12 ARALIK 2024 ÇARŞAMBA

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Hürriyet gazetesi mi? Hadi canım sen de!
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

 23 Mayıs 2000 Salı 

NEDEN BU BAŞLIK? HÜRRİYET GAZETESİNE BİR ŞEY Mİ OLDU? TÜRK BASININI KARALAMAYA HÜRRİYET'İN BİLE HAKKI YOKTUR.

 - OKUYALIM VE DÜŞÜNELİM...
 - TÜRK BASINI GERÇEKTEN BU İMAJI HAKEDİYOR MU?

Her sabah evlerinden işine ve okuluna gitmek için koşuşturan insanlarımız evden çıkmadan önce televizyonlarındaki gazete başlıklarını almayı adet edinmişlerdir. Manşetten verilen haberler o günün ve Türkiyenin gündemini yansıtır.

Okumayı sevmeyen ve detaylı bilgilere ulaşmadan olaylar hakkında kesin yargı yürütmesini seven bir milletiz. Bu bakımdan gözucuyla aldığımız ve yarısını duyup uyku sersemliği ile tam olarak algılayamadığımız haber başlıklarını da günlük yaşantımızda tartışmaya bayılırız. Bu sade vatandaşımızın en tabii ve alışageldiği bir yaşam tarzı olarak oluşmuş bir durum.

23 Mayıs 2000 sabahı ülkemizin en büyük ve en güvenilir gazetesi olduğuğu her fırsatta açıklayan ve bizimde buna gerçekten inanarak her sabah yolunu gözlediğimiz HÜRRİYET GAZETESİ'nin manşet haberini televizyondan duyunca irkildim.

Spikerlerin elindeki gazetenin başlığı" TÜRBAN ATMAYAN OKULA TASFİYE - ÖĞRENCİ ALIMI DURDURULDU - YÖK, TÜM UYARILARA KARŞIN TÜRBAN YASAĞINA UYULMAYINCA, FETHULLAH HOCANIN FATİH ÜNİVERSİTESİ'NE BAĞLI HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULUNU KAPATTI." şeklinde idi.

Tamamen uydurma, yalan ve yanlış ifadelerin yer aldığı bu başlığın altındaki haberler daha korkunç ve daima sözedilen "Basın Etiği" adına utanç verici ifadelerle doluydu.

İftira ve yalan; bu ülke insanının aşina olduğu kavramlar ve fakat bu kadarına da pes denir doğrusu. Sayın Ertuğrul Özkök ve Sayın Basın Konseyi Başkanı Oktay EKŞİ Beyler herhalde izindeler veya artık ekibi onları saymıyor ve dinlemiyor demekki. Bu büyük basın adamlarımızın ve gazetenin sayın yöneticilerinin konumlarının ve yetkilerinin yeniden gözden geçirilmesinde yarar olduğunu düşünüyorum ve büyüklerinin dikkatini çekmek istiyorum.

Hukukçu bir Cumhurbaşkanına kavuştuk. Hukuk dışı faaliyetlere sapan kişi ve kuruluşlar Sayın Tantan ve ekibinin başarılı operasyonları ile teker teker yakalanıyordu. Bizde artık girmek için can attığımız Avrupa Topluuluğu gibi hukuk ağırlıklı bir ülke oluyoruz diye seviniyorduk. Bu manşet ve 24 ncü sayfada Kamuran ZEREN isimli bir hanım yazarımızın kaleme aldığı haber hevesimizi kursağımızda bıraktı.

Sağ duyu sahibi Türk insanına sesleniyorum...

Lütfen 23 Mayıs 2000 tarihli HÜRRİYET Gazetenizi elinize alınız ve 24 ncü sayfasını açınız.

Yarım sayfadan fazla yer alan habere dikkatle bakınız. Eğer kendi çocuğunuz veya yakınlarınızın çocukları bu yıl üniversiteye girecek ise, siz bu başlık altındaki resme ve verilmek istenen imaja bakarak çocuğunuzu bu okula gönderirmisiniz ? Polislerin yanında kara çarşaflı bir kadın!, alttaki resimde elinde bıçak tutan bir şahıs! ve BAŞLIK:" KARA ÇARŞAF ALTINDA BIÇAK. Haberin içinde ise bir alt başlık "ÜNİVERSİTE DE KAPANABİLİR"

Kırk yıl düşünseniz , kanunlara göre açılan ve bu kanunlarda belirlenen yetkili merciler tarafından her türlü denetime açık bir bilim yuvasına bu kadar kötülük yapamazsınız. Bu kadar bilinçli ve sistemli şekilde düşmanlık gösterilecek bu müessese Hürriyet Gazetesi'ne ne yaptı anlamak mümkün değildir.

Sayın yöneticiler. Veya sayın yönettiğini sanan büyük insanlar. Fatih Üniversitesi, bir bilim müessesesi olmasına rağmen aslında bir ticari kuruluştur. YÖK, tarafından kontrol ve denetlenmesine rağmen devletten para almadan, sadece öğrencilerden aldığı paralarla müessesesini döndürür. Yani siz diyorsunuz ki. " Bu üniversitede bıçaklı, kara çarşaflı insanlar var. Zaten bu üniversite kapatılacak. Çocuklarınızı buraya vererek boşuna masraf yapmayın. Veya çocuklarınız okuyorsa hemen alın." Yapılan veya yapılmak istenenin bu olduğunu düşünüyorum.

Şimdi gelelim meselenin esasına;
Neden yukarıdaki başlığı attım. Çünkü basın ve yayın kuruluşlarımız; vatandaşlarımızı doğru bilgilerle bilgilendirmek mecburiyetindedir. Bilgiler doğru değil ise, bu işten mağdur olan kişi ve kuruluşlar kanun önünde haklarını ararlar ve mutlaka alırlar. İşin tuhafı; hukuk sistemimizin en çabuk ve en hızlı işleyen kesimide BASIN ve YAYIN YOLU İLE İŞLENEN SUÇLARI kapsamaktadır.

GELELİM TEK TEK HABERLERİN DOĞRULUK DERECESİNE;

 - Fatih Üniversitesine bağlı ANKARA, HEMŞİRELİK YÜKSEK OKULU içinde iddia edildiği gibi başı örtülü hiç bir kız öğrenci yoktur. Buyurun okul herkeze açık . Gidin ve görün. Bir kişi dahi bulamayacaksınız. Çünkü yoktur. Olmayan şeyi olmuş gibi yazmanın adıda habercilik değildir.

 - Hemşirelik Yüksek Okuluna önümüzdeki yıl öğrenci alınmaması hususu Fatih Üniversitesi Yönetimince YÖK'e bildirilmiş ve bu sene kendisine kontenjan verilmemesi istenmiştir. Bunun sebebi de mevcutların çok az olmasıdır. Ayni şekilde daha önce, öğrenci müracaatı az olduğu için TAŞ VE METAL İŞLETMECİLİĞİ BÖLÜMÜ'nün kapatılması gibi bir uygulamadır. YÖK burada Üniversitenin istediğini yaparak kontenjan vermemiştir.

 - ÜNİVERSİTE KAPANABİLİR" şeklindeki ibarelerde tamamen saçma ve hedef saptırmaktan öteye bir çirkinlik sergilemektedir. Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 22 nci madde, (d) fıkrası üniversitenin nasıl kapatılacağı hususuna açıklık getirmiştir. Burada yazılan budur. Sadece Fatih Üniversitesi değil 13 Vakıf üniversitemiz içinde ayni şartlar mevcuttur. Diğer üniversitelerin kapanma olasılığı ne kadar ise Fatih Üniversitesininki de o kadardır.

 - Üniversite yönetimince TÜRBAN YASAĞI konusundaki YÖK tarafından verilen talimatlara uygun olarak titizlikle ve inatla sürdürülen çalışmaları yerinde görmek isteyen basın mensuplarına bu konuda üniversite yönetimince her türlü kolaylığın gösterileceğinden emin olunabilir. Yeterki art niyetli olmayın. Yeterli doğruyu ve gördüklerinizi saptırmadan yazabilme hünerinizi gösterin.

 - Fatih Üniversitesi; FETHULLAH HOCA'nın Üniversitesi değildir. Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre Sağlık ve Tedavi Vakfı tarafından kurulmuş bir VAKIF Üniversitesidir. Diğer üniversitelerimizde nekadar Fethullah Hoca yanlısı varsa, bu okuldada okadar vardır. Belki bu üniversitede dahada azdır. Çünkü yabancı dille eğitim veren bu üniversitenin hocalarının yarısına yakını Türk değildir. İçlerinde hristiyanlar, budistler, ateistlerin bulunduğu bir kadroyu bir yerlere bağlı ve bir yerlerden emir alıyor gibi göstermek için çok dikkatli bir dil kullanmak gerekmektedir.

 - Son olarak bu Üniversitede " Atatürk İlkeleri ve İnkilaplarına aykırı hareket ediliyor. Atatürkçülük konusu ikinci plana atılıyor" gibi el altından yapılan değerlendirmeler ise külliyen yalan ve yanlıştır. Sayın Atatürkçü olduklarını her fırsatta vurgulayan basın mensuplarımızdan bazılarının; okumayı sevmediklerinden ve araştırma yapmadan yazı yazmayı adet edindiklerinden gözlerinden kaçmış olabilir.

Kendilerine; Anayasamızın 134 ncü Maddesine göre kurularak "ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCEYİ, ATATÜRK İLKE VE İNKİLAPLARINI BİLİMSEL YOLDAN ARAŞTIRMAK,TANITMAK VE YAYMAK VE YAYINLAR YAPMAK " gibi ulvi bir görev verilen ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU, ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ'nin Temmuz 1999 Tarihli 44 'ncü sayısına bakmalarını öneririz.

Bu yüce kurumun Cumhuriyetimizin 75 nci yılı münasebetiyle açtığı üniversitelerarası makale yarışmasında dereceye giren 9 Atatürkçü Türk gencinin makalesine bu sayıda yer verilmiştir. Atatürkçülüğü inhisarlarına alan yöneticilerimizin başında olduğu ve onbinlerce öğrencisi olan üniversitelerimiz öğrencilerinin isimlerine burada rastlanmazken, ne tesadüf Atatürk Araştırma Merkezi sayın yetkilileri Atatürkçü olmamakla suçlanan ve toplam öğrenci sayısı bin civarında olan FATİH ÜNİVERSİTESİ'nin 7 öğrencisinin yazılarını dereceye sokup, dergilerinde yayınlayarak bu gençleri teşvik etmişlerdir.

Siz saygıdeğer basın mensupları bilinki bu başarı bir tesadüf değildir. Sistemli planlı ve proğramlı bir çalışmanın sonucudur. Bu üniversitede , Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi Derslerinin verilmesi ve Atatürkçü Düşünce'nin yayılıp yaygınlaştırılması ile ilgili faaliyetler ; YÖK Kanununun verdiği yetkiler çerçevesinde bütün üniversitelerimize örnek olacak bir tarz ve metotla yürütülmektedir. Lütfen gelin. Derslere girin. Öğretmenleri dinleyin. Gözlerinizle görün ve kulaklarınızla duyun. Hayali bilgi ve kavramlarla oyalanmayın.Yanlış bilgilerle ne kendinizi ve nede kamuoyunu kandırmayın.

Sonuç olarak; Fatih Üniversitesi yönetiminin elleri armut toplamıyor. Elbette gerekli cevabı bütün kamuoyunu aydınlatacak şekilde mutlaka vereceklerdir. Bunun yanında sağduyu sahibi basın mensuplarımızı derinden yaraladığına inandığım yalan-yanlış ve eksik bilgileri haber diyerek yayınlayanlar hakkında kanuni yollara da herhalde başvuracaklardır. Sanıyorum bir kere daha insanlarımızın ve müesseselerimizin kanun koruması altında oldukları görülecektir.

HÜRRİYET GAZETESİ gibi köklü bir basın kuruluşumuzun düştüğü bu hatayı anlamak mümkün değildir. Gönül arzu ederki, bu büyük ve saygın basın kuruluşumuz kendisini kanun önünde ve halk nezdinde gölgeleyen yanlışını yine kendisi düzeltsin. "Evet biz yanlış yaptık. Halkımıza yanlış bilgi verdik. Özür diliyoruz." desin

Türk KAMUOYU Hürriyet Gazetesinden bunu bekliyor. Ertuğrul ÖZKÖK ismine yakışan da budur. Bakalım bekleyip, göreceğiz...


Dr. Tahir Tamer Kumkale
23 Mayıs 2000 Salı

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale