21 OCAK 2025 SALI

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






11 Eylül 2001 saldırılarının ardından dünyaya bakış (1)
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1931)

 16 Eylül 2007 Pazar 

11 Eylül 2001'de ABD'de İkiz Kulelere ve Pentagon'a yapılan saldırının üzerinden altı yıl geçti. Geçen sürede uluslararası terörizm bir ağ gibi bütün dünyayı sardı. Dünyanın bu en büyük terörist saldırısının ardından uluslararası terörizmin önlenebilmesi için hiçbir somut adım atılmadı.
11 Eylül saldırıları teröre karşı mücadelede uluslararası çözüm üretebilmek için çok önemli bir sebep teşkil etmesine rağmen dünyamız bugün eskisinden çok daha fazla terör olaylarıyla kaynıyor. Teröre kurban verilen masum insanların sayısı giderek artıyor.
Oysa 11 Eylül 2001 terörizmle mücadelede bir milât olmalıydı. Bu tarihten itibaren dünya el ele verip bu insanlık ayıbı vahşi terör belasından kurtulmalı idi. Beklenenin tam tersi oldu. Bugün geldiğimiz noktada geleceğe çok daha karamsar bakıyoruz. Çünkü geçen sürede terör yangınını söndürecek çabalar tamamen durdu, ama terör ateşinin üzerine benzin sıkılmaya devam edildi.
ABD'nin NEWYORK ve WASHINGTON şehirlerini hedef alan ve masum binlerce insanı katleden toplu terörist katliamını insanlık tarihinin en acı ve vahşet dolu kara bir günü olarak daima hatırlayacağız. 11 EYLÜL 2001; sadece ABD'nin değil, bütün insanlık için yeni bir devrin ve dünyaya açılan çok değişik bir günün başlangıcıdır.
Bugün bir insanlık suçu olarak görülen Uluslararası Terörizm, İkinci Dünya Harbi'ni takip eden “Soğuk Savaş” dönemi'nin etkili bir silahı olarak kabul edilmiştir. Pek çok devlet (özellikle SSCB) bu silahı kendi millî menfaatlerinin elde edilmesinde acımasızca kullanmıştır. Görünüşte bütün resmi devlet ağızlarından terör daima kınanmış, sahte sözcüklerle ve yarım ağızlarla verilen birlikte mücadele çağrıları hep havada kalmıştır. Etkili bir uluslararası dayanışma olmadığı için terör daima olmuş ve bu ateş sadece düştüğü yeri yakmıştır. Dış destekli terör olayları geçen asra damgasını vurmuştur. Ve terör bugünde hasımlara karşı çok etkili bir silah olarak kullanılmaya devam edilmektedir.
Türkiye, son kırk yıl boyunca uluslararası terörizmin her alanda kullanıldığı bir savaş arenası haline getirilmiştir. Türk milleti terörizme on binlerce masum insanını kurban vermiştir. Nice yuvalar yıkılmış, nice masum ocaklar sönmüştür. Ekonomimiz altından kalkılamayacak boyutlarda bozulmuş, halkımızın refah ve mutluğuna kullanılacak sınırlı ölçüdeki milli gelirimiz de terörle mücadele alanında silahlı mücadele için ayrılmıştır.
Bu terörü yaratan ve destekleyen Türkiye ve Türklük düşmanı devletler (pek çoğu ile ayni ittifak içinde bulunduğumuzu biliyoruz) ile küresel kuruluşlar teröristleri açıkça desteklemekten çekinmemişlerdir. Ve her terör eylemi sonrası teröristlerden değil, devletimizin yetkili organlarından hesap sormuşlardır.
Hatta bu dostlarımız(!) kanuni yetkilerini kullanan güvenlik güçlerimize çatarak, "teröristleri neden cezalandırıyorsunuz" diye açıkça diklenmişler, ve parayla satın aldığımız silahları dahi kullanmamızı engellemeye çalışmışlardır. Katledilen gazetecileri, parlamenterleri, bürokratları, güvenlik mensuplarını ve ölen binlerce masum insanların acılı ailelerini değil, onları öldüren hapisteki terörist katilleri ziyaret ederek desteklemekten çekinmemişlerdir. 35000 kişinin katili terörist başı Abdullah Öcalan’ı Türk adaletinin elinden kaçırmak için AB ülkelerinin üst düzey görevlilerinin birbirleri ile nasıl yarıştığına bütün dünya şahit olmuştur.
Terörden medet uman terörü ve araç olarak kullanan küresel güçler, bizimle birlikte Bosna-Hersek’te , Kosova'da, Filistin' de, Çeçenistan'da, Afganistan'da ve Irak’ta devam eden terörist faaliyetlere daima destek olmuşlardır. Terör, bu devletlerin iç meselesidir diyerek on binlerce masum insanın katledilmesine göz yummuşlar ve adeta katliama zemin hazırlamışlardır.
Dünya güç dengesini ellerinde tutan devletlerin teröre karşı son derece duyarsız, vurdumduymaz ve destekler mahiyetteki tutum ve davranışlarının en acı sonucu 11 Eylülde ABD 'ne yapılan korkunç saldırı ile yaşanmıştır.
11 Eylül çapında bir terörist saldırısı ilk defa meydana gelmiştir. Ve ilk defa bir terörist saldırı bütün ayrıntıları ile dünyanın gözleri önünde kurgu bilim filmi seyreder gibi bire bir yaşanmıştır. Saldırının oluş şekli ve neticeleri ile bu olay, terörist saldırıdan çok artık adı konulması gereken bir yeni savaştır. Çünkü bu saldırı verdiği zararın boyutları ve sonuçları ile terörizmin çok ötesindedir.
Savaşlar iki hasım ülke veya ülkeler grubu arasında olur. Burada taraflardan birinin ABD olduğu açıkça bellidir. Peki öte tarafta kim veya kimler vardır? Şu ana kadar binlerce makale, yüzlerce kitap yazılmasına rağmen bunun cevabı net olarak ortaya çıkmamıştır. Bu sorunun cevabını ancak ABD verebilirdi. Ancak o da konunun gerçek yönünü ortaya çıkartmaktan ziyade USAME BİN LADEN ismi ve EL KAIDE örgütü üzerinde kilitlenmiş, gerek kendi ve gerekse dünya kamuoyunu tatmin edebilecek bir açıklama yapmamıştır. Fakat meydana gelen durumdan BOP başta olmak üzere ABD’nin dünyayı yeniden yapılandırma projesinin ortaya konulması için yeterince faydalanılmıştır.
Bu saldırıyı yapanlar başarılı olmuşlardır. Çünkü ABD yönetimi ve halkı bu saldırıdan büyük maddi ve manevi yara almıştır. ABD'nin gururu kırılmıştır. Saldırıyı teknik olarak tanımlamak ve anlam verebilmek de çok zordur. Bilindiği gibi bir kaç kişinin bulunduğu bir askeri karakola yapılacak bir saldırı için aylarla ifade edilen bir ön izleme, gözetleme, planlama, eğitim ve prova safhası gerekmektedir. Dünyaya güvenlik teknolojileri satan ve eğitim veren ABD gibi bir dünya devinin bu kadar kolay yıkıcı saldırılara hedef olabilmesinin mantıki bir cevabını bulmak mümkün değildir.
Son derece kapsamlı, yapılışı ve sonuçlarıyla inanılmayacak derecede vahşet dolu ve insanlık alemi için derin yaralar açan 11 EYLÜL saldırısı; planlı, programlı, yıllar süren titiz bir hazırlık dönemini, eğitimi, provayı, birkaç küçük devletin altından kalkamayacağı kadar yüklü bir maddi desteği, üstün bilgi teknolojisini ve bu teknolojiyi bilip kullanabilen, davası uğruna gözünü kırpmadan ölmeyi göze alabilen bilinçli ve inançlı kişileri, koordineli çalışmayı yönlendirecek yeterli teknoloji ile donatılmış bir komuta merkezini, ve bütün çalışmalarını büyük bir gizlilik içinde yapabilen bir örgütlenmeyi gerektiriyordu. Biz bunlara bugüne kadar ancak bilim kurgu filmlerinde şahit olmuştuk.
DEVAM EDECEK


Dr. Tahir Tamer Kumkale
16 Eylül 2007 Pazar

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale