13 ŞUBAT 2025 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






TÜPRAŞ'ı yeniden kazandık... Teşekkürler bağımsız Türk yargısı
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

 26 Haziran 2004 Cumartesi 

Sümerbank devralacağı ve sermayesi tamamen devlete ait fabrikaları devir tarihinden itibaren bir sene zarfında uzman heyetler marifeti ile takdir ettirilecek son haldeki hakiki kıymetleri ile mahdut mesuliyetli ve kendisine bağlı şirketler haline koymaya mecburdur. Bu şirketlerin hisse senetlerinin yüzde yüzü banka adına yazılı olacaktır. Hükümetin teklifi üzerine umumi heyetçe verilecek karara göre bu hisse senetlerinin kısmen veya tamamen Türk eşhas ve müesseselerine satılması caizdir.
(3 Haziran 1933 Gün ve 2262 Sayılı Sümerbank Kanunu Madde 11)

Milletimize geçmiş olsun. Kaybettiğimiz ve bir daha yerine koyamayacağımız dev eserlerimizden biri olan TÜPRAŞ sonunda yine bizim oldu. Allah bu millete acıdı. Milletin alın teri dökülerek yıllarca süren çalışmalar sonucu oluşan dev sanayi kuruluşlarımızı Özelleştirme adı altında yabancılara apar topar satmaya çalışan Ak Parti yönetiminin elinden Bağımsız Türk yargısı TÜPRAŞ’ı kurtardı. Darısı diğer kuruluşlarımızın başına.

Danıştay 10uncu Dairesi, ÖİB’nin, temyiz istemi esastan sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulması yönündeki talebini karara bağlayarak yürütmenin durdurulması istemini reddetti. Danıştay’ın bu kararından sonra, Ankara 10uncu İdare Mahkemesi’nin iptal kararı geçerliliğini korumuş oldu.

Bilindiği gibi Petrol-İş Sendikası, TÜPRAŞ’ın yüzde 65.76 oranındaki kamu payının blok satışına ilişkin ihale komisyonu kararının iptali istemiyle dava açmıştı. Davaya bakan Ankara 10 uncu İdare Mahkemesi’de ihale komisyonunun bu kararını iptal etmişti.

İptal gerekçesinde, TÜPRAŞ’ın yüzde 65.76 oranındaki kamu payının, blok olarak “satış” yöntemiyle özelleştirilebilmesi için 7 Haziran 2003’te ihaleye çıkarıldığı, söz konusu ihaleye Efremov Kautschuk GMBH ile Anadolu Ortak Girişim Grubu’nun katılarak teklif verdiği kaydedilmişti. Gerekçede, TÜPRAŞ’ın, ihale komisyonu tarafından teklif sahipleriyle yapılan pazarlık görüşmeleri sonucunda en yüksek bedeli veren Efremov Kautschuk GMBH Şirketi’ne 1 milyar 302 milyon dolar karşılığında satıldığı belirtilmişti. Gerekçede, “TÜPRAŞ’ın satışına ilişkin ihale komisyonu kararı, hukuka ve kamu yararına aykırı olduğu, İhale Komisyonu kararının, “ihale işlemlerindeki açıklık ilkesinden yoksun olduğu” vurgulanmış ve şunlar söylenmiştir;

“TÜPRAŞ’ın satışında gerekli rekabet ortamı sağlanmamıştır. Efremov Şirketi’nin işlem dosyasında, yalnızca Tatneft’e ilişkin belgeler ibraz edilmiştir. Bu belgeler, Efremov Şirketi’nin ciro, kapasite, üretim, sermaye ve mali yapısını ortaya koymamaktadır.”

Yanlış hesap Bağdat’tan değil, ama Bağımsız Türk yargısından geri dönmüştür. Bu ülkenin geç de olsa işleyen bir hukuk sistemine sahip olduğu bir kere daha ortaya konularak vatandaşlarımızın yargıya güveni tazelenmiştir.

Bugün iflas durumundaki Türk ekonomik sisteminin yönetimi birkaç yıldır bizim kontrol ve denetimimizde değildir. Küreselleşme mimarlarının kontrolündeki Yahudi ağırlıklı yöneticilerin tepesinde yer aldığı Dünya Bankası ve IMF ülkemiz ekonomisini yönetmektedir. Bizim burada yaptığımız bürokratik işlemleri tamamlamaktan ibarettir.

Bu şu demektir. Birileri bize özelleştirme dayatması altında yapmamızı zorunlu kıldığı direktifler veriyor. Bu şekilde milletimizin seksen yılda büyük gayret ve çabasıyla kurup bugünlere taşıdığı bütün milli kuruluşlarımız küreselleşme mimarlarının talimatlarıyla teker teker elimizden alınıyor. Oysa bugün bize özelleştirmeyi dayatan batı ülkeleri kendi ekonomilerinde devletin payını azaltacakları yerde arttırma yoluna giderken ve devlet payını daima %50’ler seviyesinde tutmaya çalışırken, bizim % 28’lere indirilmiş ekonomideki devlet payını daha da aşağıya çekerek bizi kendilerine bağımlı hale getirmeye çalışıyorlar. Ve bunda da muvaffak oluyorlar.

Ekonomi yönetimimizin gaflet içinde olduğu aşikar. Bakan Unakıtan “Her şeyi babamın malı gibi satarım” diyerek gururlanıyor. Satmak önemli değil. Kime sattığın önemli. Atatürk’ün yukarıya aldığım Sümerbank Kanunu ile emrettiği gibi, “Türklere ve Türk müesseselerine satacaksan” diyecek bir şey olmaz. Ama siz bunları yabancılara satarak bizi ele muhtaç ediyorsunuz. İşte kabul edilemez olan bu.

TÜRRAŞ gibi dünya çapındaki dev kuruluşumuz, nedendir ve kim akıl verdi bilinmez, sadece iki yıllık kârına eşit bir bedelle yabancılara satılıyor. Basının büyük bir kısmı bu satış için hükümeti alkışlarken, gerçekleri vurgulayanların sayısı yok denecek kadar az oluyor. Halkımız zaten tele volelerle meşgul olduğundan dönen dolapların farkında bile değil. Sonunda yargı yolu ile de olsa TÜPRAŞ’ ı kazandık. Ama bu ülkeyi kuran ve yoktan var eden Gazi’nin kemikleri yapılanlar karşısında Anıtkabirde sızlıyor. Ak Parti Ekonomi yönetimine bir çift sözüm olacak. Atatürk dönemini lütfen inceleyin. Neyi, nasıl yapmış ta başarmış.? Eğer o günlere dönerseniz, bugün beceriksizce ve başkalarının telkinleri ile dağıtılan ekonomik sistemin inşası için bir başlangıç noktası bulabilirsiniz. Ben size birkaç hatırlatmada bulunayım.

Atatürk'ün ekonomik politikalarını belirleyen ilk dönem 1923-1930 yıllarını kapsar. Mevcut ekonomik durum Birinci İzmir İktisat Kongresinde tespit edilir. Bu kongre sonucunda Çalışma Komisyonlarının tespitlerini, çözüm önerileri ve uygulamaları günümüz ekonomistlerinin dikkatle okumalarında büyük yarar görmekteyim.

Atatürk'ün ekonomik politikasının temelleri 1930 -1940 arasındaki ikinci dönemde ortaya çıkar ve en üst düzeye ulaşır. İlk döneme nispetle ağırlığın bugün elden çıkarılmaya çalışılan TÜPRAŞ benzeri İktisadi Devlet Teşekküllerinde olduğu tamamen kendine özel bir ekonomik rejimin uygulandığı görülmektedir. Bu dönemde ; DEVLET ÖNCÜLÜĞÜ, DEVLET YATIRIMCILIĞI, DEVLET İŞLETMECİLİĞİ, DEVLETİN TESBİT ETTİĞİ HEDEFLERE EKONOMİNİN YÖNLENDİRİLMESİ gibi hususlar ağırlık kazanır. Fakat bu faaliyetlerin temelinde yine fertlerin topyekün kalkınması ve refah seviyesinin adaletli olarak dağıtılması yatar.

Bugün de Özelleştirme ülkenin ekonomik gündeminin önemli maddesidir. Özelleştirilen Kamu İktisadi Kuruluşlarının ilki ve en büyüğü olan SÜMERBANK'ın 11 TEMMUZ 1933’de yürürlüğe giren 2262 Sayılı Kanunu'nun 11 nci maddesi'ni sayın yetkililerimiz lütfen açıp okusunlar. Orada" bir kamu kuruluşunun bir yıl içinde kendisini nasıl özelleştireceği , bulunduğu üretim sahasından nasıl çekileceği ve bu alanı tamamen Türk olan özel kuruluşlara nasıl devredeceği " hususundaki bilgileri bulacaklardır.

Önemli olan çareyi dışarıda ve dışarıdan dayatmalarda değil kendi içimizde ve kendi kaynaklarımızda arayıp bulmamızdır.


Dr. Tahir Tamer Kumkale
26 Haziran 2004 Cumartesi

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale