13 ŞUBAT 2025 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






OKU-YORUM
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfan’ın müsbet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler uygulamaya geçtiği vakit Türk milleti yükselecektir. Atatürk (1933)

 27 Ocak 2013 Pazar 

OKU-YORUM geçen hafta ABD’de basılan ve Amazon yayınlarından çıkan son kitabımın ismi. OKU-YORUM(1); Küreselleşen milli eğitim içinde her geçen gün kaybettiğimiz gençlerimizi nasıl sahiplenmemiz gerektiğinin özet hikayesidir.

OKU-YORUM kitabında; onaltı yıl üniversitelerde Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersleri veren bir öğretim üyesi olarak benimle birlikte tam yirmibeş yıl öğretmen ve okul müdürü olarak orta öğretim bünyesinde hizmet verip görevi başında iken aramızdan ayrılan kardeşim merhum öğretmen Caner Kumkale’nin eğitim sorunlarımızla ilgili gazete yazılarından kesitler bulunmaktadır.

Türkiye’nin en önemli güncel sorunlarının başında eğitim ve öğretim sorunu gelmektedir. Diğer bütün sorunlarımızın tek ve etkili çözüm yolu vatandaşlarımızı iyi eğitmekten geçmektedir. Çünkü eğitimsiz insanlar üretemeyen, sadece tüketen ve sorun yaratan kalabalıklardır. Her toplumun ana hedefi kalabalıkları iyi eğitimli bireyler haline getirerek milletleştirmek olmalıdır. Eğitimsiz toplumlar daima iyi eğitimli toplumlar tarafından yönetilip yönlendirilmeye mahkûmdur..

Türk milli eğitim sistemi sorunludur ve ne yazık ki Türk insanını iyi eğitememektedir. Her gün bir başkası ile karşılaştığımız sanal gündem maddeleri arasında kaybolduğumuz için eğitim sorununa köklü çözümler üretilememektedir. İşte OKU-YORUM kitabı böyle bir ortamda iyi eğitime olan ihtiyaçtan doğmuştur..

Türk milletinin % 92’sinin kabul oyları ile yürürlüğe giren 1982 Anayasasının, “Eğitim ve Öğrenim hakkı ve Ödevi”ni belirleyen 42 nci Maddesi;“.Eğitim ve öğretim, Atatürk İlkeleri ve İnkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz...” şeklindedir.

42 nci madde, Anayasanın ‘Atatürkçü Düşünce ve Atatürkçülük’ faaliyetleri ile ilgili en önemli ve vazgeçilemez maddesidir. Buna göre; her seviyedeki eğitim ve öğretim kurumunda eğitim proğramları ‘Atatürkçü Düşünce’ doğrultusunda hazırlanacaktır. Okullarımıza gelen genç; birbirini bütünleyen tarzda sunulan Atatürkçülük öğretisini alarak devletini, milletini, toprağını, bayrağını, özgürlüğünü ve tam bağımsızlığını sahiplenmiş, milli şuurla donatılmış, dostunu ve düşmanını tanıyan, Türk milli hedeflerini benimsemiş ve bu hedefler doğrultusunda hareket etmeği milli şiar edinmiş kişiler olarak yetişmiş olacaktır.. Doğal olarak böyle bilinçli kişilerden oluşan nesiller Atatürk Türkiyesini sonsuza kadar yaşatacaktır.

Anayasamızın ‘Gençliğin Koruması’ başlıklı 58 inci maddesi; “Devlet, İstiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır” şeklindedir.
42 ve 58 inci madde birlikte değerlendirildiği takdirde Anayasamız, her seviyedeki tüm öğrencilerin eğitim ve öğretimini Atatürkçü Düşünce’nin ışığında yaptırarak toplumun tümünün bu öğretiden geçmesini hedef almıştır. Herhangi bir şekilde okuldan ayrılarak hayatını kazanmak durumunda kalan gençlerimizin de bu öğretiden mahrum kalmasını önlemek maksadıyla, birbirini bütünler şekilde her türlü devlet kurumunda istihdam edilen gençlerimiz için Atatürkçü Düşünce doğrultusunda yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirler alınmasını emretmiştir.

1982 Anayasasında geçen 31 yılda pek çok değişiklik yapılmasına rağmen Atatürkçü Düşünce ile ilgili emredici hükümleri halen yürürlüktedir. Yasaların Anayasaya aykırı olmaları mümkün değildir. Çünkü Anayasanın 148 inci Maddesi ile; Kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetlemek üzere Anayasa Mahkemesi oluşturulmuştur.

Devletimizin bek’asının güvencesi olan gençlerimizin eğitim ve öğretiminin yöntemini belirleyen Milli Eğitim Temel Politikaları; devletin ve bu devleti oluşturan milletin bugünü ile geleceğini belirleyen ana esaslardır. Bu politikalarda değişiklik yapmak hükümetlerin yetkisinde değildir. Çünkü bu temel politikalar da anayasa ile belirlenmiştir. Anayasasının 11. Maddesi; “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.”şeklindedir.

Anayasanın 42 inci Maddesi’ne uygun hazırlanan 3797 Sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 2nci Madde ‘a’ fıkrasında belirlenen MEB’lığının görevleri şu şekildedir; “ Atatürk İnkılâp ve İlkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, Türk Milletinin milli, ahlaki, manevi, tarihi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş vatandaş olarak yetiştirmek üzere, Bakanlığa bağlı her kademedeki öğretim kurumlarının öğretmen ve öğrencilerine ait bütün eğitim ve öğretim hizmetlerini plânlamak, programlamak, yürütmek, takip ve denetim altında bulundurmak”

Görüldüğü gibi Anayasamız uyulması gerekli genel kuralları koyuyor. Kuralları uygulamaya sokacak kuruluşları belirliyor. Kurallara uyulmadığı takdirde gerekli tedbirlerin alınması için Anayasa Mahkemesi vasıtasıyla yargı denetlemesi sistemini oluşturuyor. Ve sonunda ilgili kuruluşların faaliyetlerini nasıl yürüteceklerini belirleyen kanunlar, tüzükler ve kararnameler çıkartılıyor. Yani yapılması gereken bütün hukuki işlemler eksiksiz tamam hale getiriliyor.

Peki bu hukuki bütünlük uygulamada yeterli başarıyı sağlıyormu? Hayır sağlayamıyor. Uygulamada şimdiye kadar neler yapıldı ve şimdi neler yapılıyor? Ve yarın için ne yapılması planlanıyor? sorularının cevabının olumsuz olduğunu benim kadar bu milletin aydınları da görüyor. Ne yazık ki Anayasanın öngördüğü hususlar kağıt üzerinde kalmış, belirlenen hedefler tam olarak gerçekleşmemiştir. Sonunda ortaya sahte Atatürkçüler salınarak açıkça Anayasa ihlâli yapılmıştır.

Demek ki Türkiye Milli Eğitim konusunda yeterince başarılı olamamıştır. Çünkü henüz öncelikli görev olan Atatürkçü nesilleri yetiştirecek gerçek Atatürkçü öğretmenler yetiştirilememiştir. Eger yetiştirebilse idik, geleceğe daha ümitle bakabilir ve ülkenin her köşesinin Atatürkçü nesillerle dolduğuna inanırdık.

Bugün milyonlarca öğrencimiz vardır. Fakat içlerinde gerçek Atatürkçü olabilenler çok azdır. Ve ne yazık ki sahte Atatürkçülerin çoğunlukta olduğu bir toplum yapısı oluşmuş durumdadır.

Eğitim ve öğretimin temelini öğretmenlerimiz oluşturur. Öğretmenlik, bir insanın ulaşabileceği en yüksek makamdır. Öğretmen, herkesin önünde saygı ile eğilebileceği en yüce insandır..

Okul ise, ülkenin geleceğini şekillendiren en kutsal mekandır..
Öğrencilerimiz; ülkemizin bugünü ve yarınının teminatıdır..

İyi öğretmen, iyi yetişecek öğrenci demektir. İyi yetişmiş öğrenciler ise ülkenin yarınlarının teminatıdır. İşte bu yüzden öğretmene, öğrenciye ve öğretim sistemine yapılacak yatırımın sınırı olmamalıdır. İyi yetişmiş öğretmenlerimiz ülkemizi 21 inci Yüzyılda bir dünya gücü haline dönüştürecek tek dayanak noktamızdır.

Sonuç olarak;

Eğitim ve öğretim faaliyeti çağımızın ve bilgi toplumunun ihtiyacına göre değişen ve gelişen bir seri sistemlerin bütünüdür. Sürekli araştırma ve geliştirme ister. Aydınlarımızın üzerinde kafa yorup, sorunların çözümüne katkıda bulunmaları gereken en önemli milli davamızdır.

Bugün bizi biz yapan ve bizim hâlâ Türk kalmamızı sağlayan milli kültür değerlerimiz çok ciddi küresel saldırı altındadır. Binlerce yıldan günümüze taşıdığımız, ve bize Türk kimliğini veren kültür değerlerimizi kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğumuzu bilmek ve buna karşı milletçe direnmek zorundayız.

Bu direnmeyi gerçekleştirecek gücü ancak çok iyi bir milli eğitim sistemi ile elde edebiliriz. Bu gücün lokomotifi ise vefakâr ve fedakâr Türk öğretmenleridir.

Kültürün muhafazası tamamen eğitim ve öğretim meselesidir. Eğer Türk milli değerleriyle yetişmiş, milli şuura erişmiş, konusuna hakim, bilgili ve bilinçli öğretim kadrolarına sahip değilseniz küresel saldırılar karşısında Türk toplumunun korunması asla mümkün değildir. Cumhuriyet öğretmenlerine Türk milli varlığının muhafazası ve devletin bek’asının sağlanmasında önemli görevler düşmektedir. Mücadele etmeleri gereken konular çok ağırdır. Bu mücadele; bilgi, tecrübe, azim ve irade gerektirir. Sarsılmaz bir iman ve kendine güvene ihtiyaçları vardır.

Öğretmenlerimiz kutsal eğitim görevini yerine getirirken karşılaşacakları sorunlar ile bunların Türkün aklı ve kabiliyetine göre çözüm metotlarını Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bütük Nutuk” isimli eserinde bulacaklardır..

İnanıyorum ki OKU-YORUM kitabı Türk milli eğitiminin şekillenmesinde görev alacak milli eğitim bürokratlarımız için Büyük Nutuk’a yardımcı olacak rehber eser olacaktır.
(
1) http://www.amazon.com/s/ref=nb_sb_ss_c_0_7?url=search-alias%3Dstripbooks&field-keywords=tamer+kumkale&sprefix=tamer+k%2Caps%2C337

Dr. Tahir Tamer Kumkale
http://www.kumkale.net
http://kumkale.wordpress.com



Dr. Tahir Tamer Kumkale
27 Ocak 2013 Pazar

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale