Dr. Tahir Tamer Kumkale
tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım
|
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
"İNSANLAR YANLIŞ YAPABİLİRLER, FAKAT YALNIZ BÜYÜK İNSANLAR YANLIŞLARINI ANLARLAR."
Beklenen büyük gün geldi. 19 Şubat Krizi'nin üzerinden geçen 54 korkunç günden sonra ekonomiden sorumlu Devlet bakanımız Sayın Kemal Derviş"; nihayet içinden büyük umutlar çıkacağı değerlendirilen EKONOMİK PROGRAM'ı 14 Nisan 2001'de açıkladı. Proğram'dan beklenilen somut öneri ve kararların değilde, bir takım beklenti ve iyi niyet temennilerinin çıkması geniş halk kesimlerinde şok ve soğuk duş etkisi yaptı.
Kemal Derviş'e büyük umutlar bağlayan esnaf, köylü, işçi, memur, emekli ve çiftçiler için tek bir kelime ihtiva etmeyen proğramın normal şartlara göre başarı şansı görülmemektedir. Veya tamamen ölü doğmuş bir Proğram Taslağı olarak'ta değerlendirmek yanlış olmaz.
Bununla beraber ABD'den büyük ümitlerle ithal ettiğimiz Sayın Derviş'in arkasında ve desteğinde ABD gibi bir dünya devi olduğunuda biliyoruz. Bu desteğe, adeta gözümüzün içine sokarcasına eski ABD Başkanı Baba Bush'un bizzat gelerek isbat ettiğinede şahit olduk ve inandık.
İşte meseleye bu açıdan baktığımızda Proğram'ın başarı şansının %100 olduğunu da söylemek mümkündür. ABD ve ABD'nin emir ve talimatıyla G7 ülkelerince, daha önce çeşitli vesilelerle korkutularak yurt dışına kaçırılan dolarlar süratle ülkeye gönderildiği takdirde, bu sun'i Kriz süratle biter. Ve bu defa Milli Kahraman Sayın Derviş ülkemizin 21nci asrın ilk çeyreğine damgasını vuran lideri haline gelir. Doğal olarak bu durumda eskimiş diğer kahraman Sayın Ecevit'e emekliklik yolu görünür. Sanırım O'da köşesine çekilerek yarım bıraktığı şiirleri tamamlamak gibi kutsal ve saygın görevine döner.
Şimdi sayın Derviş'in konuşmalarında üzerinde önemle durduğu ve vurguladığı bir konuya değinmek istiyorum.
Sayın Derviş; Bugün hantal ediğimiz ve ağır işleyişinden daima şikayet ettiğimiz devletin; " her alanda tasarruf yapmasından ve bu şekilde devletin vatandaşlarına örnek olması gerektiğinden" bahsetti. Aslında devlet hantal değildir. Devleti hantal ve çalışamaz hale getiren; iş bilmez, görev tanımaz, parti militanlarınca doldurulmuş yeteneksiz personel kadrolarıdır. Siz üç kişinin yapacağı işe otuz kişi atarsanız. O zaman üç yerine otuz kişiye maaş verirsiniz, oda ve masa gösterirsiniz, eğer işe gelmek gibi bir lüksleri olursa onu taşırsınız, yemek verirsiniz, hastalanınca hem kendisine ve hemde ailesine bakarsınız. Ve sonunda, üç kişinin yapabileceği iş verimininde altında bir üretim yaparsınız. Bundan doğal bir sonuç olamaz.
Geçenlerde T.B.M.M. Başkanı Sayın Ömer İZGİ kendisine bağlı 70 tane danışmanı olduğunu ve bunların hiç bir iş yapmadan her ay bir milyarın üzerinde maaş aldığını açıklamıştı. Akıl ve mantığa sığmayan, dünyanın hiç bir ülkesinde eşine rastlanamayacak bu savurganlığı, özel araç savurganlığımız ile çarpın çıkan sonucu göreceksiniz. Devletin her kesiminde danışman, müşavir , v.s. gibi uydurma kadrolarda bulunup, işyerine hiç gitmeden aybaşında bankamatikten maaşını alan BANKAMATİK MEMURLARI'nın sayıları hiçde küçümsenecek kadar az değildir.
Genel Müdür'ün şöföründen az maaş aldığı bir ülkede; Siz hangi üretimi yaparsınız?, Nasıl yönetirsiniz? Ve nasıl tasarruf sağlarsınız.?
Yine bu güzel ülkede, en az ikiyüzbin kişinin devlet dairelerinde çay yaparak maaş aldığını biliyoruz. Oysa bunların bir haftalık maaşları ile teknoloji harikası çay pişirme makinaları alabilir ve devleti bu yükten kurtarabilirsiniz.
Devlet kuruluşlarının tamamının en ücra dağ başlarında ve en müstesna deniz kenarı tatil köşelerimizde "EĞİTİM TESİSLERİ" adı altında beş yıldızlı yazlıkları olduğunu bilmeyen yoktur. Bunlar nasıl işletilir? Devlete kaça malolur ? Herhalde hesabetmenin zamanı gelmiştir.
Devlet buralara aktardığı parayı eğitime aktarsa; "Tasarruf tedbirleri dolayısıyla okulları öğrenciler boyayacak" şeklinde genelge yayınlayarak, küçücük beyinlere rezil olmaktan ve okul yöneticilerinin velilerden para isteme utancından müdürlerini kurtarırdı.
İstiklâl Şavaşı'nı yapan, olmayan orduları kuran, düşmanı denize dökerek Lozan'ı başaran, Cumhuriyetimizi kuran Birinci T.B.M.Meclisi binası ULUS'tadır ve Milli Mücadele Müzesi olarak hizmet vermektedir...
Milyarlarca liralık kırmızı ceylan derilerinde oturan Sayın Milletvekillerimiz bir saatlerini ayırarak lütfen burayı ziyaret etsinler. Bu insanların yoklardan neleri var ettiklerini gözleriyle görsünler. Aslında ben Meclis Başkanı'nın yerinde olsam; T.M.M.M'nin açılış törenini sembolik olarak vede tarihe saygı amacıyla bu ilk mecliste yapardım. Bu şekilde hem bize bu günleri hazırlayanların ruhlarını şâdeder ve hemde biraz ders alırdık diye düşünüyorum.
Birinci Meclis yani biraz önce saydığım işleri başaran Meclis; yasama görevi ile birlikte, hem yürütme ve hemde yargı görevini yerine getiriyordu. Bugün 37 kişilik seçkin üyeleri ile ülkeyi ekonomik bir çıkmaza sürükleyerek halkını sokağa döken Bakanlar Kurulumuzun görevleri Birinci Mecliste sadece 11 üye ile yerine getiriliyordu. 300 Milyonluk dünya devi ABD'nin dahi 12 kişilik bir Bakanlar Kurulu tarafından idare edildiği bilinmektedir.
Tasarruf işte budur. 29 fazla bakana; makam odası, sekreter, araba, yedek araba, hanıma araba, müsteşar, müsteşar yardımcısı, bunların odaları, telefonları, ;korumaları, sekreterleri, arabaları, şöförleri, korumaları, koruma araçları, benzinleri, lojmanları v.s ve v.s.
Sayın Türk Büyüğü bakanlarımız önce bunlardan ferâgat etsinler. Bakın halk size neler veriyor. Elinde avucunda ne varsa verir ve sizi, yani binlerce yıllık geçmişe sahip bu asil milleti yönetme şerefine ulaşmış sayın devlet büyüklerini dünkü uşaklarına ve ebedi düşmanlarına el açmaktan kurtarır.
Lütfen biraz kendinizden verin. Hep bizden istemeyin. Biz zaten istemesek te siz bir gecede paramızın yarısını alıp götürüyorsunuz. Yani siz her halükârda alıyorsunuz.
Tasarruf-Tasarruf-Tasarruf; diyerek adeta milletle alay edercesine 500 metrelik yolda 8 generali bir arabaya bindirip resim çektirerek halka tasarruf yaptığınız kandırmacasını veremezsiniz. Millet paşasını bu şekilde görmek istemez. Vatandaş kendi yürür. Paşasını yürütmez. Bu yaptığınız, bu milletin kültürüne ve milli geleneklerine indirilmiş çok ağır bir darbedir. Millete ve tarihine hakarettir. Binlerce yıldır kazanılmış bir değer anlayışını yıkmaya ve yüce makamları aşağılamaya kimsenin hakkı ve selahiyeti olmamalıdır.
Tasarruf yapacaksanız. Verdiğiniz emirleri takip ve tatbik edin yeter. Cumhurbaşkanımız dahi son derece basit ve şatafatsız törenlerle karşılanması için genelge yayınlayıp bunu takip ediyor ve uyguluyor.
Sanki millete gösteriş yapar gibi Ulaştırma Bakanımız Sayın Prof.Dr. Enis ÖKSÜZ Beyefendi memleketi Tarsus'a kanalizasyon açılışı için uçakla gidiyor. Halı döşeli havaalanında Krallar gibi 30 makam otosu ile karşılanıyor. Herhalde Tarsus ve çevresinde sayın bakan teşrif edecek diye tören hazırlıkları ve provaları yapıldığından iki gün hiç bir işte yapılmamıştır.
Halkımız açlıktan, işsizliktan inlerken, esnaf gösterileri bütün yurdu kaplarken milliyetci-ülkücü sıfatıyla hakltan oy isteyen sayın bakanımızın bu davranışını yadırgamamak mümkün değil.
Bu gösteriden bir gün sonra önce Sayın Derviş ve arkasından da Sayın Başbakanımız ve yardımcılarının milletin gözlerinin içine baka baka " Kötü günlerden geçiyoruz. Daha da kötü günler gelebilir. Biraz daha fedakârlık yapalım" diyor.
Halkımız, zekidir, çalışkandır, akıllıdır. Sesini çıkarmıyorsa aptal ve kör olduğundan değil devlete saygısındandır. Sayın devlet ve millet büyüklerim ;Lütfen bu halka karşı biraz daha saygılı olalım. "İğne ve çuvaldız batırma" misâlini daima aklımızda tutalım.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 15 Nisan 2001 Pazar |
|
|