Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
|
Kendine, inkılâbın ve inkılâpçılığın çeşitli ve hayati vazifeler verdiği Türk vatandaşının sağlığı ve sağlamlığı, her zaman üzerinde dikkatle durulacak milli meselemizdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1937) |
“Sağlıklı Yaşam” konusunda birçok bilimsel araştırmaya imza atan değerli bilim adamı Doç. Dr. Sayın Kemal Yeşilçimen’in altıncı baskısı yapılan „Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir “kitabı Türk insanının gözünü açtı.. Küresel mimarların insan sağlığı üzerindeki küresel oyunlarını, daha fazla para kazanmak uğruna dünyanın en değerli varlığı insanın yaşamının nasıl büyük tehlikelerle karşı karşıya getirildiğini örnekleri ile açıklayan bu kitabı okuyanlar insanlık üzerilerindeki vahşi saldırıyı görüp ürperiyorlar. Ben değerli dostum, mümtaz insan Sayın Kemal Yeşilçimen’i başlattığı bu insanlık mücadelesinde sonuna kadar destekliyorum ve başarılar diliyorum.. Milletçe maruz kaldığımız büyük tehlike karşısında acilen çare bulunması gerektiğine inanıyorum. İlgili ve yetkilileri tedbir almak için göreve davet ediyorum. Bu konuda yapılması gerekenlerin hayati derecede önem arz ettiğini biliyorum. Alınacak tedbirlerin geçici değil kalıcı olması gerektiğini değerlendiriyorum. Bu tedbirlerin alınabilmesi için konunun bütün yönleri ile tartışılacağı geniş kapsamlı bir “Ulusal Yaşam Tarzı Kongresi” düzenlenmesinin yapılacak ilk ve acil önlem olduğunu görüyorum. Bu kongrenin toplanması için yetkilileri ve ilgilileri harekete geçirmek amacıyla “Bildiriyorum” köşesinden “Ulusal Yaşam Tarzı Kongresi’ düzenlenmelidir!”kampanyasını başlatıyorum. Bu kampanyaya milletimizin, sağduyu sahibi yöneticilerimizin, üniversitelerimizin, iş adamlarımızın, sivil toplum örgütlerimizin destek vermesi gerektiğini vurguluyorum.. Doçent Dr. Kemal Yeşilçimen’in kitabı ile önderlik ettiği böyle bir çalışmayı acilen gerçekleştirebilmek için yapılacak katkılarını bekliyorum. Bildiriyorum köşesini bu konudaki gelişmelerin kamuoyuna yansıyacağı bir platform olarak kampanyanın kullanımına tahsis ediyorum. Başarı önce bizim, sonra bütün insanlığın olacaktır.
“ULUSAL YAŞAM KONGRESİ DÜZENLENMELİDİR” KAMPANYASI'NI BAŞLATIYORUM: ÜLKEMİZ İÇİN ŞİMDİYE KADAR HEP KONUŞTUK, ÖNERİLERDE BULUNDUK. FAKAT BUNLAR BİLİMSEL BİR KONGREDE ELE ALINIP ÇÖZÜMLERE VE YOL HARİTASINA DÖNÜŞMEDİ, YAŞAM TARZIMIZA YANSIMADI. BU YAŞAMSAL SORUNU POLİTİK ÇEREZ YAPMADAN VE ATATÜRK'ÜN YAPTIĞI KONGRELERİ ÖRNEK ALARAK BAŞARACAK TOPLUM ÖNDERLERİ SİZLERSİNİZ. BAŞARIMIZ, ZİHİNSEL İŞGALDEN ARTA KALAN ULUSAL BEYİN GÜCÜMÜZÜN GÖSTERGESİ OLACAKTIR. !
• Yaşam tarzını insanın kendisinin belirleme hakkı aslında bütün özgürlük ve bağımsızlık savaşlarının temelidir. Bu savaş çağımızda, algı ve yaşam tarzını kilitleyen bir akıl oyununa dönüşmüş bulunuyor. Bizleri esir alan, kötü alışkanlıklara bağımlı kılan bu şifreyi nasıl çözebiliriz? Dış dünyanın dayatmalarına teslim olmadan modern dünyanın nimetlerinden nasıl yararlanabiliriz? Küresel yaşam tarzının konforlu kucağından sağlıklı yaşama geçiş, bu zihinsel şifreyi çözmeden mümkün değildir. Modern yaşamın kolaylık ve yararlarını inkâr ederek Aborjin’lerin ilkel yaşam tarzına dönmek tabii ki çare değil. Uygarca yaşamak için sağlık ve özgürlüğümüzü feda etmek veya küresel yel değirmenlerine saldırmak ta gerekmiyor. Nasıl yaşayacağımıza kadar her ayrıntıyı zihnimize yükleyen bu kötü kaderi değiştirmek için hastalıklı yaşam tarzını masaya yatıran ve bilimin sükûneti içinde çözümler arayan bir kongreye ihtiyaç duyuyoruz. • Hastalık üreten akvaryumun temizlenmesi ve sağlıklı hayata geçişin yol haritasının çizilmesi amacıyla, ortak akıl ve bilimin çözümler ürettiği ‘Ulusal ve Uluslararası Yaşam Tarzı Kongresi’ düzenlenmelidir. Atatürk'ün Milli iktisat kongresini örnek alan bu proje, Türkiye için tek çıkış yoludur. İçinde yaşadığımız akvaryumu kirleten kaynakları ve bunları temizleyen akıllı filtreleri bir bir ortaya koymalıyız. Toplumu hasta eden sorunları ve çözüm yollarını ortaya koyan bilimsel paneller yapmalıyız. Sağlık ve hayatımızı kilitleyen şifreyi çözecek bu projeye, üniversitelerden sivil toplum kuruluşlarına kadar pek çok kurum katılmalıdır. Çünkü bu proje, katkısı olan üniversite ve bilim kuruluşlarını ön plana çıkarır, saygınlık kazandırırken, ehil kadroların ortaya çıkmasını sağlar ve onları toplum önderliğine taşır.
• Bu kongre de bilim adamları, aydınlar, uzmanlar; yaşam tarzını kirleten kaynakları, çevre ve sağlık savaşını, zihinsel işgali ve bilinçaltı aldatmayı anlatmalıdır. Sihirli gıdalarla oyalanan bu toplumun trafik, asansör ve koltuktan oluşan Bermuda şeytan üçgeninde geçen esareti ve nasıl özgür olacağı açıklanmalıdır. Hindistan’da kolanın neden yasaklandığını, hamburger ve gazlı içeceklerin Çin’den Amerika’ya sağlığı nasıl bozduğunu, bir kalçası yüz kilo gelen yaşam tarzı kurbanlarını, genetik yapısı değiştirilen gıdalarla ilgisini, bir cep telefonu için yüz kontöre satılan bedenleri, alkolü, sigarayı, bizi bağımlı yapan her şeyi, alınacak önlemleri, çözüm yollarını… Madde madde ortaya koymalıdır.
• Sigara içiminin son 20 yılda % 80 artması sonucu sigara içimi ve kalpten ölümlerde olimpiyat şampiyonu oluşumuz, her yıl 108 bin kişi erken yaşta sigaradan ölürken kapalı alanlarda bile sigara içmeyi neden hala önleyemediğimiz, Meclis sigarası temini için vekillerimizin fedakâr(!) çabaları, açıklanmalıdır. Sadece sigara - alkol ve zararlarına her yıl harcanan 30 milyar doların, sağlığa harcanan parayı kat kat geçme çelişkisi ve arka planı incelenmelidir. Kendini hasta etmek için kıt kaynakları akıl dışı kullanan fakat sağlığa gelince yeterli kaynak bulamayan bu toplumun yaşam tarzı enine boyuna tartışılmalıdır. Hastalık üreten yaşam tarzının sebeplerini yok etmek gerekirken, niçin hala kuyruğu ile oynayan kedi gibi sonuçlarla uğraştığımız izah edilmelidir.
• Ulusal TV kanalları, üniversiteler, ticaret odaları, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri bu projede bir araya gelmeli ve ülkemizin sağlıklı yaşam yolunu açmalıdır. Bu ülke çökerse kimse ayakta kalamaz. Binlerce bilim adamı ve aydınımız, biraz da hastalık üreten bataklığı kurutmak için kafa yormalıdır. Hastalıklı toplum ve devlet yapısı çökerken, yapılan bilim ve zihin faaliyetinin ne işe yaradığı sorgulanmalıdır. Bu yaşamsal konuda bir akademi veya enstitünün neden bulunmadığı, toplumun küresel mehdilere niçin teslim edildiği ve bilimsel sefaletimizin boyutları açıklanmalıdır.
• Kendi yaşamsal sorunlarımızı çözümlemeye yönelik bilimsel araştırmalar ve kongreler yapmayı ne zaman akıl edeceğiz? Kendi sorunlarımızın çözümü için dışarıdan bilim adamları mı ithal edeceğiz? Böyle mi çağ atlanıyor? Bilimsel çözümleri ortaya koymak bize düşmez mi? Nerede bizim bilim ordumuz? Önümüzdeki 10 yıl içinde, evlerde, yollarda, işyerlerinde, hatta statlarda ani ölümlerle sarsılacağımızı söylemek için âlim olmaya gerek yoktur. Kalp damar hastalıkları ve kanserden ölümler sanki bir katliamı andıracaktır.
• Kıt kaynaklarımızı kendi ulusumuz için, kendi aydın ve bilim adamlarımızın ışığında daha akıllıca kullanarak, çıkış yolunu bulmak zorundayız. Türk milletinin yaşam tarzını sinsice değiştiren, sağlık ve niteliklerini bozan küresel yaşam tarzına, Atatürk’ün başlattığı ‘Ulusal Sağlık ve Yaşam Tarzı’ projesiyle karşı koymalıyız. Atatürk’ün düzenlediği Milli İktisat Kongresini örnek alan ‘Ulusal Yaşam Tarzı Kongresi’ni mutlaka başarmalıyız. Kendi geleceğimize kendimiz sahip olmalıyız! (ATATÜRK,1923 HAYDİ, DOSTLAR BİLİMSEL ÇÖZÜMLERE!
Dr. Tahir Tamer Kumkale 25 Aralık 2006 Pazartesi |
|