12 EYLÜL 2024 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






İki ay önce çıkartılan topluma kazandırma yasası ne durumda?
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

 7 Ekim 2003 Salı 

"Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler."
(Gazi Mustafa Kemal Atatürk - 1927)

ABD’nin dayatması ile çıkarıldığı kamuoyunda tartışılan Topluma Kazandırma Yasasının üzerinden iki ay geçti. 6 Şubat 2004’e kadar geçerli olan yasanın uygulama sonuçlarını kamuoyuna yansıyan bilgiler ışığında değerlendirelim.

AK Parti iktidarının büyük bir hevesle Kuzey Irak’ta konuşlanan 6000 PKK Militanını dağdan indirip Türk Toplumuna kazandırmak için çıkardığı yasanın beklenen sonucu vermediği açıkça belli olmuştur.

Verilen rakamlar şöyle. 32 değişik terör örgütünden toplam 2237 örgüt kişi başvuruda bulunmuş ve bunlardan 767 ‘sinin işlemi tamamlanarak serbest bırakılmış. Yasadan yararlanmak isteyen 1242 PKK militanının 1122’si cezaevinden başvururken dağdan inen PKK’lı sayısı 120’ de kalmıştır. 545 Hizbullahçı’ dan 452’si cezaevinden 93’ü dışarıdan 123 DHKP-C’ li cezaevinden 6 ‘sı da dışarıdan başvurmuştur. Başvurusu kabul edilen 294 PKK’lı, 167 Hizbullahçı ve 290 DHKP-C’li hapishaneden tahliye edilmiştir. 101 PKK’lı, 77 Hizbullahçı ve 5 DHKP-C’li teslim olduktan sonra serbest bırakılmıştır.

Bu durumu ile Topluma Kazandırma Yasası tipik bir AF Yasası olmuştur. Yasadan esas yararlanması istenilen dağdakiler, dağda mevcut tehdit oluşturma konumlarını muhafaza etmişlerdir. Daha önce yakalanıp cezaevlerine konulan ve buralarda çok iyi bir dayanışma içine girip örgüt içi siyasi bilinçlenme eğitimi alan yetişmiş militanlar ortalığa salınmaya başlamıştır. İçeride kontrol edemediğimiz bu örgüt elemanlarının dışarıda nasıl kontrol altına alınacağını anlamak mümkün değildir. Atatürk Gençliğe Hitabesi’ndeki sözlerini sanırım bu günleri görerek söylemiştir. Şehit ailelerinin ve terörle mücadelede gazi olan insanlarımızın bu durumu görerek içlerinin kan ağladığını anlamak için kör olmak yetmez. Şuursuz olmak lazımdır.

Şimdi iki ay öncesine yasanın çıktığı günlere dönelim. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu; “Örgüt kapsamında olan herkes bu yasadan yararlanacak.” şeklindeki ifadeleri ile yasadan yararlanacakların sayısının 10 bini bulabileceği, çıkması ile birlikte yaklaşık 20 yıldır yurt dışında bulunan ve kamu haklarından mahrum olan terör suçlusu birçok suçlunun ülkeye geri dönebileceğini” belirtmişti. Yasayı, “PKK terör örgütünü çökertme amacıyla hazırladıklarını” da vurgulayan Aksu; “ örgüt kurucu ve yöneticilerinin kesinlikle kapsam dışı tutulacağını” hatırlatmıştı. Yasadan kimlerin yararlanabileceği konusunda bilgi verirken; “ Kuzey Irak’ta Talabani ve Barzani’ ye karşı üçüncü güç olarak ortaya çıkan; ancak herhangi bir terör eylemine karışmayan KADEK’ lilerin başvurmaları halinde haklarında soruşturma dahi açılmayacağını, PKK davasından mahkum olanların ve suç işleyen teröristlerin ise örgüt hakkında bilgi ve belge vermeleri halinde ceza indiriminden yararlanacaklarını, itirafçıların cezalarının dörtte üçünün affedileceğini, bu insanlara estetik ameliyat dahil her türlü kolaylığın sağlanacağını" bildirmişti.

Bugünlerde Ankara’da ABD yetkilileri ile yapılan toplantılarda PKK-KADEK Terör Örgütüne karşı Kuzey Irak’ta yapılacak ortak mücadelenin ayrıntıları üzerinde çalışmaktadır. Burada önemli olan yapılan toplantılar değil, bunların sonuçlarına göre yapılacak uygulamalardır. Türk Askerinin PKK’nın konuşlandığı ve beslendiği Kuzey Irak’a girmesini istemeyen ABD bu mücadeleyi nasıl ve kiminle yapacağını ve bu azılı caniler çetesini nasıl ortadan kaldıracağını açıklamamıştır. Kanaatime göre açıklaması da mümkün değildir. Çünkü bir süredir üst düzey PKK Yöneticileri ile ABD askerlerinin çok yakın bir diyalog içinde bulundukları, ayrıca bu örgütü bu hale kendilerinin getirdiği de Türk kamuoyu tarafından iyi bilinmektedir.

Kanaatimce ABD Türk Yönetimini oyalamaktadır. Çünkü PKK konusunda bizim lehimize yapabileceği somut bir şey yoktur. Bu onların bölgedeki stratejisine terstir. Çünkü bu örgüt ABD ile halen yakın ilişkide bulunan Barzani ve Talabani aşiretleri için de önemli bir baskı unsuru olarak ABD’nin elinde koz dur. Olaylar çok karmaşıktır.

Topluma Kazandırma Yasası ile getirilen uygulamalar da görüldüğü gibi fos çıkmıştır. Bölgeye huzur ve güven getireceği yerde terörizm adına yeni yapılanmaları hızlandıracağı değerlendirilmektedir. Bu bakımdan hapisten çıkanlar başıboş bırakılmayıp çok iyi takip ve kontrol edilmelidir.

Türkiye bugünküne benzer bir uygulamayı 1974’de yapmıştı. Zamanın başbakanı Bülent ECEVİT’ şu anda yapılmaya çalışılan uygulamayı yaparak devletin başına bela olan anarşistleri sokağa salmış ve şimdi kötüledikleri 12 Eylül öncesi yaşanan ANARŞİ ve TERÖR ortamının yaratılmasına sebep olmuştu. Ortaya salınan hapishanelerde bilinçlenmiş caniler yeniden ve daha fazlası ile ülkemizi kana bulamışlardı. Çok değil, daha 25 yıl önce olanları insanlarımız hiç unutmadı. Anarşi ve terörün aldığı masum canları, yıkılan ocakları, hayatlarının baharında kör bir kurşuna hedef olan fidan gibi gençleri, yanan fabrikaları, yıkılan milli servetleri ve daha nicelerini milletimiz hep hatırlayacaktır.

Bu millet Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Partili vekillerimizi de milletin tamamının arzusu hilafına çıkardığı Topluma Kazandırma Yasası dolayısıyla hiçbir zaman unutmayacak ve hatırlayacaktır.

Eğer sizler; devleti, bayrağı ve yasaları tanımayıp başka bir devlet kurmak için dağa çıkıp, kendi vatanına savaş açan anarşistleri değil de, bin bir meşakkatle okuyup üniversite bitirip, bugün evde iş bekleyip 30 yaşında hâlâ baba parası yiyen işsiz gençlerimizi topluma kazandırma yasaları çıkarsa idiniz işte o zaman hayır dua da alırdınız. Ayrıca vatan ve millete yararlı bir iş de yapmış olurdunuz. Millet vekillerinin seçim zamanı bu yasayı milletimize nasıl anlatacaklarını, onları seçip Meclise gönderen şehit yakınlarına hangi meşru mazereti söyleyeceğini çok merak ediyorum.

Devlet ciddiyeti, ülkede sağlanan kanun hakimiyeti ile belli olur. Bu hakimiyeti de yürütme sağlar.

Devlet kanunsuz ve hukuksuzluğu teşvik edemez ve buna ortam hazırlayamaz. Ama Türkiye’de daima bunun tersi olmaktadır. 600 yıl adaleti ile dünyaya yön vermiş bir Cihan İmparatorluğu mirasını devralmış bir milletin mensubu olarak ANARŞİST AFFI GAFLETİ’Nİ bu necip millete yapılmış bir hakaret olarak görmeye devam ediyorum.


Dr. Tahir Tamer Kumkale
7 Ekim 2003 Salı

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale