Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Uyan ey millet! Türkiye işgal ediliyor... |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
12 Mart 2003 İstiklal Marşı’nın TBMM’de kabülünün 82 nci Yıldönümü. Atanın Türk Milletine en büyük emaneti olan TBMM’de bu maksatla tören yapılıyor. Tören sırasında bakanlarımızın tamamına yakınını ağlarken gösteren resim kareleri görüntülü ve yazılı medyada geniş yer buluyor.
Her kelimesi, her satırı inanç ile uğrunda dökülen kanları simgeleyen Mehmet Akif Ersoy’un bu kutsal eseri Anayasamızın “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez ” maddeleri arasına girerek Cumhuriyetimizin milli hedefleri arasında yerini almıştır.
Sayın Bakanlarımız törendeki ağlamalarının sebebini anlamak güç olmasa gerek. Çünkü TBMM’de tören yapılırken ve sanatçılarımızın tok seslerinden İstiklâl Marşımızın aşağıdaki dizeleri okunurken Türkiye Cumhuriyeti; topraklarında ABD askerlerinin üs ve tesislerine götürdükleri malzemelerin görüntüleriyle bir işgale şahit oluyordu.
Şair Diyor ki; Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı: Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
“Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı” İşte sanıyorum Sayın Bakanlarımız kendi istekleri doğrultusunda gerçekleştirilen bu işgâl olayını görerek ağlıyorlardı. Yaptıkları hatayı görerek gözyaşı döküyorlardı. Böyle olmasa bile ben dökülen bu gözyaşlarını böyle yorumladım. Yahut içimden böyle yorumlamak geldi.
ABD Askerlerinin konuşlanması ile ilgili olarak 58 inci Hükümetin Tezkeresine 1 Martta milletin vekilleri HAYIR dedi. Bu ülkede ABD askeri konuşlanamaz dedi. İşte buna rağmen, gemi ve uçaklardan indirilen savaş malzemelerinin önceden tesbit edilen üs bölgelerine sevkine durmaksızın devam ediliyor.
İyi ki izin vermedik. Bir de verse idik...!
TBMM, 6 Şubat'ta sadece bazı hava üssü ve limanlarımızın modernleştirilmesi ve geliştirilmesine izin vermiştir. Milletvekillerinin Meclis'ten geçirdikleri metinde Güneydoğu Anadolu'da sözü geçen 9 kent ve kasabada ABD askerine kara ve lojistik destek üssü kurulması diye bir madde yoktur. Bu metne dayanılarak 8 Şubat'ta çıkarılan Mutabakat Muhtırası'na bu maddeler konulmuştur. Dolasıyla Meclis'in kabul ettiği metnin çerçevesinin dışına çıkılmıştır. Bu husus basında sıkça dile getirilmiştir. Yine bu davranışın tipik bir Anayasa ihlali olduğunu Anayasa hukukçuları açıklamışlardır. Yapılanların Anayasa'nın ruhuna aykırı olduğunu ve açık bir Anayasa suçu işlendiği vurgulanmıştır.
Gazeteciler soruyor. Yetkili olduğunu söyleyen makamlar “haberimiz var, herşey bizim kontrolumuzda yapılıyor”diyor. TBMM Başkanı Sayın ARINÇ; feryat ederek ne olduğunu anlamaya çalıştığı söylüyor ve işin esasının anlaşılması için milletvekillerini göreve davet ediyor. Ama biz araştırıp neler olduğunu anlayana kadar adamlar yerleşiyor. Duvarlar örülüyor. Tel örgüler çekiliyor. Yakında üs adı altında girilen topraklara tam bir elektronik duvar örerler. O zaman değil içine girmek çevresinde bile dolaşamayacağımız demektir. Yani;köy görünüyor ve artık kılavuz istemiyor.
Defalarca bu sütünlarda açıkladım. ABD; “Ben güçlüyüm, bu gücümü istediğim yerde ve şekilde kullanırım. ABD menfâatleri nerde varsa, gider onu alırım” diyor. Kendi açısından doğrusunu yapıyor. Bunu saklamaya da hiç gayret göstermiyor.
Colin Powell,“Ortadoğu’yu ABD çıkarlarına göre yeniden şekillendireceğiz ve 11 Eylül’den sonra yürürlüğe koyduğumuz yeni dış politika konseptini aynen uygulayacağız” diyor . Bu konsept bildiğimiz gibi; Trans-Kafkasya’dan Ortadoğu’ya uzanan coğrafyadaki enerji kaynakları üzerinde kesin bir ABD egemenliği kurulmasıdır.
Afganistan’a saldırının gerçekleştirilmesi için Orta Asya Türk Devletlerinde kurulan ABD üsleri bu egemenlik oyununun ilk aşaması idi. Şimdi sıra ikinci aşamadadır. Yani sıra; Enerji Kaynaklarının odaklandığı Ortadoğu Siyasi Coğrafyası’nın ABD çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlenmesindedir. Anadolu’nun işgali hareketi işte bu safhanın başlatılmasıdır.
ABD’nin okyanus ötesindeki Ana Kıt’asından dünyayı ve dünyanın beyni durumundaki Ortadoğu- Balkanlar-Kafkasya arasındaki enerji kaynağını ve dünya ticaret yollarını üzerinde taşıyan bu bölgeyi kontrolu fiilen çok zordur. Şimdi bunu kolaylıkla yapabilecekleri yere, yani Dünyanın merkezine gelmişlerdir. Şimdi jeopolitik teorilerin tam ortasında yer alan Türk Topraklarını kullanarak buraya yığacakları kuvvetlerle dünyayı kontrol edeceklerdir. Saddam bu oyunun içinde çok küçük ve basit bir piyondur. Sadece kapının dış mandalıdır.
Bu defa ABD’nin gelişi tankla, topla, tüfekle yapılmamıştır. Bizim seçerek bizi yönetsinler diye TBMM ‘ne gönderdiğimiz sayın Milletvekillerimizin bir el hareketi ile bu tablo yaratılmıştır. Bu tablo ürkütücüdür, vahimdir. Ne kadar iyi niyetle bakmaya çalışsak dahi sonuçları itibarıyla Bayrağımıza, Haysiyetimize, Şerefimize ve Bağımsızlığımıza saldırıdır.
Milletvekillerimize ve 59 uncu Hükümet üyelerine buradan bir kere daha sesleniyorum. İstiklâl Marşımızı ve Atatürk’ün Gençliğe Hitâbını lütfen bir daha okuyun. Hatta bir kaç kere okuyun. Sonra Televizyonların savaş haberlerini bir daha izleyin ve önce vatanımızı sonra dünyamızı sonu meçhul bir savaşa sürüklemenin sadece sizlerin oylarınızla mümkün olabileceğini lütfen görün.
Evet siz değerli vekillerimiz. Siz bugün muhtemel bir dünya savaşını durdurabilecek tek güçsünüz. ABD’nin açıkça belirlediği menfaatleri uğruna değil, ülkemizin milli menfaatleri uğruna 65 milyonun tek vücut olarak ölmeye hazır olduğunu bir kere daha düşününüz.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 26 Mart 2003 Çarşamba |
|
|