10 Kasım 2023 CUMA

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM......

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Şanlıurfa Yahudiurfa mı oluyor?
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

 19 Ağustos 2004 Perşembe 

Vatanımız ,Türk Milletinin eski ve yüksek tarihi ve topraklarının derinliklerinde mevcudiyetlerini muhafaza eden eserleri ile yaşadığı bugünkü siyasi sınırlarımız içindeki yurttur. Vatan hiçbir kayıt ve şart altında ayrılık kabul etmez bir kütledir.
(Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1924)

Aydınlık Dergisi son sayısında Şanlıurfa ile ilgili önemli bir haberi kapak yaptı. Buna göre Milli Mücadele döneminde Fransızlara karşı verdiği büyük mücadele ile isminin başına ŞANLI unvanını ekleyen bu tarihi kentimizde yapılmak istenenlere anlam vermek çok zor. Aydınlık Dergisinin haberine kısaca göz atalım.

- Turizm Bakanı Erkan Mumcu 2000 yılında, zamanın Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Bahçıvan'ı Ankara'ya çağırır ve "Dinler ve Kültürler Parkı Projesi"ni gündeme getirir. Projenin tarihi "İnanç Turizmi" yılı ilan edilen 2000 yılıdır ve bu tarih Vatikan'ın Avrasya'yı Hıristiyanlaştırma bin yılı ilan ettiği 3'üncü bin yılın başlangıcıdır.
- Bakan Mumcu, Belediye Başkanı Bahçıvan'a, proje için dışarıdan 20 milyon dolar para geleceğini söyler. Projeye göre, Şanlıurfa'nın göbeğine bir sinagog ve kilise yapılacaktır. Bahçıvan, Bakan Mumcu'ya "Urfa'da Yahudi yok ki!" der ve projeyi onaylamayı reddeder. Başkan Bahçıvan 4-5 kez daha Ankara'ya çağrılır, Bakan Mumcu da iki kez Urfa’ya gelir. Bahçıvan, sonraki görüşmelerde, "projeden Sinagog ve kiliseyi çıkartın onaylayalım. Eğer proje, iddia ettiğiniz gibi turizm amaçlıysa, eski yıkılmış kiliseleri onarın" der. Bakanlıktan aldığı yanıt, projenin ve kaynağın sahibini de ele verir: "Sinagog yoksa, para da yok!" cevabı İsrail’i göstermektedir.
- Eski Belediye Başkanı Ahmet Bahçıvan; İsrail'in hangi yöntemlerle, kimleri aracı kullanarak, topraklarımızı nasıl elimizden aldığını net bir şekilde anlatıyor; “Dinler ve Kültürler Parkı Projesi” İsrail'in bu amacını gerçekleştirebilmesi için en büyük adım olacaktır. 2000 yılında atamadıkları bu adımı, AKP Hükümeti zamanında gerçekleştirecekler! İmza atılınca, Urfa, ŞANLI değil, YAHUDİ Urfa olacaktır.
- Projeye göre, parkın hemen giriş avlusundan sonra karşınıza, 1700 metrekare alana kurulu, "Holovizyon gösteri birimi ve peygamberler tabletleri" çıkacak. Burada kurulu 8 ayrı kapalı mekânda, tarih boyunca yaşamış peygamberlerin yaşamları dev ekranlardan Urlalılara görsel olarak sunulacak. Eski Başkan burası için, "misyonerlerin propaganda alanı olacak" diyor. Biraz ilerleyince karşınıza Peygamber tabletleri birimi çıkacak. Burada, bütün peygamberlerin hayatı cam levhalara üç dille yazılıp sergilenecek. Parka girenler ilk olarak bu propagandaya maruz kalacak. Yolun iki tarafı "Tanrı'nın evlerine" ayrılacak ve burada, 32 adet taş platformlar üzerine kurulmuş tapınaklar bulunacak. Tapınaklar arasında, Almanya, İngiltere, İspanya, İtalya gibi ülkelerden kilise ve katedral örnekleri yer alacak.
- Projede dikkati çeken en önemli bölüm ise projenin tam ortasına kurulacak olan sinagog ve kilise. Bunlar (bugün tek bir Yahudi’nin dahi bulunmadığı Urfa’da )ibadete açık olacak.
- Projede 2495 metrekare alana kurulu "Tanrıya Yükseliş Tümülüsü" adı verilen büyük bir yapı bulunacak. Ziyaretçiler, Hıristiyanlık, Musevilik ve Müslümanlık Yolu adı verilen üç ayrı rampadan geçip, kapalı bir avluya ulaşacak. Rampaların duvarlarında, her dine ait kitaptan alıntılar yer alacak.
- Proje alanının tam ortasında Fırat ve Dicle'yi temsil eden iki su yolu bulunuyor. Sinagog'un Fırat ve Dicle'yi temsil eden su yolunun doğusunda yer alması, kilisenin ise batısında yer alması dikkat çekiyor. Bir de proje maketinin omurgası haç şeklinde yapılacak.
- Proje 28 Mart yerel seçimlerin ardından yeniden masaya kondu. Bakan Mumcu, Urfa'ya giderek projeyi belediyeye imzalatacak. Şanlıurfa Belediyesi, son yerel seçimlerin ardından AKP'ye geçti. Belediye'nin başında şu anda AKP'li Ahmet Eşref Fakıbaba bulunuyor.”

Haber işte böyle; dindar olduklarından şüphe etmediğimiz Ak Parti yönetiminin ne yapmak istediğini ben hâlâ anlayabilmiş değilim. “Dinler arası diyalog” adı altında başlattıkları serüven bakalım Türkiye’yi nerelere sürükleyecek. Adamlar bizi ( yani Müslümanlığı ve Kuran’ı) tanımadıklarını en yetkili din adamları vasıtasıyla açıklıyorlar. Biz buna rağmen bizi tanımayanlarla diyalog yapmaya çalışıyoruz. Birilerine yaranacağız düşüncesi ile olmadık projeleri gündeme getirerek hem tarihimize, hem dinimize, hem kültürümüze ve hem de bu ülkeyi şehit kanı dökerek vatanlaştıran halkımıza büyük haksızlık yapıyoruz.

Benim çocukluğumda ilkokullarda vatan, millet ve toprak sevgisi ile ilgili milli hislerimizi pekiştirip duygularımızı arttıracak şiirler ezberlettirilir, bu konuda yazılmış hikaye kitapları alıp okumamız zorunlu kılınırdı. Bu uygulama bugün ne durumdadır bilemiyorum, ama bunun her zaman ve bilhassa günümüzde daha da gerekli olduğuna inanıyorum.

Bizim nesillerimizin büyük şairimizin; “Toprakları toprak yapan üstündeki kandır, Toprak eğer, uğrunda ölen varsa vatandır” dizelerini unutması mümkün değildir. Toprakları vatan yapan unsur ise; bu toprakları almak ve elde tutmak için yapılan mücadelelerde milletin döktüğü kanın ve o topraklarda kefensiz yatan şehitlerin çokluğudur. Dünyada vatanları için ölen insan sayısına ait erişilmez rekoru biz Çanakkale’de kırdık. Her kilometrekaresi 272 şehidimizin kanı ile sulanarak vatanlaşan bu toprakların benzeri dünyada yoktur.

Bağımsızlığımızın sembolü ay yıldızlı bayrağımız dahi rengini bu vatan için dökülen kanların renginden almıştır. İşte bunun için vatanımızın her karış toprağı bize ata emanetidir. Korunması, kollanması ve uğrunda can verilerek sahip çıkılması her Türkün en kutsal ve öncelikli görevi olmaktadır.

Vatan Toprakları bu kadar kutsal olduğuna ve her Türkün bu kutsal topraklar için severek canını verdiği bilindiğine göre, Vatan Topraklarının üç kuruş para karşılığında Türk vatandaşı olmayan yabancı ülke mensuplarına pazarlanmasına ne gözle bakmamız lazımdır?

“Tarih tekerrürden ibarettir” sözünü bir kere daha hatırlatmak istiyorum. Binlerce yıllık vatan topraklarını Yahudilere yüksek paralar karşılığı satan Filistin Halkının şimdi kendi topraklarında düştüğü acı manzaranın görülmesini istiyorum.

Görüldüğü gibi Türkiye içeriden ve dışarıdan bir kuşatma altındadır. Benim yokluğa ve işsizliğe sürüklenerek hayatta kalma mücadelesi veren halkımızın elindeki para eden tek meta olan ata yadigarı topraklarının parası karşılığı birilerine peşkeş çekilmesinin anlamı ve gereği yoktur.

Toprağına sahip çıkmak için verdiği mücadelede ŞANLI unvanına layık görülen Urfa halkına yeniden isim değiştirtmenin de anlamı olamaz. Aklımızı başımıza toplamalı ve üzerimizde oyun oynayan şer güçlerin entrikalarına alet olmamalıyız.


Dr. Tahir Tamer Kumkale
19 Ağustos 2004 Perşembe

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale