Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Cumhurbaşkanı Sezer'in eyalet kaygısına katılıyorum |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Cumhuriyetin dahili siyaseti vatandaşın yaşayışını hiçbir nüfûz ve sataşmanın tesirinde bırakmaksızın temin etmektir. Bu siyaset dikkatle takip olunmaktadır. (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1930)
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer hukukçu kimliğini Anayasal görevlerini yerine getirmede büyük bir titizlikle kullanıyor. Bu kimliği ile adeta tipik bir muhalefet partisi benzeri görev yapıyor. Sayın Sezer’in bu tavrı yeni değil. Göreve geldiğinden itibaren bu tutumunu korudu. Hukuka aykırı olarak değerlendirdiği hususlarda takdir hakkını daima korudu ve hiç taviz vermedi. Hatta Başbakan ECEVİT ile MGK toplantısında Anayasa fırlatacak raddeye gelecek kadar dik duruşunu bozmadı.
Bu ülkemiz ve Cumhuriyetimiz için önemli kazanımdır. Siyasetin içinden yoğrularak gelen Sayın Özal ve Sayın Demirel dönemlerindeki “siyasilerin istek ve düşünceleri” gözetilerek yapılan uygulamalar bu defa “hukukun kuralları” ağırlıklı olarak değiştirildi. Sorumlu Hükümetin ve bu hükümeti destekleyen TBMM’nin hazırladığı pek çok kanun taslağı Cumhurbaşkanından geri döndü. Her geri dönüşte çok detaylı bir geri dönüş gerekçesi de mutlaka altına eklendi.
Aslında bu tavır ve dik duruş ortada dururken ve Cumhurbaşkanının kanunların onanmasında yetkili makam olduğu bilinmesine rağmen birbiri peşisıra kanun taslaklarının yine tamamen kanuni gerekçelerle geri gönderilmesinin hizmetlerde aksama yarattığı doğrudur. Bir doğru daha vardır ,O’da geri dönen her kanun taslağının iktidarın halk nezdindeki güvenirliğini düşürmesidir... Buna rağmen kanunlar yeteri kadar incelenmeden ve hukuki dayanakları tam tesbit edilmeden Cumhurbaşkanı onayına gönderilmesini de anlamak mümkün değildir. Bu husus; acaba hükümet bile bile mi böyle davranıyor sorusunu akla getirmektedir.
Sayın Sezer’in bu tutumu siyasi etik açısından yanlış olarak değerlendirilebilir. Elbette tenkit de edilebilir. Ama Sezer bu ülkenin Cumhurbaşkanıdır ve son söz onundur. Tutumu bellidir. O halde kanun tasarılarının meclisteki hukuk kökenli vekiller tarafından titizlikle incelenmeden köşke onaya gönderilmesi affedilmez bir hata olarak görülmelidir. Bu cümleden olarak Sayın Sezer en son İl Özel İdaresi Kanunu'nun bazı maddelerini veto etti. Sezer'in vetosunda iki gerekçe var ki bunlara katılmamak mümkün değil. Bunlar;
- İl Genel Meclislerinin özerkliği de aşan bağımsız niteliğe kolayca dönüşebilecek yerel meclislere dönüştürülmesi,
- Düzenlemelerin, amaçlanmasa da Anayasa'da öngörülmeyen bir yönetim sistemine geçilmesine neden olabilecek nitelikte bulunmalarıdır.
Türkiye bir Orta Avrupa veya Afrika ülkesi olsa idi. Dünyanın merkezinde, enerji kaynaklarının yakınında, ve bu kaynakları kontrol eden bir coğrafyada bulunmasa idi. Dört bir yandan kendisinden toprak talep eden ülkelerle çevrili olmasa idi. Türkiye 81 yıllık Cumhuriyet döneminde dış destekli bölücülük faaliyetlerinin doğrudan uygulandığı bir ülke olmasa idi . İşte o zaman Sayın Cumhurbaşkanımız önüne gelen bu yasayı hemen imzalardı. O zaman biz de İngiltere, Belçika, Almanya veya ABD gibi federal devletlerin bir arada sorunsuz yaşadığı bir şekilde yönetilebilirdik. Ama konumumuz ve tarihte yaşadığımız gerçekler Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ÜNİTER bir devlet olmasını öngörmektedir.
Bu zorunlu bir tasarruftur. Aksini düşünmek dahi ülkeye zarar verebilir. Nitekim bu husus Anayasamızın değiştirilemeyecek olan 3 ncü maddesinde; “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” şeklinde yer almıştır.
İşte bu durumu değerlendiren Sayın Cumhurbaşkanı gerekçesinde; Devletin üniter yapısının değiştirilmesine kapı açacak, "eyalet ve giderek federasyon"a uzanacak bir sürecin başlatılması kaygısı taşıdığını gösteriyor.
Bu veto gerekçesi iyi okunduğunda; Valiliklerin "Eyalet Valiliklerine" , İl Genel Meclislerinin bağımsız yerel meclislere dönüşmesiyle, devletin üniter yapısında önemli bir sarsıntı olacağı ve eyalet sistemine veya federasyona yönelik bir altyapı oluşmasına yol açılacağı endişesi net bir şekilde görülüyor.
Yine veto gerekçesinde; Türkiye Cumhuriyeti Devleti Yönetimi'nin yapılanmasında esas olan anayasal ilkeleri; millet esasına dayalı devletin fikri temellerini ve üniter devlet modelini detaylı biçimde ele alması, İl Özel İdaresi Kanunu'nu bu anayasal ilkeler ve hükümler açısından irdelemesi de taşıdığı kaygıların doğrulunu gösteriyor.
Dünyayı yeniden yapılandırmaya çalışan küresel güçler mevcut ulus devletleri parçalayıp devlet sayısını ikibinlere çıkaracaklarını açıkça ilan ederken, Büyük Ortadoğu Projesi adı altında ülkeleri dağıtacak planlar birer birer devreye sokulurken, dünyanın merkezinde bulunan Türkiye’nin üniter yapısını bozmaya yönelik bütün çalışmalar titizlikle inclenmelidir. İşte Cumhurbaşkanı göz göre göre ileride ülkeyi parçalanmaya götürecek böyle bir çalışmayı haklı kaygılarla durdurmuştur.
Satın alınmış ve beyni para ile kazanılmış aydın geçinerek ülkeyi dış güçlere pazarlayan medya bülbüllerinin, birtakım kendini dev aynasında gören eski bürokratın Sayın Sezer’in bu haklı davranışına karşı çıkacakları, onu hayal görmekle ve dünya gerçeklerini bilmemekle suçlayacakları bilinmektedir. Bunlara kulak verilmemeli, sözleri ciddiye alınmamalıdır.
Son 30 yılını kardeş kavgaları içinde geçirerek otuzbin insanını teröre kurban eden, ekonomik kalkınma hamleleri yerine parasını terörün önlenmesi için harcayıp uçan kuşa borçlanan Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbanını Sayın Sezer’i bu milli hassasiyetinden dolayı kutluyorum. Kaygılarının tamamına katılıyorum.
Atatürk’ün şehit kanları ile oluşturduğu en büyük eseri TBMM’nden böyle bir Kanun Taslağını geçiren Sayın vekillerimizin yaptıkları kutsal göreve uygun milli şuurlanma içinde olmaları gerektiğini değerlendiriyorum.
Son olarak; Atatürk’ün kurduğu Ana Muhalefet Cumhuriyet Halk Partisinin vekillerini parti ambleminde taşıdıkları altı okun temsil ettiği Atatürk İlkelerini bir kere daha incelemeye davet ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı İl İdaresi Kanununu veto ederek tarihi bir görev daha yapmıştır. 70 Milyonun temsilcisi Sayın milletvekillerimizin de Cumhurbaşkanı Sezer’in gerekçelerinin altında yatan kaygıyı duyacaklarına inanmak istiyorum.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 24 Temmuz 2004 Cumartesi |
|
|