10 EYLÜL 2024 SALI

 
Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net

İYİ İNSANLARI SAYGI İLE SELAMLIYOR VE SEVGİ İLE KUCAKLIYORUM............

Ana Sayfa
Başlarken
Yazı Arşivi
Yazı Arama
Kitaplarım
Hakkımda


    Kitaplarımdan seçmeler...

Amazon'da kitaplarım






Psikolojik Harekat hakkında neler biliyoruz? 21. asrın en yaygın savaş metodu (28)
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:

İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzünülecek bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1931)

 17 Şubat 2006 Cuma 

11 EYLÜL 2001 İKİZ KULELERE VE PENTAGON’A SALDIRI:

11 EYLÜL 2001 dünya tarihine kara bir gün olarak mührünü vurmuş dünya artık eskisi gibi olmamıştır.. ABD'nin Newyork kentinde ikiz ticaret kulelerini ve Washington’da Pentagon Karargâhını hedef alarak binlerce masum insanı katleden terör saldırısı; insanlık tarihine acı ve vahşet dolu bir gün olarak geçmiştir. Bilahare bu olay küresel güçlerin dünyayı yeniden yapılandırmasında en önemli malzeme olarak kullanılmıştır.
Olaylar ne kadar önemli olursa olsun geniş halk yığınlarına iletilemedikleri ve onlar tarafından sahiplenilmedikleri sürece lokal kalarak unutulmaya mahkumdur. Halbuki 11 Eylül saldırıları küresel güçlerin kontrol ve denetimindeki dev medya ve iletişim imkanları kullanılarak bütün vahşi görünümü ile anında altı milyar insana hazırlanan senaryoya uygun olarak canlı yayında seyrettirilmiştir. Hiç bir şeyden haberleri olmayan masum insanların silah haline getirilen yolcu uçakları ile çarpan binalarda çırpınarak ölümleri zihinlere kazınmıştır. İnsanlık alemi daha önce rastlamadıkları bu müthiş manzara karşısında şaşkına dönmüştür..
ABD, uzun süredir planladığı dünya hakimiyeti ve enerji kaynaklarının kontrolü hedefine ulaşabilmek için ordularını dünyanın merkezine taşıyacak sebebi bu şekilde bulmuştur. Bu saldırıyı gerekçe yaparak, “Terörizmi önlüyorum” sloganı ile istediği hedefleri işgal ederken, yaptıklarının ne kadar masum ve meşru olduğunu kendi halkına anlatabilme şansı bulabilmiş ve ortak tehdit karşısında Amerikan halkını bir arada tutarak onlardan istediği desteği almıştır. Bu sonuçlarıyla harekât, dünyanın önemli Psikolojik Harekat operasyon örneklerinden biridir.
ABD yönetimi saldırıdan birkaç gün sonra yaptığı yoğun propaganda ile hem kendi halkına ve hem de dünya milletlerine yapacağı muhtemel saldırılar için kendini meşru gösterecek veriler elde etme başarısını göstermiştir.
ABD bu olayda “Uluslararası Terörizm” temasını baz olarak almış ve bu müthiş tehdidin engellenmediği takdirde dünyayı mahvedeceği imajını vermiştir. Ve sığındığı meşru müdafaa kalkanı arkasından yaptığı saldırılarla terörizmin vahşetini bizzat sergilemekten çekinmemiştir.
Bilindiği gibi gerçek bir insanlık suçu olan Uluslararası Terörizm, İkinci Dünya Harbi'ni takip eden Soğuk Savaş Dönemi'nin etkili bir silahı olarak kabul edilmiştir. Devletler bu silahı kendi millî menfaatlerinin elde edilmesinde acımasızca kullanmışlardır. Görünüşte bütün resmi devlet ağızlarından terör ve anarşi kınanmıştır. Sahte sözcüklerle geçiştirilmiştir. Fakat terör ateşi daima olmuş ve bu ateş sadece düştüğü yeri yakmıştır. Ama devlet destekli terör günümüzde her zaman en etkili silah olarak kullanılmıştır.
35 yıldır Uluslararası Terörizm kaynakları tarafından savaş alanı seçilen ülkemiz on binlerce insanını teröre kurban vermiştir. Nice yuvalar yıkılmış, masum ocaklar sönmüştür. Ekonomimiz altından kalkılamayacak boyutlarda bozulmuş, halkımızın refah ve mutluğu için kullanacağımız milli gelirimiz terörle mücadeleye ayrılmıştır.
Terörü yaratan Türkiye ve Türklük düşmanları teröristleri açıkça desteklemekten çekinmemişlerdir. Hatta bize "Teröristleri neden cezalandırıyorsunuz" diye hesap dahi sormuşlardır. Gazetecileri, parlamenterleri, bürokratları ve yöneticileri ile ölen binlerce masumun acılı ailelerini değil, onları öldüren terörist canileri hapiste ziyaret ederek destek vermekten çekinmemişlerdir. Bunları yapanları “özgürlük ve demokrasi savaşçıları olarak gördüklerini” açıklayarak insanların birbirini vahşice katletmesini kendi basın organlarında “demokratik mücadele” olarak göstermişlerdir.
30000 kişinin katili PKK örgütünün başı Abdullah ÖCALAN'ı Türk adaletinin elinden kaçırmak için komşumuz Avrupa ülkelerinin üst düzey devlet görevlilerinin birbirleri ile yarıştığını bütün dünya gördü. BOSNA’da, KOSOVA'da, FİLİSTİN'de, ÇEÇENİSTAN'da, AFGANİSTAN'da sürdürülen terörist faaliyetlere daima destek olundu. " Devletlerin iç meselesidir" denilerek gözler kapatıldı. On binlerce masum insanın katledilmesine zemin hazırlandı. Bunlar yapılırken insanların gözleri hep başka yerleri görmeye yönlendirilmiş ve Psikolojik Harekat uzmanları bu savaşta bütün hünerlerini sergilemişlerdir.
11 Eylül 2001 çapında bir terörist saldırı ilk defa olmuştur. Ve olaylar bütün ayrıntıları ile dünya tarafından bilim-kurgu film seyreder gibi yaşanmıştır. Saldırının şekli ve neticesi ile olay, terörist saldırıdan çok adı konulmamış bir savaşı çağrıştırmış ve boyutları ile terörizmin çok ötesinde hissedilmiştir. Üzerinden geçen beş yılda terör önlenememiş dalga dalga bütün dünyayı sarmıştır.
Savaşlar iki hasım ülke arasında olur. 11 Eylül’de taraflardan biri ABD idi ama saldırıyı yapanlar belli değildi. Geçen sürede elde edilen bilgiler hasım tarafın da ABD olduğunu ortaya çıkarmıştır. Nitekim bu konuda, AB ve ABD içinde “ABD’nin dünyayı işgal için böyle bir saldırıyı kendi kendine yaptığını” ispatlayan tezler ileri sürülmüştür.
Gerçekler apaçık ortada olmasına rağmen saldırı sonrası başlatılan yoğun propaganda uygulaması ile ABD kamuoyunun; kendini “dünyayı kurtarmaya gönderilmiş bir Mesih” gibi gören Başkan Bush’un etrafında kenetlenmesi sağlanmıştır. Başkan George W.Bush’un propaganda silahı o kadar iyi çalışmaktadır ki, Afganistan ve Iraktan ABD’ye dönen binlerce bayraklı tabuta rağmen Amerikan halkı ilkinde şaibeli bir seçimle başa getirdiği başkanlarını ikinci sefer daha büyük bir destekle başkanlığa taşımıştır.
Kanaatimce bu saldırıyı yapanlar başarıya ulaşmışlardır. ABD yönetimi ve halkı ile büyük maddi ve manevi yara almıştır. ABD 'nin gururu kırılmıştır. “Kırılan gururun tamiri” teması ABD’nin Ortadoğu petrolleri ve enerji nakil yollarını kontrol etmek için yapacağı askeri harekatın başlangıcı için ABD yönetiminin elini kolaylaştırmıştır.
Güvenlik sanayîi ve eğitimi konusunda dünyanın en gelişmiş imkanlarına sahip olan bir devletin binlerce masum insanının can ve mal kaybına sebep olacak böyle bir saldırı karşısında aciz kalması kolay izah edilebilecek bir olay değildir. Kanaatime göre bunun mantıklı bir tek izah tarzı vardır. O da ABD halkını psikolojik açıdan dize getirmek amacına yönelik olarak yayılan şu fikirdir. “Evet ABD çok güçlüdür. Ama bu saldırıyı yapanlar ABD'den daha güçlüdür.”
Bu saldırının sonuçlarını madden ve manen bütün dünya ülkeleri hissetmiştir. Hele ekonomisi bizim gibi ciddi bir kriz içinde olan ve mevcut yönetime olan güvensizliği giderek artan ülkemizde bu etki daha da fazla olmuştur..
ABD Başkanı BUSH saldırıyı müteakip yaptığı televizyon konuşmasında; " Olayın faillerinin mutlaka bulunacağını, ABD'nin bunları yapanları ve destekleyenleri şiddetle cezalandırarak gücünü göstereceğini " vurgulamıştır.
Bush dediklerini yapmıştır. ABD gibi bilimsel düşüncenin öncülüğünü yapan bir ülkenin fevri davranışlar içine girmesinin değil sağduyu ve aklıselimin hakim olması gerekirken böyle olmamıştır. Kanın karşılığı kanla alınmaya çalışılınca doğurduğu sonuçlar bütün insanlık alemini çıkmaza, dünyayı içinden çıkılamayacak bir kaosa sürüklemektedir.
ABD yönetimi'nin sahip olduğu güçlü istihbarat teşkilatı ile olayın gerçek faillerini bulduğu kesindir. Fakat bunu dünya kamuoyuna açıklanmaktansa bu olayın yarattığı çok basit öç alma duygusuna teslim olunmuştur. Sonunda da dünya barışı ciddi bir tehdit altına sokulmuştur..
Bugün, Amerika ve dünyanın her tarafına dağılmış Amerikalılar başta olmak üzere Amerika ile yakın ilişki içinde olmak durumunda kalan ülkeler artık eskisi kadar güvenli değildir. İnsanlar psikolojik açıdan yılmış ve adeta teröre teslim olmuşlardır. Bu insanlığın psikolojik yıkımıdır. Nasıl düzeleceğine dair bir ışık ise henüz mevcut değildir.



Dr. Tahir Tamer Kumkale
17 Şubat 2006 Cuma

 
BİLDİRİ-YORUM
2000-2012 | Dr. Tahir Tamer Kumkale