Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
Cumhuriyet Mitingleri "Sayın Öcalan" ve "Kelle" söylemine Türk milletinin cevabıdır |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
|
Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetişerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri, çok iyi incelemek dikkatinden bir an vazgeçmesin. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1927-Nutuk, II. Cilt S.607) |
Sayın Erdoğan ve AKP üst yönetiminin 12 Mayıs’ta Erzurum’da yaptığı Türk bayraklı ve Atatürk ağırlıklı gösteri, bazı yalaka basın kalemşorlarının söylediği gibi Cumhuriyet mitinglerinin benzeri olamaz. Çünkü bu toplantı valilik ve yerel yönetimlerin, yani resmi devlet organlarının organizatörlüğünde tertiplenmiştir. Oraya katılanlar gerçekten duygularını ifade etmek için meydanlarda toplanan halk değildir. Oradakiler, Başbakan Erdoğan’ın ağzı ile söylediğimizde “bindirilmiş kıtaların” tipik bir örneğidir. Erzurum meydanında toplananları, milli bir duyguyu haykırmak için değil, yönetimin yapmakla zorunlu olduğu hizmetlerin reklâmını yapmak için bir araya getirilmiş kalabalıklar olarak görmemiz gerekmektedir. Yani bunlar devlet zoru ile bir araya getirilmiş içi boş kalabalıklardır. Gelelim Cumhuriyet mitinglerine; Bu mitingleri organize eden sivil toplum kuruluşlarının üye sayısı meydanları dolduran milyonların dörtte biri dahi değildir. Oraya her yaştan ve her kesimden insanımız büyük bir şevk ve heyecanla, tamamen kendi vicdanın sesini dinleyerek gitmiştir. Onlar, kendilerini yönetemeyen, sokakları eşkıyaya teslim, bağımsızlığımızı sorgulatan, Türk kimliğini yok farz eden, vatan topraklarını ve ekonomik kazanımlarını yabancılara peşkeş çeken beceriksiz idarecilerine karşı sel gibi taşan bir öfkenin temsilcileridir. Onlar, bu ülkede yaşayan ama şimdiye kadar sesini çıkartmadığı yok farz edilen sessiz çoğunluktur. Onlar, Türk kimliğine ve Türk milliyetçiliğine karşı yapılan planlı saldırıların karşısında varlık savaşı vermek ve kimliklerini ispat etmek için meydanları doldurmuşlardır. Bu sessiz çoğunluk dünyaya Türk milletin asaletini göstermiştir. Türk milletinin demokrasiye ve bağımsızlığa inancının meydanlarda gururla nasıl haykırılabileceğinin örneğini vermişlerdir. Dünya kamuoyu ve küresel mimarlar, sonuncusu geçen pazar günü İzmir’de yapılan muhteşem mitingleri büyük bir hayretle ve biraz da korku ile izlemişlerdir. Küresel güçler psikolojik savaş metotlarını yıllardır büyük bir inatla sürdürmelerine rağmen Türk milleti üzerinde kurdukları baskının başarısız olduğunu görerek hayrete düşmüşlerdir. Bu sessiz çoğunluk bütün ezberleri alt üst etmiştir. Bugün bölücü örgüt mensupları resmen yöneldiğimiz ABD ve AB ülkeleri tarafından açıkça desteklenirken ve her gün bayraklara sarılı olarak toprağa verdiğimiz şehitlerimizin acısı tazeliğini korurken, başbakan Erdoğan’ın “şehitlerimize kelle” diyen “bölücü başına sayın” şeklinde hitabeden talihsiz sözleri unutulmamıştır. Her şehit haberinde Başbakan Erdoğan'ın SBS radyosunda 2000 yılında yaptığı konuşma akla gelmektedir. Meydanları dolduran muhteşem kalabalıklar işte bu söze isyan etmektedir. Bu konuyu hafife alınacak gibi görmek çok yanlıştır. Bilindiği Genç Parti milletvekili Emin Şirin’in Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru dilekçesindeki şu ifadeler zihinlerde tazeliğini korumaktadır. "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir radyo konuşmasını ihtiva eden ilişikteki CD’nin deşifre edilerek, içinde yer alan ifadelerin başta Anayasanın 66. maddesi, suçu ve suçluyu övmek ve TSK’nın şehitlerine hakaret etme unsurları olmak üzere, suç unsurları taşıyıp taşımadığının tetkik edilerek, suç unsuru varsa gereğinin yapılmasını arz ederim" Başbakan Erdoğan’ın Abdullah Öcalan’a iki kere sayın dediği ve şehitlerimizi kelle olarak gösterdiği bu konuşmayı duyan insanlarımız kandırılmış ve ihanete uğramış hissine kapılmışlardır. Meydanları dolduran ve adeta AKP karşıtı güç gösterisine dönüşen Cumhuriyet mitinglerine ilginin sebeplerinden biri de işte bu elden ele dolaşan başbakanın konuşma kasetleridir. Hangi partiden olursa olsun halkımızın bu ifadeleri hazmetmesi mümkün değildir. Sayın Başbakanın bu konuşmasının mantıki bir açıklaması olmadığı gibi herhangi bir şekilde özrün kabulü de mümkün görülmemektedir. Bu düşünceye sahip bir kişinin siyasetçi olarak Türkiyenin yönetiminde söz sahibi olmaması için muhalefet partilerinin konuyu seçim propagandalarında sıkça kullanılacağını göreceğiz.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 15 Mayıs 2007 Salı |
|
|