Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Putin'in liderliği Rusya'yı güçlendiriyor... Bunun bizi etkilemesi kaçınılmazdır |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Milletlerin siyasetinde ancak menfaatleri vardır. Kimsenin kimseye dost olmayacağını bilelim. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1933) |
28 Ağustos 2006 Pazartesi |
Lider kimdir, liderlik nedir? Bu konuda farklı yorumlar var. President (başkan-reis) ve Leader (önder-rehber) sözcüklerini genelde aynı işlev ve bu işlevi yürüten, yüklenen kişiler için eş anlamda kullanılıyor. Aslında bunlar birbirinden çok farklı şeyler. Lider; "insanları bir amaç peşinde birleştirebilen kişi" veya " başkalarını etkileme yeteneğine sahip olan, plan ve kararların eyleme dönüştürülmesine öncülük edip başaran" kişidir. Yani önderlik; bir toplumun amaçlarını, özlemlerini gerçekleştirmek için tutarlı ve ilkeli bir düşünce sistemine dayalı olarak bireyleri ve gurupları koordineli bir şekilde yönetmedir. Ve bu iş bir sanattır.. Liderlerin liderlik özellikleri anadan doğma mevcut olmasına rağmen genellikle bir seçim veya atama sonucu oluşan görev ve bununla ilgili yetki ve sorumlulukların devralınmasını müteakip ortaya çıkması da çok yaygındır. Bir diğer deyişle yasal yollardan atanmışlar arasındaki lider karakterine sahip olanlar toplumlarını bulundukları konumdan alırlar daima ileriye ve başarıya taşırlar. Liderler ile toplumlar ve ülkeler yücelir, yükselir. Lider karakterli olmayan atanmışların yönetimindeki toplumlar statik durumlarını muhafaza ederler ve hiç bir alanda etkinlik sağlayamazlar. Atatürk gerçek lider tipinin bütün unsurlarına sahip en başarılı örneklerden biridir. Liderlik vasıfları Gazi'yi emsalleri arasında sivrilttiğinden kendisi göreve talip olmadan çevresi onu yönetici olarak atamış ve ölene kadar yönetime hep seçilerek gelmiştir. Bugün dünya yeni bir lider örneğine şahit olmaktadır. 1991 yılında yıkılan SSCB'nin darmadağınık durumu devam ederken, yani Rusya Federasyonu her alanda kaybederek dünya ve bölgedeki etkin güç vasfını kaybederken, sıradan bir kişinin( Putin'in) devlet başkanlığına atanması ile bu ülkenin durumu birdenbire değişmiştir. Rusya Putin'in önderliğinde eskiden olduğu gibi süper dünya gücü olma yönünde hızla ilerlemektedir. Komünizmden kapitalizme geçilirken ekonomisi tamamen çöken ve batının büyük ölçüde maddi desteği ile ayakta durabilen Rusya, bugün Putin'in önderliğinde hızla ayağa kalkmaktadır. 1991'de parçalanarak küçülmeyi müteakip dibe vuran Rusya ekonomisi şimdi üretken hale gelmiştir. Dünya çapında zengin kapitalist Rusların sayısı giderek artmaktadır. ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra bütün dünyada artan petrol fiyatları İran ile birlikte Rusya'nın da işine yaramıştır. Rus ekonomisine petrol ürünleriyle birlikte giren sıcak paranın etkisi ile bir yandan üretim artarken, diğer yandan da Rusya'yı batı ülkelerine bağımlı kılan borçlar ödenmektedir. Bir bakıma Rusya güçlenmeye devam etmektedir. En son Paris Kulübü'ne( ABD dahil 19 ülke) olan 23,7 milyar dolarlık borcunun tamamını kapatan Rusya'nın önünde şimdi önemli bir dönem açılmıştır. Borçların tamamının ödenmesi batıyı çok rahatsız etmiştir. Biliyoruz ki, emperyalist küresel ekonominin en bariz vasfı ülkeleri borçlandırarak her alanda kendine bağımlı kılmak ve bir bakıma o ülkenin yönetiminde etkili olmaktır. Rusya'da da böyle olmuştur. Rusya'nın dağılma sürecindeki zaafından istifade ederek yardım bahanesiyle dizginleri ele geçiren batı, borçların tamamının ödenmesini hiç istememişlerdir. Rusya birkaç yıldır borçlarını ödeyerek batıya bağımlılıktan kurtulmaya çalışırken, batı bunun önüne binbir çeşit engel yığmıştır. Rusya borcunu ödemek için direttikçe onlar almamışlar ve zamanının beklenmesi gerektiğini dayatmışlardır. Putin, borçlarla ülkesinin bağımsızlığının tehlikede olacağını kavramış ve ödemede israrlı olmuştur. Sonunda Rusya bir taraftan mevcut borcunu faizleri ile birlikte öderken, borcunu erken ödediği için de 1 Milyar dolar tazminat ödemeyi kabul etmiştir. Şimdi olayı kendi çapımızda düşünelim. Bir bankadan kredi alıyorsunuz. Bu kredi k arşılığında banka size zaman içine yayılan bir kredi faizi uyguluyor. Elinize para geçiyor. Bankaya gidiyorsunuz ben borcumun tamamını ödeyeyim diyorsunuz. Aldığınız borcu değil, bunun zamana yayılan faizini de ödüyorsunuz yine de borçtan kurtulamıyorsunuz. Bir de erken ödediğiniz için ceza ödüyorsunuz. Bununla bir kere yakanızı kaptırdığınız küresel güçlerin elinden kurtulmanın ne kadar zor olduğunu görüyoruz. Olayı Türkiye ve IMF açısından ele alalım. Bugün iç ve dış borçlar yüzünden tamamen dışarıya bağımlı olan Türkiye bu borçlarının tamamını bir defa da faizi ile birlikte ödeyeyim dese dahi adamlar bunu kabul etmeyecektir. İşte girilen kıskaç budur. Bu kıskaçtan ülkeyi çıkarmak için Atatürk gibi lidere ihtiyaç vardır. İşte bugün Putin Rusya için böyle bir liderdir. Türkiye için ise ufukta böyle bir gelişme görülmemektedir. Putin, Rusya Federasyonu'nu derleyip toparlamıştır. Rusya'nın başına geçtikten sonra ülkede önemli gelişmeler sağlayan Putin, en son enerji gelirlerinden dolayı ciddi bir kazanç sağlamıştır. Rusya, Mavi Akım projesinden Türkiye'yi de büyük meblağlar ödemeye mecbur kılarak bizi enerji açısından kendisine muhtaç bırakmış ve böylece bölgedeki stratejik gücünü arttırmıştır. Rusya'nın tekrar güçlenmesini küresel menfaatleri açısından tehlikeli bulan Rusya'ya borç veren ülkeler yakaladıkları kuşun ellerinden kaçmasını istememişlerdir. "Para alan emir alır"düsturunu borcunu bir defada kapatarak kırmak isteyen Rusya, karşısında başta Almanya olmak üzere, ABD, İngiltere, Fransa ve Japonya'nın da bulunduğu 19 ülkenin direncini bulmuştur. Rusya borcunu tazminat ödeyerek de olsa kapatarak bir bakıma yeniden istiklaline kavuşmuştur. Burada bizi ilgilendiren husus; bundan sonra Rusya'nın sözünün bölgede daha çok duyulacağıdır. Önce kendi ekonomik bağımsızlığını kazanan Rusya'nın bundan sonraki hedefi, içlerinde Asya Türk devletlerinin de bulunduğu Bağımsız Devletler Topluluğudur. Rusya bu ülkeleri tekrar kendi bayrağı altına toplamak isteyecektir. Bu coğrafyanın ve jeopolitik ilminin gereğidir. Rusya ABD ve Çin'in kendi ilgi sahasındaki ilerlemelerini önlemeye çalışırken bir yandanda eski büyük Rusya'yı kurma çabalarını sürdürecektir. Putin, Rusyanın bu hedeflere ulaştırabilecek bir lider olarak görülkmektedir. Putin'i günümüz Rusya'sının Atatürk'ü olarak değerlendirebiliriz. Rusyanın gelişmesinden ve Putin'in uygulamalarından alacağımız çok dersler olmasına rağmen Rusya'nın gelişip güçlenmesinden en fazla etkilenecek ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Soğuk savaş dönemindeki Sovyet baskısı ve ülkemiz içindeki SSCB yandaşlarının faaliyetlerini unutmamamız gerekmektedir. Çünkü bizim bölgedeki çıkarlarımız Rusya ile örtüşmemekte, bilakis çatışmaktadır. Türkiyenin önünde zor günler bulunmaktadır.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 28 Ağustos 2006 Pazartesi |
|
|