Dr. Tahir Tamer Kumkale

tamer@kumkale.net
|
Kitaplarımdan seçmeler... Amazon'da kitaplarım



|
Atatürk'ün Ekonomi Mucizesi - Borç batağındaki Türk ekonomisine şok tedavi (3) |
|
Bu yazımı Facebook'ta beğenmek veya bir arkadaşınıza göndermek (tavsiye etmek) için:
|
 |
Milleti idarede prensibimiz milletin müşterek ve umumi fikir ve eğilimlerine uymaktır. Bu fikir ve eğilimlerin hakiki ve ciddi olabilmesi, milletin maddi ve manevi ihtiyaç kaynaklarından gelmesine bağlıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1925) |
Ben artan borç yükü altında giderek iflasa sürüklenen Türk Ekonomisinin ayağa kaldırılması ve kısa sürede dünyanın güçlü ekonomilerinden biri haline gelmesi için derhal Atatürkün Ekonomik Görüş ve Uygulamalarına dönülmesini öneriyorum. Cumhuriyet tarihimizin bu en başarılı döneminin bugünümüze de ışık tutacağına inanıyorum. Atatürkün Ekonomik Görüş ve Uygulamalarının Türk ekonomik yaşamında Şok Tedavi meydana getireceğini ve çöküşten çıkartacağını iddia ediyorum. Davos Ekonomik Forumuna davet edilmek, Sanayileşmiş ülke başkanlarının zirvesine katılsak ve nihayet BİLDERBERG toplantılarında üst düzey yöneticilerimizce temsil edilsek dahi bunlar ekonomik göstergelerin halka olumlu olarak yansımasına yetmemektedir. 28 Ocak 2006da Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerine çöken ekonomik kara bulutlar giderek çoğalmakta ve güneşini kapatmaktadır. Yakın bir gelecekte güneşin doğacağına ilişkin umutlarda giderek azalmaktadır. Karamsarlık dalga dalga yurdu kaplamaktadır. Çözümsüzlük giderek artmaktadır. Ekonomimizin düzeltilmesi için çözüm olarak ABD'lerinden ithal edilerek tam yetki ile ekonominin başına getirilen Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in başlattığı politikaların aynen devam edilmesinin bizi düzlüğe çıkarmaya değil, gerçekte biraz daha küresel güçlerin kucağına atmakta olduğu görülmüştür. Derviş politikaları bizi IMF ve Dünya Bankasına o kadar bağımlı kılmıştır ki kendisinden sonra gelen yöneticilerin ülkeyi bu bataklıktan çıkarması için gerçek bir mucizeye ihtiyaçları olduğu günlere gelinmiştir. Şurası muhakkak ki Türk ekonomisini düzlüğe çıkartacak olanlar ithal prensler ve IMF politikaları veya günümüzün moda sistemi olan modern sömürgecilik olarak nitelendireceğimiz Küresel Ekonomik Sistemler değildir. Çare; bizdedir. Çare; Türk Milletindedir. Çare; bu milletin Atatürk'ün Ekonomik fikir, düşünce ve uygulamalarındadır. Çare; Sevri kırıp, Lozan'ı başaran beyinlerde aranmalıdır. Bu inancımı bu sitede pek çok defa dile getirdim. Ve her defasında yeniden gündeme getirmeyi yararlı buluyorum. Amacım, beyinlerini batılı politika üreticilerinin klasik fikirlerine körü kürüne bağlayarak şartlanmış bizim nesillere ulaşmak değildir. Amacım, Cumhuriyetimizin emanet edildiği genç beyinlere ulaşmaktır. Onların beyinlerinde bir kıvılcım meydana getirmek ve bu şekilde kendi asli kaynaklarına yönelterek çareyi kendilerinde aramalarını sağlamaktır.. 1986 yılında Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Doktora Programını Atatürkün Ekonomik Görüşleri konulu Doktora Tezi tamamladım. Geçen 20 yıl içinde her platformda ve her yerde Atatürkün Ekonomik görüş ve uygulamalarının Türkiye başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri için Mucizevî bir Şok Tedavi olduğunu vurguladım. Çünkü ben bu görüşlerin ve uygulamaların ortaya çıkardığı bilimsel neticeyi gördüm. Ortaya çıkan başarının kendisinden sonra gelen yöneticilerimizin uygulamaları ile mukayese ettim. Atatürkün en başarılı lider olduğunu gördüm. 