Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Bir ordunun değeri, subay ve kumanda heyetinin değeri ile ölçülür. (Gazi Mustafa Kemal Atatürk - 1923)
Dünyanın merkezi konumunda yer alan bu coğrafyada bugüne kadar istiklâl ve bağımsızlığımızı korumamızı dünyanın en disiplinli, en köklü gelenek ve göreneklere sahip bir ordumuz olamasına borçluyuz.Ülkemizi kuşatan Balkanlar- Kafkaslar-Ortadoğu üçgenini kan ve ateş çemberine çevirenler bugün bize bir şey yapamıyorlarsa bunu güçlü,eğitimli, disiplinli ve her zaman milletinin emrinde olan ordumuza borçluyuz.
Dünyanın en zengin enerji bölgelerini veenerji nakil yollarını kontrol eden binlerce yıllık tarihi bir geçmişe sahip Türk Milletinin oluşturduğu Cumhuriyetimiz ordularının kazandığı muhteşem zaferi ile kurulmuştur. O’nun sayesinde ayakta durmaktadır.
Bugün bölgede menfaati olan küresel güçlerin operasyon şefleri; Ordu-Millet kavramı eftrafında birleşerek vatanları için ölümü göze alıp her biri bir Mehmetçik olan Türk Milletine yaptıkları saldırıların odağına daima Türk ordusunu koymuşlardır. Türk Ordusu güçlü bulunduğu sürece onlar, milli çıkarlarını elde edemeyeceklerini çok iyi bildiklerinden bu muhteşem orduyu zayıflatmak için binbir çeşit oyunu birbiri peşi sıra sahneye koymaktadırlar. Bu oyunların son noktasını "AB Türk Silahlı Kuvvetlerini Bitirmek İstiyor "başlıklı yazımda açıklamış ve bilahare Türk Silahlı Kuvvetlerinin güçlü yanlarını beş gün süren bir yazı dizisi ile dosta güven, düşmana korku salacak yanlarıyla ortaya koymuştum.
Şimdi bu yazı dizisini Araştırmacı-Yazar Faruk MERCAN'ın geçtiğimiz günlerdeDoğan Kitap'tan çıkan "APOLET KILIÇ VE İKTİDAR" başlıklı kitabını tanıtarak tamamlamak istiyorum. Öncelikle böyle hassas ve önemli bir konuyu kutsal askerlik mesleğinin temel kavramlarına zarar vermeden ortaya koyarak, ordularımızın komuta kademesini işgal eden askerler hakkında halkımızı bilgilendirme başarısını gösteren değerli Araştırmacı-Yazar Faruk Mercan'ı tebrik etmek istiyorum. Yakından tanıdığım, milli duygularla dolu, devlet ve millet şuuruna vakıf, Türk Kültür geleneğine yürekten bağlı olduğuna inandığım Gazeteci-Yazar Faruk Mercan'ın kitabın hazırlanması safhasında görüştüğü askerlerden biri de benim. Görüşmemizde; Türk Silahlı Kuvvetlerinin halkımızın en güvendiği kurum olduğunu vurgulayarak, Ordu- Millet geleneğinin ordu ve millet nezdinde en üst düzeyde yaşandığı bir devirdeyazacağı her kelimenin üzerinde dikkatle durmasını, orduyu karalamak için şer güçlerin fırsat kolladığını bu bakımdan Türk Silahlı Kuvvetlerinin binlerce yıldan beri günümüze taşıdığı disiplin ve moral gücünü azaltacak bir hataya düşmemesini, objektif bir gazeteci olarak sadece olayları değerlendirmesini tavsiye ettim. Kitabı bu gözle okudum, genel hatlarıyla objektif ve yapıcı bir eser meydana geldiğini görerek memnun oldum.
"Apolet, Kılıç ve İktidar" kitabı, 27 Mayıs 1960 İhtilalinden itibaren Türk siyasi yaşamına damgasını vuran olaylarda Silahlı Kuvvetlerin yerini ve rolünü açıklayan bir belgesel niteliğindedir. Bir bakıma tarihe ışık tutuyor. Aslında anlatılan olayların tamamı kamuoyunun bildiği ve basına bütün yönleriyle yansımış olaylar. Faruk Mercan bu olayları mantıki bir sıra ile bir araya getirmiş. Son yirmi yılın üst düzey komuta kademesinde bulunan komutanlar ile yüzyüze görüşerek kışlanın kapalı kapıları arkasında geçmiş ve gerçekleri askerlerin ağzından ve onların gözüyle ortaya koymaya çalışmıştır.
Kanaatime göre; Faruk Mercan 'ın bu eseri bilimsel bir çalışma titizliği içinde hazırlanmış bir gazetecilik şaheseridir. Tarafsız bir gözle ordunun tepesindeki yıldız kapma savaşı olarak nitelendirilen tarihi rekabete açıklık getirmiştir. Bu rekabet çok doğaldır. Sayıları sadece onbeş olan Orgenerallik rütbesine her biri birbirine yakın, ayni bilgi, beceri ve tecrübeye sahip olan kişilerin seçilmesi elbette zordur. Orduda zirveye ulaşmak çok meşakkatli ve çok uzun bir maratondur.Zirveye ulaşan on beş kişi içinden her iki yılda bir Kuvvet Komutanı ve dört yılda bir de Genelkurmay Başkanı çıkmaktadır.
Bu mevkilere varmak neredeyse bir şans ve kader işidir. Ama bu makamlara gelebilmek için Türk Silahlı Kuvvetlerinin her kademesinde müthiş bir yarış ve rekabet vardır. İşte bu rekabet, yani birbirini geçme duygusu Türk Silahlı Kuvvetlerinin bilinmeyen ve dışarıdan görülmeyen gizli gücüdür. Bu rekabet yukarıya doğru tırmanan komutanları daha zinde, daha cevval ve daha dinamik kılmaktadır. Komutanların birbirleri ile yaptıkları amansız yıldızkapma mücadelesi ve bunun tatlı rekabeti ordunun fiziki ve moral gücünü arttırmaktadır. Faruk MERCAN işte bu rekabeti, tarihi sıra içinde kişilerden de alıntı yaparak ortaya koymuştur. Bu doğal yarış dün vardı, bugün var yarında mutlaka olacaktır.
Burada önemle üzerinde durulması gereken bir husus; Türk Silahlı Kuvvetlerinde kişilerin değil, sistemlerin önemli olduğudur. Sistemler mutlaka kendi hiyeraraşisi içinde çalışırlar ve sonuca varırlar. Kıtalar hiçbir şekilde komutansız bırakılmaz. Nitekim ihtilal şartlarında dahi ordu içindeki hiyerarşinin bozulmamasına özen gösterilmiştir. Yarışı kaybedenler, kendilerini değil de başkalarını tercih edenlere kızmazlar ve küsmezler. Kırk yıla yakın sürdürülen arkadaşlık, büyüğe saygı ve sevgi, üstün bir disiplin anlayışı içinde devam eder. Çünkü emekli olan askerler de birbirlerinden kopamazlar. Üniformanın hiyerarşik yapısı içinde askerler ve aileleri ölünceye kadar birbirlerini saymaya ve sevmeye devam ederler.
Kitapta çok ilginç konular da var. Örneğin, “Yedi Komutana Suikast” bölümü bunlardan biri. 1990’lı yıllarda suikasta uğrayan yedi generalin dosyası ele alınıyor. FarukMercan, yedi komutanın her birinin hayat hikayelerinden yola çıkarak bu suikastların arka planı ile ilgili önemli bulgulara ulaşıyor. Dikkatle okunmaya değer bir bölüm. Faruk Mercan "Apolet, Kılıç ve İktidar" ile belki de bir ilki başlattı. Kapalı Kutu olduğu sanılan Türk Silahlı Kuvvetlerinin aslında hiç de sanıldığı gibi kapalı olmadığını, kışlalarda Türk halkının duygu ve düşüncelerinin yaşadığını, Ordu-Millet olmanın bütün unsurlarının bu kutsal müesesedeyaşadığını bir kere daha ortaya koydu.
Türk milletinin en güvendiği tek güç olan Türk Silahlı Kuvvetlerine saldırarak bu büyük kuruluşumuzu zayıflatmaya yönelik AB saldırılarının devam ettiği bir süreçte piyasaya çıkan bu kitabın Türk Silahlı Kuvvetlerini halkımıza tanıtarak gücüne katkıda bulunacağına inanıyorum. Faruk Mercan'ı bu başarılı çalışmasından dolayı tebrik ve takdir ediyorum.Milletlerin ve milli devletlerin ömürlerinin ordularının ömürleri kadar olduğunun bilinci içinde Türk Ordularının ebediyen payidar kalmasını diliyorum.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 31 Mayıs 2004 Pazartesi |
|
|