Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Topluma kazandırma yasası ile gelen güvensizlik ortamı devam ediyor... |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. (Gazi Mustafa Kemal Atatürk - 1927)
6 AĞUSTOS 2003’te yürürlüğe giren ve altı ay geçerli olan ‘Topluma Kazandırma Yasası’nın süresi bitti. Fakat başlangıçta belli olmasına rağmen “Terör örgütlerinin zayıflatılması ve örgüt mensuplarının topluma kazandırılması” gibi önceden tutmayacağı belli olan bir amaca yönelik yasanın uygulaması tam bir fiyasko sonuçlandı.
Yasa, beklendiği gibi bölücü örgütlerin dağdaki silahlı kadrolarının çözülmesini sağlayamadı. Yasa ile cezaevlerinden tahliye edilenlerin sayısı, teslim olanların sayısının iki katına çıktı. Yani bu yasa cezaevlerinde tutuklu bulunan örgüt mensuplarına yaradı.
Emniyet Genel Müdürlüğünün verdiği bilgilere göre, geçen altı ay içinde yasadışı örgütlere mensup 1005 kişi cezaevlerinden tahliye edildi. Ayrıca yasadan yararlanmak için müracaat eden 630 yasadışı örgüt mensubunun 529’u serbest bırakıldı. PKK / KADEK’ mensubu sadece 254 terörist teslim oldu. Teslim olanların da 201’i serbest bırakıldı.
Eve dönüş yasası olarak adlandırılan Topluma Kazandırma Yasası, kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Şehit yakınları ve gazilerimizin oluşturduğu Sivil Toplum Kuruluşları haklı olarak büyük tepki gösterdiler. Ancak bunların yanında Terörist başı Abdullah Öcalan’da yasanın sağladıklarını az bularak karşı çıktı. Öcalan, Topluma Kazandırma Yasası’nı ‘pişmanlık yasası olarak’ değerlendirerek, dağda bulunan teröristlere ‘silah bırakmayın’ çağrısında bulunmayı da ihmal etmedi.
Bu durumu ile Topluma Kazandırma Yasası tipik bir AF Yasası olmuştur. Yasadan esas yararlanması istenilen dağdakiler, dağda mevcut tehdit oluşturma konumlarını muhafaza etmişlerdir. Daha önce yakalanıp cezaevlerine konulan ve buralarda çok iyi bir dayanışma içine girip örgüt içi siyasi bilinçlenme eğitimi alan yetişmiş militanlar ortalığa salınmıştır. İçeride kontrol edemediğimiz bu örgüt elemanlarının dışarıda nasıl kontrol altına alınacağını anlamak mümkün değildir.
Şehit ailelerinin ve terörle mücadelede gazi olan insanlarımızın bu durumu görerek içlerinin kan ağladığını anlamak için kör olmak yetmez. Şuursuz olmak lazımdır. Yasa çıktığı günlerde Ankara’da ABD yetkilileri ile yapılan toplantılarda PKK-KADEK Terör Örgütüne karşı Kuzey Irak’ta yapılacak ortak mücadelenin ayrıntıları üzerinde çalışılmıştır. ABD Kuzey Irak’ta PKK ile mücadele edeceğine söz vermiştir. Fakat uygulamaya geçmemiştir. Zaten ABD yetkilileri Türk Askerinin PKK’nın konuşlandığı ve beslendiği Kuzey Irak’a girmesini de istememiştir.
ABD’nin PKK/KADEK ile mücadeleyi kiminle yapacağını ve bu azılı caniler çetesini nasıl ortadan kaldıracağını da açıklamamıştır.
Kanaatime göre böyle bir açıklama beklemekte yanlıştır. Çünkü uzun bir süredir üst düzey PKK Yöneticileri ile ABD askerlerinin çok yakın bir diyalog içinde bulundukları, ayrıca bu örgütü bu hale kendilerinin getirdiği de Türk kamuoyunun bilgisi dahilindedir.
ABD Türkiye’yi oyalamaktadır. Çünkü PKK konusunda bizim lehimize yapabileceği somut bir şey yoktur.
Bu onların bölgedeki stratejisine terstir. Çünkü bu örgüt ABD ile halen yakın ilişkide bulunan Barzani ve Talabani aşiretleri için de önemli bir baskı unsuru olarak ABD’nin elinde tuttuğu ihtiyat kuvvetidir. Olaylar görüldüğü gibi çok karmaşıktır.
Topluma Kazandırma Yasası ile getirilen uygulamalar gibi fos çıkmıştır. Bu neticenin bölgeye huzur ve güven getireceği yerde terörizm adına yeni yapılanmaları hızlandıracağı değerlendirilmektedir. Bu bakımdan hapisten çıkanların başıboş ve kendi haline bırakılmayıp çok iyi takip ve kontrol edilmesinde yarar mütalaa edilmektedir.
Türkiye bugünküne benzer bir uygulamayı 1974’de yapmıştı. Zamanın başbakanı Bülent ECEVİT’ şu anda yapılanın benzerini yapmış ve devletin başına bela olan anarşistlerin hepsini affedip sokağa salmıştı. Ve şimdi hep birlikte kötüledikleri 12 Eylül öncesi yaşanan ANARŞİ ve TERÖR ortamının yaratılmasına sebep olmuştu. Ortaya salınan hapishanelerde bilinçlenmiş caniler yeniden ve daha fazlası ile ülkemizi kana bulamışlardı. Çok değil, daha 25 yıl önce olanları insanlarımız hiç unutmadı. Anarşi ve terörün aldığı masum canları, yıkılan ocakları, hayatlarının baharında kör bir kurşuna hedef olan fidan gibi gençleri, yanan fabrikaları, yıkılan milli servetleri ve daha nicelerini milletimiz hep hatırlayacaktır.
Bu necip millet ve bilhassa anarşi ve terör mağdurları ile bunların yakınları Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Partili vekillerimizi de milletin tamamının arzusu hilafına çıkardığı Topluma Kazandırma Yasası dolayısıyla hiçbir zaman unutmayacaktır. Eğer bu yöneticilerimiz ; devleti, bayrağı ve yasaları tanımayıp başka bir devlet kurmak için dağa çıkıp, kendi vatanına savaş açan anarşistleri değil de, bin bir meşakkatle okuyup üniversite bitirip, bugün evde iş bekleyip 30 yaşında hâlâ baba parası yiyen işsiz gençlerimizi Türk toplumuna kazandırma yasaları çıkarsa idiler, Türk tarihinde ölümsüz bir yere otururlar ve milletin hayır-duasını alırlardı. Ayrıca vatan ve millete yararlı bir iş de yapmış olurlardı. Şimdi önümüzde Yerel seçimler var Ak Partili Millet vekillerinin seçim şimdi bu gelinen durumu milletimize nasıl anlatacaklarını, onları seçip Meclise gönderen şehit yakınlarına hangi meşru mazereti söyleyeceklerini çok merak ediyorum. Devlet ciddiyeti, ülkede sağlanan kanun hakimiyeti ile belli olur. Bu hakimiyeti de yürütme sağlar. Devlet kanunsuz ve hukuksuzluğu teşvik edemez ve buna ortam hazırlayamaz. Ama Türkiye’de daima bunun tersi olmaktadır. Ben, 600 yıl adaleti ile dünyaya yön vermiş bir Cihan İmparatorluğu mirasını devralmış bir milletin mensubu olarak ANARŞİST AFFI GAFLETİ’Nİ bu necip millete yapılmış bir hakaret olarak görmeye devam ediyorum. Yapanları affetmiyorum.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 19 Şubat 2004 Perşembe |
|
|