Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Atatürkçülüğü öğrenme, okuma, anlama ve incelemede uygulanacak yöntem nasıl olmalıdır? |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Her işin esas hedefine kısa ve kestirme yoldan varmak şayanı arzu olmakla beraber, yolun makul, mantıki ve bilhassa ilmi olması şarttır. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1931) |
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük özelliği içinden çıkılması çok karmaşık ve zor olan konuları toplumun her kesiminin anlayacağı bir dille ve veciz bir ifade ile açıklayabilmesidir. Bu Gazinin dehasının bir göstergesidir. O'nun her sözü ciltlerle açıklanabilecek derin mesajlar içermektedir. Konuya bu açıdan bakıldığında Atatürkçülüğü öğrenme, okuma, inceleme ve anlamak için O'nun her alandaki sözlerinin teker teker ele alınarak soru-cevap periyodu halinde çözümlenmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Gazinin sözlerindeki derinliği anlamadan, yani bu sözlerle söylemek istediklerini tam olarak ortaya çıkartmadan ve mealini kavramadan uygulama yapmanın mümkün olmayacağı açıktır. Şimdi lise veya üniversitede öğretmen olduğunuzu farz edin. Gazi Mustafa kemal Atatürk'ün yaşadığımız güncel olaylarla ilgili olarak söylediği bir sözünü tahtaya yazın ve öğrencilerinize Gazi burada ne demek istedi diye sorun. Herkesten ayrı cevap aldığınızı göreceksiniz.. Oysa siz ilk bakışta bu sözün çok basit olduğunu ve kolaylıkla anlaşılıp algılanabileceğini değerlendirmişsinizdir. Ama gerçek hiç de böyle olmaz. Çünkü bu sözlerin derinine inmek sanıldığı kadar kolay değildir. Zaten bu sözler ile ilgili aklınıza gelen neden-niçin-nasılların cevabını veremediğiniz takdirde sadece okumakla kalır konunun anlamını kavrayamazsınız.. Hâlbuki Atatürkçülük, anayasamıza göre ülkemizin yönetiminde daima göz önünde bulundurmamız gereken bir kurallar manzumesidir. Siz daha onun sözlerini anlayıp algılayamadıktan sonra bu sözlerden çıkacak sonuçları nasıl uygulayacaksınız.. Şimdi bir misal üzerinde çalışarak konuyu açalım. İşte irdeleyeceğimiz bir söz;
" CUMHURİYET; FİKREN, İLMEN, FENNEN, BEDENEN KUVVETLİ VE YÜKSEK SECİYELİ MUHAFIZLAR İSTER. YENİ NESLİ BU KEMİYET VE KİFAYETTE YETİŞTİRMEK SİZİN ELİNİZDEDİR."
Şimdi de bu konunun açıklanması için ilk aklımıza gelen soruları sıralayalım. 1. Bu söz nerede söylenmiştir? 2. Bu söz ne zaman söylenmiştir? 3. Bu söz kimlere hitaben söylenmiştir? 4. Bu sözün söylenmesini gerektiren bir olay mı meydana gelmiştir. Varsa bu olay toplumu nasıl etkilemiştir? 5. Cumhuriyet nedir? Bu sözün söylendiği tarihte ülkemizde ve dünyada Cumhuriyet fikri nasıl algılanıyordu? 6. Cumhuriyet dışında başka hangi idareler mevcuttur. Cumhuriyetin bu idarelere karşı üstün ve zayıf tarafları nelerdir? 7. Hitap edilen kitlenin Cumhuriyet ile ilgili fikir ve düşünceleri nelerdir? 8. Rejimin muhafızı ne demektir? Rejimler hangi hallerde muhafızlara ihtiyaç gösterir ? 9. Muhafızların seciyesi ne anlama gelmektedir? 10. Yüksek seciyenin ölçüsü nedir? Bu seciyeyi kim ölçer? 11. Yüksek seciyenin muhafazası nasıl sağlanır? 12. Cumhuriyetin fikren yüksek muhafız ihtiyacı hangi hallerde ortaya çıkar? 13. Fikren yüksek olma sözünden ne anlıyoruz? 14. Fikren yüksekliğin ölçüsü var mıdır? Varsa bunu kimler nasıl ölçer? Alçak fikirli nedir? Alçak fikirli Cumhuriyete hangi zararları veriyor olmalı ki yüksek fikirli muhafız isteniyor? 15. Bu sözün söylendiği tarihlerde hangi aşırı fikirler vardı? Bu fikirlerin Cumhuriyete etkileri nelerdi ve nasıl önlenebilirdi? 16. 2006 Türkiye'sinde yüksek fikirli muhafız sözü ne anlama gelmektedir? Yüksek fikirli muhafızlar ile kimler kastedilmektedir? Fikrin yüksek veya alçak olmasına bir kıstas getirilebilir mi? Bunun standardı ne olmalıdır? 17. Cumhuriyetin yüksek seciyeli ilmi muhafızı sözünden ne anlıyorsunuz? 18. İlmin yüksekliğinin seviyesi ve ölçüsü nedir? 19. Bu sözün söylendiği günlere de ilmen ne durumda idik? Yüksek ilimle bu seviyenin getirilmek istendiği yer neresidir? 20. İlmen kuvvetli Cumhuriyet sözü ile kastedilmek isteneni tarif ediniz? 21. Fennen kuvvetli Cumhuriyeti tarif ediniz? Fennen zayıflığın veya kuvvetliliğin ölçüsü nedir? Kimler nasıl ölçer? Bugün durumumuz nedir? 22. Bedenen kuvvetli olmanın o zamanın şartlarındaki ölçüsü nedir? Kimler bedenen kuvvetli olarak kabul edilmelidir. Bugün bu ölçü ne olmalıdır? Yeterlimidir? Yeterli değilse kimler bu yeterliliği sağlamak için nerede, neler yapmalıdır? 23. Yeni neslin Gazinin bu sözü ile yetiştirilen miktarı ne olmalıdır? Bu sayının yeterli olup olmadığı nasıl ölçülecektir? 24. Kifayettin ölçüsü nedir? Kim ölçecektir? Kâfi değilse nasıl tamamlanacaktır? 25. Kemiyet mi yoksa kifayet mi önemlidir? 26. Atatürk'ün saydığı bu muhafızlara sahip Cumhuriyeti tanımlayabilir misiniz? 27. Bu muhafızlara sahip olmayan Cumhuriyeti tanımlayabilir misiniz? 28. Cumhuriyetimin 2006'daki görünümü Gazinin istediği şartlara ulaşabilmiş midir? 29. Gazinin istediği şartlara ulaşamamış isek hangi kuruluşların ne yapması gerekiyor? 30. Bize düşen görevler nelerdir? 31. Bu görevleri yapacak bilgi, beceri, tecrübe ve inancımız var mı ve yeterlimi? Yeterli değilse nasıl yeterli hale getireceğiz, kimlere ne gibi görevler düşmektedir? Bu soruları çoğaltmak mümkündür. Buradan da görüleceği gibi çok basit ve anlaşılır gibi görülen bir sözün irdelenmesi için dahi çok uzun ve detaylı bir incelemeye tabi tutulması gerekmektedir. Bu irdelemenin yapılması sıradan insanların değil, bilim adamlarının işidir. - Bilim adamlarımız bu örnekte görüldüğü gibi Gazinin her sözünü tek tek ele alacaktır. - Soruların cevapları bulunacaktır. -Bu cevapların yerine getirilebilmesi için devletin kurum ve kuruluşlarına düşen görev ve sorumluluklar alt alta sıralanacaktır. - Sıralanan hususların nasıl ve kimler tarafından yapılacağı belirlenecektir. - Faaliyetlerin ne zaman bitirileceği belirlenecektir. - Elde edilen sonuçların hangi makamlarca takip ve kontrol edileceği belirlenecektir. Bu konuların her biri birer Mastır ve Doktora Tezi konusudur. Ancak bu şekilde Atatürkçü Düşüncenin bilimsel nitelikleri sağlanır, güçlenir ve diğer İZM'ler ile mücadelede bilimin kesin ve geçerli kurallarını uygulama imkânı bulunur. Bu süreç durağan değildir. Durmaksızın devam edecektir. Sözler birbiri ile bütünleşerek hayat bulacaktır ve uygulamaya konulacaktır. Yanlışlıklar belirlenecek, düzeltmeler yapılıp yeniden denenecek ve nihayet DÜŞÜNCE SİSTEMİ formatından çıkıp KONSEPT veya DOKTRİN haline dönüşecektir. Bu şekilde tüm insanlığa hizmet edecektir. Yukarda çok özet olarak açıklamaya çalıştığım hususları gerçekleştirmek için yeterli zaman, uygun teşkilatlanma ve en önemlisi koordinasyona ihtiyaç vardır. Bizim bu çeşit Organizasyonları gerçekleştirecek anayasal teşkilatlarımız mevcuttur. Sorumluluklar belirlenmiş ve görevler dağıtılmıştır. Yetkiler verilmiştir. Fakat bu teşkilatlara uygun yeterlilikte yöneticiler atanamadığından bu görevlerin etkin olarak yapıldığını söylememiz bugün için mümkün değildir.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 24 Mayıs 2006 Çarşamba |
|
|