Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
23 NİSAN 1920’DE TBMM’NİN AKİL İNSANLARI |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Milletimizin güçlü, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesi için, devletin tamamen millî bir siyaset izlemesi ve bu siyasetin, iç kuruluşlarımıza tamamen uygun ve dayalı olması lazımdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk -1920 |
Şurası bir gerçek ki Başbakan Erdoğan, gündem yaratmakta ve kamuoyunu yarattığı sanal gündemlerle istediği kadar oyalamak konusunda çok mahirdir.
Bugün yüzde doksanının tam kontrol altına alındığı medya kullanılarak yaratılan sahte gündemlerle kamuoyu meşgul edilmektedir.
Kamuoyu sahte gündemlerle meşgul iken çok önemli devlet işlerinin gözlerden ırak kotarılıyor olması da bilinen bir gerçektir.
“Akil İnsanlar Hareketi”, başbakan Erdoğan’ın yarattığı en son kamuoyu mühendisliği harikasıdır. 7 ayrı bölgede devlet imkanları ile adeta turistik Türkiye turu yapan ve her gittikleri yerde halkın tepkisi ile karşılaşan akil adamların günlük serüvenleri ülkemiz gündeminin olmazsa olmaz baş haberidir. Ne yaptıklarını, neden yaptıklarını bilmeyen bu akillerin en başarılı işlevleri kamuoyu gündemini yeterince oyalıyor olmalarıdır. Zaten tam görevleri de budur.
Akil adamlar; konularında uzman oldukları halk tarafından önceden bellenen, bilen ve bildiğini bilmeyenlere aktaran, aklına inanılan ve toplumu istenen hedefler istikametinde yönlendiren insanlardır.
Oysa Ak Partinin akil adamları bu tarife uymamaktadır. Bunların millete vereceği yeni bir bilgi yoktur. Çünkü seçilenlerin tamamı 11 yıllık Ak Parti iktidarının kontrolundaki medyanın tanınmış ekran yüzleridir.
Vereceklerini zaten bugüne kadar vermişlerdir. Onların halka verecekleri değil, ama belki halktan alacakları şeyler vardır.
Görülen odur ki, medyamız aldıkları talimat gereği akil adamlar hareketini iki ay daha toplumun gündeminde ön planda tutmaya devam edecektir.
Yazımızın başlığı, 23 Nisan 1920 TBMM’nin akil adamlarıdır. Yani Atatürk’ün akil adamlarının hikayesidir. Günümüz medyasında Ak Partinin akil adamları, 1918-1920 mütareke dönemindeki İngiliz ve Yunan işgâlinin ne kadar iyi olduğu konusunda halkı bilgilendirecek Başbakan Damat Ferit Paşa’nın akil adamları ile mukayese edilmektedir. Oysa ayni tarihlerde Damat Ferit Paşa’nın seçtiklerine benzemeyen bir başka akil adamlar hareketi daha vardır. Onlar, TBMM içinde kurulan ve milli mücadele konusunda halkı aydınlatmak, onlara yönelik psikolojik savaş saldırılarını önlemek ve yurdun kurtarılmasında milletin teveccühü ile desteğini kazanmak görevi verilen Atatürk’ün ve TBMM’nin akil adamlarıdır.
Bu hareketi, bugün AK Partinin teklifi ile oluşturulmaya çalışılan çözüm sürecinin yürütülmesi ve değerlendirilmesi için TBMM’de araştırma komisyonun faaliyet sahası ile de karşılaştıramayız. Çünkü, 1920’nin akil adamlar hareketi bambaşkadır. Çok özeldir. Ve çok başarılı bir hareket olarak işlevini tamamlayarak tarihteki mümtaz yerini almıştır.
Şimdi 2013 Türkiye’sine dönelim ve günümüz TBMM’nin iç yönetimine göz atalım. Bugün 93 yıllık bir çalışma tecrübesine sahip olan TBMM’nin seçimlerle yenilenmesini müteakip yerleşmiş ve kurumsallaşmış İç Tüzük hükümlerine göre çalışabilmesi, yani yasama görevlerini yerine getirmesi için seçimlerin üzerinden en az iki ay geçmektedir. İki ay içersinde TBMM’nin başkanını ve yetkili kurullarını seçmekte, milletvekillerinin yemin etmeleri ve komisyonların oluşturularak çalışmaya başlaması ancak tamamlanmaktadır.
Şimdi de Gazi’nin 23 Nisan 1920’de kurduğu Birinci TBMM’nin çalışmalarını görmek için TBMM Gizli Zabıtlarına göz atalım. Zabıtların diline göre Atatürk dönemi TBMM’nin çalışma takviminin bugünkü ile mukayese edilemeyecek kadar hızlı ve kapsamlı olduğunu görürüz.
Yine eskiye dönelim. Tarih 27 Nisan 1920’dir. Meclis açılalı 4 gün olmuştur. Bursa Milletvekili Şeyh Servet Efendi kürsüdedir. Servet Efendi; hazırladığı İrşâdat Encümeni (Aydınlatma Komisyonu) kurulması hakkındaki önergeyi sunmaktadır; (TBMM’nin Zabıt Ceridesi, C.1, 1’nci Devre, S.94 )
“TBMM Yüksek Başkanlığına; İrşâd’ın (Yol göstermenin, insanları aydınlatmanın) insanlık hayatının önemli mutluluk etmenlerinden biri olduğu sayısız olayları ile kanıtlanmış ve gerçekleşmiş bulunmaktadır. Düşmanlarımız bu yararlı ve kutsal gerçeği tersine çevirerek, görünüşte hakları savunur görünüp gerçekte ise yalanları uydurup, yalanları yayarak gerçekleri saptırmakta, sahip bulunmadıkları hakları ele geçirmek ve çıkarlarını sağlamak için propaganda adı altında örgütler kurmakta, bu örgütleri maddi ve manevi özverilerde bulunarak yaşatıp desteklemekte ve bu yolla bütün insanlık dünyasını kandırmak ve şaşırtmakta devam etmektedirler.
Bugün karşı karşıya kaldığımız üzüntü verici durum düşmanlarımızca kullanılan propaganda aracı ile gerçekleştirilmektedir. Bu sebeplerle aleyhimizde kullanılan bu silaha karşı aynı silahla karşılık vermek gereğinin açık olmasına ilaveten her uygun ve hukuki şekilde gerçekleri yaymanın ve insanlarımıza yol göstermenin ve kamuoyunu aydınlatmanın önemi ve büyüklüğünü anlatmak gerekmeyecek kadar açık bulunmaktadır.
Bu yüzden Büyük Millet Meclisimizin kuracağı çalışma şubeleri arasında bir İrşadiye İşleri Şubesi kurulması ile bunun tüm Osmanlı ülkesine yayılmasını öneririm.. Bursa Milletvekili Şeyh Servet.”
Önergeyi Meclis Başkanlığa sunan Şeyh Servet Efendi bununla kalmamış, önergesinin gerekçesini açıklayan uzun bir konuşma yapmıştır. Bütün yurtta yürütülen yıkıcı İngiliz ve Yunan propagandasından örnekler vererek bu konunun önemini ve aciliyetini milletvekillerinin dikkatine sunmuştur. İngiltere ve Yunanistan’ın profesyonelce çalışma yaptığını, buna karşı ancak aynı şekilde ve profesyonelce sürdürülen çalışmalarla karşı konulabileceğini örnekleri ile izah etmiştir. Mutlaka ülke çapında bir örgütlenme içine girmemizin kaçınılmaz olduğunu, bunun da TBMM içinde yönetim ve yönlendirilmesinin zorunluluğunu vurgulamıştır. (TBMM Zabıt Ceridesi, C.1, S.95 )
Konu tartışmaya açılmıştır. Pek çok milletvekili Şeyh Servet’in önergesini destekler mahiyette kendi bölgelerinden örnekler vererek önemli açıklamalarda bulunmuşlardır. Konu hakkında söz alanlardan birisi de Karahisar Milletvekili İsmail Şükrü Beydir. İsmail Şükrü Bey, konunun önemine katıldığını fakat böyle bir teşkilatı kurmanın gereksiz olduğunu dile getirmiştir. Yeni bir teşkilât oluşturmak yerine, daha önce kurulup tüm Osmanlı illerinde teşkilatlanmasını tamamlayarak faaliyetlerini sürdüren “Darülhikmet-i İslamiye” teşkilatının güçlendirilerek bu görevin bu teşkilata verilmesinin muvafık olacağını bildirmiştir. (“Darülhikmet-i İslamiye” isimli teşkilat 1918 yılında kurulmuştur. Amacı, Osmanlı Devleti bünyesindeki İslami unsurlar arasında İslami esasları yaymak, İslâm Dinini korumak olarak belirlenmiştir.)
TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa, konu ile ilgili olarak meclise hitaben yaptığı konuşmada;
“Müsaade buyurursanız iki önemli teklif ile karşı karşıya bulunuyoruz. Birincisi Şeyh Servet Efendi Hazretlerinin önergesidir ki; İrşâd Encümeni adı altında bir heyetin kurulmasıdır. Sanıyorum ki bunun batı dilindeki adı propaganda heyetidir. Buna doğal olarak aramızdaki değerli ilim adamları, hocalarımız diğer kişiler de katılabilir. Bu önergeyi uygun bulanlar ellerini kaldırsın.. Çoğunluk vardır. Önerge kabul edilmiştir”
Sözleri ile aslında tamamen kendisinin kararı olan İrşâadat Encümeninin kurulmasını yüce meclisin onayından geçirmiştir. Bu şekilde meclisin açılışının dördüncü gününde bugünün meclisinde dahi olmayan çok önemli bir komisyon kurulup göreve başlamıştır. Komisyonun kurulması ile birlikte psikolojik harekât ve propaganda faaliyetlerinin bir elden TBMM’nin denetiminde yönlendirilmesi sağlanmıştır. Ve milli mücadelenin başarısı için atılan en önemli adımlardan biri gerçekleştirilmiştir.
Tarih ders çıkarmak ve ibret almak için vardır. 1920 yılında ilk ihtiyaç olarak kurulması öngörülen teşkilatın çağdaş versiyonu, 2003 yılında her alanda küresel saldırılarla savaşan ve bu saldırılar karşısında tepkisizleşip uyuşturulan Türk milletini ve devletini koruyup kollayacak psikolojik harekât teşkilatı AB ve ABD’nin dayatması ile kaldırılmıştır. İşte Atatürk’ün önderlik ve yönetim farkı buradadır.
Meclisin açılmasından tam dört gün sonra 27 Nisan 1920’de faaliyete geçen bu komisyonda başlangıçta beş milletvekili görevlendirilir. 10 Mayısta İçişleri Encümeninden iki, Maliye Encümeninden iki, Adliye Encümeninden ise ikişer milletvekili daha verilir. 13 Mayıs’ta Ekonomi Encümeninden İzmir mebusu Yunus Nadi, Saruhan Mebusu Mahmud Celal Bey (Celal Bayar) komisyona dâhil edilir. Böylece Yunus Nadi Bey başkanlığında Cumhuriyet tarihimizin akil adamlarının toplandığı ilk propaganda ve aydınlatma teşkilatı 14 kişilik güçlü kadrosu ile TBMM’nin kurulmasından sadece 20 gün sonra faaliyete başlar.
İrşâdat Encümeninin ilk işi genel bir durum tespiti yapmaktır. Propaganda ihtiyaçları belirlenir. Komisyonun elinde neler olduğu ve nasıl bir teşkilat yapısı ile işleri yürütebilecekleri karara bağlanır. Bu encümenin sadece değerlendirme ve plânlama işini yapabileceği, oysa aydınlatma (irşaadat) hizmetini bu komisyon nezaretinde aktif olarak yürütecek yeni örgütlenmeye ihtiyacı olduğu ortaya çıkar.
Komisyon çalışmaları devam ederken konu ile ilgili olarak Saruhan Mebusu Mustafa Necati Bey tarafından 19 Mayıs 1920’de TBMM Başkanlığına aydınlatmanın daha iyi yapılabilmesi için “İrşaadat ve İstihbarat Vekâleti” veya” İrşâadat ve İstihbarat Genel Müdürlüğü” kurulması hakkında önerge verilir. (TBMM Zabıt Ceridesi; s. 354 )
İrşâadat Encümeninin sunduğu “Matbuat ve İstihbarat Genel Müdürlüğü”nün kurulmasına ilişkin kanunun 1’inci maddesinde bu kuruluşun görevleri bütün açıklığı ile ortaya konmuştur. Şöyle ki; Madde-1: Bütün iç ve dış yayın ve irşâdat ve İstihbarat işleriyle meşgul olmak, basının tüm idari işlerinin başvuru yerini teşkil etmek için Matbuat ve İstihbarat Genel Müdürlüğü” unvanı ile İcra Riyasetine(Bakanlar Kuruluna) bağlı bir genel müdürlük kurulmuştur.”
İstiklal Harbimizin başarılmasında büyük katkıları olan TBMM’nin açılışından sadece1.5 ay sonra 6 Numaralı Kanun ile kurulan bu genel müdürlük görevini, “Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü adıyla bugünde sürdürmektedir..
Görüldüğü gibi Milli Mücadele kazanılırken, silah kadar ve hatta silahtan da önemli olan “İnsanların başarma azim ve iradesinin yeniden kazanılması” hususu üzerinde de durulmuş ve seçilen akil insanlarla başarı sağlanmıştır.
Dr. Tahir Tamer Kumkale
http://www.kumkale.net http://kumkale.wordpress.com
Dr. Tahir Tamer Kumkale 23 Nisan 2013 Salı |
|
|