Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Derviş ve Sarıgül CHP'yi nereye sürüklüyor? |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
İnsanlar daima yüksek, temiz ve mukaddes hedeflere yürümelidirler. Bu hareket şeklidir ki insan olanın vicdanını, dimağını ve bütün insani duygularını tatmin eder. Bu şekilde yürüyenler, ne kadar büyük fedakârlık yaparlarsa o kadar yükselirler. (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1926)
CHP’DE AYRILIK RÜZGARLARI... KEMÂL DERVİŞ VE MUSTAFA SARIGÜL NE YAPMAK İSTİYOR?
CHP son aylarda büyük bir kargaşa yaşıyor. Sular bir türlü durulmuyor. Çok tecrübeli ve yetenekli bir kadro ile TBMM’e ana muhalefet olarak giren CHP ne yazık ki iç çatışmalardan fırsat bulup demokrasiler için çok önemli bir işlev olan muhalefet görevini yapamıyor. İşte sırf bu yüzden sayıları çok ama pek çoğu siyasetten genç ve tecrübesiz yeni yüzlerden oluşan Ak Parti devlet hizmetinde birbirinden büyük gaflar yapıyor. Bunlar ne yazık ki demokrasimizin eksileri ve düzeltilmesi gereken temel meseleleri.
CHP Türk siyasi hayatında en eski Parti olma niteliği taşıyor. Askeri yönetimlerle gelen kesiklikler hariç hep varolmuş. Atatürk’ün kurduğu ve ambleminde taşıdığı altı ok ile Atatürk İlkelerini kendine hedef olarak kabul etmiş CHP, 1950 yılına kadar kesintisiz tek parti olarak iktidarda kalarak devleti yönetmiş. Yani Cumhuriyet yönetimini iyi bilen bir parti. Parti içinde çok tecrübeli ve yetenekli isimler var. Bir ömür vermişler siyasete. Bu geniş kadrosuna ve devlet tecrübesine rağmen CHP ve temsil ettiği siyasi görüş 54 yıldır tek başına iktidar olamamış.
Tarihi geçmişinde olduğu gibi adını halktan almasına rağmen yönetim kadrosunu halktan kopuk aydınlardan oluşturduğundan CHP halka inememiş, yani adının hakkını verememiş bir parti konumunu muhafaza etmektedir.
Bugün CHP kadroları devlete ve millete hizmete değil de birbirleri ile liderlik yarışına çıkan kişilerin oluşturduğu bir hizip partisi görünümü taşıyor. Bunu yakın geçmişte yaptığı sayısız, ama sonuçsuz kongrelerden görüyoruz. Bir bakıma birbirleri ile hizipleşmekten hizmet üretmeye imkan bulamayan bir parti . Yani halkın istek ve ihtiyaçlarını kavrayamamış, dolayısıyla bu hali ile millet tabanında yer tutamamış bir parti.
Buna rağmen CHP, Atatürk’ün mirasına doğrudan sahip olan ve onun kurduğu müesseselerde hissesi ile yönetimlerinde gücü olan bir parti. Bir bakıma Atatürk isminin kanuni mirasçısı gibi bir görüntüye sahip. CHP, eğer iyi yönetilirse ve halka inebilirse iktidarın uzun yıllar değişmez sahibi olabilecek potansiyeli var.
Kendini bugün mecliste sahip olduğu 369 milletvekiline bakarak erişilmez görüp, hata üzerine hata yapan Ak Partinin birkaç yıl içinde siyasi hayattan çekilmesi gündeme geldiğinde alternatif olarak görünen tek parti yine CHP’nin olacağına kesin gözüyle bakılabilir.
İşte bu potansiyeli gören küresel güçlerin ülkemizdeki uzantıları CHP’nin dağıtılması veya en azından kontrol ve denetimi altına alabilecekleri kişilerin yönetimine geçmesi için düğmeye bastılar. CHP içinde zaten var olan hizipleşmeyi arttırdılar. Küresel güçlerin hedeflerinin, CHP yönetimine kontrol edebilecekleri halktan ve Türkiye’nin şartlarından kopuk, ABD şartlarında yetiştirilmiş ve küresel terbiye ile eğitilmiş Kemâl Derviş gibi veya benzeri özelliklere sahip bir kişiyi geçirmek olduğu bugün açıkça görülmektedir.
Peki bunu başarabilirler mi? Bana göre başarabilirler. Bunun için yeterli para, basın desteği ve dış odakların destekleri lazım. Bunlar verildiği takdirde kolaylıkla sonuç alabilirler. AK Partinin 365 milletvekili ile iktidara gelmeden önce Sayın Erdoğan’ın gerçekleştirdiği ABD turları kamuoyunun hafızasında tazeliğini koruyor.
Küresel güçlerin buradaki ilk işleri Kemal Derviş’in elini güçlendirmek idi. Bunun için düğmeye basıldı. 3 Kasım seçimleri öncesi aldığı talimatları harfiyen uygulayarak Türk siyasi yaşamını darmadağın ederek AK Partinin gelişini hızlandıran Derviş bu defa CHP’nin içini karıştırmaya başlamıştır.
Derviş'in Baykal ve ekibini açıkça suçlamasına başta Baykal ve CHP üst yönetimi sert karşılıklar vermiştir. Fakat bu dış destekli rüzgara karşı koyabilmeleri çok zor olacaktır. CHP’de Derviş’in estirdiği rüzgarlar daha çok çamlar devirecektir. Bu şekilde kendi iç sorunları ile darmadağın bir hale gelen CHP doğal olarak yapması gereken muhalefet görevini aksatacaktır. Sonunda Ak Parti boş bulduğu alanda hiçbir engel tanımadan yaptığı yanlışlara devam ederek o’da kendi sonunu getirecektir.
Peki burada son günlerin medyatik ismi Mustafa Sarıgül’ün rolü nedir? Peşine taktığı medya ordusu ile CHP liderliğini değil, Türkiye’nin başbakanlığını hedef olarak aldığını belirten Mustafa SARIGÜL ne yapmak istemektedir ve neler yapabilir ? sorusuna cevap arayalım.
Kanaatimce Mustafa SARIGÜL Şişli’de aldığı oyları miyar kabul ederek kendisini bir halk lideri olarak görmüş ve şahsi bir çıkışla kendine iki yıl sonrasının başbakanı olmak gibi bir hedef seçmiştir. Seçtiği hedefe uygun olarak çıktığı yolda yaptığı plana uygun olarak hareket etmektedir.
Belediye Başkanlığı ile toplum liderliği ayrı hususlardır. Sonradan lider olunmaz. Lider doğulur. Lideri kendisi değil, içinde bulunduğu toplum çıkarır. Halk seçtiği lideri bulunduğu yerden alır, istese de istemese de başına oturtur. Sonuna kadarda yanında kalır. Burada Sayın SARIGÜL toplumdan aldığı destekle değil, kendisinde varolduğunu zannettiği liderlik vasıflarından yola çıkarak Anadolu’dan destek aramaya başlamıştır. Tek başına yapabileceği fazla bir şey olmadığını, birkaç ay içinde yorulup yarıştan çekileceğini ve asli görevi olan Şişli Belediye Başkanlığı ile kendini sınırlayacağını değerlendiriyorum.
Burada önemli olan husus Mustafa Sarıgül’ün harekete çıkış zamanıdır. Bu çıkış CHP’yi dağıtmaya karar veren küresel güçlerin işine gelecektir. Mustafa Sarıgül önce pohpohlanacak ve desteklenecektir. Dikkatler Sarıgül üzerine toplanıp Dervişin CHP içindeki faaliyetleri gizlenecektir. Derviş’in yeteri kadar güçlendiğine kanaat getirildiğinde ise Mustafa Sarıgül’ün işlevi bitmiş olacağından arakasındaki medya desteği alınarak Sarıgül Efsanesi bitirilecektir.
Bunlar benim 18 Temmuz 2004 tarihindeki medyaya yansıyan haberler ışığındaki değerlendirmelerim. Gelişmeler devam ettikçe CHP’nin durumunu irdelemeye devam edeceğim.
Sonuç olarak; CHP’nin parçalanması ve ABD yanlısı kişilere teslim edilmesi operasyonu başlatılmıştır. Şu anda Sayın Baykal’ın ve ekibinin bu operasyonu engelleme kabiliyetleri ve şansları yok gibi görülmektedir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 23 Temmuz 2004 Cuma |
|
|