16 EYLÜL 2024 PAZARTESİ

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






YOLUN SONU
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

HAN-I YAĞMA (Tevfik Fikret) Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini. Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini. Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

 20 Aralık 2013 Cuma 

BEN DİYORUM Kİ;
Yasaklarla, Yoksullukla ve Yolsuzluk ile mücadele edeceğim diye geldiniz.
Halktan, cumhuriyet tarihinde hiçbir partiye nasip olmayan desteği aldınız. Hem yerel yönetimlerde ve hemde TBMM’de daima ekseriyette oldunuz.
Ne mecliste ve nede meclis dışında ciddi bir siyasi muhalefetle karşılaşmadınız.
“Yaradılanı yaradandan dolayı sevdiğinizi”söyleyerek insanları inandırdınız..
Herşeyiniz vardı. Ama devlete ait bilgi ve tecrübeniz yoktu. Teslim aldığınız devleti hiç tanımıyordunuz. Bu zor coğrafyada ülkeyi şirket gibi yönetebileceğinizi sandınız.
Devlet bürokratlarının yerine getirdiğiniz kadrolarda liyakat ve bilgi değil, İmam Hatipli olma vasfını aradınız. Ama bu vasıf devlet yönetimine yetmedi. İktidarınızı cemaatlerle paylaşarak devlet içinde devletçikler yarattınız.
Eşin başörtüsünü devlet kadrolarında yükselmenin tek şartı olarak gördünüz.
Üç gün önce başlayan yolsuzluk operasyonları ile gelinen yer bellidir. Örtünüp gizlenecek bir şey kalmamıştır. Artık KRAL ÇIPLAK’tır
Kaçacaksınız ama kaçamıyorsunuz. Sıkıştınız. Açtığınız delik çok büyük ama yamanız çok küçük. Ve artık kapatmanıza da imkan yok..

