10 Kasım 2023 CUMA

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM......

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






ABD'nin terör ve terörle mücadele anlayışı bize uymuyor
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

 22 Haziran 2004 Salı 

Devletin içine düştüğü yok olma tehlikesinin korkunç derinliğini görmekten aciz olan zavallılar, elbette ciddi ve hakiki çareyi görmemek için gözlerini yumarlar.
(Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1924)

Otuz yılı aşkın bir süre terörle mücadele eden, maddi ve manevi büyük kayıplar veren Türk halkı bugün yine bölücü terör örgütü PKK’nın yarattığı sıcak terör olayları ile karşı karşıya bulunuyor.

Bölgede huzurlu, sakin, ekonomik yönden güçlü ve istikrarlı bir Türkiye’yi milli çıkarları için tehdit olarak gören küresel odaklar her fırsatı değerlendirerek ülkemizi kana bulayan teröre destek vermeğe devam ediyorlar.

1991’de Saddam’ın cezalandırmasından korkan Kuzey Irak halkı çoluk-çocuk-genç- ihtiyar demeden evini barkını terkederek Türk topraklarına sığınmıştı. Kısa sürede sayıları altıyüzbini aşan göçmenler bölgede büyük bir tehdit oluşturmuştu. Yeni göçleri önlemek ve Saddam’a karşı bölgeyi korumak gibi ulvi ve insani (!) bir gerekçe bulan BM nezaretinde merkezi Türkiye’de bulunan ÇEKİÇ GÜÇ vasıtasıyla bölge kontrol altına alınmıştı.

Çekiç Güç marifetiyle ve bizimde göz yummamız ile Kuzey Irak’ta Saddam’ın yönetiminden soyutlanmış bir Kürt Devletinin oluşumu gerçekleştirilmişti. Türkiye bu Güç ile işbirliği içinde bölgenin doğusundaki dağlık kesimde konuşlanan PKK terör örgütüne yönelik, karadan ve havadan 35-40000 kişiye ulaşan güçlerle büyük operasyonlar yapmış, tam olarak ortadan kaldıramasa dahi örgütü kontrol altına alarak dağlık bölgede etkisiz hale getirmişti. Ayrıca Kuzey Irak’ta bulundurduğumuz Silahlı Kuvvetlerimiz ile bölgeden Türkiye’ye yönelik PKK saldırıları tam olarak önlenmiş idi.

ABD’nin Irak’ı işgali ile birlikte şartlar değişti. ABD bölgede hakim güç oldu. Bizi bölgeye sokmadı. “Ben burada varken, sen operasyon yapamazsın” dedi. Hatta daha da ileri giderek bölgede görev yapan Özel Kuvvetlere mensup askerlerimizi esir edip başlarına çuval dahi geçirdi. İki taraf arasında yapılan görüşmelerde, “PKK ile kendisinin mücadele edeceğini, bu bakımdan artık bize gerek kalmadığını” bildirdi.

Hatta bize baskı yaparak, “Dağdaki teröristleri ikna edip teslim edeceğini” garanti dahi etti. Hiçbir işe yaramayan ve sadece hapisteki teröristlerin salıverilmelerini sağlayan “Eve Dönüş Yasası’nı” çıkartmamızı dayattı. Doğal olarak dağdan kimse inmedi. Aksine, Türk askeri operasyon yapamadığından son bir yıl zarfında Kuzey Irak PKK için yeniden toparlanıp eğitilip, bilinçlendirildiği bir bölge oldu. Bu konuda ABD işgal güçleri kendilerine yardımcı oldular. Bunları basın organlarında ABD askerlerinin PKK kamplarına yaptıkları ziyaretler ile ilgili verilen haberlerden kamuoyu yakından takip etti.

Kuzey Irak’ta durum böyle gelişirken İmralı sarayında ikamet eden Abdullan Öcalan örgütün yeniden toparlanması için verdiği mücadelede önemli kazanımlar elde etti. DEP Milletvekileri hapisten çıktılar. Milli kahraman olarak taraftarlarıyla beraber “Yaşasın PKK” sloganları ve “Apo posterleri” ile Anadoluyu turlarken AB devletleri verilen bu demokrasi mücadelesini (!) desteklediğini yetkili ve etkili ağızlardan bildirmeye başladı. Bu arada 1 Haziran’dan itibaren APO’nun emri ile başlatılan terörist saldırılar artarak devam etmekte, canımıza ve malımıza zarar verme işlevlerini sürdürmektedir.

Avrupa Birliğinden gün almak pahasına başı öne eğik bir şekilde taviz üzerine taviz veren Ak Parti Yönetimi ise olaylar karşısında şaşkına dönmüş durumdadır.

İşte durum ve vaziyet böyle iken Ankara’da ikamet eden Sömürge Valisi edasındaki ABD Büyük elçisi Eric Edelman devreye girerek; “Irak'tan Türkiye'ye sızmaları önlemek için Türk yetkililerle birlikte çalıştıklarını” belirtti. Buna karşın, ABD askerlerinin Irak'ta güvenlik konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya bulunduğunu bildirerek, "Yakında PKK'ye karşı doğrudan bir askeri operasyonu beklemiyorum" diyerek tavırlarını açıkladı.

Eric Edelman, Büyükelçilik konutunda yaptığı basın toplantısında PKK konusunda inanmayacağımızı bile bile özetle şunları söyledi.
- ABD'nin PKK / Kongra-Gel örgütüne ilişkin tutumu değişmemiştir. Adı değişse bile terörist bir örgüt olarak değerlendirilen bu grupla müzakere masasına oturulmamıştır.
- Kuzey Irak örgüt için bir yuva olmayacaktır. Bu çerçevede kendisi de Kuzey Irak’lı bir Kürt olan Irak Dışişleri Bakanı Zebari'nin PKK'yi kınayan açıklamalarından cesaret alıyoruz.
- Güneydoğudaki şiddet eylemlerindeki artışı çok ciddiye alıyoruz, sızmaları önlemek için hem Irak'ta, hem de Türkiye'de meslektaşlarımızla birlikte çalışıyoruz.
- Buna karşılık ABD askerleri Irak'ta güvenlik konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya bulunmaktadır ve ben yakında PKK'ye karşı doğrudan bir askeri operasyon beklemiyorum. Aslında PKK'ye karşı koymak için askeri yollardan başka yolların da bulunduğunu biliyoruz.
- Kuzey Irak'taki Mahmur kampındaki binlerce Kürt kökenli Türk sığınmacının Türkiye'ye dönüşleri konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kişiler bize göre “terörist” değil “mülteci”dir. Bunların Türkiye'ye dönüşleri ve Türk toplumuna entegrasyonu konusunu Türk hükümetiyle görüşmeye devam ediyoruz.
- Eski DEP milletvekilleri Leyla Zana ve arkadaşlarının tahliyesini "Türkiye'deki reformların bir parçası olarak görüyoruz. Olumludur" .

Evet ABD’nin resmi görüşleri bunlar.
Biz diyoruz ki;
PKK’nın hedefi Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. ABD değil...
PKK’nın çalışma alanı Anadolu topraklarıdır. Arizona değil...
PKK’nın kurmak istediği devlet ABD’den değil, Türkiye’den toprak istiyor...
PKK saldırılarında ölenler Amerikalı değil, Türk kanı taşıyorlar...
Sonuç olarak;

ABD bir yılı aşkın bir süredir “PKK ile mücadeleleyi ben yapacağım siz karışmayın” diyerek hem Türkiye’yi oyalamış ve hemde bu süre zarfında örgütün yeniden güçlenip toparlanmasına zemin hazırlamıştır. Şimdi saldırılar devam ederken operasyon yapmamıza izin vermediği gibi “Biz PKK için askeri operasyon düşünmüyoruz” diyerek adeta ülkemizde PKK yanlılarının siyasi davranışlarına destek vermektedir.

Dost ve müttefik olmanın göstergesi bu değildir. Dost kötü günde yapacağı destekle belli olur. Türkiye’nin PKK ile mücadelesinde şimdi ABD gibi kaldırılması gereken önemli bir bir engeli bulunmaktadır. Bu husus iyi algılanmalı ve tedbirler birlikte değil, milli olarak değerlendirilip, planlanmalıdır.


Dr. Tahir Tamer Kumkale
22 Haziran 2004 Salı

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale