Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Türkiye telekulak (dinleme) rezaletinden acilen kurtulmalıdır |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
|
Hürriyetten doğan buhranlar ne kadar büyük olursa olsun, hiç bir zaman fazla baskının temin ettiği sahte güvenlikten daha tehlikeli değildir. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1930) |
Günümüzün ana gündem maddesi birbiri ardına patlayan Telekulak Skandalları. Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı Osman Paksüt’ten sonra CHP Gen. Sek. Önder Sav’ın makam odasında dinlenmesi ve bu dinlemenin Vakit Gazetesinde yayınlanması ortalığı iyice gerdi.
Dinlenme konusu sadece muhalefeti değil, devletin bütün kesimlerini ilgilendiriyor. Ergenekon soruşturmalarında gazete manşetlerine taşınan dinleme metinleriyle başlayan dinlenme korkusu bürokratları, aydınları ve özellikle basın mensuplarını esir aldı. Artık konuşulamıyor ve düşünülenler rahatça açıklanamıyor. Düşünen, fikir ve düşünce ile hizmet üreten beyinler önce durdu, sonra kilitlendi.
Ülke yönetiminde gizlilik önem taşır. Bu husus öncelikle devlet işlerinin sağlıklı yürütülmesi için geçerlidir. Herkesin, herzaman dinlenebilmesi ve dinlenen hususların bir anda internet araçları vasıtasıyla dünya kamuoyuna açıklanabilmesi gerçeği devlet işlerinin gizlilik vasfını tehdit altına almaktadır. Dinlemenin hedefi herkes olmasına karşın bunu çözecek tek makam vardır. O’da iktidar partisidir. Konu ciddi bir devlet sorunudur ve çözümünü de devlet bizzat kendisi bulacaktır.
Diğer taraftan kişilerin dinlenmesi; devlet adamları ve kilit bürokratlar hakkında biyografik istihbarat elde edilmesinde kullanıldığından önem kazanmaktadır. Biyografik İstihbarat, devletin üst kademelerindeki karar vericilerin karakter yapılarını, arzu ve istekleri ile hassasiyetlerinin tespit edilmesini, elde edilen bilgilerin muhtemel gelişmeler karşısında kullanılmak üzere elde hazır bulundurulmasını kapsar. Önceleri doğrudan kişilerle ilgili olan biyoğrafik bilgilerinin uzun süreli dış gözlemle elde edilmesi zorluğu vardı. Oysa bugün kolaylıkla erişilebilen telefon, e-mail, kişisel bilgisayar gibi elektronik kitle iletişim araçlarının mevcudiyeti bu zorluğu ortadan kaldırmıştır. İnsanın en rahat olduğu ortamda güvenli iki kişi arasında gönderilen dostça mesajlar yetişmiş istihbarat ajanları için çok kıymetli bilgileri içermektedir. Küresel olayların yönlendirilmesinde yönetici durumundaki kişilerin tutum ve davranışlarının çok önemli yer tuttuğunu bilen küresel istihbarat elemanları, biyografik istihbarat elde ederken elektronik dinlemeyi çok sık kullanmaktadır.
Elektronik teçhizatı siz yapamıyorsanız; satın aldığınız teçhizatın yazılımına sahip değilseniz; mevcut sabit ve cep telefonu şebekelerinizi hiç düşünmeden özelleştirerek kontrolu yabancılara terketti iseniz; bilinki her zaman ve her yerde dinlenirsiniz. Ve bu dinleme kapsamı içinde devletin tepesindeki cumhurbaşkanıyla birlikte en uç noktadaki nüfus memuru eşit şartlarda bulunmaktadır.
Bugüne kadar çok önemli bürokratlar dinlenmiştir. Ergenekon adı altında sürdürülen soruşturma kapsamında dinlenilen kişilerin en mahrem konuşmalarının gerek iç basında gerekse You Tube kanalı ile dünyaya servis edilmesi düşünen bütün beyinler ile önemli mevkilerde görev yapan bürokratları haklı bir korkuya sevk etmiştir. Acaba bende dinleniyor muyum? sorusu sorumluluk mevkiinde bulunan kişilerin performansını çok düşürmüştür. Bugüne kadar dinlenenlerin muhalif kesimden olması yanında dinleme cihazlarının hükümetin kontrolundaki makamların elinde olması hükümetin dinlemelerde doğrudan emir veren makam olduğu izlenimini vermiştir.
Bu konuda muhalefet partilerinin ve muhalif yazarların Ak Parti yönetimine ağır eleştiri yönelttikleri bir gerçektir. Aslında bu çok doğaldır. Çünkü ülkede yapılan ve yapılması gerektiği halde yapılamayan hususlardan tamamen iktidar sorumludur..
Bu dinlemeleri gerçekten iktidar mı, yoksa iktidarı desteklediği ileri sürülen bir cemaatin mensupları mı yapmaktadır.? Sorusununa cevabını verecek makam hükümettir. Burada dinleme sonuçlarının Ak Partiyi destekleyen basın organlarında yayınlanması konunun içinde cemaat parmağı olduğu varsayımını da kuvvetlendirmektedir.
Burada dinlenenler ve dinlendikleri bir şekilde ortaya çıkıp kamuoyu gündemine taşınan olaylar aslında aldatıcıdır. Çünkü bugün sıradan vatandaşların elde edebileceği modern dinleme aletleri sadece muhalefetin değil, Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere bütün bürokratların dinlenebileceğini biliyoruz. Bu da çok doğaldır.
Bugün iktidarın ve iktidara yakın kişilerin dinlenme sonuçlarının kamuoyuna yansımamış olması onların dinlenmediklerini göstermez. Kanaatimce devletin en tepesinden başlamak üzere bütün bakanlar, müsteşarlar ve genel müdürler dinlenmiştir. Her yeni başlayan günde bu bilgilerin internet kanallarından dünya kamuoyuna ulaştırıldığını görmemiz bizi asla şaşırtmamalıdır. Yani, yarın Sayın Cumhurbaşkanının muhatapları ile taptığı gizli bir görüşmenin You Tube’da ortaya çıkabileceğini söylemek kehanet değildir.
Bilelim ki; telekulak olayı bir çeşit elektronik savaştır. Bu savaşın önemli yanı kullanılan teknolojinin milli kaynaklardan temin edilmesi zorunluluğudur. Eğer siz kendi üretiminiz olmayan ve yazılımını kendinizin yapmadığı, kod sistemlerini kendinizin geliştirmediği cihazları kulanıyor iseniz, sizin muhabere siteminiz size ihanet edecektir. Mağlubiyetiniz kaçınılmazdır. Çünkü muhabere sistemini satın aldığınız ülke bütün konuşmalarınızı dinliyor, kaydediyor ve buna karşı ön tedbirleri alıyordur. Yani sizi onlar yönetiyordur. 2003’de ABD’nin işgaline karşı tek uçak kaldıramayan, 4000 zırhlı aracından hiç birini muharebeye sokamayan Irak ordusunun durumu elektronik işgale en güzel örnektir.
Dünyada benzeri görülmeyen bir şekilde önce sabit telefonlar ile ADSL internet sistemini yöneten TÜRK TELEKOM’un %55’i 14 Kasım 2005’de özelleştirme kapsamında Lübnanlı Arap OGER Ortak Girişim Grubu'na devredilmiştir. İkinci büyük cep telefonu şirketimiz olan TELSİM ise 24 Mayıs 2006’da İngiliz VODAFONE Grubu bünyesine dahil olmuştur. Ayrıca en yaygın cep telefonu şebekesi olan TURKCELL’de kontrolu dışındaki yabancı ortaklarla çalışmaktadır.
Sonuç olarak; bu satışlarla stratejik önemi haiz olarak değerlendirilen haberleşme sistemimizin büyük bir bölümü milli olmaktan çıkmış, kontrol ve denetimi yabancılara devredilmiştir. Yani, kamunun ve özel şahışların konuşmaları dinlemeye, dinlenenler kaydedilmeye, kaydedilen konuşmalar ihtiyaç anında silah olarak kullanılmak üzere depolanmaya açık hale getirilmiştir. Bu şekilde ülkemizde haberleşmenin gizliliği kalkmış ve haberleşme güvenliği milli bütünlüğümüzü tehdit eder bir mahiyet halini almıştır.
- Bugün, ülkemiz, acilen tedbir almayı gerektiren bir güvenlik zafiyeti yaşamaktadır. - Anayasanın amir hükmüne rağmen kişi ve kuruluşların haberleşme hürriyeti yoktur. - Hiç kimsenin “Beni asla dinleyemezler” demek lüksü kalmamıştır. - Heran en önemli devlet sırlarının uluorta ortaya dökülme tehlikesi bulunmaktadır.
Hükümetin dinleme konusunu öncelikle ve titizlikle ele alması, acilen önleyici zecri tedbirler uygulaması ve yeni hukuki düzenlemeler getirmesi gerekmektedir.
Bu yapılamadığı takdirde meydana çıkacak güvenlik zafiyeti devletin bekasını büyük tehlikeye sokacaktır.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 31 Mayıs 2008 Cumartesi |
|
|