Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Girne'de kulağıma gelenler ve gözüme takılanlar (KKTC-11) |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
“Efendiler! Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin (Akdeniz Bölgesi’nin) ikmal yollari tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir.” (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
BİLDİRİYORUM okurları yazı stilimi iyi bilirler. Kişilerle hiç uğraşmam. Eğer kişilerin tutum ve davranışları geniş halk kitlelerini ilgilendiriyor ise kişilik haklarına karışmamaya özen göstererek olayları tahlile çalışırım. Bu defa bu tarzımı değiştiriyorum. Kulağıma gelen iki olayı isim ve adres göstererek ilgililere soruyorum.
* * * Konulardan birincisi Girne Arıtma Tesisleri ile ilgili. Cennet misali Girne kıyılarında birbiri peşisıra sıralanan lüks turistik tesislerin önünde uzanan doğal plajlardan denize girilmemesi dikkatimi çekti. Yüzme ihtiyacı kıyıya sıfır tesislerde mevcut yüzme havuzlarında gideriliyordu.
Sebep olarak deniz kirliliğini gösterdiler. Kirliliğin son derece yüksek olduğunu ve yapılan ölçümlerde insan hayatını ciddi boyutlarda etkileyebilecek derecede 2400 Koli basili olduğunu belirttiler. Koli basili bulunmasının tek sebebinin ise 1600 metre ileriye akıtılması gereken arıtma suyunun Girne Orduevinin hemen batısından denize verildiğinden kaynaklandığını bildirdiler. Bu yüzden denize girilemiyormuş. Bu kadarına evet. Fakat olayın çok daha vahim olan yanını duyunca kulaklarınıza inanamıyorsunuz.
Girne Belediyesince son derece modern arıtma tesisleri yapılıyor. Buradan çıkan atık suyun akıtılması için Zeytinlik bölgesinde bir gölet inşa ediliyor. Bu gölet tam on yıldır 3.5 kilometrelik boru hattından denize değil de kendisine akıtılacak olan suyu bekliyor. Fakat su buraya değil, turistik Girne plajlarına akıtılıyor. Hemde 1600 metrelik boru hattı yapılmadan hemen kıyılara veriliyor. Evet akla hemen neden böyle yapılıyor sorusu geliyor.
Anlatılan hikaye aynen şöyle. Girne sahillerine tepeden bakan muhteşem manzaralı Zeytinlik Göleti kıyılarında Türkiye'nin ve KKTC'nin hatırlı kişilerinin ultra-modern beş yıldızlı villaları varmış. Bu villalarda yaşayan beyefendiler ve hanımefendiler arıtma suyunun bu gölete akıtılması ile meydana gelebilecek sinek vesivrisinekten ve de çıkması muhtemel kokulardan rahatsız olurlarmış. İşte bu maksatla her şeyi tamam olan boru hattından sular buraya akıtılmıyor ve halkın sağlığını tehlikeye atacak derecede kirliliğe sebep olacak bir şekilde denize veriliyormuş.
Hikayesi bile insana "pes" dedirtiyor. Denize dökülen ve 2400 koli basili bulunduran bu kıyılarda denize girilemediği gibi deniz dibi doğal hayatı da sona eriyor. Balık nesli tamamen tükeniyor. Dört tarafı deniz ile çevrili bir ada ülkesi için böyle bir davranışa akıl erdiremiyorsunuz...
Peki bununla kim mücedele edecek ? Girne Belediyesi ne yapıyor ? CTP'li Belediye Başkanı'nın "Türkiye'ye Hayır-Türk Bayrağına Hayır-Türk Askeri Türkiye'ye gitsin" mitinglerini düzenlemekten bu işler için vakit bulamadığı anlaşılıyor.
Halkçı söylemlerine rağmen, halkın sağlığını hiçe sayan Girne Belediye Başkanını göreve davet ediyorum. Eğer benim duyduklarım yanlış ise beni yalanlamasını istiyorum.
AB'den alınan yardımlardan Girne Belediyesine düşüen 2 Milyon Euro'nun harcama plânında bu arıtma suyu rezaletine son verecek bir meblâğ ayırıp ayırmadığını bilmek istiyorum.
* * * Diğer sorum ise Türk Metal İş Sendikası Başkanı Mustafa ÖZBEK ile ilgili. Duvarlarını hayırsever Türk İş Adamı Mustafa Özbek'in resimlerinin süslediği Onursal Başkanlığını yaptığı belirtilen AVRASYA TV'nin KKTC'ye yeni ve milli bir ses getirdiği kesin. Bu farklılık KKTC'ye giden herkesin dikkatini çekiyor ve açıkça görülüyor. Bu önemli hizmetlerin yanında geçtiğimiz günlerde Kıbrıs'ta beş yıldızlı yeni bir otelin temelini bütün devlet erkânının katıldığı görkemli bir törenle atan Sendika Başkanı Mustafa Özbek Kıbrıs'ta yaptığı yatırımlarla çok ünlü.
Kapısında Mustafa Özbek yazılı Girne sahillerine tepeden bakan çok yıldızlı AVRASYA Oteline giriyorum. Otelin her köşesi yine bu büyük ve ünlü kişinin resimleri ile süslenmiş. Bu çok doğal. Sahibi olduğunuz bir tesiste resimlerinizin bulunması kimseyi rahatsız etmez. Fakat bu resimlendirme işi biraz abartılmış. Bu ünlü kişinin Ulu Önder Atatürk ile kendini kıyaslaması ve kendini o'na eşit görmesi bakan gözleri derhal rahatsız ediyor.
Evet bu otelin yüzme havuzunun duvarlarında iki resim var. Ve resimlerin altlarında bu iki resim sahibinin söyledikleri birer vecize yer almış. Resim boyları ve yazı tipleri tıpatıp ayni. Yalnız imzalar farklı. Birinde Cumhuriyetimizin Lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün diğerinde ise Sendika Lideri Mustafa Özbek'in imzası var.
Son onyedi yılını üniversitelerimizde Atatürkçü Düşünce dersleri vererek hizmet üreten bir kişi olarak bu manzara beni şoke etti. Bugüne kadar kendini Atatürk gibi gören pek çok kişiye rastladım. Fakat bunu fiilen böyle ortaya koyana ilk defa tesadüf ediyordum. Zengin olmak, çok zengin olarak büyük tesisler yaptırmanın kimseye kendisini Atatürk ile mukayese etmek hakkını vermeyeceğini değerlendiriyorum. Görüştüğüm pek çok kişinin bu görüntüden son derece rahatsız olduğunu öğreniyorum.
Bu görüntünün hemen düzeltilmesinin uygun olacağını düşünüyorum.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 2 Kasım 2003 Pazar |
|
|