Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
Her ayın son haftasına girildiğinde kendisini gündem oluşturmakla görevli sayan basınımızın bulduğu değişmez konu Milli Güvenlik Kurulu' nun aylık periyodik toplantılarıdır. Haberciler başlıkları genellikle aynı temayı işlerler. Askeri kanat şu konularda hükümeti şıkıştıracak veya hesap soracak. Siviller şunları söyleyecekler. v.s.
Konunun ciddiyetini bilmediklerinden değil, bilerek ve isteyerek bu yüce kurulu iki başlı gösterme gayreti içindedirler. Adeta bu kurulda görev yapan asker ve sivil üyeler birbirinin açıklarını arayan ve birbirleri ile mücadele eden birimler gibi gösterilmektedir. Bu şekilde iç ve dış kamuoyunda fevkalade yanlış izlenimler ve algılamalar yaratılarak bu güzide kurumumuz yıpratılmaya çalışılmaktadır.
Geçen hafta yapılan Milli Güvenlik Kurulu Toplantısına 58 nci Hükümet üyeleri ilk defa katıldılar. Bu maksatla Milli Güvenlik Kurulu çalışma usul ve prensipleri ile ilgili olarak Kurula yeni katılacak bakanlara Genel Sekreterlik tarafından Başbakanlık binasında bir ön bilgilendirme brifingi verildi.
Yaygaracı basın gene görev başındaydı. Bu defa MGK Toplantısının olağan gündem maddeleri dışında kalan, ama kamuoyunun büyük ilgisini çeken türban görüşülecekti. Çünkü TBMM Başkanı Sayın Bülent ARINÇ, Cumhurbaşkanının uğurlama ve karşılama törenine başörtülü eşini getirmişti. Çünkü bunu protesto etmek için askeri kesimin TBMM Başkanına “Hayırlı Olsun “ ziyareti sadece 3 dakika sürmüştü.
Konu o kadar abartıldı ki, nerede ise toplantıda askerler ile sivil kanatın birbirleri ile kavga dahi edebilecekleri gibi bir hava yaratıldı. Bilindiği gibi ekonomik Kriz’ in başlaması da MGK Toplantısında Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında geçen “Anayasa Fırlatma” hadisesine bağlanmıştı. Bu bakımdan bu ilk toplantıda durum yine çok hassastı...
Oysa hakikat tamamen farklı idi. Zaten başka türlü olması da mümkün değildi. Nitekim Başbakan Abdullah Gül ilk defa katıldığı toplantı ile ilgili olarak fikrini soran gazetecilere aşağıdaki cevabı vermiş ve söylenenlerin gerçekle hiç bir ilgisi olmadığını ortaya koymuştur.
“Gayet iyi bir toplantı oldu. Herkes sorumluluğunun bilinci içinde. Ben, arkadaşlarım ve kurulun diğer üyeleri düşüncelerimizi aktardık. Doğrusu hepimiz çok açık fikirli olarak ve karşılıklı güven içinde konuştuk. Ben orada kimseyi taraf görmüyorum. Hepimiz o kurulun üyeleriyiz ve tavsiye niteliğindeki kararlarımız Anayasa’ ya göre alınıyor. Önemli olan orada kurul üyeleri arasında güven ortamının oluşması ve konuşulabilecek her şeyin konuşulmasıdır. Bu açıdan doğrusu biz gayet memnun ayrıldık.”
Bilgi eksikliğinden kaynaklanan yanlış anlamaları önlemek ancak iyi bir bilgilendirme ile olur. Bu maksatla MGK konusunu biraz açmak istiyorum. Milli Güvenlik Kurulu; vatandaşlarımızın %92’ sinin oyu ile kabul edilen 1982 Anayasasının temel kurumlarından biridir. Anayasanın 118 inci maddesinde kurulması istenilen MGK, 9 Kasım 1983’ de 2945 Sayılı Kanunla fiilen çalışmaya başlamıştır.
Milli Güvenlik Kurulu; devletin milli güvenliğinin yani anayasal düzeninin, milli varlığının, bütünlüğünün, uluslararası alandaki milli menfaatlerinin ve hukukunun her türlü iç ve dış tehditlere karşı korunması ve kollanması gibi hayati bir görevi üstlenmiştir.
Kurul bu görevi liyakât ile yerine getirebilecek tecrübeli ve en üst düzeydeki bürokratlardan oluşmaktadır. Yaptığı hizmetler ülkenin güvenliği ile ilgili olduğundan teşkilâtı GİZLİ’ dir. Bu niteliği dolayısıyla Çalışma Usulleri, Aldığı Tavsiye Kararları ve Değerlendirmeleri “Devlet Sırrı”dır ve doğal olarak GİZLİ’ lik derecesi taşımaktadır. İşte görev gereği varolan bu gizlilik özelliği Kurulun çalışmaları hakkında daima merak uyandırmakta, yalan yanlış bilgilerle faaliyetleri takip edilmeye çalışılmaktadır.
MGK; Cumhurbaşkanının başkanlığında, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri bakanları ile Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanından oluşmakta idi. Asker ve sivil üyelerinin sayısı eşitti. Askerlerin ağırlığını azaltmak ve kurula sivil bir görünüm vermek için Anayasa’ da; “ MGK; Cumhurbaşkanının başkanlığında Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan Yardımcıları, Adalet, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri bakanları, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları ile Jandarma Genel Komutanından oluşur” şeklinde değişiklik yapılarak sivil üye sayısı arttırılmıştır.
Kurulun Gündemi Cumhurbaşkanı tarafından düzenlenir ve gündem hazırlanırken Başbakan ile Genelkurmay Başkanının önerileri dikkate alınır. Ayda bir defa olağan olarak Cumhurbaşkanı başkanlığında Çankaya Köşkünde toplanır. (Yılda bir kez TEMMUZ toplantıları İstanbul da Harp Akademileri Komutanlığında toplanır)
Kurul üyesi bakanlar ile diğer bakanların gündeme girmesini istedikleri konular, Başbakanın da görüşünü alarak Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri vasıtasıyla Cumhurbaşkanına iletilir.
Kurul kararlarını çoğunlukla alır. Kurul kararları; Genel Sekreterlikçe Cumhurbaşkanına ve Bakanlar Kurulunda görüşülmek üzere Başbakanlığa gönderilir.
Kararlar; Başbakan tarafından Bakanlar Kurulu gündemine öncelikle alınmak suretiyle görüşülür ve gerekli Bakanlar Kurulu Kararları oluşturulur. Alınan kararlara ait uygulamalar Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği tarafından takip edilerek sonuçları hakkında Başbakana, Cumhurbaşkanına ve Milli Güvenlik Kuruluna bilgi verilir.
Böyle bir kurulun varlığı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bek’ asının tek ve en önemli teminatıdır. Uyum içinde son derece başarılı hizmetler yapması, ülkemiz üzerinde milli menfaâti olan ve güçlü Türkiye’yi kendisine tehdit olarak gören dış mihraklar ile onların içimizdeki şer ortaklarını memnun etmemektedir. İşte bu yüzden bu yüce müessesenin yıpratılması için her türlü çareye başvurulmaktadır.
Bu şer odaklarının temsilcilerine göre ; Milli Güvenlik Kurulu askerlerin siyasete doğrudan müdahale etmeleri için teşkil edilmiştir. Burada askerler sivillere istediklerini yaptırmaktadırlar.
Biraz akıl, biraz izan ve biraz terbiye gerekiyor böyle düşünen ve yazan kalemler ile konuşan dillere.
Lütfen kanunu açın ve okuyun. Kurulun yetki ve sorumluluklarını öğrenin. Bakın o zaman yine “bu kurul kapatılsın” demek cesaretini bulacak mısınız? Bu kurulun ülke menfaatine attığı her adımı karalama alışkanlığınızı devam ettirecek misiniz ? Sağduyu sahibi iseniz (ben sizin böyle olduğunuza inanıyorum) doğru yolu bulacağınızdan eminim. Ama bir takım karanlık mihrakların paralı adamı olarak görevlendirildi iseniz , biz her ayın son haftasında girdiğimizde sizlerin şom ağızlarınızdan çıkan karalamaları dinlemeğe devam edeceğiz demektir. Fakat artık sizleri dinlemeyeceğiz. Sizlerle her alanda mücadeleye başlayacağız.
Sonuç olarak; Her sistemde ve canlı organizmada olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti de kendi güvenliğini sağlayacak, şehit kanıyla sulanmış bu kutsal toprakları koruyacak sistemlerini oluşturmuştur. Milli Güvenlik Kurulu bu sistemlerin beynidir. Birdir. Bütündür. Cumhuriyetimizin, milletimizin bek’asının, birlik ve beraberliğimizin en ciddi teminatıdır ve böyle kalmaya da devam edecektir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 8 Aralık 2002 Pazar |
|
|