13 ŞUBAT 2025 PERŞEMBE

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Psikolojik Harekat hakkında neler biliyoruz? 21. asrın en yaygın savaş metodu (40)
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

Felaket başa gelmeden evvel, onu önleyecek ve ona karşı savunulacak gerekleri düşünmek lazımdır. Geldikten sonra dövünmenin faydası yoktur. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (Nutuk-1927)

 15 Mart 2006 Çarşamba 

KÜRESEL SERMAYE EMRİNDEKİ TEK TARAFLI MEDYA'NIN KARŞISINDA EL CEZİRE GİBİ ALTERNATİF PROPAGANDA ARAÇLARININ FAALİYETİ:
Küresel mimarlar dünyayı yeniden yapılandırmak için uygulayacakları hareket tarzları için basın-yayın organlarından yararlanmayı daima ön planda tutarlar. Kitle iletişim araçlarının gelişmesi, uydular vasıtasıyla dünyanın her tarafının kontrol edilebilmesiyle birlikte elde edilecek haberlerin en seri şekilde dünyanın istenilen herhangi bir yerine yönlendirilmesi ancak basın-yayın organları vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Bu arada internet medyasının da basılı ve görüntülü basın dışında her geçen gün yaygınlaşmakta olduğu ve ciddi bir etkinlik kazanmaya başladığı görülmektedir.
Bu gerçeği iyi bilen Psikolojik Harp yönlendiricileri öncelikle dünyanın en yaygın ve ciddi haber ajanslarını satın alarak iletişim sisteminin kontrolünü ele geçirmişler, ya da sistemi kontrol altında tutacak şekilde bu organlarda hisse sahibi olmuşlardır.
Basın-Yayın vasıtasıyla haber değeri olsun olmasın güncel olaylar, küresel mimarların istekleri doğrultusunda istenilen kadarı ile ve istenilen şekilde hedef seçilen ülke halkına enjekte edilir. Hedef kitlede elde edilmek istenen tesirin elde edildiği kesin olarak anlaşılana kadar yayınlar beyin yıkama şeklinde aralıksız devam ettirilir. Kızıp, kanalı kapatarak kurtulma gibi bir şansınız yoktur. Çünkü kapattığınız düğmenin alternatifi zaten hazırdır. Bu defa başka kanaldan ve değişik metotlarla ayni mesajı almaya devam edersiniz. Verilmek istenen mesajı almamak ve etkilenmemek gibi bir şansınız kalmayacak şekilde sistem birbiri ile organize bir çalışma metodu içine sokulmuştur.
Küresel mesajlardan sıkılanlar bu defa kendi milli yayıncılarının ayni haberleri, ayni dozda fakat yerli şiveleriyle vermesine tanık olurlar. Bu süreç, beyin yıkama faaliyetlerinde hiç ara bırakmadan sürdürülecektir..
Şimdi birkaç misal ile konuyu derinleştirelim;
Afganistan ve Irak'ın işgalinden hemen sonra Arap dünyasında artan Amerikan karşıtlığını azaltmak ve genç kuşağı etkilemek için Arapça televizyon, radyo ve dergi yayınına başlayan ABD yönetiminin desteklediği dergilerden biri de 55 bin adet Arapça basılan 'HI MAGAZINE' idi. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın gözetiminde 2003 yılında çıkan derginin hedef kitlesi olarak 18-35 yaş grubu belirlenmişti. ABD yönetimine yılda 4.5 milyon dolara mal olduğu belirtilen dergi bütün çabalara rağmen etkili olamadı. İstediği satışlara ulaşamayan dergi kapatılmak zorunda kalındı. Amerikan yönetiminden yapılan açıklamada, derginin satış rakamlarında olduğu kadar propaganda da başarısız olduğu açıklandı.
"Amerikan tarzı propaganda" malzemesi olarak nitelenen dergi, birçok sayısında Amerika'da yaşayan Arap gençlerinyaşam biçimlerini anlatıp bu ülkeyi övüyordu. Ayrıca caz müziği, kum kayağı, Arapça aşk şiirleri, yoga, evliliği yürütme yolları, ABD'de öğrenim gören Arap gençleriyle yapılan ve gençlerin düşünce özgürlüğünü övdüğü röportajlar ve ünlülerden haberler dergide bolca yer almıştı. Beyaz Saray'ın Küresel İletişim Servisi Sorumlusu Tucker Eskew derginin ilk sayısında yaptığı açıklamada, "Terörle savaştığımız kadar düşüncelerle de savaşıyoruz" diyerek derginin başarılı olacağını savunuyordu. Ama ne yazık ki ABD Psikolojik Harekât uzmanlarının hedef toplum üzerindeki Psikolojik Harekât temel incelemeleri yetersiz kalmıştı. Çünkü hedef kitle kendilerine yönlendirilen bilgileri almamakta kararlıydı.
ABD yönetimi "HI MAGAZINE " dergisinden bir kaç ay sonra kurduğu "EL HURRA" adlı televizyonun da başarısız olduğu kısa sürede anlaşıldı. Merkezi Washington'da olan ve 200 kişilik kadrosu bulunan EL HURRA (Özgür) televizyonun yıllık bütçesinin 62 milyon dolar olduğu belirtiliyordu. Washington, EL HURRA televizyonunu önemli bir halk diplomasisi girişimi olarak değerlendiriyor ve televizyonun Katar merkezli "El Cezire" ve Dubai'den yayın yapan" El Arabiya" televizyonlarına alternatif oluşturmasını amaçlıyordu.
"EL HURRA" Irak'taki direnişçileri terörist olarak nitelendirirken, bölgeye yönelik Arap Medyası; Irak'ta işgal güçlerine karşı mücadele eden grupları 'mukavemetçi-direnişçi' olarak gösteriyor ve bu saldırılarda hayatını kaybedenleri şehit olarak duyuruyordu..
Amerikan yönetimi tarafından kurulan El Hurra televizyonu Arap kamuoyunu etkilemede yetersiz kalırken, EL CEZIRE, EL ARABIYA ve EL MENAR gibi bölgesel televizyonlar direnen halkları yönlendirmede öncülük yapıyorlar ve başarılı oluyorlardı. İran kaynaklı "ALEM" televizyonu da Şii Araplar arasında en çok izlenen kanal niteliğini taşıyordu.
1991 yılında bütün dünya ABD önderliğindeki müttefik güçlerin Irak'a saldırılarını CNN Televizyonunun canlı yayınlarıyla sinema filmi izler gibi izledi. Bağdat başta olmak üzere Irak şehirlerinin bombalanması başarıyla kurgulanmış muhteşem görüntülerle atari oyunu misali defalarca yayınlanarak beyinlere kazınmıştır. İnsanların tepesine ölüm yağdıran bombalar sanki bir çeşit havai fişek gösterisi şeklinde tasvir edilmekteydi.
Amerikan uçaklarının ve akıllı füzelerinin hedeflerini nasıl yüzde yüz tahrip ettikleri ve bunlardan kaçınmanın asla mümkün olamayacağı defalarca vurgulanarak beyinlere oya gibi işlenmiştir. Sonuçlar muhteşemdi. Çünkü "ABD'nin büyük muharebe gücü karşısında durmak imkânsızdır ve kayıtsız şartsız teslim olmaktan başka çare yoktur" fikri beyinlerde yer tutmuştur. Nitekim yenilmez denilen Arap Aslanı Saddam Hüseyin de bu dayanılmaz güce boyun eğmiş ve ülkesini teslim etmek zorunda kalmıştır.
11 Eylül İkiz Kuleler saldırılarını müteakip Başkan Bush, ABD halkına seslendiği ve CNN vasıtasıyla dünyaya naklen yayınladığı tarihi konuşmasında "İslam âlemini terörist" ilan edip "ABD'nin teröristleri dünyanın neresinde olursa olsun kahredeceğini" açıklarken kendi kontrollerindeki basının müthiş inandırıcı gücüne güveniyordu.
Fakat bu defa inanılmaz bir şey oldu. Katar'dan yayın yapan "EL CEZIRE" isimli isimsiz bir televizyon yayına soktuğu "El Kaide lideri Usame Bin Ladin'in konuşma filmi " ile bu oyunu bozdu. Amerikan rüyasını ve tek yönlü propagandasını dağıttı. Dünya ilk defa olayların gerçek yüzünü görmeye başladı.
EL CEZIRE sadece bu haberle kalmadı. Irak ve Afganistan'daki ABD saldırılarına maruz kalan halkın durumunu yansıtmaya devam edince bir anda meşhur oldu ve izlenim oranı artmakla birlikte dünyanın takip etiği bir saygın bir yayın organı haline geldi. Bu andan itibaren ABD'nin işi güçleşmiştir. Çünkü dünya kamuoyu artık eskisi gibi değildi. İnsanlar olayların kendisine verilmek istenen gibi olmadığını görmüştü.
Şimdi küresel medyaya daha çok işi düşüyordu. Bu işin ABD kaynaklı yayınlarla yapılmasının mümkün olamayacağı anlaşılmıştı. Müslüman dünyasının ve Arap âleminin anlayacağı dilde ve anlayacakları metotlarla yani meselelere onların gözü ile bakacak medyanın oluşturulması gerekiyordu. İşte bu denendi. Ama başarılı olamadı. "HI MAGAZINE" gibi basılı organlar yanında hizmete sokulan "EL HURRA TV" gibi görüntülü yayın organları teker teker kapatılmak zorunda kalındı.
Fakat bu mücadele birkaç yayın organının kapanması ile bitmedi. Psikolojik Harekât devamlı bir süreçtir. Beyinler hiçbir zaman boş bırakılmayacaktır. Başarısız olanlar gidecek yerini başka isim ve şekillerle yenilerine devredecektir. Şimdi bu süreç devam etmektedir.
Burada unutulmaması gereken husus Psikolojik Harekât tekniklerini iyi uygulayan tarafının daima kazançlı çıkacağıdır.



Dr. Tahir Tamer Kumkale
15 Mart 2006 Çarşamba

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale