13 ŞUBAT 2025 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Dr. Üzeyir Garih cinayeti (1)
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

 27 Ağustos 2001 Pazartesi 

25 Ağustos 2001 Cumartesi günü Türk tarihi içinde kara bir gün olarak yer alacaktır. Oysa ağustos ayı tarihimizde ZAFERLER AYI olarak yerini almıştır.

Malazgirt ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi kutlamalarına hazırlanan Türk Milleti mümtaz bir evlâdını, işadamı, fikir ve düşünce adamı Türk isminin dünyaya yayılmasında eşsiz hizmetleri bulunan Dr.Üzeyir Garih Beyefendi'yi hunharca işlenen bir cinayet sonucu kaybetti. Bu büyük insan'ın sonu böyle olmamalıydı.Ama ne yapalım ki tanrının yazdığı yazıyı değiştirmek aciz kullarının işi değil.

Kamuoyunda Alarko Holding'in sahibi işadamı olarak tanınan Dr.Üzeyir Garih; çok yönlü bir insandı.Yönetici, patron, öğretmen, fikir ve düşünce adamı ve filozof vasıflarını haizdi.Tabiri yerinde kullanmak gerekirse yeri kolay doldurulamayacak ve boşluğu herzaman hissedilecek önemli bir kişiliğe sahipti.

Milletimizin başı sağolsun. Allah günahlarını affetsin ve nur içinde yatsın. Mekanı cennet olsun.Kadirşinâş milletimiz kendisini ve bu ülke için yaptığı özverili çalışmaları hiç bir zaman unutmayacaktır.

Basın ve yayın organlarından tanıdığım Üzeyir Garih Bey ile ilk defa 1998 yılında Samanyolu Televizyonunda Mim Kemal Öke'nin "Milletin Meclisi" proğramında biraraya geldik.Yanyana oturduğumuz dört saat süre zarfında birbirimize karşılıklı not yazarak başlayan dostluğumuz giderek artan bir tempo ile devam etti. Kendisini yakından tanımakla mutlu olduğum ender şahışlardan biri olduğunu vurgulamak istiyorum.

İddia ediyorum ki; Musevi asıllı olan Üzeyir Garih Beyefendi,ırk olarak değil ama, bütün tutum ve davranışlarıyla,inançları ve bütün ruhu ile en az benim kadar Türk'tü. Bu toprakların öz evladı idi. Bu topraklar,bu millet,bu devlet ve bu bayrak için bir Türk'ün verebileceklerinin azamisini vermişti ve eğer yaşasaydı vermeye devam edecekti.Kendisini yakından tanıyan biri olarak, televizyonda Garih hakkında sorulan soruya cevaben" ÇOK İYİ BİR TÜRK DOSTU" idi diyen Sayın Murat SÖKLMENOĞLU'nun sözlerini duysa idi nekadar üzüleceğini de yakından biliyorum.

O Türk Dostu değildi. O gerçek bir TÜRK'tü ve bununla daima iftahar ederdi.Bulunduğu bütün yabancı ortamlarda bu ismi yüceltmek için çalışırdı.Nitekim bu sözlerimi teyiden pek çok yakınının konuya ilişkin sözlerine kamuoyumuz basın aracılığı ile bizzat şahit oldu.

Türk'lüğü ile daima gurur duyan bu mümtaz şahsın en önemli özelliği bilgisini başkalarıyla paylaşması idi. Devamlı veren ve bilgisiyle çevresini aydınlatan, ürettiği pratik ve yerinde çözümlerle girdiği her toplumda pozitif duygular yayan bir insandı. Paylaşmak ve bildiğini bulunduğu her ortamda başkalarıyla paylaşabilmek normal insanların yapabileceği bir sıradan bir meziyet değildir.Sayın Garih bunu çok güzel uygulayan ve karşısındakileri kırmadan etrafına ışık saçmasını bilen değerli bir öğretmendi.

Kurduğu şirketlerdeki çalışma arkadaşları başta olmak üzere içinde yönetici olarak bulunduğu bütün sivil toplum kuruluşları çok kısa bir süre sonra Üzeyir Garih boşluğunu giderek artan bir şekilde hissedeceklerdir.

Üzeyir Garih'in katilleri mutlaka bulunmalıdır. Bu cinayeti işleyen devlet ve millet düşmanlarının Türk adaleti önünde hesap vermelerini milletimiz tek yürek halinde arzu etmektedir.Kanaatimce olay profesyonelce gerçekleştirilmiştir. Türkiyenin coğrafi konumundan kaynaklanan tehdit odakları için Sayın Garih stratejik bir hedeftir. Sayıları bir kaç kişiyi bulan böyle kişilerin her ne pahasına olursa olsun korunmaması büyük ve affedilmez bir hatadır. Korkunç cinayetin sorumluluğu birkaç kendini bilmez meczup tinerci sokak çocuğunun üzerinde bırakılmamalıdır. Konu derinliğine bütün yönleri ile araştırılmalıdır.

İnşallah bu cinayet son olur.İnşallah yetkili ve ilgililer gereken dersi almışlardır. Eğer bu konuda idari bir hata varsa mutlaka ortaya çıkartılmalı ve sebep olanlar da ibret için gerekli cezayı görmelidir.

İnsanların inançlarını, yaratan ile kulları arasındaki ruhi bağlantıyı başkalarının bilmesi mümkün değildir. Bu bakımdan Mevlana Küçük Hüseyin Efendi ile ilgili fikir ve düşüncelerinin basın organlarında olur olmaz şekilde yer almasını kesinlikle tasvip etmiyorum. Dini ve inanışları ne olursa olsun Dr.Üzeyir Garih Türk Milletinin son yıllarda yetiştirdiği önemli insanlardan biridir.Türk Tarihine milleti ve devleti için yaptığı iyi işlerle yazılacaktır. Bu Millet kendisi için kendinden bir şeyler verebilen büyüklerini rütbe, mevki ve düşüncelerine bakmadan bir bütün olarak benimsemiş ve bağrına basmıştır. Son yıllarda kaybettiğimiz Uğur Mumcu, Alparslan Türkeş, Ahmet Taner Kışlalı, Barış Manço için gösterilen sevgi seli aynen Dr.Üzeyir Garih için de gösterilecektir. Buna şüphem yoktur.

Adli işlemler yetkililerce sürdürülmektedir. Hukuk çerçevesinde gereken işlemler hızla yapılmaktadır. Şimdi Üzeyir Garih adı için bundan sonra neler yapılabilir onları kısaca sıralayalım.
 
 - 72 yıllık ömrünü başarılarla süsleyen Sayın Garih; sanki birdenbire aramızdan ayrılacağını önceden sazinlemiş ve tecrübelerini kaleme alarak"DENEYİMLERİM" adı altında milletine aktarmıştır. Şimdi yakınları bu her satırı devlet ve millet hayatında çok önemli mesajlar içeren kitaplarını Türk kamuoyunun en uç noktasına kadar ulaştırmayı bir görev olarak almalıdır.
 
 - İsmi caddelere, sokaklara ve önemli eserlere verilmelidir.

 - Hayatı ve eserleri MASTER ve DOKTORA TEZİ yapılarak Üzeyir Garih ismi gelecek nesillere aktarılmalıdır.

 - Adına kurulacak vakıf ile fikir ve düşünceleri yaşatılmalıdır.

Sonuç olarak; Türk milleti kendisine hizmet eden büyük insanlarından birini daha kaybetmiştir. Bu kayıp ne ilktir ve ne de sonuncu olacaktır. Türkiye ve Türklük düşmanları daima bu ülke için çalışan değerli beyinlerin ortadan kaldırılması için çalışmışlar ve çalışacaklardır. Bunun bilinci içinde olarak az yetişen değerlerimizi koruyalım kollayalım.

Başınız sağolsun LİLİ, DALYA, DORON, İZZET ve ROKSİ kardeşlerimiz.
Başınız sağolsun Türk Milleti ve Türk Dünyası.


Dr. Tahir Tamer Kumkale
27 Ağustos 2001 Pazartesi

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale