Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Kıbrıs'ın Helenizme teslim edilmemesi için neler yapabiliriz? |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Efendiler! Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin (Akdeniz Bölgesi’nin) ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir. (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
Birleşmiş Milletler görüşmelerinin ardından adaya dönen Cumhurbaşkanı Rauf DENKTAŞ verdiği beyanatlarda Kıbrıs Türk Toplumu için önümüzdeki sürecin çok zor geçeceğini bildirdi. 80 yaşındaki Mücahidin konuşmasındaki satır aralarından ve vücut dilinden aldığım izlenim içine düşürüldüğü durumdan hiç de hoşnut olmadığı şeklinde idi.
Türkiye yöneticilerinin AB’den gün alma bahanesi ardına sığınarak uyguladıkları gayri milli politikalar sonucunda ortaya çıkan durumu, şehit kanı ile vatanlaşmış KKTC topraklarının kendi elimizle HELENİZM’e teslim edilmesi önündeki bütün engellerin kaldırılması olarak değerlendiriyorum... Bu işin sonu artık belli. 1 Mayıs’ta bağımsız bir Türk Devleti daha tarihe karışacak. Ve bunu REFERANDUM maskesi altında Kıbrıs Türk Toplumuna bizzat yaptıracaklar. “Ve sen böyle istedin. Biz ne yapalım” diyecekler.
Yetişmiş diplomatların 40 yıldır müzakere masalarında çözemediğini bir buçuk aya sığacak müzakerelerde çözmek mümkün değildir. Bu aşikar. Peki şimdi ne yapılacaktır.? Başından beri milletçe her satırına karşı durduğumuz ve Kıbrıs’tan Türkün çıkartılması anlamına geldiğini vurguladığımız ANNAN Planını aynen kabul edilecektir. Kabul edilen bu planı halk oyuna sunulacaktır. Peki Kıbrıs Türk Halkı buna EVET diyebilir mi ? Bana göre diyebilir.
Çünkü ben 14 Aralık Milletvekili seçimleri öncesinde seçim çalışmaları safhasında yapılanları gördüm. KKTC topraklarında AB’ ülkeleri temsilcilerinin, ABD Büyükelçiliğinin, ABD Kıbrıs işlerinden sorumlu temsilcisi Weston’un, Yunanistan’ın ve Kıbrıs Rum kesiminin Türk halkının aklını çelmek için neler yapabildiğine bizzat şahit olan biri olarak, bunların referanduma kadar neler yapabileceğini de çok iyi biliyorum. AB’nin Newyork çalışmaları sonunda çıkan metinde yer alan “bundan sonraki çalışmalarda AB olarak her türlü teknik desteği vereceğiz” şeklindeki beyanların arkasındaki oyunu görebiliyorum. Şimdiden Türk toplumu maddi ve manevi baskı altına alınmaya başlanmıştır. Muhalefet partilerinin seçim mitinglerini dolduran Rumlar yeniden devreye gireceklerdir.
Peki ne yapmak lazım. Teslim mi olalım? Hayır. Teslim olmayacağız. Çünkü çaresi var... Eğer Türk Toplumu iyi bilgilendirilir ve iyi örgütlenip, iyi bir direnç gösterirse uluslar arası küresel mimarların tezgahladığı bütün oyunları bozabilir. Atatürk’ün Anadolu Hareketi çok güzel bir örnektir.
Ne yapılabileceği konusunda iyi düşünmek ve topluca bilinçli hareket etmek gerekiyor. İlk hareket Kıbrıs Türk Toplumundan gelmelidir.
Bilahare bu ilk kıvılcım dalga dalga yayılarak önce Kıbrıs’ı sonra Türkiye’yi ve giderek bütün Türk Dünyasını saran bir ateşe dönüşmelidir.
Kıbrıs’ta neler yapılabilir hususuna Kıbrıs mahreçli VOLKAN Gazetesi Başyazarı Sabahattin İsmail Beyin 16 Şubat tarihli makalesinde şimdilik yeterli cevaplar verilmiş.
Sabahattin İsmail Bey yazısında; “Kanımız ve canımız pahasına kurduğumuz, özgürlük ve egemenliğimizin, tapumuzun ve adadaki varlığımızın devamının güvencesi olan Kıbrıs’taki Türk Devletine, egemen Cumhuriyetimize sahip çıkacak mıyız, yoksa dış güçlerin kendi çıkarları için yaptığı dayatmalar karşısında teslim mi olacağız? Bunun kararını Kıbrıs Türk Halkı verecektir” diyerek yapılabilecekleri aşağıya tamamını aldığım 11 Maddede sıralıyor. Halen 18 Milletvekili ile mecliste muhalefet partisi olarak bulunan Ulusal Birlik Partisini göreve çağırıyor.
Ben bu 11 maddenin altına imzamı atıyorum. Bunları Kıbrıs Türk Halkının vermek zorunda olduğu bu ikinci özgürlük savaşının ilk kurşunu olarak değerlendiriyorum.
1. UBP, New York görüşmeleri ve gelinen aşama ile ilgili olarak Meclis’te GENEL GÖRÜŞME istemeli, yetki alınmadan çiğnenen KKTC ve TBMM Meclis kararları ortaya konmalıdır...
2. Bunun ardından, Meclis kararları çiğnendiği için hükümet aleyhine gensoru önergesi verilmelidir... Teslimiyetçi CTP-DP hükümetinin düşürülmesi için hukuk yolu dahil, her türlü yol denenmelidir...
3. Hükümetin Meşruiyeti konusu gündemden düşürülmemeli ve Anayasa Mahkemesinin bir an önce karar vermesi talep edilmelidir
4. CTP’nin, başta mücahidin sesi BRT’de yaptığı kıyımla birlikte başlattığı Annan Planı lehindeki tek yanlı propagandaya ve daha ilk haftadan CTP’nin sesi haline getirilmesine büyük tepki gösterilmelidir...Aynı şekilde, Anavatana hakaretten 4 yıllık hapislik istemiyle yargılananların Eğitim Bakanlığı müsteşarlığına atanması ve devam eden baskı ve kıyım gündemden düşürülmemelidir...
5. KKTC’deki ulusal güçler süratle biraraya gelmeli, ulusal davayı savunan tüm parti, sendika, birlik ve sivil toplum örgütleri BİRLEŞİK ULUSAL CEPHE’yi oluşturmalı ve Annan Planını bir kez daha halka anlatmak için birlikte hareket etmelidir
6. Cumhurbaşkanı Denktaş’ın himayesinde, ulusal davayı savunan tüm sivil toplum örgütleri yöneticilerinin, Belediye Başkanı ve Meclis Üyelerinin, muhtar ve ihtiyar heyeti üyelerinin, gazeteci, yazar ve aydınların, eski parlamenterlerle şimdiki milletvekillerinin katılımı ile en geç Mart ayı başında MİLLİ KONGRE toplanmalıdır... KONGRE’nin, KIBRIS TÜRK HALKININ TEMSİLCİSİ OLARAK ANNAN PLANINI REDDETTİĞİ VE KKTC’DEN ASLA VAZGEÇİLMEYECEĞİ, dünyaya ilan edilmelidir....
7. ULUSAL BİRLEŞİK CEPHE ve MİLLİ KONGRE, olmazsa UBP, her köy ve mahallede bir REFERANDUM KOMİTESİ oluşturmalıdır...Bu komitelere Annan Planı ile ilgili broşür ve haritalar verilerek, planın getireceği olumsuzluklar ev ev halka anlatılmalıdır.
8. Türkiye ve KKTC’deki ulusal güçler ortak bir mücadele platformu oluşturmalı, ortak bir mücadele stratejisi belirlemeli, Türkiye’deki milli medyadan yararlanılmalı ve tüm Anadolu’da mitingler yapılmalıdır.
9. Özellikle Rumlara verilmesi istenen köy ve kentlerde yaşayan 60 bin insanımız ile eski Rum mülkünde oturan insanlarımızın tepkisi örgütlenerek, özel bir eylem programı ile 2 ay boyunca, her türlü direniş ve eylem yapılmalıdır...
10. Dayatmalara karşı hem KKTC, hem de Türkiye iç hukuku çok iyi değerlendirilerek Milli iradenin yabancılara devrine karşı ve Anayasa tarafından korunan KKTC devletinin, kurulu düzenin, egemenliğin ve toprak bütünlüğünün yok edilmesini önlemek için Anayasa Mahkemesinde davalar açılmalıdır....
11. Anlaşmanın önce Türkiye’de referanduma sunulması gündeme getirilmeli, bu konuda Türkiye iç hukuku değerlendirilmelidir...Bu çerçevede Kıbrıslı Türklerin Türkiye’de de mahkemelere başvurması ve davalar açması değerlendirilmelidir...
Dr. Tahir Tamer Kumkale 18 Şubat 2004 Çarşamba |
|
|