünya İmparatorluğu kurma yolunda hiçbir kural ve engel tanımadan ilerleyen ABD'nin karşısında kısa vadede durabilecek ve dünyayı iki kutuplu hale, yani bugünküne göre daha dengeli bir hale getirebilecek tek önemli güç her geçen gün sesini duyurmaya devam eden ve bende varım diyen ÇİN Halk Cumhuriyeti'dir. Çin'den sonra hızla büyüyen nüfusu ve gelişen teknolojisi ile HİNDİSTAN önce bölgesel sonra dünya güçü olmak üzere sırada beklemektedir.
ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi bugün olmasa bile yakın gelecekte kendisine en büyük engel olarak karşısına çıkacak olan Çin'i hedef almaktadır. Çünkü ABD'nin kontrol edeceği Büyük Ortadoğu da Çin'in ihtiyacı olan Petrol vardır. Ayrıca bu proje ile kontrol altına alınacak ülkeler coğrafyası Çin'in büyüyen nüfusunun hayat sahası olan bölgeleri de kapsayarak Çin'in batı ve kuzeye karşı genişlemesine mani olmaktadır.
Rusya Federasyonu kendisine komşu olan Çin'den çok rahatsızdır. Çünkü bugün 20 milyon insanın bulunduğu Rus toprakları büyüklüğündeki bir bölgede 1.5 milyar Çinli yaşamaktadır. Çin topraklarının artık bu nüfusu beslemesi zorlaşmıştır. Bu yüzden ÇİN, Jepolitik teorisyenlerinin ortaya koyduğu HAYAT SAHASI doktrinine uygun olarak kuzeye genişlemek, yani Rusya topraklarına girmek zorundaır. Bu kaçınılmaz bir coğrafya gerçeğidir.
SSCB'nin dağılmasını müteakip bünyesinden çıkardığı devletler ile topraklarının ve nüfusunun önemli bir kısmını kaybeden Rusya Federasyonu yönetimi de bu ciddi tehdidin farkındadır. Putin şimdi ABD ile yakınlaşarak ÇİN'den gelecek tehlikeyi dengeli bir seviyede tutmak ve hemde ÇİN ile yakın ilişkiler kurarak mevcut tehdidi kurulacak iyi ilişkilerle Rusyadan uzak tutmaya çalışmaktadır.
İşte bu denge politikası gereği olarak 14 Ekim günü Rus lideri Viladimir Putin Çine üç günlük resmi bir ziyaret yapmıştır. Bu ziyaret soğuk savaş sonrası dönemde iki ülke arasında stratejik ortaklık olarak nitelendirilen ilişkileri daha da geliştirmeye yöneliktir.
Yeltsin döneminde Çin ve Rusya ; ABD'nin beklenen yükselişini dikkate alarak biraraya gelmişler ve bu birlikteliğin temelinin "ABD'ye karşı birlikte hareket"olduğunu dünyaya ilan etmişlerdir. İki ülke yöneticileri "ABD'nin emperyalist hareketlerine karşı ortak hareket edebileceklerini" her platformda vurgulamışlardır. Bilahare bu çağrılarını imzaladıkları ikili anlaşmalarla veya Şanghay İşbirliği Örgütü'nü (ŞİÖ) kurarak pekiştirmeye çalışmışlardır.
İşte on yıl önce başlayan bu birliktelik devam ederken, 11 Eylül sonrasında gerçekleşen Afganistan ve Irak İşgalleri ile Ortadoğu ve Orta Asyaya yerleşen ABD güçlerine karşı bu iki ülke dayanışmasının ne kadar önemli olduğunu anlaşılmıştır. Buna rağmen bu safhada ABD'ni doğrudan hedef alan beyanlardan iki ülkede özellikle kaçınmışlardır.
Putin'in Çin ziyareti esnasında 13 ikili anlaşma imzalamışlardır. İmzalanan anlaşmalara göre;
- Rus-Çin doğu sınırındaki sorun çözüme kavuşturulmuştur.
- Yekaterinburg (Rusya) ve Guangzhou'da (Çin) konsolosluk açıklaması karara bağlanmıştır.
- Uyuşturucu kaçakçılığı ile ortak mücadele karara bağlanmıştır.
- Enerji alanında Gazprom ve Çin Ulusal Petrol Şirketi arasında stratejik işbirliği yapılacağı karara bağlanmıştır.
-Rusya ve Çin bankalarının işbirliği yapması ve Rusya-Çin İş Konseyinin oluşturulması kararlaştırılmıştır.
- İki ülke Irak konusundaki hassasiyetlerini dile getirmişler ve ortak tavır almayı benisediklerini açıklayarak Irak sorununun çözümü için uluslararası konferansın yapılması gerektiğini vurgulamışlardır.
- Çin Çeçenleri, Rusya Doğu Türkistanlıları Terörist ilan ederek her iki ülke bu küçük azınlıklar üzerindeki kavram birliğine varmışlar ve birbirlerinin hareketlerini desteklediklerini belirtmişlerdir.
-Tek Çin politikasına israrla bağlı olan ÇİN; Tayvan'ın silahlanmasına karşı yanında yer almasından dolayı Rusyaya teşekkür etmiştir.
- Çin-Rusya sınırlarının doğu kesimine ilişkin ek protokol imzalanmıştır.
- İki tarafın, öncelikle yeni ve ileri teknoloji alanındaki işbirliğini düşünmeleri ve ağırlıklı olarak haberleşme, ulaşım ve imalat gibi alanlarda işbirliği yapmaları kararı alınmıştıri
Karşılıklı olarak Rusya ve Çin'in birbirlerine verdikleri desteğin vurgulandığı bu üç günlük ziyaret sonrasında yayınlanan ortak bildiride ise; iki ülke arasındaki stratejik işbirliği ve ortaklık ilişkilerinin derinleştirilmesinin her iki ülkenin dış politikasının önceliği olacağı belirtilmiştir. İki taraf, ayrıca ortak bildiride birbirlerinin devlet bütünlüğü, egemenliği ve toprak bütünlüğünü ilgilendiren önemli konularda karşılıklı destek vereceklerini ve Rusya'nın, Tayvan ve Tibet'in Çin'in ayrılmaz parçaları olduğunu kabul etmesi yer almıştır.
Bu birliktelik günümüz dünyasında tek kutuplu ABD'nin karşısındaki en büyük organize gücü temsil etmektedir. Her iki ülkenin her nekadar ekonomik zorlukları var ve bugün için pek çok bakımdan ABD'ne bağımlı gibi görülseler de bu dayanışmanın ABD'ni yeni stratejiler üretmeye itmesi kaçınılmazdır.
Türkiye'nin dış ilişkilerinde Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonunun çok özel bir yeri olmalıdır. Bu ülkelerde soydaşlarımız yaşamaktadır. Bu ülkelerle ikili ilişkilerimiz her alanda sağlam temeller üzerine oturtulmalı, karşılıklı menfaatlerimiz iyi tespit edilmeli ve sonuna kadar korunmalıdır.
Sonuç olarak; AB ve ABD dışında RUSYA ve Çin ile dengeli ilişkilerimizi kurup geliştirmeye ihtiyacımız vardır. Coğrafyamız ve tarihi misyonumuz bize bunu dikte ettirmektedir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 6 Kasım 2004 Cumartesi |
|
|