Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Oyakbank'ı satanları şiddetle kınıyorum |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Biz Türkler yüz sene evveline kadar her şeyi kendi çekicimizle, kendi örsümüz üzerinde vücuda getirir, kendi çarşımızda kendi elimiz ile satardık. İşte bunun için büyük bir millettik. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1923) |
41 yıldır üyesi olmakla gurur duyduğum OYAK yönetiminin aldığı “OYAKBANK’ ın yabancılara satışı” kararı bütün üyeler gibi beni de derinden yaralamıştır. Kendimi aldatılmış ve kandırılmış hissediyorum. OYAKBANK, Genel Müdür Ulusoy’un da söylediği gibi Silahlı Kuvvetlerin değildir. Fakat ordunun ayrılmaz bir parçası olan muvazzaf ve emekli ordu mensuplarınındır. 1961 yılında askerlere maddi yönden katkıda bulunmak ve gelirlerine destek olmak amacıyla ordu mensuplarının maaşlarından her ay kesilen % 10 aidat ile kurulan OYAK; kâr gayesi gütmeyen, kazancını tamamen yardıma endeksli olarak arttıran bir kuruluştur. Kurulduğu yıllarda üye aidatlarına dayanılarak üyelere yapılan yardım ve destek faaliyetleri, sayıları giderek artan ciddi yatırımlarla çapını ve sahasını arttırmıştır. Bugün OYAK; İnşaattan -Otomotive, Taşımacılıktan -Bankacılığa, Çimento'dan - Sigortacılığa kadar her alanda faaliyet gösteren bir dev endüstri halini almıştır. Bu dev endüstrinin temelinde hep ordu mensuplarının alın teri ile kazanılmış aidatları vardır. OYAK'ın başarısındaki sır, bütün üyelerinin kurumun gerçek sahipleri olmalarında yatar. Mesleğe girişi müteakip doğal olarak kuruma üye olan ordu mensupları, "Emeklilik Sistemi" uygulaması ile ölünceye kadar kurum üyeliklerine devam edebilmekte, kurumun sağladığı yıllık kârdan kurumdaki hissesi kadar nema almakta ve kurumun pek çok hizmetinden yararlanmaktadır. Bu uygulama kurumu sahiplenmenin ve onu devamlı denetim altında tutmanın yolunu açmaktadır. Kurumu tamamen konusunun uzmanı profesyonel idareciler yönetir. Fakat kurumun gelişmesine yönelik bütün faaliyetlere bizzat üyeler, yani askerler karar verir. Üyeler, bu haklarını kendi aralarından seçilen her rütbe ve sınıftan temsilcinin oluşturduğu 75 kişilik Temsilciler Kurulu ve bu kurul üyeleri arasından seçilen Genel Kurul vasıtası ile kullanır. Yani bu kurumun gerçek sahibi ve yöneticisi tamamen askerlerdir. Türk insanının askerlere bakış açısı çok olumludur. Ordu-Millet karakteri binlerce yıldır değişmemiştir. Askerler konu edildiğinde halkımızda güven ve itimat duygusu ön plana çıkmaktadır. Bu güven duygusu askerlerin ülkemizin bütününü ilgilendiren milli meselelerde çok hassas ve titizlikle davranmalarını zorunlu kılmaktadır. Şimdi başlık konumuza dönelim.. OYAKBANK’ın tamamının yabancılara satışı kolay hazmedilecek bir olay değildir. Bu konu bugünkü OYAK Yönetim ve Denetim Kurulları ile tamamen askerlerin oluşturduğu OYAK Genel Kurulu’nun başını çok ağrıtacaktır. Çünkü konu bu müessesenin 46 yıllık başarılı geçmişine gölge düşürecek sürecek kadar önemlidir. Tek şubeli Türk Boston Bank'ın OYAKBANK'a dönüşmesinde 1990–1993 yılları arasındaki OYAK Genel Kurulu üyeliğim süresinde ciddi mücadele veren bir kişiyim. Bugün gelinen noktada Türkiye’nin bu saygın ve arkasındaki devamlı destekle en güçlü bankasının tamamının Hollandalılara satılması gibi bir duruma düşürülmesine benim gibi pek çok emekli personelin de anlam veremediği biliyorum. Bu haberlerin en az bizim kadar halkımızı da çok rahatsız ettiğinin de bilinmesini istiyorum. Henüz OYAK Sigorta ile ortak olan AXA sigorta şirketinin "Ermeni Soykırımı" adına tazminat ödemesinin yarattığı şoku atlatmadan OYAKBANK'ın tamamının yabancılara satışı ile sırtından hançerlenmiş olma duygusunu yaşıyoruz. Çünkü bankaların yabancıların eline geçmesiyle küresel mihrakların etkisinin büyük olduğu önemli mevziler kazandığını çok iyi biliyoruz. Genel Müdür Coşkun Ulusoy ne derse desin, halkımız OYAK'ı en güvendiği kurum olan askerlerin yönettiğini biliyor. Ve halkımız ERDEMİR’in alınışında milli bir duruş gösteren bu kuruluşun bugünkü yeni tutumuna anlam veremiyor. OYAKBANK, tamamen askerlerin maddi katkıları ile oluşturulmuş ve şimdi de mudilerinin büyük bölümü yine askerler olan milli bir kuruluştur. Kanaatime göre; özelleştirme adı altında bakan Unakıtan’ın “Babalar gibi satarım” söylemleri ile yok fiyatına yabancılara peşkeş çekilen milli değerlerimiz arasında yer alacak en son müessesedir. Her şey para değildir. OYAK üyelerinin dışarıdan gelecek bu paraya ihtiyaçları yoktur. Burada satılan bir milli imajdır. Çok uzun yıllarda kazanılan bu milli imajın ise maddi karşılığı yoktur. Olamaz. Kanaatimce (diğer bütün askerlerinde benim gibi düşündüğünü sanıyorum) bugün Türkiye’de en son satılacak milli müesseselerin başında OYAKBANK gelmektedir. Bu satış ile OYAK’ın Türk kamuoyundaki büyüsü darbe almıştır. Demek ki, konu ekonomi ve kâr elde etmek olunca milli değerler arka plana alınabiliyormuş. Ve bunu en güvendiğimiz askerler de yapabiliyormuş. İşte gelinen nokta budur. Halk üzerindeki güven kaybının geri kazanılması kolay değildir. Aslında bu satış kararının alınması kamuoyun yansıtıldığı gibi OYAK’ın sivil profesyonel yöneticilerinin inisiyatifi dâhilinde olacak kadar basit değildir. Bu çapta bir kararın altında tamamının asker üye temsilcilerinin oluşturduğu OYAK Genel Kurulu’nun yıllık periyodik toplantısında görüşülmemiş olması düşünülemez. Eğer bu böyle olmuş ise bu da büyük bir yanlışlıktır. Üyelere saygısızlıktır. Mevcut Genel Kurulun lağvedilerek Temsilciler Kurulunca yeni bir Genel kurul görevlendirilmesine yarar görülmektedir. Sonuç olarak; OYAK sadece bir ticari kuruluş değildir. OYAK bir milli imajdır. Bir dik duruştur. Bu satış sonucunda belki üyelere maddi bazı katkılarda bulunulacaktır. Ama 46 yılda halk nezdinde kazanılan imaj bir anda yok farz edilmiş olacaktır. Nitekim TESUD ve TEMAD başta olmak üzere emekli subay ve astsubayların yasalar gereği banka ile ilişkilerini kesmesi gündemdedir. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde OYAKBANK kanalı ile yürütülen bütün işlemler gizliliği ihlal ettiği gerekçesi ile sonlandırılacak ve işlemler başka bir milli bankaya kaydırılacaktır. Bu şekilde başlayan küçük depremin artçı sarsıntılarının büyük OYAK müessesesini sarsacağını birlikte göreceğiz. O halde ne yapılmalıdır? Burada uygulanabilecek iki hareket tarzı vardır. Bu satış sözleşmesinin süreci devam etmektedir. Satış derhal durdurulur. OYAKBANK eski halinde görevine devam eder. Eğer bu yapılamıyorsa bu defa alınan paranın yarısı ile yeni bir banka kurulabilir ve bütün işlemler bu bankaya aktarılarak kazanılan milli imaj muhafaza edilmiş olur. Terörle mücadele gibi çok hassas bir görevi üstlenen Silahlı Kuvvetlerin adının bu şekilde sadece ticari mantığın işlediği faaliyetlerle gündeme getirilmesi yanlış olmuştur. Ordu yardımlaşma Kurumu’nun yetkili karar organı Genel Kurulunda yer alan komuta kademesinin bu olaya el koyacağına inanmak istiyorum.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 22 Haziran 2007 Cuma |
|
|