Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
30 Haziran 2003 Pazartesi |
Kuvayi Milliye Hareketi yöneticilerini başlattıkları son derece yararlı kampanya dolayısıyla kutluyorum. Milletçe silkinip kendimize gelmemiz için bu şekilde ciddi uyarılara ihtiyaç var. Yıllardır DENK BÜTÇE uygulamasını rafa kaldırarak İthalat lehine gelişen Bütçe açıklarını yüksek faizlerle alınan iç ve dış borçlarla kapatmaya çalışan ekonomi bürokrasinin bu saatten sonra yapacağı başka bir şey olmadığı da açıkça görülmektedir.
Toplumsal bilinci uyandırmalıyız. Göz göre göre yapılan israfa DUR DEMELİYİZ. Çöken ekonomimizi mutlaka ayağa kaldırmalıyız. Bağımsızlığımız buna bağlıdır. Bunun için Tüm Vatandaşlarımızı bu kampanyaya destek olmaya çağırıyorum. Kampanya ile ilgili özet bilgiyi Kuvayı Milliye Hareketi’nin Web Sitesinden alarak sunuyorum. Daha detaylı bilgileri sitede bulabilirsiniz...
KAMPANYANIN GEREKÇESİ Onbinlerce işyeri kapandı ve milyonlarca insanımız işsiz kaldı. Tam bir çöküş içindeyiz. Tüm Türkiye’nin düzenlediği kampanya ile ithal ürün cehennemine dönen ülkemizde işsizliğin çığ gibi artışını önlemek, işsizlere iş ortamı yaratmak ve artan dış borcumuzun -bırakın ana parayı- faizinin bir kısmını ödeyebilmek için bile borç dilenmekten ülkemizi kurtulmasını sağlamak istiyoruz!
Yerli mal yerine yabancı mala talebimiz, ülkedeki sermaye sahiplerinin ülke içinde yatırım yerine ithalata yönelmesine, paranın dışarıya çıkmasına, üreten bir ülkeden çok tüketen bir ülke olmamıza neden oldu. Bugün geldiğimiz nokta; kaliteli yerlisi dururken, yabancı malların tüketilmesi milyonlarca yurttaşımızın işlerini elinden aldı…Ve sonunda ülkemiz çöküş dönemine girdi.
Hızla, hiçbirşey satamayan bir ülke konumuna düşüyoruz... Yakında bir şey satın alabilmemiz için, satabileceğimiz tek şey, topraklarımız olacaktır...
Bugün ayakta kalabilmiş yerli firmalarımız siftahsız kepenk kapamaktadır. Ürettiğini ve aldığını satamayan yerli firmalarımızın yaşaması imkansızdır. Ülkemizin herkesin çıplak gözle görebileceği çarpıcılıkta tüm mağaza isimleri ve ürünler yabancı, markalar yabancıdır.
Tek kelime ile söylenecek olursa, tükenişin getirdiği İFLAS AŞAMASINDAYIZ!
O HALDE NE YAPMALIYIZ? - Üretemediklerimiz dışında Yabancı Mal almayalım. Kendi ürettiğimize döviz ödemeyelim, - Yerli mallarımızı tüketmeden; işsizliğe çözüm bulmak olanaksızdır. Ülkemiz petrol zengini ya da döviz fazlası olan bir ülke değildir. - Dış borcu ödeyemezken, eski borcun faizini ödemek için yeni borç bulmakta zorlanırken, ithal ürün çılgınlığının bedelini işsizler ordusuna yeni yüz binler ekleyerek ödüyoruz! - Yerli mallarımızın tüketilmesi ile istihdam arttırılacak, işsizimize iş bulunabilecek, ithal ürün cehenneminde yaşamaktan kurtulacak, borç girdabındaki ülkenin geleceği aydınlanacak ve milli sanayimiz güçlendirilmiş olacaktır.
TÜRKİYE KALİTEYİ YAKALAMIŞTIR Türkiye bugün 5 kıtada 135 ülkeye mal satmaktadır. Toplam İhracatın %90’ını sanayi ürünleri oluşturmakta ve satımın yarıdan fazlası gelişmiş zengin ülkelere yapılmaktadır. Bu ülkelerin titiz ve kaliteden anlayan tüketicileri bizim mallarımızı tereddütsüz satın almaktadır. Türk işçisinin ürettiği, salçadan, makarnaya, demirden, çimentoya, tekstilden otomobile, televizyondan buzdolabına kadar birçok ürün tüm dünyada beğeni ile satın alınıyor.
O halde bizde dünyanın beğendiği kaliteli yerli mallarımızı kendimiz satın alalım! Bu şekilde firmalarımızın üretim kapasiteleri artacağından yeni elemanlara ihtiyaç duyulacaktır.
KENDİ ÜRETTİKLERİ MALLARI KULLANAN ÜLKELER KALKINIR MI? Kendi ürettikleri malları tercih eden ülkelerin kalkınmasına iki örnek vardır. Biri 1923-1938 Dönemi Türkiye Cumhuriyetidir. Diğeri ise ABD başta olmak üzere batı ülkeleridir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk yaptığı "Türk yurdu, Türk iktisiyadı, Türk eliyle, Türk tarihiyle yükselir. Türkler, Türk malı alınız, Türk malı kullanınız; Türk parası Türk toprağında kalsın!", "Kılıçla kazanılan zaferler, sabanla pekiştirilmezse kalıcı olamaz" gibi söylemlerle; Yoklar içinden bir ülke, yıkılmış, savaşlardan bitkin düşmüş Anadolu insanından bir ulus yaratmak ülküsü gereği kendi kendine yetebilen bir ülke yaratmak hedefini ulusun önüne koydu.
1929'dan itibaren kendi ürettiğimiz ürünlerin tüketilmesinin, kullanılmasının teşviki için Yerli Malı Haftaları kutlanması kararı alındı. "YERLİ MALI YURDUN MALI, HER TÜRK ONU KULLANMALI" sloganları tüm yurda yayıldı.
Kendi ürünümüzün, bizim insanımızca üretilmesi, dışarıya döviz kaybının önlenmesi o yılların gurur verici gelişimiydi, ortak heyecanın adı idi. O tarihlerdeki ulusal uyanış ve aydınlık önderliğin sağladıkları; Cumhuriyet Tarihimizin %17’lik en yüksek kalkınma hızı, yabancı paralara karşı TL'nin değerli kılınışı, dış ticaret fazlası, açık vermeyen bütçe bu şekilde gerçekleşti.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 30 Haziran 2003 Pazartesi |
|