12 EYLÜL 2024 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






HERŞEYİN BİR SONU VARDIR
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

Kendilerine bir milletin talihi bırakılan adamlar, milletin kuvvet ve kudretini yalnız ve ancak yine milletin hakiki ve elde edilmesi mümkün menfaatleri yolunda kullanmakla görevli olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar. (Gazi Mustafa Kemal Atatürk-1924 )

 17 Temmuz 2013 Çarşamba 


1993’de Sağlık Bakanlığı, 1997-1999 yıllarında Devlet Bakanlığı yapan Sayın Rifat Serdaroğlu’nu geçtiğimiz karanlık dönemi aydınlatan fikir ve düşünceleri ile Türk milletine hizmete devam ediyor.

Anlı-şanlı isimlerin korkup sindiği, köşe bucak saklandığı bir ortamda gerçek bir devlet adamı titrine yakışır bir tavır sergileyerek cesurca Türk milletini ve dünya kamuoyunu bilgilendiriyor. Bugünleri yazacak tarihçilere güvenerek kullanabilecekleri çok önemli belgeler bırakıyor.
Düşünen beyinler keşke Türkiye’nin daha çok Rifat Serdaroğlu’ları olsaydı diyor. Ben şahsen Türkiyenin temel meselelerine çok geniş bir perspektiften bakarak sorumlu devlet adamı gözüyle çözüm üreten Sayın bakanın yazılarından çok yararlandım.

Sayın Serdaroğlu’nun 17 Temmuz 2013 tarihinde İLK KURŞUN Gazetesinde yayınlanan “HERŞEYİN BİR SONU VARDIR” başlıklı yazısını aynen “Bildiriyorum” okurları ile paylaşmak istiyorum.. Ve bu yazının “Ve Bizler; ile başlayan son paragrafını birkaç defa dikkatle okuyarak ibretle düşünmenizi bekliyorum..
---------------------------------------------------

İLK KURŞUN GAZETESİ
RİFAT SERDAROĞLU
HER ŞEYİN BİR SONU VARDIR

Vedanı ertelesen de, vadeni erteleyemezsin. İşte o senin elinde değildir.İster Padişah ol, ister Evliya ol, ister zalim bir Başbakan ol, vaden dolunca tıpış-tıpış gidersin. Arkandan, yaşadıklarınla değil, çevrene ve insanlara yaşattıklarınla hatırlanırsın.

Eğer sen, “Ben Demokratım” deyip, insanların en doğal ve yasal hakkı olan gösteri ve yürüyüş hakkını ellerinden alırsan, görevi hem gösteri yapanları korumak hem de diğer insanların, yapılan gösteriden zarar görmelerini engellemek ve yasalara uyması mutlak olan polisi, sokak eşkıyalarıyla işbirliği yaptırıp gencecik çocukları “sokak ortasında infaz” ettirirsen,sen hesabını veremeyeceğin büyüklükte günah işlemiş bir “diktatör” olarak hatırlanırsın.

Eğer sen, Eskişehir’de resmi polis ve sivil polisler tarafından sopalarla dövülerek öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ı, kendi evladının yerine koyup onun acısını yüreğinde hissetmezsen, Menemen’de Asteğmen Kubilay’ın kafasını kesen “Derviş Memed” gibi lanetle hatırlanırsın.
Eğer sen, 61 yaşındaki bir Hanımefendi’nin poliste iç çamaşırlarının çıkartıldıktan sonra “Hassas Arama” denen rezilliğe maruz bırakılmasının hesabını bu sapıklardan sormazsan, arkandan “Kadın Düşmanı” olarak hatırlanırsın.

Eğer sen, kendi ülkenin yaşları 70’i geçmiş Bilim İnsanlarına, Kahraman Askerlerine, Gazetecilerine dünyanın gözü önünde tuzak kurulmasına, sahte delillerle zindanlara atılmasına göz yumuyorsan ve CIA güdümündeki bir cemaate boyun eğiyorsan, arkandan “Ah almış bir korkak” olarak hatırlanırsın.

Eğer sen, 54 bin insanımızın ölümüne sebep olmuş uyuşturucu kaçakçısı bir çeteye ve onun cani liderine boyun eğersen, ülkenin bölünmesine yol açacak oyunlara bilerek veya bilmeyerek alet olursan, arkandan “Vatan Haini” olarak hatırlanırsın.

Eğer sen, yukarıda yaşananların sadece bir tanesinin senin aile fertlerinden birinin başına gelmesi halinde davranacağın gibi, şimdi davranmıyorsan, iyi bil ki arkandan “Faşist” olarak hatırlanırsın.
Nasıl ki, vadeni ertelemek elinde değilse, tüm bu yaptıklarının hesabını Türk Yargısı-Türk Tarihi ve Türk Milleti önünde hesap vermeyi de erteleyemeyeceksin. İlahi adaletten önce Türk Yargısına hesap vereceksin.
Hak yerini bulacak…

Ve sizler, Türk Milletinden aldığınız maaşla ve makamla yaşamını sürdüren Türk Devletinin her kademedeki bürokratları; Tüm bu olaylar yaşanırken, cennet vatanın bir bölgesi göz göre-göre PKK Narko-Terör örgütünün hâkimiyetine verilirken, o bölgede Türk Bayrağı parçalanıp yerine örgüt paçavraları sallanırken susuyor, görevinizi yapmıyor, en azından gerçekleri Türk Milleti ile paylaşıp istifa etmiyorsanız, sizler hepiniz bu ihanetin suç ortakları olarak hatırlanırsınız.

Ve bizler;

Etnik kökeni-dini-dili-mezhebi-cinsi ne olursa olsun, Türk Milleti adı ve Türk Bayrağı altında yaşamayı onur olarak kabul edenler, Lâik Cumhuriyete- Çağdaşlığa- Atatürk Milliyetçiliğine sahip çıkanlar, yani bu ülkenin %95’ini oluşturan insanlar, bunları demokratik yolla sandığa gömüp, Bağımsız Türk Yargısı önünde hesap sormazsak, sormak için yola çıkanlara destek olmazsak, iyi bilin ki bizler arkamızdan “Millet” olarak değil, “Güruh” olarak hatırlanırız.

Belki de hiç hatırlanmayız. Vatan sizin, hayat sizin, çocuklar sizin, torunlar sizin, tercih sizin.

Sağlık ve başarı dileklerimle

Rifat Serdaroğlu



Dr. Tahir Tamer Kumkale
17 Temmuz 2013 Çarşamba

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale