Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
YENİ CHP’Yİ ATATÜRK’ÜN CHP’Sİ İLE KARIŞTIRMAYALIM |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
|
Bir milletin siyasi alın yazısında mevki sahibi olabilmek için onun ihtiyacını görebilme ve onun kudretini takdir edebilmede ehliyet sahibi olmak birinci şarttır.- Gazi Mustafa Kemal Atatürk-1927 |
Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkanı olduğu Cumhuriyet Halk Partisi'ni Yeni CHP olarak nitelendirmektedir. Bunu yaparken sık sık bu partinin Türkiye Cumhuriyetini kurduğunu ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi olduğunu dile getirmektedir.
Kılıçdaroğlu’nun Yeni CHP’si Atatürk'ün kurduğu CHP ile karıştırılmamalıdır. Çünkü bu partinin ismi ve altı ok'lu amblemi dışında Atatürk'ün CHP'si ile benzer yanı yoktur.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın gündeme getirdiği, “Silahlar susarsa Öcalan’a ev hapsi gündeme gelebilir” açıklamasına, “4 parti anlaşırsa bu formülün başımın üzerinde yeri var” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na cevabı son Dağlıca baskını ile 8 askerimizi şehit edip16 askerimizi yaralayan PKK vermiştir. 2002’de tamamen söndürülen PKK terörünü geçen 10 senede zirveye tırmandıran Ak Parti yönetiminin bu başarısızlığına “analar ağlamasın” diyerek ortak olan Kılıçdaroğlu’nun başında olduğu partinin Atatürk’ün CHP’si olduğuna kendi partililerini dahi inandırması artık mümkün değildir.
30 yılda ülkeyi kan gölüne çeviren ve binlerce kişinin ölümünden birinci derecede sorumlu olan terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’ın affına yeşil ışık yakmak, şehitlerin sayısının her gün arttığı bir ortamda Atatürk’ün kurduğu partinin ismini taşıyan CHP’nin genel başkanı’na yakışmamıştır. Kılıçdaroğlu’nunda sık sık dile getirdiği gibi CHP, cumhuriyeti kuran ve O’nu sarsılmaz temellere oturtan partidir. Atatürk'ün Cumhuriyet Halk Partisi 9.9.1923'te Halk Fıkrası adı ile kurulmuştur. Halk Fıkrası, kurtuluş savaşını başlatıp sonuçlandıran Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti'nin partileşmesi ile meydana çıkmıştır. 19.11.1923'te İsmet İnönü Genel Başkan Vekili olarak atanırken partinin adı Cumhuriyet Halk Fıkrası olarak değiştirildi. Sivas Kongresi;CHP’nin ilk kurultayı olarak kabul edildi. Tüzüğüne göre CHP, bir inkılâp partisiydi ve partiye ancak hiçbir sınıfın, ailenin, cemâatin veya bireyin ayrıcalığını kabul etmeyecek olan halkçı kişiler üye olabilecekti.
CHP; önce Mustafa Kemal ve ölümünden sonra da İsmet İnönü liderliğinde ülkeyi kesintisiz tam 27 yıl yönetti. Atatürk İlkeleri olarak bildiğimiz Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, İnkilapçılık, Laiklik ve Devletçilik ilkeleri 1937’de anayasaya dahil edilerek devletin temel ilkeleri oldu. 1950’de iktidar Celal BAYAR'ın Demokrat Partisi'ne devredildi.
İsmet İNÖNÜ 33 yıldır yürüttüğü CHP'nin Genel Başkanlığını 14.5.1972'de Bülent ECEVİT'e devretti. 12 Eylül askeri yönetimi diğer partilerle birlikte 16.10.1981 'de Atatürk'ün CHP'sini de kapattı. Haziran 1992'de askeri yönetimler zamanında kapatılmış bulunan partilerin açılabileceğine izin veren yasanın kabulünü takiben CHP yeniden eski adına ve mal varlığına kavuştu. Eski Genel Başkan ECEVİT ve kendilerini CHP'nin devamı olarak kabul eden SHP Genel Başkanı Erdal İNÖNÜ aday olmak istemeyince eski delegelerle toplanan kurultayda Deniz Baykal Parti Genel Başkanı olarak seçildi.
CHP, ülkeye kalıcı ve köklü önemli kazanımlar sağlamıştır. Genellikle bürokrat ve şehirli aydın kesimin oylarını alan ve sol kanat temsilciliğini yürüten parti yönetiminde genellikle mütecanis bir yapı ile kurallara uyan bir disiplin anlayışı hakim olmuştur.
1992-2012 yılları arasındaki CHP yöneticileri mirasını devraldığı Atatürk’ün CHP’sine sahip çıkamamışlar, onun ilke ve hedefleri doğrultusunda faaliyet gösteremişler ve Türk halkını iktidara hazır oldukları hususunda ikna edememişlerdir. Geçen sürede yeni CHP kadroları, sık sık yönetici arayışı içinde olmaktan ve birbiri peşi sıra iç çekişmelerin hakim olduğu kurultayları toplamaktan memleket işleriyle ilgilenememişler ve giderek halktan uzaklaşmışlardır. Ama gerek Baykal ve gerekse Kılıçdaroğlu liderlik yaptıkları partinin Atatürk’ün CHP’si olmadığı hususunda halkımızı aydınlatmayı başarmışlardır.
Türkiyenin bugün içinde bulunduğu karmaşa ve güvensizlik ortamının meydana gelmesinde sadece 10 yıldır iktidarda olan Ak Partinin değil, geçen süre içinde iktidar alternatifi olmayı başaramayan yeni CHP’nin de büyük katkısı bulunmaktadır.
Halkın kendi kendini yönettiği modern demokrasileri diğer yönetim usullerinden ayıran tek fark bu sistemde muhalefet partilerinin olmasıdır. Muhalefet partileri iktidar alternatifi olabilme gücünü devam ettirdiği sürece iktidarlar hatasız çalışırlar ve daha başarılı olurlar. Muhalefetin denetiminden yoksun iktidarlar ise seçilebilme endişesi de olmadığından hizmetleri aksatırlar. Muhalefetin iktidar alternatifi olamadığı ülkelerde kaos eksik olmaz. Bu demokrasilerin doğal yapısıdır. Türkiye bugün bu durumu yaşamaktadır.
Bugün 10 yaşında olan Ak Parti Kasım 2002 seçimlerinden itibaren girdiği bütün seçimlerden gücünü arttırarak çıkmıştır ve 10 yıldır iktidar koltuğunda bulunmaktadır. Ak Parti güçlenip kurumsallaşırken ana muhalefet durumundaki 89 yaşındaki CHP ise güç kaybetmekte ve mevcut durumu ile giderek iktidar alternatifi olmaktan uzaklaşmaktadır. Bu durum eşyanın tabiatına aykırıdır. Kanaatimce bu husus Ak Partinin başarılı olmasından değil, CHP yönetimininin başarısızlığından kaynaklanmaktadır. Atatürk ve İsmet İnönü’nün CHP’sine israrla oy veren kesimler ibretle ve üzüntüyle bu garip durumu seyretmektedir.
Ciddi ve dürüst devlet adamı görünüşü ile Kemal Kılıçdaroğlu başlangıçta kamuoyunun büyük desteğini almıştır. Kamuoyu yoklamaları CHP’nin oy oranında ciddi artışlar ortaya koymuştur. Rahşan Ecevit dahil daha önce küserek CHP’den uzaklaşmış sosyal demokratlar koşarak CHP saflarına katılmışlardır. Ama bu süreç uzun sürmemiştir. Kısa sürede yapılan yanlış uygulamalarla CHP tabanının beklentilerini karşılayamayan Kılıçdaroğlu parti tabanında güvenirliğini yitirmiş ve cumhuriyeti kuran parti için uygun lider olmadığı hususu basında açıkça dile getirilmeye başlanmıştır.
Deniz Baykal önderliğinde kurulan bugünkü CHP’nin herşeyinde Deniz Baykal’in ismi ve imzası vardır. Oysa henüz esrarı çözülemeyen garip bir kaset olayı ile birdenbire CHP Genel Başkanı olan Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinin ilk icraatı, Baykal ile yıllarca birlikte çalışan tecrübeli siyaset adamlarını yönetimden uzaklaştırmak olmuştur. Gidenlerin yerine geçmişte CHP kadrolarında yer almayan ve seçimlerde CHP’ne hiç oy vermediklerini bizzat kendileri açıklayan kişiler parti yönetimine alınmıştır.
Türkiyenin bölünme ve parçalanmasına çalıştığı bilinen Soros'un desteklediği Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) 183. sıradaki kurucu üyesinin Kemal Kılıçdaroğlu olduğu medyada yer almıştır. Kılıçdaroğlu’nun TESEV’deki üyeliğine son vermesini isteyen CHP’lilerin sözlerini duymazdan gelmesi de çok manidardır.
Son seçimlerde CHP milletvekili Emrehan Halıcı başkanlığında seçimlerin sandık kontrolunu sağlayacak sistem oluşturulmuş ve iddialı olarak seçimde yapılabilecek en küçük yanlışın dahi ortaya konulacağı vurgulanmıştır. CHP’liler bu çok iddialı güvenlik sisteminin 15 dakikada çökmesiyle oylarının sahipsiz kaldığını görerek kahrolmuşlar ve yönetime güvenlerini yüksek sesle sorgulamaya başlamışlardır.
En büyük güven kaybı seçimden sonra tutuklu milletvekilleri Haberal ve Balbay TBMM’de yemin edene kadar kadar CHP’li vekillerin yemin etmeyecekleri ve TBMM çalışmalarına iştirak etmeyecekleri kararının arkasında durulamaması ile yaşanmıştır. Başbakan Erdoğan CHP’nin bu tutumunu blöf olarak değerlendirmiş.“Tıpış tıpış gelecek ve oy verecekler” demiştir. Bu alaycı tavra aynen riayet edilmiş ve CHP milletvekilleri başbakanın dediği gibi tıpış tıpış gelerek yemin etmişlerdir. CHP kadroları Ak Partili milletvekillerinin alaycı gülüşleri altında yemin eden CHP milletvekillerinin yemin görüntülerini içleri burkularak seyretmişlerdir. Seçilmiş vekiline sahip çıkamayan bir partinin halkımıza sahip çıkamayacağı hususu kamuoyunda dile getirilmeye başlanmıştır.
Cumhuriyetimizi ve CHP’yi kuran Atatürk’e karşı Ak Parti üst yönetimi tarafından her alanda başlatılan haksız ve insafsız saldırılara anında karşılık vererek halkı doğru bilgilerle bilinçlendirmek CHP Genel Başkanı başta olmak üzere bütün CHP’lilerin asli görevidir. Bu konuda etkin bir tutum sergilenmediği de bir gerçektir.
CHP’nin yeni Anayasa yapımı konusundaki çalışmaları da tamamen Ak Partiye payanda olunması ve iktidarın isteklerine meşruiyet kazandırılması yönünde gelişmektedir. CHP yönetiminin bu teslimiyetçi tutumunu seçmenlerine anlatabilmesi çok zordur.
İktidarın başarıyla oluşturduğu suni gündemlere takılıp kalan CHP yönetimi Ak Partinin dümen suyunda debelenip durmaktadır. Yazılı ve görsel basında magazin görevi yerine geçen Erdoğan- Kılıçdaroğlu polemikleri ile siyaset yapıyorum sanılırken Kıbrıs, terörle mücadele, issizlik, yolsuzluk, Suriye, Libya, Irak gibi temel sorunların gündeme taşınmasında CHP ortada görünmemektedir.
Türk askerine karşı sürdürülen Asimetrik Psikolojik Savaş saldırıları hakkında CHP’nin düşüncelerini halkımız bilmemektedir. Dış destekli Dersim isyanlarını ve bu isyanın devlet güçleriyle bastırılması konusunu “Dersim Katliamı” sözleriyle dillendiren CHP Tunceli milletvekilinin başlattığı tartışmaların Atatürk’e ve cumhuriyet yönetimine saldırı haline dönüşmesi de CHP’nin yönetim hatasıdır.
Sonuç olarak;
Ülkenin iyi yönetilebilmesi ve kendini her alanda rakipsiz gören AKP’nin denetimsiz kalmaması için güçlü bir muhalefet partisine yani Atatürk’ün CHP’ne ihtiyacı vardır. Ama bu CHP Kılıçdaroğlu’nun başında bulunduğu CHP olmamalıdır. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu bütün çabalarına rağmen parti yönetimi üzerindeki kontrolünü ve partiyi disipline edebilme şansını yitirmiştir. Nitekim SONAR Araştırma Şirketinin bugün yayınlanan kamuoyu araştırma raporunda, 12 Haziran 2011 seçimlerine göre AKP’nin oyu %1 artarken, CHP’nin % 26 olan oyunun % 19’a düştüğü görülmektedir. Bu husus Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin giderek toplumun umudu olmaktan uzaklaştığını göstermektedir.
Bu durumda bu köklü partinin devlet tecrübesiyle yoğrulmuş Anadolu teşkilatları, Atatürk’ün CHP’sini yeniden oluşturmak için acilen harekete geçmelidirler. İnanıyorum ki CHP kendi içinden CHP’nin tarihi misyonuna yakışır şekilde partiyi yönetecek tecrübeli bir lider çıkaracak ve ülkemiz yeniden Atatürk’ün CHP’sine kavuşacaktır.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 21 Haziran 2012 Perşembe |
|
|