Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Vatandaş soruyor... Benim devletim nerede? |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Yeni Türkiye'nin takip edeceği siyaset, belirsiz ve keyfi olamaz. Bizim siyasetimiz, mutlaka milletin kabiliyet ve ihtiyacıyla mütenasip olacaktır. Artık yeni Türkiye'nin devlet siyaseti, milli sınırları dahilinde egemenliğine dayanarak bağımsız yaşamaktır. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1923) |
Son bir haftadır televizyonlarda gördüğümüz sokak savaşı görüntüleri sade vatandaşa "DEVLET NEREDE ?"sorusunu sorduruyor. Devletin başlıca iki görevi vardır. Birincisi ve en önemlisi milletinin güvenliğini sağlamaktır. Bunun için; kanunlar yapar, kanunları uygulayacak yönetimler, kanunlara uymayanları cezalandıracak mahkemeler, insanlarının güvenliğini içerden ve dışarıdan gelecek her türlü tehdide karşı koruyacak kolluk kuvvetleri kurar ve bunları yönetir. Devletin ikinci temel görevi ise güvenliğini sağladığı vatandaşının refahını arttıracak ekonomik düzenlemeleri getirmektir.. Bugün bunlardan ikisi de yoktur. Ülkemin insanları can ve mal güvenliği açısından evinden çıkmaya korkar hale gelmiştir. Ve yine ülkemin işsizlerinin, yani evine ekmek götüremeyenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Bin bir meşakkatle Üniversite bitiren gençlerimiz, ilerleyen yaşlarına rağmen gelecek umutları körelmiş bir durumda hâlâ baba evinde baba parası yemenin ıstırabını duyarak yaşamaktadır.. Bugün Diyarbakır'dan başlayarak ülkemin sokakları bölücü terör örgütü PPK militanlarına teslim edilmiştir. Ülkemin sokaklarında Türk Bayrağı değil, PKK ve Kürdistan bayrakları dolaştırılmaktadır. Ülkemin sokaklarında Atatürk'ün değil Abdullah Öcalan'ın resimleri vardır. Ülkemin kolluk kuvvetleri sanki bir takım gafiller rahatça Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne küfredilebilmesi, APO bayraklarının serbestçe dolaşabilmesi için gerekli ortamı hazırlar gibi bir tutum ve davranış sergilemektedir. Kendilerine acımasızca saldıran devlet ve millet düşmanlarına karşı kendilerini savunmak bir diğer görevleridir.. Sokaktaki adam haklı olarak soruyor. Kendini koruyamayan polis, kendini koruyamayan asker, kendi çalıştığı binalara yapılan saldırıları önleyemeyen silahlı devlet güçleri benim canımı, malımı ve namusunu nasıl koruyacaktır?_ Ne oldu bizim devletimizin kanun ve yönetmeliklerine? Uluslararası terörizme karşı dünyanın en yetişmiş kadrolarına sahip Türk Askeri ve Türk Polisi nereye gittiler? Binlerce şehit vererek kökünü kazıdıkları PKK'yı tedavülden kaldıran Kolluk Kuvvetlerimiz görevlerini bitirdikten sonra ülkeyi terk mi ettiler? Yedi düvele karşı verdiği muhteşem Milli Mücadele ile şehit ve gazilerimizin kanları ile inşa edilen muhteşem Türkiye Cumhuriyeti Devleti şimdi nerede? Şimdi vatandaş yöneticilerinden çıkacak güçlü ve inandırıcı sesi bekliyor. Ben artık ülkemde göğsümü gere gere güvenle sokağa çıkamayacak mıyım? Çoluk çocuğumun rızkını temin için işyerimi açamayacak mıyım? Diye soruyor. Tarih sahnesinde yer aldığımız 12000 yıldır yönetimde dirayeti ile kendini kabul ettirmiş Türk Devleti nerede? Cumhuriyet tarihimizde nadir görülen bir seçim başarısı ile TBMM'de ve yerel yönetimlerde tek başına iktidar olan ve kâğıt üzerinde her şeyi yapabilme gücünde olduğu görülen AKP, Devleti ne yaptı? Her fırsatta Atatürk'ün Partisi olduğunu söyleyen Ana Muhalefet Partisi CHP yönetimi, T.C.Devletinin getirildiği yerin farkında mı? Bu necip millet bir avuç çapulcunun ülkemizi kan gölüne çevirerek devlete ve devlet güçlerine saldırmasını hak edecek ne yaptı? Özetleyecek olursak milletçe çok karanlık bir dönemden geçiyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Büyük Nutuk'ta sıraladığı ve "Gençliğe Hitabe'de açıkladığı kötü şartlar tamamlanmış gibi görülüyor. T.C Devleti İktidarı, muhalefeti ve bütün kurum ve kuruluşları ve milleti ile tamamen teslim alınmış bir görünüm arz ediyor.. Bu teslimiyet eskiden olduğu gibi tanka, topa, silaha ve yabancı bayrağa teslim olma değil. Bu başka bir şey.
Milletin kendine özgüveni, devletine güveni, yöneticilerine güveni ve nihayet başarma azim ve iradesi dağılmış. Beyinlerini küresel güçlere teslim etmiş. Eskilerin tabiri ile "Milletin üzerine ölü toprağı serpilmiş" Aslında bu milletin sabrını sınayanlar büyük bir yanılgı içindeler.. Tarih bunun örnekleri ile doludur. Aydınlarımızın ve kendini entelektüel olarak niteleyen okur-yazar takımızın bol bol özgürlük ve demokrasi nutukları çektiği bir dönemde, elin oldu geldi. devleti, devlet otoritesini ve devlet nizamını çekti aldı. Ekonomiyi, bütçeyi ve bütçe gelirlerinin idaresini küresel mimarların emrindeki IMF ve Dünya Bankasına, Dış Politikayı ABD Kongresine, İç politikayı dayatma kanunlarla AB'ye devreden bir zihniyet TBMM'de 550 üye ile temsil edilse ne olur? İşte bugünkü gibi olur.. Elin adamı sizi allar, pullar iktidar yapar. Ama muktedir yapmaz.. Sonunda illeri, ilçeleri, beldeleri, sokakları devletin nizamı değil, teröristlerin nizamı teslim alır. Durum gerçekten vahimdir. Teslim edilen devlet geri alınmalıdır. Devletin gücü gösterilmeli ve milletin eğilen başları kaldırılmalıdır.
Sonuç olarak; 12000 yıllık tarihi kazanımları ve devlet yönetim tecrübeleri milletimizin bünyesinde aynen muhafaza edilmektedir. Teröre karşı duracak ve en kısa sürede devlet hakimiyetini kuracak kadrolar ülkemizde fazlası ile vardır. Olmayan tek şey bu güçleri harekete geçirecek siyasi iradedir. Devleti geri getirecek irade bugünkü yönetimde yoktur. Üst yönetimin zafiyeti devlet kolluk kuvvetlerinin elini kolunu bağlamıştır. Bu olaylar birdenbire değil, göstere göstere gelinmiştir. T.C.Devletini korumak ve kollamakla görevli Silahlı Kuvvetlerin üst düzey birlik komutanlarının yargı tarafından çete kurmakla suçlandığı bir ortam hemen oluşmamıştır. Cansiperane çalışma ile yakalanan teröristler mahkemece serbest bırakılır, ölen teröristlerin cenazeleri devlete başkaldırı şeklindeki görkemli törenlerle kaldırılırsa ve bütün bunlar Avrupalı destekçilerinin denetim ve gözetimi altında yapılırsa başka bir netice beklemek zaten mümkün değildir. Devlet bu yangını söndürmediği, devlet gibi davranmadığı sürece devreye millet girer ki işte bu durum çok tehlikelidir. İşte o zaman ülke için gerçek bir felaket olacaktır. Ülke ekonomisinin muhtemel bir iç savaşı kaldırmaya gücü yetmez. Yönetim gelinen durumu iyi görmeli ve ülkenin süratle iç savaşa sürüklendiğinin farkına varmalıdır. Devlet güçleri dururken; kendini koruma, devleti koruma ve milleti koruma görevi bireylere terk edilmemelidir. Bu durum tedavisi mümkün olmayan derin yaralar açabilir. Zaten dış güçlerin istediği de budur. Kanaatimce tedbir almak için geç kalınmamıştır. Cumhurbaşkanına burada önemli görevler düşmektedir. Anayasaya konulan "Bakanlar Kuruluna riyaset" görevini derhal üstlenmeli ve ülkedeki kargaşa ve kaos ortamına derhal son verecek radikal kararlar çıkartılmalı, sokaktaki yıkıcı ve bölücü çetelere teslim edilen devlet yeniden teslim alınmalıdır.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 1 Nisan 2006 Cumartesi |
|
|