88 yıl öncesinin sıfırdan başlayarak kıt kaynaklarla elde ettiği başarıyı bugünkü yetişmiş insan gücü ve mevcut teknolojik gelişmişlik düzeyimi ile karşılaştırdım. Sonunda bugün çok az bir gayretle mevcut sorunlarımızı çözeceğimize ve hem de da çok daha iyi şartlarda güçlü bir Türkiye yaratacağımıza inandım. Bu konuda 29 Ekim 1999 tarihli Sabah Gazetesinde Faruk Türkoğlu imzası ile yayınlanan bir araştırmanın sonuçları aşağıya çıkartılmıştır; Faruk Türkoğlunun LİDERLERİN EKONOMİK KARNESİ başlıklı yazısından birkaç gösterge: Cumhuriyet tarihi boyunca liderlerin ekonomik performanslarını karşılaştırmak kolay iş değildir. Çünkü her dönemin kendine has özellikleri vardır. Ekonomi büyüdükçe sorunlarda büyüyor ve değişiyor. Bazen ağır bir kuraklık veya büyük bir deprem ekonomiyi frenliyor. Bazen dış dünyada patlayan bir kriz veya savaş ile petrol fiyatlarındaki önemli artışlar ekonomiyi büyüme yörüngesinden çıkartabiliyor.. Bu sakıncaları dikkate alarak, liderlerin performanslarını karşılaştırdığımızda en başarılı sonucun Atatürk döneminde ortaya çıktığını gördük. Hesaplamada görev süresinin her yılı için büyüme oranından, enflasyon oranının onda birini çıkardık. Sonra tüm liderlik yıllarının aritmetik ortalamasını aldık. Fiyatların düştüğü sancılı durgunluk yıllarının oranlarını ise mutlak değeri ile hesaplamaya dahil ettik. Değerlendirmede 1950 öncesinde Cumhurbaşkanlarının, sonrasında ise Başbakanların performanslarını esas aldık. İşte buna göre LİDERLERİN EKONOMİK KARNESİ; 1. ATATÜRK : + 6.87 2. Adnan Menderes : + 5.25 3. Yıldırım Akbulut : + 4.22 4. Süleyman Demirel : + 2.41 5. Turgut Özal : + 0.90 6. İsmet İnönü : + 0.22 7. Necmettin Erbakan : - 0.49 8. Mesut Yılmaz : - 2.45 9. Bülent Ecevit : - 3.05 10.Tansu Çiller : - 5.56
2000li yılların Ekonomi politikalarını ise biz yapmadık ve yönetmedik. İçinde yaşadığımız dönemde Ekonomimizi IMF ve Dünya Bankası yönetimi idare ettiğinden ekonomimizin gelişmesi hakkında sağlıklı bir sonuç alınması mümkün değildir. Yukarıdaki rakamlar bilimsel bir çalışmanın neticesi olmamasına ve çok basit yöntemler kullanılmasına rağmen gerçekler ortadadır. Gerçekler rakamlarla sabit olmasına ve Gazinin Görüş ve uygulamaları bariz bir üstünlüğü göstermesine rağmen ben ne yazık ki sesimi yeterince duyuramadım. Yöneticilerimizin 230 yıl önce ortaya atılan geri kalmış ekonomik sistemlere dört elle sarılmalarını önleyemedim. Fakat hiç yılmadım. Her yerde ve her platformda Gazi Mustafa Kemal Atatürkün en güçlü yanı olan Ekonomik Görüş ve düşüncelerini dile getirmeyi kendime vazife edindim. İşte bu yazı dizisinde de çok özet olarak gazi Mustafa Kemal Atatürkün en kuvvetli yanı olarak değerlendirdiğim Ekonomik yanını çok ana hatları ile açıklamaya çalışacağım. Atatürk'ü sadece arkasına sığınılacak bir isim gibi gören ama yaptıklarından ders almayan ve uygulamalarını buna göre yapmamakta direnen yöneticilerimizden bir şey beklemiyorum. Fakat halkımızın ve gençliğimizin bu fikirlere sahip çıkacağına, Atatürkçü Düşünce'nin yayacağı ışığın bu karanlık günlerimizde yine milletimize rehber olacağına inanıyorum.
Dr. Tahir Tamer Kumkale 31 Ocak 2006 Salı |
|
|