16 OCAK 2025 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Kurtlar Vadisi dizisi kaldırıldı
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

Milletimizin güçlü, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesi için, devletin tamamen millî bir siyaset izlemesi ve bu siyasetin, iç kuruluşlarımıza tamamen uygun ve dayalı olması lazımdır. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1920)

 24 Şubat 2007 Cumartesi 

Bugün RTÜK tarafından yapılan baskı ile yayından kaldırılan Kurtlar Vadisi dizisi Türk Toplumunu derinden etkileyen bir görsel psikolojik harekât malzemesidir. Bu dizi çok geniş bir halk kesimi tarafından izlenmiş ve büyük ilgi görmüştür.
Filmin yayınlamasının durdurulması toplumun çeşitli kesimlerinin şiddetli protestolar ile karşılanmıştır. Bu davranışın özellikle Türk milliyetçiliğine karşı bir saldırı olarak değerlendirildiğine şahit olunmuştur. Bu infial halen devam etmektedir.
Peki filmin yayından kaldırılmasına karşı çıkanlar ne kadar haklıdır? Veya filmi yasaklayanlar ne kadar haklıdır?
Şurası bir gerçek ki yasaklarla sosyal olayları yönetmek ve yönlendirmek mümkün değildir. Aksine yasaklamalar dikkati çeker ve ilgiyi arttırır. Bu insan tabiatının doğal gereğidir. O halde toplumun izlemesini ve bilgi sahibi olmasını istemediğiniz bir olay varsa onu gizlemek veya yasaklamak en son başvurulacak bir tedbir olmalıdır.
Aksine böyle durumlarda konuyla ilgili alternatif düşüncelerle hazırlanan ayni karakterdeki objeleri devreye sokarak ilgiyi dağıtmak gerekmektedir. İnsanlar mukayese yaparak doğruyu veya yanlışı kendileri bulmalıdırlar. Burada tepkiyi çeken husus;, başka birilerinin bizim için neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verip biz sormadan ve bizim adımıza, bizi korumak maksadıyla yasaklama eylemini gerçekleştirmesidir.
Yanlış olan davranış budur. Tepki, filme değil bu yasakçı anlayışadır.
Yönetim burada işin kolayını seçmiştir. Bu filmin kötü olarak gördükleri bölümlerini iyi örnekleriyle gösterecek karşıt bir film yapmak gibi zor ve masraflı bir yola girmektense yasaklama gibi en ucuz ve en kolay yolu uygulamışlardır.
Bana göre yasaklama yanlıştır.
Peki, bu filimde anlatılanların ve verilmek istenen mesajlar doğrumudur?
Türk toplumunun bu çeşit bilgilere ihtiyacı var mıdır?
Bu bilgilerin verilmesiyle Türk toplumunun içinde bulunduğu güncel şartlar göz önüne alındığında ne gibi sonuçlar getireceği düşünülmüş müdür?
İşte sorgulanması gereken ve toplum mühendislerinin üzerinde duracakları konu budur. Şimdi gelelim Kurtlar vadisi filmine ve topluma verdiği mesajlara;
Devletin gizli örgütleri bünyesinde görev yapan Polat Alemdar ve arkadaşları kamuoyunda dikkatle izlenen pek çok güncel olayın dizide yaratılan benzerlerine devlet adına dâhil olmaktadır. Senaryoya göre devlet yani Polat Alemdar her seferinde galip gelmektedir. Bir bakıma devletin ve milletin namusunu kurtarmaktadır.
Polat ve arkadaşları senaryo gereği bol bol silah çekmekte ve her dizi sonunda onlarca insan öldürülmektedir. Buraya kadar çok doğal olan dizi son bölümü ile derin devlet anlayışına damgasını vurmuştur. Teslim olan Polat ve arkadaşları mahkemece yargılanmış ve mahkeme heyeti yaptıklarını tamamen devlet ve millet hizmeti olarak görmüş ve beraat kararı vermiştir. Polat ve arkadaşları yeni serüvenlerde buluşmak üzere mahkemeden çıkmışlardır.
Yaptıkları devlet hizmeti olarak görülüp affedilen milli kahramanlar ayaklarının tozu ile “Kurtlar Vadisi Irak” sinema filmi ile Türk milletinin başına geçirilen Amerikan çuvalını çıkartmışlar ve önce Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve sonra da Türk milletinin öcünü almışlardır. Şimdi ise Türkiye’nin yıllardır başına sardırılan devletin bütün unsurlarıyla yaptığı mücadelede verdiğimiz şehit ve gazilere rağmen çözemediği terör olayını çözmek için yola çıkmışlar ama yasaklandıkları için bu görevi başaramamışlardır.
Olaya sırf güncel hırs ve duygularını tatmin olarak bakan gözlerin, kısa süreli görsel zevkleri uğruna devletin ve milletiyle bütünleşmiş Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarlarının bu film senaryosu ile bilmeden sıfıra düşürüldüğünü görmeleri çok zordur.
Özetle söylemek gerekirse Türk Devleti güçlüdür. Yedi düvele karşı savaşmış ve kendisini korumasını bilmiştir. Ordu-Millet hasleti ile yetişen bu milletin asker evlatları; devlet ve bağımsızlık uğruna canlarını vermekten kanlarını dökmekten ve şehit bedenleri ile bu ülkeyi vatanlaştırmaktan asla kaçınmamışlardır. İşte bu yüce milletin birkaç kanundışı kahraman ile kurtarılmasına ihtiyacı yoktur. Olmamalıdır.
Şimdi dönelim Polat ve arkadaşlarının mahkemede aklandıkları sahneye.
Kurtlar Vadisi sadece bir televizyon dizisidir. Daima ekonomik kazanç ve rating kaygısı vardır. Gerek senaryosu ve bu senaryo gereği gelinen sonuç doğaldır. Çünkü yeni bölümlerde seyredebilmemiz için Polat’ın serbest kalması gerekmektedir. Fakat filmi derin devletin faaliyetlerinin perdeye aktarılması gibi gören Türk halkının kafaları mahkemenin af kararı ile karmakarış olmuştur.
Kafalarda oluşan imaj şu şekildedir. Demek ki devletimizin böyle derin kuruluşları vardır. Bu kuruluşlarda görev yapanların her türlü kanunsuz eylemi gerçekleştirmek serbesttir. Zaten sonunda ceza da almamışlardır.
İşte bu küçük nüans, yani devlet adına vurup kırmak, öldürmenin kahramanlık olarak görülmesi ülkenin genç beyinlerinde yeni birer Polat Alemdar olmak yolunda kötü örnek olmuştur. Bu toplumsal isteriyi önlemek hiç de kolay olmayacaktır.
Nitekim dizinin devamı niteliğinde olan, Kurtlar Vadisi-Irak filminde Polat Alemdar ve arkadaşları Türk ordusunun yapamadığını yapmışlar ABD askerlerini Irak’ta perişan ederek namusumuzu kurtarmışlardır. Süleymaniye Baskınını yapan Amerikalılardan bunun öcü alınmış ve baskını yapanlar Polat ve arkadaşları tarafından şiddetle cezalandırılmıştır.
Halkımız filmin heyecanı ile Polat ve arkadaşlarını alkışlarken Türk askerleri bundan rahatsız olmuşlardır. Çünkü Türk Ordusu Irak’ta mevcut bütün Amerikan askerlerinin tamamının kafasına çuval geçirecek güce sahiptir. Kendileri dururken halkın beklentilerine sanal kahramanların cevap vermesi ordu mensuplarını çuval hadisesinden fazla yaralamıştır.
Bugün görülüyor ki, Polat Alemdar tipi gençlerimiz için ulaşılması gereken bir hedef halini almıştır. Türk Rambosu Polat Alemdar kısa boyu ve çelimsiz yapısına rağmen Mafya dünyasındaki acımasız tavırlarıyla Türk Süpermeni misali bir imaj oluşturmuştur.
Polat Alemdar ve arkadaşlarının yaptıkları devlet adına resmi görevler gibi gösterilip hiçbir ceza almaması ise gençlerimizin de dikkatini çekmiş, önlerinde daha iyi başka örnek olmadığı için Polat Alemdar gençliğin idolü haline gelmiştir. Delikanlılar ona benzemek için birbiri ile yarış içine girmişlerdir.
Polat Alemdar denilince ilk akla gelen unsur silahtır. Bu imaja ulaşma arzusu gençleri kendi çaplarında silahlanmaya itmiştir. Silah varsa ve taşınıyorsa mutlaka kullanılması gerekir. Çünkü bu bir nevi kabadayı erkeklik göstergesidir. Okullarımız ufak bir gençlik olayı karşısında dahi bıçak kullanıldığı çatışma arenası halini almıştır.
Şimdi devlete düşen görev Polat Alemdar gibi değil, ama en az onun kadar toplumun ilgisini çekecek, ama bu defa vurarak, kırarak ve öldürerek değil de olumlu aktivitelerle Türk Toplumunun şerefini uluslar arası arenada yükseklere taşıyacak yeni bir kahramanı yaratmak olmalıdır...


Dr. Tahir Tamer Kumkale
24 Şubat 2007 Cumartesi

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale