Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Doğal kaynaklarımız ve Türkiye Kömür İşletmeleri |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Devletin içine düştüğü yok olma tehlikesinin korkunç derinliğini görmekten aciz olan zavallılar, elbette ciddi ve hakiki çareyi görmemek için gözlerini yumarlar. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1924) |
Enerji tüketimi sanayileşme ve şehirleşme arttıkça büyümektedir. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçen ülkeler için enerji kullanımı artmaktadır. Yine nüfusumuzun artması ile enerji kullanma ihtiyacımız da çoğalmaktadır. Günlük yaşantımızın her safhasında tükettiğimiz enerjinin önemli bir maliyeti vardır. Enerjinin maliyetinin ekonominin makro dengeleri içinde ciddi bir yeri vardır. Enerjiyi kendi kaynaklarından ucuza temin eden ülkeler sanayi mallarının üretiminde daha düşük maliyet elde ettiklerinden mallarının pazarlamasında diğer ülkelere göre gözle görünür bir üstünlük elde ederler. Bu gerçekten hareketle ülkeler arasında enerjinin elde edilmesi ve dağıtılmasında çok ciddi bir rekabet bulunmaktadır. Doğal su kaynakları enerji kullanımında en ucuz ve en yaygın olarak kullanılandır. Bunu sırası ile kömür, petrol, doğalgaz ve nükleer enerji takip eder. Türkiye çok zenginsu kaynaklarından enerji elde edilmesinde çok önemli atılımlar yapmıştır. Bu alandaki çalışmaları devam etmektedir. Ülkemizin ikinci önemli enerji kaynağı kömürdür. Gerek ısınmada ve gerekse elektrik üretiminde kömür çok uzun bir süre tek önemli enerji kaynağımız olma vasfını korumuştur. Halen mevcut kömür kaynaklarımız iyi bir teknoloji desteği ile verimli işletildiği takdirde enerji ihtiyacımızn büyük çoğunluğu karşılayacak bir seviyeye yükselmesi mümkündür. Ülkemizde kömürden sonra petrol ve doğalgaz kullanılmaktadır. Bu kaynaklar ülkemizde yeterli değildir. Buna rağmen yanlış ve gereksiz politikalarla ülkemiz enerji üretiminde ve kullanımında tamamen dışarıya bağımlı kılınmıştır. Küresel dalgalanmaların bu iki hammade üzerindeki etkileri anında enerji maliyetlerine yansımakta ve enerji maliyetleri de sanayi mamullerinin maliyetlerini etkilemektedir. Bugün çok yüksek meblağlarda içeriye ve dışarıya borçlanıp, borçlarının faizini dahi ödeyemez duruma gelen Türk ekonomisinin önündeki en büyük engellerden biri enerjiye doğrudan bağımlı kılınmış olmasıdır. Alternatif enerjilerden rüzgar ve nükleer enerji konusunda şimdilik herhangi bir çabamız görülmemektedir. Çizdiğimiz bu manzara çok vahimdir. Ülkemizin en kısa sürede doğal enerji kaynaklarına dönüp dışa bağımlılığı ortadan kaldırması gerekmektedir. Bu konuda ilk akla gelen kömür kaynaklarımızın daha yaygın ve etkin bir şekilde kullanılmasıdır. Kısa vadede tek çıkış yolumuz kömürdedir. Oysa kömür kaynaklarımız ile ilgili de sıkıntılarımız vardır. Bu konuda çalışan meslek kuruluşları zaman zaman yayınladıkları bildiriler ile içinde bulundukları durumu açıklamakta, ilgililerden yardım ve destek istemektedir. İlgililer ilgilenmediklerinden olsa gerek bu bildiriler periyodik aralıklarla basın mensuplarına bilgi için ulaştırılmaktadır. İşte bunlardan biri vekömür kaynaklarımızın durumunu yansıtan bir rapordan çarpıcı cümleler; " TKİ ÇALIŞANLARINA; 974 sayılı yasa ile 22.05.1957 yılında kurulan ve 08.06.1984 tarih, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile faaliyetleri yeniden düzenlenen Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) bir İktisadi Devlet Teşekkülü olup, çalışmalarını 27.11.1984 tarih, 18588 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Ana Statüsüne göre yürütmektedir. 233 sayılı KHK'nin amacı; Madde 2-a) İktisadi devlet teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşlarının ve bunların müesseselerinin, bağlı ortaklıklarının kurulmasını, iştiraklerinin teşkilini, özerk bir tarzda ve ekonominin kurallarına uygun olarak yönetilmesini sağlamak, Made 2-b) İktisadi devlet teşekküllerinin ekonomik gereklere uygun olarak verimlilik ve karlılık ilkeleri doğrultusunda kendi aralarında ve milli ekonomi ile uyum içinde çalışarak sermaye birikimine yardım etmelerini ve bu suretle daha fazla yatırım kaynağı yaratmayı sağlamaktır. TKİ ana statüsü Madde- 4 Amaç ve Faaliyet Konuları; Devletin Genel Enerji ve Yakıt Politikasına uygun olarak linyit, turba, bitümlü şist, asfaltit gibi enerji hammaddelerini değerlendirmek, ülkenin ihtiyaçlarını karşılamak, yurt ekonomisine azami katkıda bulunmak plan ve programlar tanzim etmek, takip etmek, uygulama stratejilerini tespit etmek ve gerçekleştirilmesini sağlamaktır. 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi Kamu İktisadi Teşekkülleri ve bağlı ortaklıkları personelinin hizmete alınmalarını, görev ve yetkilerini, niteliklerini, atanma, ilerleme, yükselme, hak ve yükümlülükleriyle diğer özlük hakları 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenmiştir. Kurum, 1970 li yıllarda dünyada başlayan petrol krizinin ülkemize yansımasında, elektrik enerjisi sorununun çözümünde havza madenciliği uygulamasıyla çok önemli katkılarda bulunmuş ve son yıllara kadar da görevini yerine getirmiştir. Ancak, 1980 li yıllardan itibaren başlayan politika değişiklikleri sonucu ülkemizdeki pek çok kamu kurumu gibi TKİ'de üretimden uzaklaştırılmış, görevlerini yapamaz duruma getirilmiştir. Kurulu kapasitesinin yarısı kadar üretim yapmak durumunda bırakılarak, gelecekte zarar ettiği gerekçesiyle kapatılması gündeme gelebilecektir. Son yıllarda kuruma yapılması gereken yatırımların zamanında ve amacına uygun yapılmaması, gerekli olan teknik eleman ile işçi alınmaması küçülmeyi ve daralmayı hızlandırmıştır. Kurumun asli görevlerinin dahi hizmet alımı yoluyla yaptırılması , taşeronlaşmanın yaygınlaştırılması da çalışanlar arasında dengesizlik ve huzursuzluk yaratmıştır. Kurum, işletme amacıyla ruhsatını aldığı kömür sahalarını bir şekilde elden çıkararak, rodövansa verip veya ruhsat satıp para kazanır bir konuma gelmiştir. Elektrik santrallerine ürettiği kömür ve fakir fukara kömürü olarak adlandırılan Sosyal Dayanışma vakıflarına kömür dağıtım uygulaması ile kurum, ürettiği kömürün parasını tam olarak alamazken, finans açığını bankalardan kredi alarak kapatmak zorunda bırakılmıştır. Özellikle son dönemde yapılan atamalarda; bilgi, beceri, liyakat aranmazken sadece "kendileri gibi düşünen, kendilerinden olan" yetersiz kişilerin belli makamlara getirilmesi de yozlaşmayı hızlandırmıştır. Her dönemde yaşanan kadrolaşmanın bu dönem "kuşatma" şekline dönüşmesi ve toplumsal yaşam biçimini tehdit eder hale gelmesi kabul edilemez bir durumdur. Görevde yükselme yönetmeliğine aykırı uygulamalar yapılarak, kendi yandaşlarını "hülle" atamalarıyla kayırmaları ve adalet kavramının yok edilmesi de yöneticilere ciddi bir güvensizlik oluşturmaktadır. Kurum, ülkenin enerji ihtiyacının karşılanabilmesi için üzerine düşen görevi yapabilecek kapasiteye ve uzman kadrolara sahiptir. Bu olanakların harekete geçirilmesi siyasi iktidarın ve yöneticilerin görevleridir. TKİ'nin tüm çalışanları bugüne kadar tüm olumsuzluklara rağmen özveriyle üretmenin ve görevlerini yerine getirmenin mutluluğunu yaşamışlardır. Bugün gelinen olumsuz durum nedeniyle yılgınlığa ve umutsuzluğa kapılmamalıdırlar. Çünkü sorunun kaynağı bellidir ve kendileri değildir. KESK-ESM, TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI, TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI, TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI, TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
Dr. Tahir Tamer Kumkale 10 Temmuz 2006 Pazartesi |
|
|