Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
KKTC'nin cennet köşesi Dipkarpaz bölgesi üzerinde Yunan-Rum oyunları |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Efendiler! Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin (Akdeniz Bölgesi’nin) ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir. (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
KKTC topraklarında DİPKARPAZ yarımadasının önemli bir yeri vardır. Bu topraklar bir elin işaret parmağı gibi Türkiye'yi göstermekte ve adeta ben oraya aitim diye haykırmaktadır.
Bu topraklar Bakü-Ceyhan Petrol Boru Hattının tamamlanması ile KAFKAS ve IRAK petrollerini dünyaya taşıyacak en önemli Petrol ihraç limanlarından biri haline gelecek olan YUMURTALIK bölgesine bakmakta ve bölgeye gelen deniz yollarını kontrol etmektedir. Ayrıca Karpaz açıklarında deniz dibinde zengin petrol rezervleri bulunduğuna dair bilimsel verilerde mevcuttur. Bir bakıma bu topraklar Türkiye’nin güvenliği hayati önem taşımaktadır..
İşte bu yüzden bütün ANNAN Planlarında bu bölge Rum kesimine bırakılacak topraklar içinde gösterilmiştir. Bilinçli kafalar küresel mimarların bu topraklar üzerinde oynanan oyunlarını kolayca görebilirler... 24 Nisan 2004 Referandum sonuçlarında %75 oranındaki Rum seçmeni “Biz Türklerle bir arada yaşamak istemiyoruz” demesine rağmen Dipkarpaz’dan ne Rum ne Yunan ve nede AB vazgeçmek niyetinde değildir.
Rumların bölge ile ilgili gerekçeleri hazırdır. Aslında bu gerekçe görünüşte çok masum ve insancıldır. Gerekçe şudur; Karpaz yarımadası Rum Ortodoksları için kutsal bir bölgedir. Karpaz Burnunda yer alan Apostolos Andreas Manastırı bütün Hıristiyanlar için çok kutsaldır. Ve bu bölgenin Müslüman Türklerin egemenliğinde bulunması da dinen çok sakıncalıdır… Bunun için Hıristiyan cemaatin bu kutsal ve son derece doğal isteklerine kulak veren Kofi Annan'da inatla plânlarında bölgeyi Rumlara vermeyi aklına koymuştur. Yunanistan'dan bilgilenen AB'de aynen Annan gibi düşünüp bu masum istek için inat etmekte sakınca görmemiştir.
Bölge üzerindeki Yunan oyunları günümüzde de durmaksızın devam ediyor. 30 yıldır KKTC’yi tanımamakta direnen Kıbrıs Rum yönetimi yıllardır dilinden düşürmediği Karpaz’da bir Rum ortaokulu açılması isteğini geçen hafta yeniden dile getirmiştir. Rumların yaygın inancına göre;
“Karpaz’da Rum Ortaokulu açılması demek, Karpaz’ın Rum olduğunun ve Rum olarak kalacağının ispatıoluyormuş. Eğer KKTC yönetimini buna razı edebilirlerse, açılacak Rum Ortaokulunda okumak için Güneyde yaşayan Karpazlı Rumlar geri dönebilecekler ve bu topraklar eskisi gibi Rumların denetiminde olacakmış”.
Bu adımı ileride “Lise açma” isteğinin takip edeceği kesin. Yani adım adım bölge Rumlaşacak. Nitekim bu istek geçen hafta Rum Muhalefet Partisi lideri Anastasiades’in, Başbakan Talat’ı ziyaretinde alenen dile getirilmiştir. Anastasiades’in bu isteğine olumlu cevap aldığı ve Başbakan Talat’ın açma sözü verdiği KKTC ve Rum basınında yer almıştır.
İstek çok masumanedir. Fakat doğuracağı sonuçlar çok tehlikelidir. DİPKARPAZ yarımadanın sonundaki en büyük köydür. Çoğunluğu Karadeniz göçmeni 1600 Türke karşılık 350 Rum bu köyde yaşıyor. Sipahi köyünde yaşayan 100 kişi ile birlikte bölgedeki toplam Rum nüfusu 450'ye ulaşıyor. Rumların seçme ve seçilme hakları yok. Beş derslikli ilkokullarında iki öğretmenleri var. Orta öğretim için her gün Rum Kesimine gidiyorlar. Kiliseleri, kahveleri ve kendilerine ait dükkanları var. Önemli bir sorunları bulunmayan Rumlar kendi hallerinden memnun bir şekilde bölgedeki Türk ailelerle uyum içinde yaşıyorlar.
Dipkarpaz’lı yöneticiler ve İSKELE milletvekilleri okulu olmayan yüzden fazla Türk çocuğu için ortaokul açılmasını talep etmezken, 9 Rum çocuğu için Rum Ortaokulu açılması konusunun gündeme getirilmesi utanç vericidir. İstanbul’da 3000 kişilik Rum cemaati için Üniversite seviyesinde eğitim veren Ruhban Okulu’nun açılmasını gündeme getiren kafalarla, Karpaz’daki 9 Rum çocuğuna Ortaokul açılmasının konuşulması dahi benzer marazi kafaların ürünü olsa gerek.
Dünyanın neresinde 9 çocuk için ayrı bir etnik ortaokul açılmıştır? Bu isteği Eğitim biliminin neresine ve nasıl yerleştirebiliriz? Hem Güney kesimde 9 öğrenci için açılan bir okul örneği var mıdır ki sen KKTC’ den bunu talep edebiliyorsun.?
Bilindiği gibi Başbakan Mehmet Ali Talat’ın Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde bir uçtan bir ucuna 1.5 saate ulaşılabilen bu küçük adada köy okullarını birleştirip, merkezi eğitime geçilmesi gibi garip bir proje uygulamaya konmuştu. Buna göre öğrenci sayısı az olan okullar kapatılmış, öğrenciler merkezi okullara taşınmaya başlanmıştı. Nitekim KKTC Milli Eğitim Bakanlığının bu anlamsız uygulaması nedeniyle Dipkarpaz'lı Türk çocukları okumak için hâlâ 35 km ötedeki Yenierenköy'e gidip geliyorlar.Yani KKTC yönetimi Karpaz’da bulunan yüzü aşkın Türk çocuğu için ayrı ortaokul açmayarak öğrencileri her gün Yenierenköy’e taşırken, köydeki 9 Rum çocuk için ayrı bir ortaokul açılmasına evet diyebiliyor. Bunun mantıki bir izahını yapmak mümkün değildir.
Buradaki Rum Hedefi; Karpaz’ın Rum olduğu mesajını vererek, siyasi bir kazanım elde etmek ve Hıristiyan AB yönetimine kutsal Hıristiyan topraklarını korumaktaki kararlılıklarını göstermektir. Kendi devletini tanıtmamakta ısrarlı tutum sergileyen Başbakan Talat ve CTP yönetiminin yine Rum oyununa alet oldukları açıkça görülmektedir. Komünist AKEL partisine ait Haravgi Gazetesinin 30 Temmuz tarihli nüshasında Ortaokul açılması konusu detaylı olarak ele alınmıştır. İşte şartlanmış marazi beyinlere ait yazıdan ibret alınacak bir paragraf;
“Dipkarpaz Rum Ortaokulu faaliyete geçmelidir. Bugün böyle bir şeyin gerçekleşme ihtimali doğmuştur. Buna AB ve Avrupa Konseyi katkıda bulunabilir. Dipkarpaz Ortaokulunun yeniden faaliyete geçmesi kuşkusuz topluma yeniden hayat verecektir. Topraklarına sadık kalanların fedakarlıklarını haklı çıkaracak, Rum ailelerin yeniden Dipkarpaz’a yerleşmesine yardımcı olacaktır. Çünkü birçok aile, çocuklarının eğitimi için Dipkarpaz’dan ayrılma zorunda kaldı. Ortaokulun yeniden faaliyete geçmesi birçok ailenin yeniden birleşmesine katkıda bulunacaktır. Kıbrıs Türk liderliği bu meseleyi olumlu karşılamalıdır. İşgal bölgelerindeki Mehmet Ali Talat başkanlığındaki yeni liderlik, Rauf Denktaş’ın yönetiminden farklı olduğunu göstermelidir.”
Sonuç olarak; KKTC üzerindeki sinsi oyunlar devam etmektedir. Bize göre yapılacak şey; Dokuz Rum çocuğu için ayrı okul açmak değil, Dipkarpaz Köyünde Türk-Rum tüm çocuklar için tek bir ortaokul açmaktır. İstenildiği takdirde bu okulda 9 Rum çocuğu için ayrı bir dershane açılabilir. Yani Rumların yönetiminde değil, Türklerin yönetiminde bir karma okul açılmalıdır.
Bu arada gecikmeksizin ayni istekler Güney Kıbrıs’ta yaşayan Türk ailelerin çocukları için de Güney Kıbrıs Yönetiminden resmen talep edilmelidir. Yani oyun kuralına göre oynanmalıdır.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 6 Ağustos 2004 Cuma |
|
|