Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Uluslararası terörizm ne zaman ve nasıl önlenecek? |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
"İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzünülecek bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir." (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk - 1931)
Ülkemiz 15 Kasım günü yaşadığı bombalı saldırıların şokunu henüz atabilmiş değil. Parçalanan cesetler, yıkılan ve enkaza dönen binalar Türk Milletinin yıllardır maruz bırakıldığı anarşi ve terör ortamına geri mi dönüyoruz kuşkularını yaratmıştır. “Acaba yine Uluslararası Terörizmin doğrudan hedefi mi oluyoruz ?” korkusu beyinlerimizi meşgul etmiştir.
Görünen manzara şudur; Bundan önce olduğu gibi, çok zengin ve çok önemli bir bölge olan Ortadoğu’daki uluslara insanca ve istikrarlı bir düzen içinde yaşam yine çok görülecek ve bölge halkları terörizmi yaşayarak acı çekmeye devam edeceklerdir.
Bilindiği gibi gerçek bir insanlık suçu olan Uluslararası Terörizm, İkinci Dünya Harbi'ni takip eden Soğuk Savaş Dönemi'nin etkili bir silahı olarak kabul edilmiştir. Devletler bu silahı kendi millî menfaatlerinin elde edilmesinde acımasızca kullanmışlardır. Görünüşte bütün resmi devlet ağızlarından terör ve anarşi kınanmıştır. Sahte sözcüklerle ve yarım ağızlarla verilen mücadele sözcükleri ile konu geçiştirilmiştir. Fakat terör ateşi daima olmuş ve bu ateş sadece düştüğü yeri yakmıştır. Devlet destekli terör olayları geçen asra damgasını vurmuştur. Ve günümüzde de her zaman en etkili silah olarak kullanılmaya devam edilmektedir.
Son 35 yıl boyunca Uluslararası Terörizmin her alanda kullanıldığı bir savaş alanına döndürülen güzel ülkemiz terörizme on binlerce masum insanını kurban vermiştir. Nice yuvalar yıkılmış, nice masum ocaklar sönmüştür. Ekonomimiz altından kalkılamayacak boyutlarda bozulmuş, halkımızın refah ve mutluğuna kullanılacak sınırlı ölçüdeki milli gelirimiz de terörle mücadele alanında silahlı mücadele için ayrılmıştır. Son yirmi yıla damgasını vuran PKK Terörü ile mücadelede harcanan paranın dahi 150 Milyar Dolar olduğu resmi ağızlarda dile getirilmektedir. Bu rakamlar Terörizmin büyüklüğünün ve sistemleşerek küreselleştiğinin önemli bir göstergesidir.
Ülkemize yönelik terörü yaratan Türkiye ve Türklük düşmanı devletler ile denetim altında bulundurdukları uluslararası kuruluşlar teröristleri açıkça desteklemekten çekinmemişlerdir. Ve her terörist eylem sonrası teröristlerden değil, devletimizin yetkili organlarından hesap sormuşlardır. Hatta kanuni yetkilerini kullanan güvenlik kuvvetlerimize çatarak, "teröristleri neden hapsediyorsunuz, onları neden cezalandırıyorsunuz" diye açıkça diklenmişler, ve parayla satın aldığımız silahları dahi terörizmi önlemede kullanmamızı engellemeye çalışmışlardır.
Basın-Yayın elemanları, parlamenterleri, bürokratları, uluslararası sivil toplum teşkilatlarının yöneticileri; ölen binlerce masum insanın acılı ailelerini değil, onları öldüren hapisteki terörist katilleri ziyaret ederek desteklemekten çekinmemişlerdir. 30.000 kişinin katili terörist başı Abdullah ÖCALAN' ı Türk adaletinin elinden kaçırmak için komşumuz Avrupa ülkeleri üst düzey bürokratlarının birbirleri ile yarıştığını bütün dünya görmüştür. BOSNA-HERSEK, KOSOVA, FİLİSTİN, ÇEÇENİSTAN, AFGANİSTAN ve nihayet IRAK’ ta sürdürülen terörist faaliyetlere daima destek olunmuştur. “Terör devletlerin iç meselesidir" denilerek gözler kapatılmış, on binlerce masum insanın katledilmesine göz yumulmuş ve adeta buna zemin hazırlanmıştır.
Bizde "RÜZGAR EKEN, FIRTINA BİÇER" şeklinde olaylara uyan bir atasözümüz vardır. İşte rüzgar ekenler şimdi fırtına biçmektedirler. Dünya güç dengesini ellerinde tutan devletlerin teröre karşı son derece duyarsız ve vurdum duymaz tutum ve davranışları sonucu ABD’de 11 Eylül saldırısı yaşandı. İsveç’te Dışişleri Bakanı öldürüldü. Dünyanın her köşesinde terörist saldırılar can almaya devam etti. Dünya küresel bir saldırı ile karşı karşıya bırakıldı.
Demokratik yönetimler ile getirilen geniş hürriyetler yanında gelişen teknoloji de Uluslararası Terörizmin yaygınlaşmasında yardımcı olmaktadır. Terörü yaygınlaştıran bir diğer önemli sebepte 11 Eylül saldırıları karşısında Başkan Bush ve ABD Yönetiminin yanlış tutumudur.
Saldırının ertesi günü ABD Başkanı BUSH; halkına yaptığı televizyon konuşmasında “ faillerin mutlaka bulunacağını, ABD'nin bu saldırıyı yapanları ve destekleyenleri şiddetle cezalandırarak gücünü göstereceğini " vurgulamıştır. Yani bir büyük yanlışı başlatmış ve yangının üzerine su değil, benzin dökmeye başlamıştır. Bu arada yapılan bir diğer gaf ile İslam ülkeleri potansiyel terörist yetiştiren odaklar olarak gösterilmiş ve muhtemel hedef olarak belirlenmiştir. ABD üstün silah ve teknoloji gücünü önce garip AFGANİSTAN’ da göstermiştir. Sonra da ikinci adım olarak Irak ve Saddam Hüseyin üzerine yönelmiştir. Terörü desteklediği bahanesi ile saldırılan bu ülke halkları ve bu ülkeleri destekleyen ülkeler şimdi dünyadaki bütün ABD ve İngiliz hedeflerine saldırmaya başlayarak terörizm ateşini dünyanın dört bir yanına yaymışlardır.
Oysa Terörizmle mücadelede duygular değil bilim ve sağduyu kullanılmalıydı. Kanın karşılığı kanla alınırsa, doğuracağı sonuçlar bütün insanlık alemini karanlığa ve çıkmaza , dünyayı içinden çıkılamayacak bir kaosa sürükler. Terörizme karşı ayni misilleme ile, yani ayni silahla değil, diyalog içinde diğer ülkelerle işbirliği yaparak çare bulunmalıdır.
Tedbir alınması için zaman geç değildir. Halâ dünya milletlerini bir arada tutmaya devam eden Birleşmiş Milletler, Uluslararası Terörizmin önlenmesi konusunda öncülük etmeli ve kendisini bu konuda faal görev yapacak şekilde yeniden teşkilatlandırmalıdır. Büyük- küçük ayırımı yapmadan bütün ülkeler BM koordinatörlüğünde bir araya gelip ULUSLARARASI TERÖRİZM masaya yatırılmalıdır. Devletlerin bu olayları desteklemelerini önleyecek kesin çözümler bulunmalı ve onları caydıracak geçerli yaptırımlar getirilmelidir.
Ayrıca terörle mücadelenin en zor fakat en önemli safhası olan “ teröre çanak tutan ve terör olaylarının oluşmasını hazırlayan ortamı elbirliği ile ortadan kaldırıcı tedbirler” geliştirilmeli ve oluşturulan uluslararası organizasyon ile terör başlamadan kaynağında önlenmelidir.
Şimdilik başka bir çözüm mümkün görülmemektedir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 21 Kasım 2003 Cuma |
|
|