Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Devletin zirvesi ve Milli Güvenlik Kurulu |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
23 Nisan gibi kutlu bir bayram gününde devletin tepesinde her türlü hiyerarşik düzeni altüst edecek tarzda meydana getirilen kriz kolaylıkla biteceğe benzemiyor. Medya eline geçirdiği malzemeden kolay kolay vazgeçmiyor. Konuyu enine-boyuna deşiyor. Israrla uzatıyor ve yayıyor.
23 Nisan Resepsiyonuna katılmayan Cumhurbaşkanı ve Silahlı Kuvvetlerin Üst Komuta Kademesi 30 Nisan’da yapılacak periyodik Milli Güvenlik Kurulu Toplantısında birararaya gelecekler. Şimdi bu mutat toplantı ülke gündeminin baş köşesini işgal etmeye başladı.
Aslında 23 Nisan Krizi olmasa dahi bir yerlerden aldıkları talimatlar gereği her ayın son haftasına girildiğinde MGK’nın aylık toplantıları habercilerin ilgi alanından hiç çıkmaz. AB ülkeleri yönetiminin de belirli aralıklarla saldırdığı ve kalkmasını istediği bu güzide kuruluşumuz daima gümdemde tutulmaya çalışılır.
Kullanılan konu başlıkları da hiç değişmez. Askerler bu defa şu husus ile ilgili olarak hükümeti şıkıştıracaklar. Siviller şunları söyleyecekler. v.s. Ne yazık ki medyamız, bu yüce kurulu daima iki başlı gösterme gayreti içindedirler. Adeta bu kurulda görev yapan asker ve sivil üyeler birbirinin açıklarını arayan ve birbirleri ile mücadele eden iki unsur gibi gösterilmektedir. Bu şekilde iç ve dış kamuoyunda fevkalade yanlış izlenimler ve algılamalar yaratılmakta ve bu kurumumuz yıpratılmaktadır.
Her defasında bu iki başlılığı ıspatlayacak tarzda haber üreten medyamız bu defada kendine 23 Nisan Krizini bahane buldu. Şimdi halkımız 30 Nisan’da yapılacak MGK toplantısında asker ve sivillerin kavga edeceklerini düşünmeye başladı. Milletimiz müsterih olsun. Böyle bir kavganın olması mümkün değildir.
Bu konu da bilgi eksikliğinden kaynaklanan yanlış anlamaları önlemek için MGK hakkında bilinmesi gereken bazı temel esasları açıklamanın yararlı olacağına inanıyorum. 1982 Anayasasının 118 inci maddesinde kurulması istenilen MGK, 9 Kasım 1983’ de 2945 Sayılı Kanunla fiilen çalışmaya başlamıştır.
Milli Güvenlik Kurulu; “Devletin milli güvenliğinin yani anayasal düzeninin, milli varlığının, bütünlüğünün, uluslararası alandaki milli menfaatlerinin ve hukukunun her türlü iç ve dış tehditlere karşı korunması ve kollanması” gibi hayati bir görevi üstlenmiştir.
MGK Genel Sekreterliği ise; bu görevi liyakât ile yerine getirebilecek çok tecrübeli ve en üst düzeydeki bürokratlardan oluşmaktadır. Yaptığı hizmetler ülkenin güvenliği ile doğrudan ilgili olduğundan teşkilâtı GİZLİ’ dir. Bu niteliği dolayısıyla Çalışma Usulleri, Aldığı Tavsiye Kararları ve Değerlendirmeleri “Devlet Sırrı”dır ve doğal olarak GİZLİ’ lik derecesi taşımaktadır. İşte görev gereği varolan bu gizlilik özelliği, Kurulun çalışmaları hakkında medyada daima merak uyandırmakta, yalan yanlış bilgilerle faaliyetleri takip edilmeye çalışılmaktadır.
MGK; Cumhurbaşkanının başkanlığında, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri bakanları ile Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanından oluşmakta idi. Asker ve sivil üyelerinin sayısı eşitti. Bu sayının eşit olması ve Genel Sekreterin asker olması dolayısıyla kurul sanki askerler tarafından yönetiliyormuş şeklinde bir kanı vardı. Askerlerin ağırlığını azaltmak ve ayni zamanda kurula sivil bir görünüm vermek için Anayasa’ da; “ MGK; Cumhurbaşkanının başkanlığında Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan Yardımcıları, Adalet, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri bakanları, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları ile Jandarma Genel Komutanından oluşur” şeklindeki değişiklik ile sivil üye sayısı arttırılmıştır.
MGK Gündemi Cumhurbaşkanı tarafından Başbakan ile Genelkurmay Başkanının önerileri dikkate alınarak hazırlanır. Kurul üyesi bakanlar ile diğer bakanların gündeme girmesini istedikleri konular, Başbakanın da görüşünü alarak Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri vasıtasıyla Cumhurbaşkanına iletilir. MGK ayda bir defa olağan olarak Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanır.
Çoğunlukla alınan Kurul kararları; Genel Sekreterlikçe Cumhurbaşkanına ve Bakanlar Kurulunda görüşülmek üzere Başbakanlığa gönderilir. Bu kararlar; Başbakan tarafından Bakanlar Kurulu gündemine öncelikle alınmak suretiyle görüşülür ve gerekli Bakanlar Kurulu Kararları oluşturulur. Alınan kararlara ait uygulamalar MGK Genel Sekreterliği tarafından takip edilerek sonuçları hakkında Başbakana, Cumhurbaşkanına ve Milli Güvenlik Kuruluna bilgi verilir.
Böyle bir kurulun varlığı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bek’ asının tek ve en önemli teminatıdır. Uyum içinde son derece başarılı hizmetler yapması, ülkemiz üzerinde milli menfaâti olan ve güçlü Türkiye’yi kendisine tehdit olarak gören dış mihraklar ile onların içimizdeki şer ortaklarını memnun etmemektedir. İşte bu yüzden bu yüce müessesenin yıpratılması için her türlü çareye başvurulmaktadır. Bu oyuna gelinmemelidir.
Devlet yönetimi bir bütündür. Bu bütünlüğü temin etmek anayasamıza göre Sayın Cumhurbaşkanına düşer. Anayasamızın 104’cü maddesi;”Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir” şeklindeki sarih ifadesi bunu belirlemiştir.
Şimdi Milletimiz 30 Nisan’da yapılacak toplantıda Sayın Cumhurbaşkanından zirvede oluşan bulutları dağıtmasını beklemektedir. Buna şiddetle ihtiyacımız vardır.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 29 Nisan 2003 Salı |
|
|