ÇÜNKÜ SİZLER;
Bu kritik vatan topraklarında bin yıldır ayakta kalmamızı sağlayan ordunuzu kendi elinizle yok ettiniz. Türk Ordusu tarihindeki en büyük zaiyatı kendi yönetiminden aldı.
Cumhuriyetin yetiştirdiği son aydın neslini sahte belgelerle hapislerde çürüttünüz.
Tüm komşularınızla mevcut sorunlarınızı savaşla çözecek duruma çıkardınız.
Devletin temeli olan adalet sistemini sıfırladınız. Artık Türkiye’de “Adalet mülkün temeli” değildir. Türk vatandaşı artık sizin adalet sisteminize güvenmiyor.
“Köylü milletin efendisidir” diyen Atatürk Cumhuriyetini komşularından saman satın alacak hale getirdiniz.
Anadolu otlaklarında binlerce yıldır dolaşan besi hayvanlarımızın kökünü kuruttunuz. Tarihimizde ilk defa kurban bayramı için kurbanlık hayvan ithal ettiniz.
11 yıl içinde tüm devlet bütçelerini açıkla kapattınız. Cari açığı alınan dış borçla kapatmaya çalışarak açığı büyüttünüz. Torunlarımızı dahi borçlandırdınız.
İthalat ve ihracat denge makasını daima ithalat lehinde gerçekleştirdiniz.
Halkın haber alma ihtiyacını karşılayan basını sansürlediniz. Susan basın ile halkın haber alma ihtiyacını önleyerek vatandaşı kandırdığınızı sandınız.
Seçim hileleri geliştirerek demokrasiye gölge düşürdünüz.
Cumhuriyetin 90 yıllık maddi kazanımlarını yabancılara satarak sıfırladınız. Osmanlının başına bela olup yıkımını hazırlayan kapitülasyonları geri getirdiniz.
Askerin başına ABD çuvalı geçirilmesine seyirci kalarak milli gururu kırdınız.
40.000 kişinin katili PKK lideriyle diyalog kurup onu meşrulaştırdınız. Genelkurmay Başkanı başta olmak üzere PKK ile mücadele eden askerlerimizi hapsettiniz.
Anayasanın temel dayanağı Yasama, Yürütme ve Yargı erkinin kuvvetler ayrılığı sistemini bozdunuz. Tüm gücü başbakanın elinde toplayıp tek adam yönetimi kurdunuz.
Devlete silah sıkan eşkiyayı seyrederken, hak arayan sade vatandaşlarınızın üzerine devletin polislerini Tomalarla ve gazlarla saldırtarak, “destan yazıyorsunuz” söylemleri ile toplumsal ayrışmanın hızlanmasını sağladınız.
Üniversiteleri lise kültürü seviyesine düşürerek ülkenin geleceğini zora soktunuz.
Milli eğitimi yaz- boz tahtasına çevirerek “cahil ve boş” ama “dindar ve kindar” bir nesil yetiştirilmesine çanak tuttunuz.
Suriye başta olmak üzere tarihinde ilk defa bir komşu ülkeye terör ihraç ederek ülkeyi sıcak savaş tehlikesi ile karşı karşıya getirdiniz. Dış dünyanın tepkisini çektiniz.
Anayasayı, yasaları ve hukuk düzenini yok sayarak veya kasten bozarak hukuk tanımazlığın en güzel örneklerini verdiniz.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinde Türkü ve Türk Kültürünü ve cumhuriyet kurucusu Atatürk’ü yok farzettiniz. Atatürkçü Düşünce fikri temeli üzerine inşa edilen Anayasanın emredici hükümlerine rağmen Atatürk düşmanlığını milli politika haline getirdiniz.
Milli günlerde yapılan kutlamaları kaldırdınız.
Türbanı devlet yönetiminde başlıca unsur kabu l ederek. Türban takmayanları ötekiler, dinsizler, ahlaksızlar şeklinde ayrıştırdınız.
Devlet ihale kanunlarını defalarca değiştirerek devletin doğal kaynaklarının yandaşlar, akraba ve hısımlar tarafından kolayca soyulmasına ortam hazırladınız.
Herkesi dinleyerek haberleşme hürriyetini sıfırladınız.
Siyasette belden aşağı kasetler dönemini başlatarak siyaseti soysuzlaştırdınız.
Milleti birbirine düşman ederek ötekileştirdiniz. Sizden ve bizden olanlar söylemi ile ayrımcılığı had safhaya çıkardınız.
İkiz Yasaları kabul ederek ülkenin bölünmesinin siyasi alt yapısını hazırladınız.
Üniversiteler başta olmak üzere yapılan tüm giriş imtahanlarında hileler yaparak vatandaşın hakkını yediniz.
Kendiniz ve yakınlarınızın maddi imkanlarını katlanarak büyütürken vatandaşı belediyelerden alacağı iki paket makarnaya muhtaç hale getirdiniz.
İşadamlarını vergi memurlarınızla tehdit ederek çalışma barışını sıfırladınız.
Sendikaları yandaşlara teslim ederek, işçileri taşeronlaştırarak çalışma barışını bozdunuz ve üretimi rekabet edemez hale getirdiniz.
Düzmece delillerle Türk ordusunun kozmik bürolarına girdiniz. Ordunun çok gizli savaş planlarının düzmece mahkeme dosyalarına taşıyarak dünyanın bilgisine açtınız.
Paralı asker uygulaması getirerek binlerce yıllık ordu-millet vasfını dağıttınız.
Milleti devamlı şokta tuttunuz. Bu da olur mu artık? Diyecek bir şey bırakmadınız.
AB yolunda Türk milletinin gururunu iki paralık ettiniz.
700.000 kişilik Kıbrıs Rum Kesiminin AB’ne üye olmasını sağlayarak Kıbrıstaki 400 yıllık Türk geçmişini yok farzettiniz.
Kuzey Irak’ın gerçek sahibi Musul ve Kerkük Türkmenlerine soykırım yapılmasını seyrederek bu bölgeyi azınlıktaki Kürt unsurlarına teslim ettiniz.

ŞİMDİ BURADA DURALIM VE DÜŞÜNELİM;
Yukarıda yazılanlar hiç düşünmeden hemen kalemin ucuna gelenlerdir. 11 yılda teslim alınıpta bozulan sistemleri alt alta sıralamaya bu sayfalar yetmez.
İnsanlarımız artık kendisini adam yerine koymayan, sabah söylediğini akşam üzeri yalanlayan dindar maskeli siyasetçilere güvenmiyor.
Özetleyecek olursak sizler; 2002’ de teslim aldığınız sağlam vazoyu var gücünüzle yere atıp kırdınız. Sonra teker teker kırılan parçaların üzerinde tepinerek, onların bir daha bir araya gelip eski haline dönemeyecek şekilde tuzla buz ettiniz. Yani Türkiye’nin bütün sistemlerini yeniden onarılamayacak kadar bozdunuz.
Onun için şimdi yapılacak şey, ülkeyi yeniden kurmak ve herşeyini yeniden tanzim etmektir. Peki bunu yapabilirmiyiz? Evet yaparız.
Çünkü 12.000 yıllık tarihi geçmişimizde Türk milleti olarak aynen bugün olduğu gibi tamamen kendi elimizle yıktığımız devletimizi tam 129 kere yeniden kurduk. Bugünde daha iyisini kuracak bilgi ve tecrübeye sahibiz.
Atatürk Türkiyesini yine kuracağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk NUTUK isimli eserinde bunu nasıl yapacağımızı açıkça anlatmıştır.
Bugün geldiğimiz noktada devletin en üst makamlarını işgâl edenlerin karıştığı yolsuzluk iddialarını ibretle ve utanarak seyrediyoruz.
Ak Parti, daima öne çıkardığı dini söylemlerden dolayı kendisini namuslu ve ahlâklı olarak gören seçmenlerini açıkça aldatmıştır.
Onlar, milletin hafızasına yer etmiş “Devlet malı”, “Tüyü bitmemiş yetimin hakkı”, “Beyt-ül Mal” gibi muhteşem kavramları unuttular. “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” şeklindeki yakışıksız söylemlerin peşine düştüler. Ve yolun sonuna geldiler..

SONUÇ
Bugün 20 Aralık 2013’te AKP hükümeti meşruluğunu kaybetmiştir.
Ülkeyi, tamamen kendi eliyle getirdiği kaos ortamından meşruiyet içinde çıkarması artık mümkün değildir. Alacağı zecri tedbirlerle iktidarını kurtaramaz. Çünkü şimdi gelinen durumda yaratılan yıkımdan ülkeyi çıkarmaya gücü ve yüzü yoktur.
Çünkü ortaya çıkan yolsuzlukları kapatacak kadar büyük başörtüsü yoktur. Her geçen gün çıkacak yeni yolsuzluk dosyaları yönetimi daha da şıkıştıracak ve AKP kadrolarını insan içine çıkamaz hale getirecektir.
Şimdi hukuk ortamı içinde yapılacak şey, TBMM’nin AKP’den verdiği emaneti geri almasıdır. Bağımsız bir başbakanla tüm partilerden üyelerin yer alacağı bir milli mutabakat hükümeti ile ülke hızla erken seçime götürülmelidir. Bu hükümetin ilk işi demokratik olmayan seçim kanunlarını değiştirerek halkın tüm oylarının TBMM’ne yansımasını sağlayacak yeni Seçim ve Siyasi Partiler Kanunu ile ülkeyi sağlıklı ve güvenli bir seçime taşımaktır.
Bütün bunların yerel seçimlerden önde tamamlanması gerekmektedir..
Herşeye rağmen ülkemiz ve insanlarımızın önünde güzel günler görülmektedir.
Milletin gücünün, kendi seçtiği temsilcilerden daha büyük fazla olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır.


http://www.kumkale.net
http://kumkale.wordpress.com
.


Dr. Tahir Tamer Kumkale
20 Aralık 2013 Cuma

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale